8 Eylül 2024 - 4 Rebiü'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Şu’arâ Suresi 187. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Feeskit ‘aleynâ kisefen mine-ssemâ-i in kunte mine-ssâdikîn(e)

Gökyüzünden parçalar düşür üstümüze eğer doğru söyleyenlerdensen.

"Eğer doğru sözlü isen (ey Şuayb), bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver" (de görelim).

Eğer doğru sözlü biri isen, haydi gökyüzünden parçalar düşür üstümüze de görelim.”

“Eğer iddianda doğru isen, gökten üzerimize kütleler düşür.”

bk. Kur’ân-ı Kerim, 8/32; 17/92.

Eğer doğru söyleyenlerdensen haydi gökten üzerimize parçalar düşür."

'Eğer doğru söylüyorsan, bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver.'

Eğer doğru söyliyenlerdensen, hemen üzerimize gökten bir parça düşür.”

Eğer doğrulardan isen, üstümüze gökten (azap) parçaları indir.” dediler.

“Haydi, eğer doğru söyleyenlerden isen üzerimize gökten bir kütle düşür!” dediler.

Eğer sen gerçeksen, gökten üstümüze kesekler düşür»

“Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür (de görelim)!” 

Bkz. 17/93, 25/7-8

185, 186, 187. Ânlar: "Ey Şu’ayb sen sihre tutılmışsın. Sen de bizim gibi insânsın. Biz zan idiyoruz ki sen bir yalancısın. Eğer doğrı söylüyor isen semânın bir parçasını düşür de görelim" didiler.

185,186,187. "Sen ancak büyülenmişin birisin. Bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsin. Doğrusu seni yalancılardan sanıyoruz. Eğer doğru sözlü isen göğün bir parçasını üstümüze düşür" dediler.

“Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür.”

Eğer doğru sözlü isen, haydi üstümüze gökten azap yağdır.”

Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır.

"Doğru sözlü isen üzerimize gökten kütleler indir."

"Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düşürüver."

Üzerimize Semâdan bir kıt'ayı düşürüver haydi sâdıklardan isen

Eğer doğru söylüyorsan (iddiâ ettiğin gibi sen bir peygambersen), haydi, gökten üzerimize parçalar düşür (de bizleri azaba uğrat)!”

“Eğer doğru söylüyorsan, haydi gökten üzerimize parçalar düşür.”

«Eğer doğruculardan isen gökden üstümüze bir parça düşür».

“Eğer (iddiâsında) doğru kimselerden isen, haydi üzerimize gökten parçalar düşür!”

Haydi, eğer doğru söyleyenlerden isen üzerimize gökten bir kütle düşür!

Eğer doğru söyleyenlerden isen, o zaman gök den üzerimize parça parça azap indir.”

Eğer doğru söylüyorsan göğün bir parçasını üzerimize düşür de görelim.»

Eğer gerçek diyenlerdensen haydi göğün bir parçasını [²] üzerimize düşür».

[2] Bir bulut veya bir gölgelik.

“Eğer sen doğru söyleyenlerden isen, haydi başımıza gökyüzünün bir parçasını düşür.”

“Eğer doğru sözlülerden isen, bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver.”

“Eğer gerçekten doğru söylüyorsan, haydi savurduğun tehditleri gerçekleştir; mesela, üzerimize gökten helâk ediciparçalar düşür de, senin Peygamber olduğunu anlayalım!”

“Eğer Sadıklar’dan (Doğru Söyleyenler’den / Özü-Sözü Doğrular’dan) isen, üstümüze Gök’ten bir parça düşür!”.

Eğer ciddî isen, hadi gökten üzerimize karabelâ yağdır da görelim. "

"Eğer doğru söylüyorsan üzerimize gökten parçalar düşür. Düşen parçalarla bizi yok et!"

Doğru sözlülerdensen üzerimize gökten bir parça indir!”

“Eğer doğru söyleyenlerden isen (haydi) göğü tepemize parça parça düşür de (görelim.” dediler.)

Eğer doğru sözlü biriysen, haydi, göğü parça parça başımıza indir (de görelim)!”

Eğer, doğru söylüyorsan haydi üzerimize gökten bir parça düşür de görelim. 17/92

Fakat sen, eğer sözünün arkasındaysan haydi göğü paramparça başımıza indir!”

“Eğer sen gerçekten peygamber isen; o halde üzerimize gökten bir parça düşür de görelim" dediler.

Eğer doğrulardansan o halde üzerimize gökten parçalar düşür.

«Artık sen eğer sâdıklardan isen üzerimize gökten bir parça düşürüver.»

Eğer peygamberlik iddiasında doğru isen haydi gökten üstümüze bir parça düşür, üstümüze azap indir. ” [17, 92; 8, 32]

Eğer doğrulardansan o halde üzerimize gökten parçalar düşür.

"Eğer sözünde sâdıklardan isen üzerimize semâdan 'azâb indir." didiler.

Doğru söylüyorsan gökten üzerimize parçalar düşürsene!”

Eğer, doğru söylüyorsan haydi üzerimize gökten bir parça düşürüver.

“Doğru söylüyorsan, üzerimize gökten bir parça düşür.”

"Eğer doğru sözlülerdensen, hadi üzerimize gökten parçalar düşür!"

“pes düşür üzerümüze pāreler gökden eger olduñ ise ŧoġru söyleyicilerden.”

Pes bizüm üstümüze ‘aẕāb düşür gökden, eger sen girçeklerden‐iseñ.

Əgər, doğru danışanlardansansa (həqiqi peyğəmbərsənsə), göyün bir parçasını üstümüzə endir!”

Then make fragments of the heaven fall upon us, if thou art of the truthful.

"Now cause a piece of the sky to fall on us, if thou art truthful!"(3218)

3218 'If you really claim any real contact with Allah, let us see if you can bring down a piece of the sky to fall on us!' (Cf. 52:44).


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.