İnne fî żâlike leâye(ten)(s) vemâ kâne ekśeruhum mu/minîn(e)
Şüphe yok ki bunda bir delil var, fakat halkın çoğu inanmaz.
(Ey Resulüm!) Gerçekten bunda bir ayet (ve ibret) vardır, ama onların çoğu iman etmiş (ve edecek) değillerdir.
Bu kıssada da, insanlar için bir ders vardır, insanların çoğu inanmasalar da…
Bunlarda da, kesinlikle Allah'ın kudretine, ilmine, hikmet sahibi olduğuna işaretler, bütün insanlar için ibretler, alınacak dersler vardır. Onların çoğu iman edecek değildi.
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmemişti.
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Doğrusu bunda, (onlara yaptığımız bu helâk işinde), kendilerinden sonra gelenler için büyük bir ibret var, öyle iken çoğu mümin olmadı.
Şüphesiz bunda önemli bir ayet ve mucize vardır. Fakat çokları inanmadılar.
Çoğu inanmamış olsa da bunda kesinlikle bir ders vardır.
Bunda bir belge vardır, pek çokları inanmazlar
Bu bir ders-i ’ibret idi lâkin ekserîsi inanmadılar.
Doğrusu bunda bir ders vardır. Fakat çoğu inanmamıştır.
Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.
Doğrusu almak isteyenler için bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.
Şüphesiz bunda bir âyet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdir.
Şüphesiz bunda mutlak bir âyet var, öyle iken ekserîsi mü'min olmadı
Şüphesiz bunda (insanlar için alınacak, nice) ibret (ler) vardır, ama (bunca hakikatlere rağmen insanların) çoğu îmân etmezler.
Şübhesiz bunda mutlak bir âyet vardır. (Fakat) onların çoğu îman ediciler değildir.
Şübhesiz ki bunda apaçık bir ibret vardır. Fakat onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir.
Şüphesiz, bunda (insanlar için) bir ayet (ibretli mesaj) vardır, oysa onların çoğu iman etmiş değilerdi.
Bu anlatılanlarda alınacak ibretler var. Ancak onların pek çoğu inanıcı değiller.
Gerçekten bu olayda kesin bir belge vardır. Ancak onların pek çoğu inanmaz kimselerdi.
İşte bunda bir ibret vardır. Halbuki onların pek çoğu mü/min değildir.
Muhakkak ki bunda bir ibret [âyet] vardır fakat onların pek çoğu mü’min değildir.
Şüphesiz bunda (iman edenler için) bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değillerdi.
Dinle, ey insan; hiç kuşkusuz bütün bu anlatılanlarda,ilâhî adâleti gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işâret var fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta diretiyor.
Şüphesiz ki, bunda bir âyet vardır. Yine de onların çoğu mümin olmadı.
Resulüm! Çokları inanmasa da bu bulut olayında şuna işaret vardır:
Muhakkak ki bu olaylarda ibret vardır. Ama çoğunluk inanmaz.
Çoğu inanmamış olsa da şüphesiz ki bunda bir ders vardır.
Şüphesiz bu (Şuayb kıssasında, insanlar için) bir ibret vardır ama onların çoğu hâlâ) inanmadılar.
Bu [kıssada da insanlar için] bir ders vardır; insanların çoğu [buna] inanmasalar da...
Şüphesiz bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır ama onların çoğu yine de iman etmediler. 18/54
Elbet bu (Şuayb kıssası)nda da alınacak bir mesaj mutlaka vardır; fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.
Muhakkak ki bu kıssada da bir ibret vardır!.. Ama (sonraki nesiller bundan hiç ders almadı, içlerinden) çoğu imana gelmedi.
Şüphesiz bunda bir ibret var
Muhakkak ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi mü'min kimseler olmadı.
Elbette bunda alınacak ibret vardır. Fakat onların ekserisi ders alıp da iman etmezler.
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır ama yine çokları inanmazlar.
Bunda kudret-i bâliğamıza delâlet ider âyet vardır. Onların ekserîsi îmân ider değildiler.
İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir
İşte bu olayda da bir ibret vardır, fakat onların çoğu yine de inanmış değildir.
İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez.
Bunda elbette bir ibret var ama onların çoğu inanan kişiler değildi.
bayıķ anuñ içinde nişāndur daħı olmadı eyregi anlaruñ inanıcılar.
Taḥḳīḳ anda ‘ibretler vardur. Daḫı anlaruñ çoġı mü’minler degüldür.
Şübhəsiz ki, bunda (Şüeybin bu hekayətində) bir ibrət vardır. Halbuki onların əksəriyyəti iman gətirmədi.
Lo! herein is indeed a portent; yet most of them are not believers.
Verily in that is a Sign: but most of them do not believe.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |