Veemtarnâ ‘aleyhim matarâ(an)(s) fesâe mataru-lmunżerîn(e)
Üstlerine öylesine bir yağmur yağdırdık ki, ne de kötüdür korkutulanlara yağdırılan yağmur.
Ve üzerlerine (öylesine şiddetli ve dehşetli) bir (felaket) yağmur(u) yağdırdık; ki uyarılıp-korkutulanların (ama bu uyarıları dikkate almayanların azap) yağmuru(nun) ne kötü (olduğunu sonunda görmüşlerdi).
Üzerlerine pişirilmiş taşlardan, felaket yağmuru yağdırdık. Uyarıldıkları halde, uslanmayanların maruz kaldığı yağmur, gerçekten de ne kötüydü.
Üzerlerine dehşetli bir yağmur, taş yağdırdık. Sorumluluk hesap ve ceza hatırlatılarak uyarılanların yağmuru ne berbat bir yağmurdu.
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kötü.
Üzerlerine (kızgın lâvlardan ibaret) taş yağmuru yağdırdık. İşte bak, azabla korkutulanların yağmuru ne kötüdür!...
Ve onların başına (bir bela) yağdırdık. İşte, uyarılanlara yağan bela ne kötü bir şeydir!
172,173. Sonra diğerlerini yerle bir ettik. Üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Ne kötü bir yağmurdu, o uyarılanların yağmuru!
Biz onlara sağanaklar yağdırdık, ne kötüdür kocundurulmuş olanların yağmuru
Üzerlerine (dehşetli) bir yağmur yağdırdık. Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötüdür.
Ânların üzerlerine müdhîş bir taş yağmurı yağdırdık. Bu nush ve pend itdiğimiz âdemlerin üzerine yağan yağmur ne fenâ idi!
Üzerlerine de yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!
Üzerlerine de görülmemiş bir yağmur yağdırdık, sonunda önceden uyarılmış olanların yağmuru korkunç oldu.
Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!
Üzerlerine bir çeşit yağmur yağdırdık; uyarılanların yağmuru ne felaketli bir yağmurdur.
Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, (uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!
Ve üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki ne fena idi o münzerin yağmuru
172-173. Sonra (Lût’un hanımı ile birlikte) ötekileri (küfürde ısrar etmekle birlikte, iğrenç ve lânete mucip bir amelin de sahibi olan kâfirleri,) üzerlerine (taştan) yağmur (lar) yağdırmak sûretiyle helâk ettik. (Başlarına gelecek olan azap hususunda) uyarılanların (fakat küfür ve isyanda ısrar edenlerin) yağmuru ne kadar da kötüdür.
Üstlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki. (Bak) inzâr edilenlerin yağmuru ne kötüdür!
Üzerlerine (taştan) bir yağmur yağdırdık! Artık o korkutulanların (Lût kavminin)yağmuru ne kötüdür!
Üzerlerine de (kızgın lavlardan ve taşlardan ibaret) bir yağmur yağdırdık. İşte ne kötü bir yağmurdu, o uyarılanların yağmuru!*
Üzerlerine yağmur yağdırdık, ama uyarılanlar için ne kötü yağmur.
Üzerlerine yağmur yağdırdı. Uyanılanların üzerine yağan yağmur ne kötü bir yağmurdu.
Onlara taş yağmuru yağdırdık, Allah azabıyle korkuya uğrayanların yağmuru ne yaman yağmurdur.
Üzerlerine öyle bir (taş) yağmuru yağdırdık ki²⁹, uyarılanların (ama uslanmayanların) yağmuru ne kötüdür!
Ve üzerlerine özel bir yağmur yağdırdık; uyarılıp korkutulanların yağmuru pek de kötü idi!
Öyle ki, üzerlerine sağanak sağanak taş yağmuru yağdırdık; zamanında uyarılan, fakat yine de azgınlıktan vazgeçmeyen bu inkârcılara yağdırılan yağmur, gerçekten ne kötü bir yağmurdur!”
Üzerlerine şiddetli bir yağmur yağdırdık. Uyarılmışlar’ın yağmuru kötü oldu.
172,173. Diğerlerini ise önce topa tuttuk, // Ardından da tam bir felaket yağmuru indirdik. Yağmur da ne yağmurdu hani.
Üzerlerine beklemedikleri değişik bir yağmur yağdırdık! Uyarılıp da yola gelmeyenlerin yağmuru hakikaten çok kötü oldu.
Üzerlerine büyük bir bela yağmuru yağdırmıştık. Uyarılanların (ama yola gelmeyenlerin) bela yağmuru ne de kötü (olmuştu)!
üzerlerine [helak edici] yağmurlar yağdırdık; ⁷² uyarıl[dıkları halde uslanmay]anların maruz kaldığı yağmur, gerçekten, ne korkunçtur! ⁷³
Üzerlerine de yağmur gibi taş yağdırdık. Uyarıldıkları halde kulak asmayanların yağmuru ne kötüdür. 37/133...138
sonunda (bela) sağanağını üzerlerine boca ettik: gör ki, uyarılan (fakat uslanmayan) kimselerin maruz kaldığı sağanak ne berbattır.
Üzerlerine de, (ateş ile taş parçalarından) bir yağmur indirdik. (Peygamberi tarafından) Uyarılanların sonu ne kadar feci oldu.
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık, uyarıl(ıp da yola gelmey)enlerin yağmuru hakikaten çok kötü oldu!
Ve onların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Artık ne fena oldu o korkutulmuşların yağmuru!
Üzerlerine öyle helâk eden bir yağmur yağdırdık ki sorma! Uyarılanların başına yağan musîbet ne fena idi!
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık, uyarıl(ıp da yola gelmey)enlerin yağmuru hakikaten çok kötü oldu!
Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki o, inzâr olundukları halde îmâna gelmeyenlerin ne fenâ yağmurı idi.
Üzerlerine şiddetli bir yağmur yağdırdık. Uyarılmışların yağmuru ne kötüdür..
Üzerlerine bir azap yağmuru indirdik. Uyarılmış olanlar için ne kötü bir yağmurdu o!
Üzerlerine bir de yağmur yağdırdık. Ne de kötüymüş uyarılanların yağmuru!
daħı yaġdurduķ anlaruñ üzere yaġmur ya'nį ŧaş pes yavuz oldı ķorķıdnılmaşlaruñ yaġmurı!
Daḫı üstlerine yaġmur gibi ṭaş yaġdurduḳ. Ne ḳatı yaman yaġmur yaġmaḳ‐ıdı anlar üstine.
Onların üstünə (qızmar daşdan) bir yağış yağdırdıq. (Peyğəmbər tərəfindən Allahın əzabı ilə) qorxudulanların yağışı nə yaman yağışdır!
And We rained on them a rain. And dreadful is the rain of those who have been warned.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |