8 Kasım 2024 - 6 Cemaziye'l-Evvel 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Furkân Suresi 4. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vekâle-lleżîne keferû in hâżâ illâ ifkun-(i)fterâhu ve-e’ânehu ‘aleyhi kavmun âḣarûn(e)(s) fekad câû zulmen vezûrâ(n)

Ve kafir olanlar, bu dediler, ancak kendi uydurması ve bu hususta ona bir topluluk da yardım etmiştir; gerçekten de zulmettiler onlar ve yalan söylediler.

Kâfirler: "Bu (Kur’an) olsa olsa ancak Onun (Hz. Muhammed’in) uydurduğu bir yalandır, (kendisi kafadan düzüp sıralamıştır) ve bir başka topluluk (Ehl-i Kitaptan bazıları) da Ona yardımda bulunmuşlardır" demişlerdir (diyeceklerdir). Böylelikle onlar, hiç şüphesiz açıkça zulüm-haksızlık ve iftira edegelmektedirler.

Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler, “Bu Kur'ân Muhammed'in uydurduğu yalandan başkası değildir, bunu uydurmada başka bir topluluk da O'na yardım etmiştir” dediler. Böylece onlar, büyük bir haksızlık ve iftiraya başvurmuşlardır.

Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar:
“Bu Kur'ân olsa olsa Muhammed'in uydurduğu bir yalandır. Başka kavimler de, kendisine yardım etmiştir.” dediler. Böylece onlar haksızlığa ve iftiraya başvurdular.

İnkar edenler dediler ki: "Bu (Kur'an), onun (Muhammed'in) uydurduğu bir düzmeceden başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir." Böylece onlar kesinlikle haksız ve yalan (bir söz) ortaya attılar.

İnkârcılar dediler ki: 'Bu (Kur'an) olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur.' Böylelikle onlar, hiç şüphesiz haksızlık ve iftira ile geldiler.

O küfre varanlar dediler ki: “- Bu Kur'an, ancak bir iftiradır ki, onu, O (Muhammed (s.a.v.)) uydurdu ve bu hususta O'na başka bir kavim yardım etmiştir. (Kur'an'ı, yabancılardan, Yahudilerden öğrenmiştir!).” Muhakkak bir zulüm (şirk) ve yalan meydana getirdiler de;

O kâfirler, Kur’an için: “Bu, ancak uydurduğu bir iftiradır, başka bir toplum, bu iftirayı uydurmakta ona yardım etmiştir” dediler, (böylece) büyük bir yalan ve haksızlık ile ortaya çıktılar.

İnkâr edenler, “Bu Kur'ân, Muhammed'in uydurduğu bir yalandır. Bu uydurmada ona başka bir topluluk da yardım etmiştir” dediler. Kâfirler, bu sözleriyle haksızlık edip yalan söylemişlerdir.

Kâfirler: «Bu iş ancak, uydurduğu bir yalan, ona yardım etti başkaları da» demektedirler, imdi onlar zulmettiler, yalancılık ettiler!

O inkârcılar: “Bu Kur'an onun (Muhammed'in) uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir” diyerek yalan söyleyip zulmettiler.

Bkz.  2/78, 7/157-158İnkârcıların alışılagelmiş iftiralarının en popüleri; “Kur’an mesajının Hz. Muhammed tarafından uydurulduğu ya da bir sonraki aye... Devamı..

4, 5. Küfr idenler "Bu kitâb Muhammed’in uydurdığı bir yalandır, başka kavimler de ânın te’lîfine yardım itmişler, bunlar evvel gelenlerin esâtîridir. Sabah akşam imlâ iderek yazdırmışdır." didiler. İşte ânların zâlimâne iftirâları budur.

İnkar edenler: "Bu Kuran uydurmadır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

İnkâr edenler, “Bu Kur’an, Muhammed’in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir” dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

İnkâr edenler, “Bu Kur’an, onun uydurduğu, birilerinin de bu konuda kendisine yardım ettiği bir düzmeceden ibarettir” dediler; böylece onlar açık bir haksızlık ve iftirada bulunmuş oldular.

İnkâr edenler: Bu (Kur'an), olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu bir yalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.

İnkar edenler, "Bu, başkalarının yardımıyla onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir," diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular.

İnkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasıdır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

Ve o küfredenler «bu sırf bir iftira onu o, uydurdu, diğer bir kavim de buna karşı ona muavenette bulundu» dediler, doğrusu zulm-ü tezvire gittiler

Kâfirler, “Bu (Kur’ân), onun (Muhammed’in) uydurduğu yalandan başka bir şey değildir, başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir” dediler. Böylece onlar kesinlikle zulüm ve iftira ettiler.

Gerçeği yalanlayan nankörler: “Bu sadece onun uydurduğu bir yalandır. Ona bu konuda diğer toplumlar da yardım etti.” dediler. Böylece haksızca iftira ettiler.

O kâfirler: «Bu (Kur'an) onun uydurduğu yalandan başka (bir şey) değildir. Bu hususda diğer bir zümre de ona yardım etmişdir.» dediler de muhakkak bir haksızlık ve tezvîr (meydana) getirdiler.

İnkâr edenler dedi ki: “Bu (Kur'ân), onun (Muhammed'in) uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir; bu hususda ona başka bir topluluk da yardım etmiştir.”(1) Böylece(onlar), gerçekten zulüm ve yalanla geldiler.

(1)Bakınız; (sahîfe 59, hâşiye 1)

Ve inkâr etmiş olanlar, “Onu (Kur’an’ı), onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir”dediler. Böylelikle onlar, gerçekten haksızlık ve iftira ile geldiler (haksız ve asılsız bir söz uydurdular).

Gerçekleri inkâr edenler dediler ki “Bu (okuyup söyledikleri) bir uydurmadır. Onları kendisi uyduruyor ve başka bir topluluk da ona uydurması için yardım ediyor.” İnkârcılar, asılsız, hiçbir delile uymayan bir iddia ile gerçeklere uymayan haksızlığı ortaya attılar.

O kimseler ki tanımazlık ederler, dediler: " Bu olsa olsa onun uydurduğu bir yalandır. Bu işte başkaları ona yardım etmişlerdir." Böylece gerçekten kıyıcılık ettiler, yalancılığa saptılar.

Kâfir olanlar «— Bu Kur/an, onun uydurduğu yalandan başka bir şey değildir, bu hususta ona başkaları yardımda bulunmuşlardır» demişlerdi. Onlar bu iddia ile hakikaten haksızlığa ve yalancılığa sapmışlardır.

İnkâr edenler, “Bu Kur’an, onun uydurduğu iftiradan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk [kavm] ona yardım etmektedir” dediler. Böylece asıl kendileri zulm/ haksızlık ve iftirada bulunmuş/gerçeği çarpıtmış [zûr] oldular.

Küfre sapanlar dediler ki: “Bu (Kur'an), olsa olsa ancak onun uydurduğu bir yalandır, onu kendisi düzüp uydurmuş ve ona bir başka topluluk da yardımda bulunmuştur.” Böylelikle onlar, hiç şüphesiz zulüm ve iftira ile geldiler.

İşte bu yüzdendir ki, hakîkati inkâr edenler, “Bu Kur’an, Muhammed’in kendi kafasından uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir ve başka bir topluluk da ona bu işte yardım etmiştir. Çünkü Muhammed’in, geçmiş kavimler, Peygamber kıssaları, kıyâmet, âhiret, evrenin ve insanın yaratılışı ve benzeri konularda bu kadar kapsamlı ve isabetli bilgiler verebileceğini, hayranlık verici hikmet ve öğütlerle dolu böyle mükemmel bir kitap hazırlayabileceğini akıl kabul etmez. Demek ki ona bu kitabı, hitâbet ve belâgat konusunda hiç kimsenin kendisiyle boy ölçüşemeyeceği ilim ve hikmet sahibi bir kudret öğretiyor ki, bu da olsa olsa, İncil ve Tevrat hakkında bir şeyler bilen bazı kölelerimiz yâhut kim olduklarını bilemediğimiz esrarengiz bir topluluktur.” diyorlar. Aslında bu sözleriyle, Kur’an’ın insanüstü bir kaynaktan geldiğini itiraf ediyor, ama kibir ve inatçılıkları yüzünden hakikati kabullenmek istemiyorlar. Böylece, açıkça zulüm ve haksızlık yapıyor, gerçeği çarpıtarak bile bile yalan söylüyorlar.

İnkâr etmiş olanlar:
“Bu sadece uydurduğu bir iftira! Ona başka bir kavim yardım etti!” dediler. Gerçekten bir zulüm ve bir yalan-yanlış söz ortaya attılar.

İnkarcılar daha da ileri gidip: " bu sözler, onun kendi uydurması, herhalde birileri ona yardım ediyor olmalı " diyerek kuru iftirada bulundular.

İnkâr edenler saçma sapan şeyler söylüyorlar. Resulümüz için diyorlar ki; “Sen ayet dediklerini uydurdun veya başka bir topluluk sana yardım etti.” Onlar düşünmüyorlar mı? Resulümüz önceden de aralarında yaşıyordu. Neden şimdi uydurmuş olsun? Niçin eskiden uydurmuyordu? Hayır! Onlar bu sözleriyle büyük bir iftira atıyorlar. Hem de hesabı zor bir iftira!

Kâfir olanlar “Bu (vahiy) ancak o (Muhammed)’in uydurduğu [*] ve kendisine başka bir grubun [*] da yardım ettiği bir iftiradır.” diyerek, elbette bir haksızlığa ve yalana vardılar.

Hz. Muhammed’e “müfteri” suçlamasıyla ilgili benzer mesajlar: Yûnus 10:38; Hûd 11:13; Nahl 16:101; Enbiyâ 21:5; Secde 32:3; Sebe’ 34:8; Şûrâ 42:24; Ah... Devamı..

Kâfirler: “Bu (Kur’an,) o (Muhammed’in) uydurduğu bir yalandır ve ona başka birileri bu hususta yardım etmiştir.”¹ diyerek, (esas kendileri) haksız ve asılsız bir söz uydurdular.²

1 Bk. (Nahl: 103 ve dipnotu)2 Bu âyetin son bölümü, “haksız ve asılsız söz uyduran birileri, bu hususta ona yardım etmiştir” şeklinde de tercüme edile... Devamı..

Üstelik, hakkı inkara şartlanmış olanlar: “Bu [Kur’an] doğruyu çarpıtıp yalanı ve sahteyi ortaya çıkaran başka bir topluluğun yardımıyla ⁵ o’nun [kendisinden] uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir” deyip duruyorlar. ⁶

5 Lafzen, “ve böylece, gerçeği örten, sahte [zulm sözcüğünün bu akış içindeki anlamı budur] ve asılsız bir şey getirdiler” [ya da “ortaya attılar”]”. ... Devamı..

Gerçeği örtbas eden kâfirler: “Bu Kuran onun uydurduğu ve Allah’a isnat ettiği sözlerden başka bir şey değildir. Üstelik başka bir topluluk da ona yardım ediyor” dediler böylece iftira çarpıtma ve yalana başvurdular. 8/31, 16/103, 25/5

Bir de inkârda ısrar eden o kimseler, “Bu onun uydurduğu bir yalandan başkası değildir; üstelik bu konuda başka bir topluluk da ona yardım etmiştir”[³⁰⁸²] dediler. İşte ileri sürdükleri bu iddiayla, hem haksızlık etmiş,[³⁰⁸³] hem de gerçeği çarpıtmış oldular.[³⁰⁸⁴]

[3082] Kur’an’ın ilâhî kaynağını inkâr amaçlı bu iddianın tutarsızlığını ortaya koyan bir âyet için bkz: 16:103. Kur’an’ın unutulup gitmesi mukadder b... Devamı..

(Kafirler bununla da kalmadılar) "Kur'an; Muhammed'in uydurmasıdır, ona muhakkak başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek bir yalan da uydurdular.

Ve inkâr edenler, "Bu Kur’an, Muhammed’in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir" dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular.

Ve kâfir olanlar dediler ki: «Bu bir yalandan başka değil, onu kendisi uydurdu ve ona, başka bir kavim de yardım etti.» Muhakkak ki, (o kâfirler) bir zulüm ve bir bühtan ile geldiler.

Kâfirler: “Kur'ân onun uydurduğu bir yalan olup, bu hususta başkaları da kendisine yardımcı olmuşlardır” diye iddia ettiler. Onlar böylece, kesin bir yalan söyleyip zulmettiler.

İnkar edenler: "Bu, yalandan başka bir şey değildir. (Muhammed) onu uydurdu, başka bir topluluk da kendisine yardım etti." dediler ve kesin bir haksızlığa ve iftiraya vardılar.

Kâfirler, "Bu Kur'ân'ı Muhammed Allâh'a iftirâ ider, onda Muhammed'e diğer adamlar mu'âvenet iyler" didiler. Muhakkak küfür ve kizb irtikâb iylediler.

Kendilerini doğrulara kapatanlar, “Bu (Kur’ân) sadece, Muhammed’in uydurup Allah’a mal ettiği şeydir. Başka bir ekip de ona yardım ediyor” dediler. Böylece yanlışa ve yalana saptılar.

İnkar edenler:-Bu, uydurduğu bir iftiradan başka bir şey değildir. Bu hususta bir topluluk da ona yardım etmiştir. dediler de zulüm ve yalanı seçtiler.

İnkâr edenler “Bu Kur'ân onun uydurduğu şeydir; bunun için ona yardım edenler var” dediler. Böylece bir zulüm ve iftira ettiler.

Küfre batanlar dediler ki: "Bu, onun uydurduğu bir düzmeceden başka şey değildir. Ve bu düzmecede ona, başka bir topluluk da yardım etmiştir." Yemin olsun ki, bunu söyleyenler bir zulüm, günah ve iftira sergilemişlerdir.

daħı eyitti anlar kim kāfir oldılar “uşbu ya'nį ķur’ān illā yalan baġladı anı daħı arķa virdi aña anuñ üzere daħı ayruķ ķavumlar.” pes bayıķ geldiler küfre daħı buḥtāna.

Daḫı kāfirler eyitdi: Bu bir düzme yalandur, özi düzüpdür. Daḫı kendüyeözge ḳavm. Taḥḳīḳ anlar ẓulm idüp bāṭıl söz söylediler.

Kafir olanlar: “Bu (Qur’an) onun (Muhəmmədin) uydurmasından başqa bir şey deyildir. Ona bu işdə başqa bir tayfa (yəhudilər) kömək etmişdir!” – deyərək (özləri bu batil iddiaları ilə) zülmə (küfrə) və böhtana yuvarlandılar.

Those who disbelieve say: This is naught but a lie that he hath invented, and other folk have helped him with it, so that they have produced a slander and a lie.

But the misbelievers say: "Naught is this but a lie(3057) which he has forged, and others have helped him at it." In truth it is they who have put forward an iniquity and a falsehood.

3057 Ifk, which I have translated as a "lie" may be distinguished from zur at the end of this verse, translated "falsehood". The "lie" which the enemi... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.