Eraeyte meni-tteḣaże ilâhehu hevâhu efeente tekûnu ‘aleyhi vekîlâ(n)
Gördün mü dileğini mabut yapanı? Sen mi koruyucu olacaksın ona?
(Ey Nebim ve Hakk elçilerim!) Kendi istek ve tutkularını (nefsi hevâsını) ilah edinen(ler)i gördün mü? Şimdi ona karşı Sen mi vekil olacaksın? (Bırak, herkes hak ettiğine erişecektir.)
İstek ve arzularını kendisine ilah edinen kimseyi gördün mü? Yoksa onu kollayıp, koruyan sen mi olacaksın?
Arzularını kendine ilah edinmiş olanı gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?
Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?
(Ey Rasûlüm) gördün mü, o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona, sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?)
Heva ve hevesini kendisine ilah edineni görmedin mi? Yoksa onu kollayıp koruyan sen mi olacaksın?
Nefsinin arzusunu tanrı edineni gördün mü? Sen ona koruyucu olabilir misin?
Kendi havasını, Tanrı edinen birisini görmedin mi? İmdi sen buna vekil olur musun?
Heva ve hevesini tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi onun üzerine sen mi vekil olacaksın (da onu Allah'ın azabından koruyacaksın)?
Ne zan idiyorsın? Kendi heveslerini Allâh ittihâz idenlerin vekîli mi olacaksın?
Hevesini kendine tanrı edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
Bayağı arzularını tanrılaştıran kişiyi gördün mü? Şimdi sen, bu adamı da doğru yola getirmekle yükümlü olabilir misin?
Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?
Egosunu tanrı edinen kişiyi gördün mü? Sen mi ona avukatlık edeceksin?
Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?
Gördünmü o ilâhını hevâsı ittihaz edeni? Artık ona sen mi vekîl olacaksın
(Habibim!) Hevâsını (nefsânî arzularını) ilâh edineni gördün mü? (Nefsânî arzularının peşinden koşmasın, bâtıla tâbi olmasın diye gece/gündüz) onun üstüne sen mi muhafız olacaksın? (Kendini, böylelerinin yaptıklarından sorumlu mu tutacaksın? Îmân etmiyorlar, diye üzülme. Senin vazifen, sadece hakkı tebliğ etmektir.)
Hevasını¹ ilah edinen kimseyi görüyorsun! Onun sorumluluğunu sen üstlenebilir misin?
Gördün mü o hevâ (ve heves) ini Tanrı edinen kimseyi? Şimdi onun üzerine (Habibim) sen mi bekci olacaksın?
Hevâsını (nefsânî arzularını) kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? O hâlde(vazîfen sâdece tebliğ iken) onun üzerine sen mi vekîl olacaksın?(3)
(Resulüm!) Sen hiç kendi ihtirâslarını (heva ve heveslerini, kendi egosunu) tanrılaştırmış olanı düşündün mü? O hâlde (vazifen sadece hakkıyla tebliğ iken) onun üzerine sen mi vekil (koruyucu ve sorumlu) olacaksın? *
Kendi arzularını ilah edineni gördün mü? Onun sorumluluğunu sen mi üzerine alacaksın.
Sen dürtüsünü kendine tanrı edinen kimseyi görmedin mi? Yoksa onun koruyucusu sen mi olacaksın?
Hevesini mâbut edinen kimseyi görüp bildin mi? Onu bundan men edecek bir muhafız olabilir misin?
(Ey Peygamber!) Arzu ve heveslerini [hevâ] kendine tanrı edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?¹⁴
Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?
Arzu ve tutkularını kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Zevklerini, çıkarlarını, ihtirâslarını hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek bunları kendisine tanrı edinen kimsenin ne kadar zavallı, ne kadar aşağılık hale geldiğini görüyorsun, değil mi? Şimdi, onun inkârından sen mi sorumlu olacaksın?
Gördün mü, kendi hevâsını kendi ilahı edinmiş kimseyi? Sen mi ona vekîl (koruyucu) oluyorsun?
Kendi duygu ve düşüncelerini tabulaştırana bak! Şimdi sen, böyle birine nasıl güvenirsin?
Arzularını heveslerini kendine ilah edineni gördün mü? Onlar ayetlerimize inanmazlar. Yasalarımıza uymazlar. Kendi yasalarına insanları uymaya çağırırlar. Böylece kendilerine insanları taptırırlar. Sen onları cezamızdan koruyabilir misin?
O ilâhını, keyfine¹ göre tanımlayan adamı gördün mü?² (Ey Muhammed!) Şimdi sen, onun üzerine koruyucu mu olacaksın?
Sen hiç kendi heva ve heveslerini tanrılaştıran [birin]i düşündün mü? İmdi, böyle birinden de sen mi sorumlu olacaksın?
Arzu ve heveslerini ilah edinen şu kimseyi görüyorsun değil mi? Şimdi sen böyle birine vekil olabilir misin? 18/32...42, 45/23...45, 6/107, 17/54, 39/41
Tanrısı olarak hevâi arzularını benimseyen kimsenin durumunu göz önüne getirsene bir![³¹³⁰] Şimdi (söyle); böyle birinin sorumluluğunu sen üstlenebilir misin?
43. (Ey Muhammed) hevâ ve hevesini ilah edinen, o kimseyi gördün mü? Şimdi onun üzerine bekçi sen mi olacaksın? (Sen o kalbi mühürlenmiş kişinin, doğru yola gelmesi için boşuna uğraşıyorsun)
Kendi nefsinin arzusunu ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
Gördün mü o hevâsını mabut ittihaz edeni? Artık sen mi onun üzerine bir vekil olacaksın?
Arzusunu tanrı edinen kimseyi gördün mü? Onun üstüne sen mi bekçi olacaksın?
Hevâsını ma'bûd ittihâz iden kimseyi görmedin mi? Sen, onun üzerine vekîl ve muhâfız mı olmak istersin?
Arzularını ilah edinen kimseyi gördün mü? O halde sen mi koruyucu olacaksın?
Heveslerini tanrı edinen kimseyi gördün mü? Yoksa sen mi ondan sorumlu bir vekil olacaksın?
İğreti arzusunu ilah edinen kişiyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?
iy gördüñ mi anı kim duttı Tañrı’sın nefsi dilegin? ay sen olmıśın anuñ üzere śaķlayıcı?
Gördüñ mi ol kimseyi ki hevāsını ma‘būd idindi? Pes sen anı ṣaḳla‐yubilür misin?
(Ya Rəsulum!) Nəfsini özünə tanrı edəni gördünmü? Onun vəkili (zamini) sənmi olacaqsan? (Onu bəd əməllərdən sənmi çəkindirib saxlayacaqsan? O özü haqqı axtarıb tapmalı, ona qail olmalıdır!)
Hast thou seen him who chooseth for his god his own lust? Wouldst thou then be guardian over him?
Seest thou such a one as taketh for his god his own passion (or impulse)? Couldst thou be a disposer of affairs for him?(3097)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |