12 Mayıs 2025 - 14 Zi'l-ka'de 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Şu’arâ Suresi 156. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velâ temessûhâ bisû-in feye/ḣużekum ‘ażâbu yevmin ‘azîm(in)

Ve ona kötülükle dokunmayın, sonra pek büyük bir günün azabı, helak eder sizi.

(Şimdi sakın zaten kıt akan suyunuza ortak olduğu için) "Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalayıverir."

Öyleyse, sakın ona bir kötülük yapmayın, sonra pek büyük bir günün azabı helak eder sizi.”

“Ona kötü niyetle el sürmeyin. Yoksa büyük bir günün azâbı sizin işinizi bitirir.”

Ona bir kötülük dokundurmayın yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalar.

'Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.

Sakın ona bir fenalıkla dokunmayın ki, bu yüzden sizi büyük bir günün azabı yakalar.”

Ona kötülükle dokunmayın, büyük bir günün azabı sizi yakalar..” dedi.

“Ona bir kötülük yapmayınız! Aksi takdirde başınıza büyük bir felaket gelir.”

Sizler ona bir kötülük etmeyin, ulu günün azabına uğrarsınız»

“Sakın ona bir kötülük dokundurmayın! Sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.”

155, 156. Didi ki: "Bu dişi deve bir ’alâmet olsun, bir günlük suyı o içecek ve siz diğer mu’ayyen bir günde su içeceksiniz. Bu deveye fenâlık itmeyiniz, zîrâ o ’azîm günde ’azâba dûçâr olursunuz."

155,156. Salih: " İşte belge bu devedir. Kuyudan su içmek hakkı belirli bir gün onun ve belirli bir gün de sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi büyük günün azabı yakalar" dedi.

“Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.”

155-156. Sâlih, “İşte (mûcize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa büyük bir günün azabı yakanıza yapışır” dedi.

Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir.

"Ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün cezasına çarpılırsınız."

"Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir."

Sakın ona bir kötülükle ilişmeyin ki o yüzden sizi büyük bir günün azâbı yakalar

Sakın ona bir kötülük yapmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar (da, helâk olursunuz)!”

“Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük günün azabı sizi yakalar.”

«Ona bir kötülükle ilişmeyin. Sonra sizi büyük bir günün azâbı yakalar».

“Ve ona bir kötülükle ilişmeyin! Yoksa (dehşeti pek) büyük bir günün azâbı sizi yakalar!”

Sakın ona bir fenalıkla dokunmayın, yoksa büyük bir günün azabı yakanıza yapışır.

“Sakın ola deveye bir kötülük yapmayın. Yoksa size büyük bir günün azabı dokunur” dedi.

Sakın ona kötülük edeyim demeyin. Yoksa ulu bir günün azabına çarpılırsınız.»

155, 156. Salih dedi ki: «— İşte dişi bir deve. Su bir nöbet onun, muayyen olan bir gün de sizindir. Ona suikastla dokunmayın, yoksa büyük bir günün azabı sizi çarpar».

“Sakın ona bir kötülük etmeyin/dokunmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.”

“Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.”

O hâlde, bırakın onu şu arazide serbestçe otlasın ve sakın ona bir zarar vermeye kalkmayın; aksi hâlde korkunç bir günün azâbı sizi kıskıvrak yakalayacaktır!”

“Ona kötülük etmeyin! Yoksa sizi çok büyük bir günün azabı yakalar”.

Ama sakın ola ona bir kötülük etmeyin. Yoksa başınız belâya girer. "

"Sakın develere kötülük etmeyin! Sonra büyük bir azap sizi yakalar. Unutmayın! Sizler hakkınıza razı olup olmamakla imtihan ediliyorsunuz. Hakkınıza razı olmak, sizin adaletinizi ortaya koyacaktır. Eğer adil olursanız kurtulursunuz. Zulmedenlerden olursunuz ki, Allah zalimleri sevmez. Koyduğu yasa gereği yok olup gidersiniz."

Sakın ona hiçbir kötülük yapmayın; yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar.” [*]

Benzer mesajlar: A‘râf 7:73; Hûd 11:64.

“Sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa sizi büyük bir günün azabı, yok eder.” (dedi.)

öyleyse, sakın ona bir kötülük yapmayın, yoksa büyük-çetin bir günün azabı gelip sizi bulur!” dedi.

Sakın ona herhangi bir zarar vermeyin aksi takdirde sizi korkunç bir günün azabı yakalar. 91/11...15

Sakın ola ona bir kötülük yapayım demeyin! Bu takdirde sizi korkunç bir günün azabı yakalar.”

"Sakın ha!.. ona bir kötülük yapmayın!.. Yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalar!" diyerek onları uyardı.

Sakın, ona bir kötülük dokundurmayın, sonra büyük bir günün azâbı sizi yakalar

«Ve buna bir kötülük ile dokunmayın, sizi hemen pek büyük bir günün azabı yakalar.»

155, 156. Salih: “İşte mûcize, şu dişi deve! Nöbetleşe olarak, kuyudan bir onun içme sırası, belirli günde de sizin içme sıranız olsun. Sakın ona fenalık dokundurayım demeyin, yoksa sizi müthiş bir günün azabı bastırıverir. ” dedi.

Sakın, ona bir kötülük dokundurmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.

"O deveye fenâ kasıd ile dokunmayın. Dokunur iseniz sizi büyük günün 'azâbı helâk ider" didi.

Ona bir kötülük yapmayın, yoksa çok zor bir günün azabına çarpılırsınız.”

Sakın ona bir kötülük etmeyin; yoksa sizi korkunç bir günün azabı yakalar.

“Sakın ona kötü bir niyetle el sürmeyin; yoksa büyük bir günün azabına tutulursunuz.”

"Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar."

“daħı yoķamañ aña yavuzlıġ-ıla duta sizi ulu günüñ 'aźābı.”

Daḫı aña ziyān degürmeñüz. Pes alur sizi ulu günüñ ‘aẕābı.

Ona heç bir pislik etməyin, yoxsa böyük günün (qiyamət günün) əzabı sizi yaxalayar!”

And touch her not with ill lest there come on you the retribution of an awful day.

"Touch her not with harm, lest the Penalty of a Great Day seize you."


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.