8 Aralık 2024 - 7 Cemaziye'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nûr Suresi 53. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veaksemû bi(A)llâhi cehde eymânihim le-in emertehum leyaḣrucun(ne)(s) kul lâ tuksimû(s) tâ’atun ma’rûfe(tun)(c) inna(A)llâhe ḣabîrun bimâ ta’melûn(e)

Emredersen onlara, savaşa çıkacaklarına dair olanca kuvvetleriyle yemin ederler elbette Allah'a de ki: Yemin etmeyin, bu, zaten adet olan, gerekli bulunan bir itaatten ibaret; şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden haberdardır.

(Ey Resulüm!) Eğer Sen onlara emrettiğin takdirde, (cihad için hemen sefere) çıkacaklarına dair (münafıklar) yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a and içmektedirler. De ki: "Boşuna yemin etmeyin, (sizden istenen sadece) bilinen (örf üzere beklenen) bir itaattir. Allah, (bütün) yaptıklarınıza (en ince ayrıntılarına kadar) Habîr’dir."

İki yüzlü kimselere gelince böyleleri, kendilerine emredersen, savaş için mutlaka çıkacaklarına ve kendilerini bu işe adayacaklarına dair var güçleriyle yemin ederler. De ki: Yemin etmeyin, sizden istenen Allah'ın mesajına güzelce boyun eğmektir. Şüphesiz Allah, ne yaparsanız hepsinden haberdardır.

Münafıklar, sen, kendilerine emrettiğin takdirde, mutlaka savaşa çıkacaklarına dair peş peşe Allah'a büyük yeminler ettiler.
“Yemin etmeyin, itaatiniz mâlûmdur, sizden istenen meşrû emir ve kararlara, sadakatle, samimiyetle itaattir. Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır.” de.

Kendilerine emrettiğinde (cihada) mutlaka çıkacakları üzere bütün güçleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: "Yemin etmeyin. İtaat(ınız) bilinmektedir. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

Yeminlerinin olanca gücüyle Allah'a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: 'And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdârdır.'

Bir de münafıklar, kendilerine emrettiğin takdirde, muhakkak (savaş ve hicrete) çıkacaklarına en kuvvetli yeminleriyle yemin ettiler. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: (Yalan yere) yemin etmeyin. Sizden istenen halis bir itaattır. Şübhe yok ki Allah, bütün yaptığınız ve yapacağınız şeylerden haberdardır.

Var güçleriyle Allah’a yemin ettiler ki: “Eğer onlara emredersen, onlar seninle beraber çıkacaklar” diye. Sen de ki: “Yemin etmeyin. Ne kadar itaat ettiğiniz işte görünüyor. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

Eğer, o ikiyüzlülere emredersen, savaşa çıkacaklarına bütün güçleriyle yemin ederler. De ki: “Yemin etmeyiniz, itaatiniz bilinmektedir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

Emredersen onlara, herhalde savaşa gideceklerin - Allahın adına - katı katı ant ederler, diyesin ki: «Ant içmeyin, beklenilen iyi başeğmedir, Allah bilir yaptığınız şeyleri!»

(Ey Resul!) Senin kendilerine emretmen halinde savaşa çıkacaklarına dair var güçleriyle yemin ederler. De ki: “Yemin etmeyin! Sizden istenen münasip şekilde itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

Sen ânlara muhârebeye gitmeği emr ider isen gideceklerine Allâh’ın nâmına ’alenen yemîn iderler. Ânlara: "Beyhûde kasem itmeyiniz, kıymeti olan itâ’atdir, Allâh yapdıklarınızı bilür" di.

Eğer kendilerine emredersen, o iki yüzlüler, savaşa çıkacaklarına bütün güçleriyle yemin ederler. De ki: "Yemin etmeyin; itaatiniz malumdur. Allah yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır."

Münâfıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka savaşa çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

Emir verirsen mutlaka çıkacaklarına dair büyük yeminler ettiler. De ki: “Boşuna yemin etmeyin, itaat belli bir şeydir; Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”

(Münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malûmdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Kendilerine emrettiğin taktirde çıkacaklarına dair yeminlerinin en ciddi olanıyla ALLAH'a yemin ettiler. De ki, "Yemin etmeyin. Nasıl itaat ettiğiniz ortada. ALLAH yaptığınız her şeyden haberdardır."

Ötekiler (münafıklar), sen hakikaten kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, en ağır yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. İtaatiniz malumdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Ötekiler Allaha en kuvvetli yemînleriyle kasem ettiler vallahi kendilerine emredensen behemehal bilâtereddüd çıkar giderlermiş, de ki: Yemîn etmeyin, ancak bir taati ma'rufe, her halde Allah bütün yaptıklarınıza ve yapacaklarınıza habîrdir

(Munâfıklar,) sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (cihada) çıkacaklarına dair en ağır bir şekilde Allah (adın) a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin! Sizden istenen (yaldızlı sözler ya da yemin etmeniz değil, emirlerimize) güzelce itaat etmenizdir. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

Münafıklar, kendilerinden istediğin takdirde kesinlikle savaşa çıkacaklarına dair en kuvvetli yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Bağlılık ma'ruftur.¹” Kuşkusuz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

1- Yemine bağlılık, ancak iyi insanlara, erdemli kimselere ait bir davranıştır.

(Münafıklar) eğer kendilerine emr edersen (cihâda) behemehal çıkacaklarına, olanca hızlarıyle, yemîn etdiler. (Onlara) de ki: «(Bîhûde) yemîn etmeyin. (Bu), âdet (iniz) vech ile (sâde dilinizin gevelediği) bir itâatdır. Şübhesiz ki Allah, yapageldiğiniz şeylerden hakkıyle haberdârdır».

Bir de (o münâfıklar), kendilerine emredersen, kesinlikle (savaşa) çıkacaklarına dâir bütün güçleriyle Allah'a yemîn ettiler. De ki: “Yemîn etmeyin! (Sizden istenen) bilinen(hâlis) bir itâattir. Şübhesiz ki Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdârdır.”

Bir de (o münâfıklar), kendilerine emrettiğin takdirde, mutlaka (saldırganlara karşı) savaşa çıkacaklarına dair, en ağır bir şekilde Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin. Sizden istenen güzelce itaat etmektir. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

Eğer sen onlara savaş için yola çıkın diye emredersen, çıkacaklarına dair bütün güçleri ile Allah’a yemin ediyorlar. Onlara deki “(Boşu boşuna) Yemin etmeyin. Sizin nasıl itaat ettiğiniz bilinmektedir ve Allah sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyor.

Eğer onları çağıracak olursan, onlar savaşa çıkacakları üzerine bütün varlıklarıyla Allah’a ant ederler. De ki: " Ant etmeyin. Söz dinlemeniz yeter. Çünkü Allah işlediklerinizin hepsinden bilgilidir."

Münafıklar «— * Eğer kendilerine gazayı emredersek mutlak gazaya çıkacaklarına dair Allah/a olanca yeminleriyle yemin ettiler. Onlara de ki yemin etmeyin, tanınmış bir itaat [³] yeter, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.

[3] Hulûs ile itaat yeter.

(Ey Peygamber!) Eğer sen onlara/münafıklara kesin emir verirsen, mutlaka savaşa çıkacaklarına dair Allah adına var güçleriyle yemin ederler. Onlara, “Yemin etmeyin! Sizden istenen güzelce bir itaattir. Muhakkak ki Allah, yapmakta olduğunuz şeylerden hakkıyla haberdar olandır” de.

Eğer kendilerine emredersen, o ikiyüzlüler, savaşa çıkacaklarına bütün güçleriyle yemin ederler. De ki: “Yemin etmeyin; (Peygamber'e) itaat, (yeminden) daha iyidir. Allah yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır.”

İkiyüzlülere gelince; hem Kur’an’dan yüz çevirirler, hem de büyük bir pişkinlikle, eğer kendilerine emredersen sizinle birlikte savaşa çıkacaklarına dâir var güçleriyle Allah adına yemin ederler. Onlara de ki: “Boşuna yemin etmeyin! Çünkü davranışlarınız, bu iddianızda hiç de samîmî olmadığınızı açıkça gösteriyor. Şu hâlde sizin yapmanız gereken, yaldızlı sözlerle göz boyamak değil, Allah’ın hükümlerine içtenlikle ve güzelce itaat etmektir. Hiç kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdârdır.”

Onlara emir verdiysen, (savaşa) çıkacaklarına dair var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki:
“Yemin etmeyin! Örfe uygun (bilindik) bir itaat! Allah, ne işliyorsanız haberlidir”.

Kimileri de: emrettiğin takdirde savaşabiliriz diyerek dillerinin ucuyla yemin billah ediyor. De ki: " hiç yemin etmeyin, zira örfen itaat etmek zorundasınız. Nasıl olsa Allah yapıp ettiklerinizi bilmektedir. "

Münafıklar; gelin birlikte Allah yolunda savaşalım dediğinde seninle birlikte savaşacaklarına yemin ederler. Onlara de ki: "Yemin etmeyin! Sizden istenen, çağrıya inanarak itaat etmenizdir. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."

(Münafıklar), sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (yanında savaşa) çıkacaklarına dair var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: “Yemin etmeyin! [*] İtaatiniz bilinmektedir! [*] Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

Bu buyruk, olur olmaz işlerde aceleyle yemin edilmemesi gerektiğine dikkat çekilmektedir.,[Tâ‘atün ma‘rûfetün] tamlaması “yapmanız gerekeni yapın”, “b... Devamı..

(Ey Muhammed!) Onlar, eğer sen, kendilerine emredersen; (savaşa) çıkacaklarına dâir olanca güçleriyle, Allah adına yemin ettiler. Sen de onlara: “(Yalan yere) yemin edeceğinize, emredilene itaat edin. Zâten Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” de.

[İki yüzlü kimselere gelince,] böyleleri, kendilerine emredersen, [savaş için] mutlaka çıkacaklarına [ve kendilerini bu işe adayacaklarına] var gücüyle yemin ederler. ⁶⁹ De ki: “Yemin etmeyin! [Sizden bütün istenen, Allah’ın mesajına] güzelce boyun eğmektir. ⁷⁰ Şüphesiz, Allah yaptıklarınızdan bütünüyle haberdardır!”

69 İkiyüzlü/münafık kimselerin, günlük hayatta Kur’an mesajına uygun bir hayat yaşamaya yanaşmadıkları halde, zaman zaman gösteriş için takındıkları g... Devamı..

Kendilerine emir verdiğin takdirde savaşa katılacaklarına dair yemin üstüne yemin ediyorlar. De ki: – Yemin edip durmayın yapmanız gerekeni yapın, emre itaat edin zira Allah yaptığınız her şeyden haberdardır! 4/81, 10/21, 11/11, 13/9

Bir de kendilerine emredecek olsan, mutlaka (savaş için sefere) çıkacaklarına dair var güçleriyle yemin edenlere de ki: “Yemin etmeyin! İtaat (herkesçe) bilinen ortak iyiyedir:[³⁰⁴⁹] şu da bir gerçektir ki, Allah yaptıklarınızdan ayrıntısıyla haberdardır.”

[3049] Veya kinayeli bir çağrışımla: “itaat(iniz) malumdur” (!). Fakat bu anlamın zamir takdiri gerektirmesi bir yana, âyetin son cümlesi tercihimize ... Devamı..

(Münafıklar) Emrettiğin takdirde savaşa çıkacaklarına dair var güçleriyle, Allah'a yemin ettiler. (Ey Muhammed) de ki: "Yemin etmeyin, sizin itaatınızın sözde kalacağı malumdur. (Çünkü daha evvel de çok kez yemin ettiniz, fakat verdiğiniz sözü yerine getirmediniz.) Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.

Kesinlikle and olsun diye Allah’a yemin ettiler: Eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacağız dediler. De ki: "Yemin etmeyin. (Sizden istenen), maruf üzere güzel itâ’attir. Şüphesiz Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır".

Ve Allah'a en ağır yeminleriyle kasem ederler ki, eğer onlara (cihad ile) emredersen elbette (cihada) çıkacaklardır. De ki: «Yemin etmeyin, (bu sözünüz) bilinmiş bir taattır. Şüphe yok ki, Allah yapar olduğunuz şeylerden bihakkın haberdardır.»

Senin kendilerine emretmen halinde hicret edeceklerine veya savaşa çıkacaklarına dair vargüçleriyle yemin billah ettiler. De ki: “Yemine ne hacet! Yemin etmeyin, sizden istenen makul bir itaattır. Elbette Allah yaptığınız ve yapacağınız her şeyi bilir”

Yeminlerinin var gücüyle Allah'a yemin ettiler: Eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: "Yemin etmeyin. (Sizden istenen, yalan yere yemin etmek değil), güzel ita'at etmektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı haber almaktadır".

Veya: Yemîn etmeyiniz, itâatiniz bellidir (nasıl itâat ettiğiniz ortada).. Allah yaptıklarınızı bilmektedir.

Münâfıklar: "Eğer bize, 'Diyârımızdan çıkın' diye emr itsen çıkardık" diye kuvvetli yemînler iderler. Di ki: "Yemîn itmeyin, sizden matlûb olan hulûs ile itâ'atdir. Allâh Te'âlâ işlediğinizden haberdârdır."

“Emir verirsen, mutlaka savaşa çıkacaklar” diye, olanca güçleriyle Allah’a yemin ederler. De ki: “Yemin etmeyin, güzel bir itaat yeter. Çünkü Allah yaptıklarınızın iç yüzünü bilir.”

Kendilerine emir verdiğin takdirde savaşa çıkacaklarına var güçleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: -Yemin etmeyin! itaatiniz malumdur, Allah ise sizin yaptıklarınızdan haberdardır.

Sen emrettiğin takdirde seninle birlikte çıkacaklarına dair var güçleriyle yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. Sizden beklenen, münasip şekilde itaat etmektir. Allah ise sizin yaptıklarınızdan haberdardır.

Yeminlerinin olanca gücüyle Allah'a ant içtiler ki, sen onlara emredersen mutlaka savaşa çıkacaklar. De ki: "Ant içmeyin! Örfe uygun bir itaat yeterli! Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır."

daħı and içdiler Tañrı’ya andlarınuñ ķavıraġın eger buyurur-iseñ anlara çıķalar ya'nį ġażaya. eyit “and içmen ŧa'atdur eyü bayıķ Tañrı bilürdür anı kim eylersiz.”

And içdiler Tañrı Ta‘ālā adı‐y‐la and içmege güçleri yitişdügince ki anlarabuyursañ yā Muḥammed, ġazāya çıḳalar, eyit: And içmeñüz, sizüñ buy‐ruġa uymaġuñuz bellüdür. Tañrı Ta‘ālā bilicidür siz işlegen işleri.

(Ya Rəsulum, münafiqlər) onlara əmr etdiyin zaman mütləq (cihada) çıxacaqları haqda Allaha çox möhkəm and içdilər. Onlara de: “(Yalandan) and içməyin, itaətiniz mə’lumdur (yaxud sizdən tələb olunan and yox, adicə itaətdir). Həqiqətən, Allah nə etdiklərinizdən xəbərdardır!”

They swear by Allah solemnly that, if thou order them, they will go forth. Say: Swear not; known obedience (is better). Lo! Allah is Informed of what ye do.

They swear their strongest oaths by Allah that, if only thou wouldst command them, they would leave (their homes).(3029) Say: "Swear ye not; Obedience is (more) reasonable; verily, Allah is well acquainted with all that ye do."

3029 Some people, especially hypocrites, give hyperbolic assurances, as did the Madinah Hypocrites to the Holy Prophet, that they would do any bidding... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.