Vefe’alte fa’leteke-lletî fe’alte veente mine-lkâfirîn(e)
Ve o yaptığın işi de yaptın ve sen, nankörlerdensin.
"Ve üstelik sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin" diyerek (iyiliklerinden dolayı minnet etmeye yeltenmişti).
Ama sonunda yapacağını yaptın ve nankör biri olduğunu gösterdin.”
“Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankör birisisin.”
Sonuçta o yaptığın işi de yaptın. Sen nankörlerdensin."
'Ve yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin.'
O yaptığın işi (Kıptî'yi öldürmeyi) de sen işledin; sen nankörlerdensin.”
“Ve o yaptığını yaptın. (Bizden bir adam öldürdün.) Ve işte sen nankörlerdensin.” dedi.
18,19. Firavun dedi ki: “Seni küçükken elimizde büyütmedik mi? Yanımızda yıllarca kalmadın mı? Oysa sen sonunda yapacağını yaptın. Sen nankörlerdensin.”
Sonra, şu yaptığın işleri yaptın, sen iyilik bilmiyorsun !»
Sonunda yapacağını yaptın (adam öldürdün) ve nankör biri olduğunu gösterdin!” dedi.
18,19. Fir’avn Mûsâ’ya: "Seni çocukluğından beri içimizde yetişdirmedik mi? Sen ma’lûmun olan fi’ili îkâ’ itdin, sen kâfirsin" didi.
18,19. Firavun Musa'ya: "Biz seni çocukken yanımıza alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi? Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankörün birisin" dedi.
“(Böyle iken) sen o yaptığın işi yaptın (adam öldürdün). Sen nankörlerdensin.”
Sonunda yapacağını yaptın. Sen nankörün birisin!”
"Sonunda yapacağını yaptın. Sen nankör birisin."
"Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!"
Hem de o yaptığın fi'li yaptın, o halde sen o nankör kâfirlerdensin
Sonunda (adam öldürerek) o yaptığın (kötü) işi de yaptın. Sen nankörün birisin!”
«O yapdığın fi'li de sen işledin. Sen nankörlerdensin».
“Sonunda o yaptığın işi de yaptın;(2) o hâlde sen nankörlerdensin!”
Oysa en sonunda sen yine yapacağını yaptın ve nankörlerden biri olup çıktın!"
Buna rağmen yapacağını yine yaptın. Sen gerçekten nankörlük edenlerdensin“ dedi.
O kötü işi yapan da yine sensin. Sen iyilik nedir bilmiyen bir kimsesin.»
“Sen yapacağın işi yaptın. Sen nankörün tekisin.” dedi.
“Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin.”
“Üstelik suçsuz bir adamı öldürerek yapacağını da yaptın; şimdi de kalkmış, tacımıza tahtımıza el koymaya çalışıyorsun! Doğrusu sen, gerçekten de çok nankör biriymişsin!”
“Sonunda yapacağını da yaptın; sen Nankörler’densin!”.
Üstelik işlediğin suç belli. Vallahi sen, nankörün tekisin. "
"Buna karışlık ne yaptın? Aramızdan birini haksız yere öldürdün! Sana yaptığımız iyiliklere karşı nankörlük ettin!"
Ama sonunda yapacağını yaptın, ¹⁰ ve nankör biri oldu[ğunu gösterdi]n!”
Sonunda yapacağını yaptın ve sen nankörlerden biri olup çıktın!” 14/34
Ama en sonunda sen yine yapacağını yaptın[³¹⁸³] ve nankörlerden biri olup çıktın!”[³¹⁸⁴]
"Buna rağmen yapacağın işi de yaptın!.. (Kıptiyi öldürdün) Sen (Nimete) nankörlük edenlerdensin" dedi.
Ve sonunda o yaptığını da yaptın, sen nankörlerden birisin.
«Ve o yaptığın fiilini yapıverdin. O halde sen nankörlerdensin.»
“Sonunda da bildiğin o işi yapmıştın. Sen doğrusu nankörün tekisin! ” {KM, Sayılar 12, 1}
Ve sonunda o yaptığını da yaptın, sen nankörlerden birisin.
"Ve işlediğin işi işledin. (Kıbtî'yi katl itdin). Sen ni'mete küfrân idenlerden oldun" didi.
Sonunda yapacağını yaptın; sen nankörün tekisin[*].”
Sonunda yapacağını yaptın, Sen nankörün birisin!
“Ondan sonra da yapacağını yaptın. Sen nankörün birisin.”
"Ve sonunda o yaptığını da yaptın. Nankörlerden birisin sen."
“daħı işledüñ bir işüñi kim işledüñ-idi daħı sen ni'mete nā-sipāslıķ eyleyici- y- iken.”
Daḫı işledüñ işledügüñ iş ki Ḳıpṭī öldürmekdür ve sen kāfirlerdensin, didi.
Axırda elədiyini də elədin (bir qibtini vurub öldürdün). Sən nankorun birisən!”
And thou didst that thy deed which thou didst, and thou wast one of the ingrates,
"And thou didst a deed of thine which (thou knowest)(3148) thou didst, and thou art an ungrateful (wretch)!"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |