8 Kasım 2024 - 6 Cemaziye'l-Evvel 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nûr Suresi 43. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Elem tera enna(A)llâhe yuzcî sehâben śümme yu-ellifu beynehu śümme yec’aluhu rukâmen feterâ-lvedka yaḣrucu min ḣilâlihi veyunezzilu mine-ssemâ-i min cibâlin fîhâ min beradin feyusîbu bihi men yeşâu veyasrifuhu ‘an men yeşâ/(u)(s) yekâdu senâ berkihi yeżhebu bil-ebsâr(i)

Görmez misin ki Allah, bulutları sürmede, sonra onları birbirine katıp birleştirmede, sonra yığın haline getirmededir. Görürsün ki bulutlardan yağmur yağmadadır ve gökte dağ gibi yığılmış bulutlarda dolu var, bunları yağdırmadadır da dilediğine afetler vermededir, dilediğine de isabet ettirmemede. Şimşeğinin parıltısıysa neredeyse gözleri alacak.

Görmez misin ki, Allah bulutları sürmekte, sonra (artı ve eksi yüklü bulutların) aralarını (telif edip) birleştirmekte, sonra da onları üst üste getirip yığıvermektedir; böylece, yağmurun bunların arasından çıkıp aktığını görürsün. (Ayrıca) Gökten içinde buz taneleri bulunan dağlar (gibi bulutlardan dolu yağdırıp) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirip (felakete çevirir) de, dilediğinden onu (dolu ve sel musibetini) giderip (esirgemektedir). Şimşeğinin şiddetli parıltısı ise neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir.

Görmüyor musun, Allah bulutları dilediği yere sürüklüyor, sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki, bunlar arasından yağmur çıkıyor. Gökten içinde dolu bulunan, dağlar gibi bulutlar indirir, onunla dilediğine afetler verir, dilediğinden de o afeti çevirip uzaklaştırır. Bu bulutlardan çıkan şimşeğin parıltısı, neredeyse gözleri alır.

Görmüyor musun? Allah bulutları sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan yere sürüklüyor. Sonra onları bira raya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki, bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağ gibi bulutlardan dolu da indirir. Onunla sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara zarar verir. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklardan doluyu uzak da tutar. Bu bulutlardan çıkan şimşeğin parıltısı neredeyse gözleri alır.

Görmedin mi ki, Allah bulutları sürer, sonra onları biraraya getirir, sonra onları üstüste yığın yapar. Böylece yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar indirir de onu dilediğine isabet ettirir ve dilediğinden de uzak tutar. Onun şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri götürecektir.

Görmedin mi ki, Allah bulutları sürmekte, sonra aralarını birleştirmekte, sonra da onları üst üste yığmaktadır; böylece, yağmurun bunların arasından akıp-çıktığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indirir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu çevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir.

Görmedin mi ki, Allah bulutları sürüklüyor; sonra bulutların arasını topluyor (birbirine sıkıştırıyor), sonra onu bir yığın haline getiriyor. İşte görüyorsun ki, yağmur bunların arasından çıkıyor. Allah, gökte dağ halindeki birikintilerden dolu indiriyor da, dilediği kimseye bununla musibet veriyor. Dilediğinden de onu bertaraf ediyor. Şimşeğinin parıltısı nerde ise gözleri alıverecek.

Görmedin mi? Allah bulut sevk eder, sonra onu birleştirir, sonra onu üst üste yığar, içinden yağmur çıktığını görürsün. Allah, gökteki dağlar gibi bulutlardan dolu indirir, dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de uzak tutar. O bulutun şimşeğinin parlaklığı nerede ise gözlerin nurunu alacaktır.

Görmez misiniz ki Allah, bulutları sürüyor, sonra onları bir araya getirip sonra üst üste yığıyor. Sen de onların arasından yağmur yağdığını görüyorsun. Gökten, içinde dolu bulunan dağlar gibi bulutlar indirir. Dilediğine onu uğratır, dilediğinden de uzak tutar. Bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözlerini kör edecektir!

Allahın bulutları sürdüğünü, sonra birbirine kattığını da, daha sonra üstüste yığarak, arasında yağmuru çıkardığını, gökten dağlar gibi dolu yağdırarak, dilediği kimseye dokundurduğun, dilediği kimseden uzak tuttuğun, yıldırımın çakmasından gözlerin kamaştığın görmez misin sen?

Görmüyor musun ki, Allah bulutları oradan oraya sürüyor, sonra birleştiriyor, sonra üst üste yığıyor (yoğunlaştırıyor). Arkasından aralarından yağmur yağdığını görürsün. (Yine Allah) gökten dağlar gibi yüklü bulutlardan dolu indirir de onunla dilediğine (hak ettiği için musibet) verir ve dilediğinden de (o musibeti) uzak tutar. (Bulutlardan çıkan) şimşeğin parıltısı, neredeyse gözleri kör eder.

Dikkat itmedin mi Allâh nasıl bulutları hafif hafif sevk idiyor, nasıl ânları cem’ ve tekâsüf itdiriyor. Sonra ânların içinden mebzûl bir yağmur çıkdığını göriyorsın, zan idersin ki gökden dolu ile memlû büyük dağlar indiriyor. İstediğine çarpdırıyor, istediğinden uzak düşüriyor. Şimşek parlaklığı hemân insânı kör idecek şiddetdedir.

Bilmez misiniz ki, Allah bulutları sürer, sonra onları bir araya getirir; üstüste yığar, sen de onların arasından yağmur yağdığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar gibi bulutlar indirir, dilediğini ona uğratır, dilediğinden de uzak tutar. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alır!

Görmez misin ki Allah, bulutları sevk eder. Sonra, onları kaynaştırıp üst üste yığar. Nihayet yağmurun, onların arasından yağdığını görürsün. O, gökten, oradaki dağ (gibi bulut)lardan dolu indirir de onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de geri çevirir. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alacak.

Görmez misin ki, Allah bulutları yürütür, sonra onları birleştirir, sonra onları üst üste binip yoğunlaşmış bulut kümesi haline getirir. Bu sırada bulut aralıklarından çakan şimşeği görürsün; gökten, oradaki bulut dağlarından dolu yağdırır da bunu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de onu uzaklaştırır, bu arada şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kör edecek.

Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!

Bilmez misin ki ALLAH bulutları sürer, sonra onları birleştirir, sonra onları birbiri üstüne yığar ve sen de yağmurun onların arasından çıktığını görürsün? Gökten büyük kütlelerden dolu yağdırır, dilediği kimseyi ona uğratır ve dilediğinden de onu uzak tutar. Şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır.

Görmez misin ki Allah bulutları (dilediği yere) sürüklüyor; sonra onları biraraya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasında yağmur çıkıyor. O, gökten, sanki oradaki dağlardan da dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; bu bulutlardan çıkan şimşeğin parıltısı nerdeyse gözleri alır!

Baksan â şu hakıykate: Allah, bir bulut sevk ediyor sonra onun açıklığını te'lif eyliyor, sonra onu teraküm ettiriyor da yağmuru görüyorsun hılâlından çıkıyor, bir de o Semadan, ondaki dağlardan bir tolu indiriyor da dilediğini onunla musab kılıyor ve dilediğinden onu bertaraf ediyor, Şimşeğinin parıltısı hemen hemen gözleri alıverecek

Görmez misin ki Allah, (kudretiyle) bulutları (oradan oraya) sevk eder. Sonra onları bir araya getirip üst üste yığar. Nihâyet yağmurun, onların arasından yağdığını görürsün. O, gökten, oradaki dağ (gibi bulut) lardan dolu indirir de onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de geri çevirir. (Bu bulutlardan çıkan) şimşeğin parıltısı neredeyse gözleri (n görme yetisini) alır.

Allah'ın, bulutları sürüklediğini, sonra aralarını birleştirdiğini, sonra da onları küme haline getirdiğini görmüyor musun? Böylece aralarından yağmur çıktığını görürsün. Ve gökten içinde dolu bulunan dağ gibi kümeleri getiriyor. Neredeyse parıltısı gözlerinizi alan şimşeği dilediğine isabet ettiriyor, dilediğinden de onu uzak tutuyor.

Görmedin mi şu hakıykatı ki Allah bulutları (dilediği yere) sürüyor, sonra aralarında bir imtizac haasıl ediyor, sonra da onu (bir biri üstüne binmiş) bir yığın haaline getiriyor. İşte görüyorsun ki yağmur bunların arasından çıkıyor. (Allah), içinde dolu bulunan gökden (yukarıdan) ba'zı dağlar indiriyor da bununla kimi dilerse ona musîybet veriyor, kimi de dilerse ondan bunu bertaraf ediyor. Onun şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri çalıb kamaşdırır.

Görmedin mi ki şübhesiz Allah, bir bulutu nasıl sürüyor; sonra arasını birleştiriyor; sonra da onu bir yığın hâline getiriyor da arasından yağmurun çıktığını görüyorsun. Ve (Allah) gökten, oradaki dağ (gibi bulutlar)dan bir dolu indirir de onu dilediğine isâbet ettirir, dilediğinden de onu çevirir. (Bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri(n nûrunu) alır.(1)

(1)“Şu âyet, mu‘cizât-ı rubûbiyetin (Allah’ın terbiye ediciliğindeki mu‘cizelerin) en mühimlerinden ve hazîne-i rahmetin en acîb perdesi olan bulutlar... Devamı..

(Ey insan!) Bilmez misin ki, Allah bulutları (oluşturduğu rüzgâr ve hava akımı ile) sürer, sonra onları (artı ve eksi yüklü bulutları) bir araya getirir; üst üste yiğar, sen de onların arasından yağmur çıktığını (yağdığını) görürsün. Gökten (buluttan) da, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine (hak ettiği için) isabet ettirir, dilediğinden de (o bulultardan yağan doluyu sıcak bir hava ortamında eritip yağmura dönüştürmek veya o bulutları dağıtıp yok etmek suretiyle) çevirip uzaklaştırabilir. Onun şimşeğinin parıltısı, neredeyse görmeyi giderir (gözleri kör gibi yapar).*

(*) Su, yaşam demektir. Yaşamın en temel ihtiyacı olan suyun önemli bir bölümü Dünyamız’ın içinde sürekli olarak yer ve hâl değiştirmektedir. Kesintis... Devamı..

Bakmaz mısın? Allah bulutları nasıl sürüklüyor, sonra onları birleştiriyor ve birbirlerinin üzerine yığıyor, baktığında onları kat kat görürsün. Aralarından (yanlarından sular) çıkar. Gökten ve dağlardan içinde dolu olan yağmuru indirir. Sonra bu yağmuru ve doluyu dilediği kimseye isabet ettirir, dilediğini de ondan uzak tutar. Neredeyse o bulutlardan çıkan şimşek gözleri kör edecekti.

Görmüyor musun, işte Allah bulutları sürüyor, sonra onları bir araya getiriyor. Sonra onları biribiri üzerine yığıyor. İşte görüyorsun, yağmur bunların arasından çıkıyor, gökten dolu yüklü sağnaklar indirip dilediğini onunla vuruyor, dilediğini de ondan koruyor. Onun şimşeğinin parıltısı gözleri söndürecek gibidir.

Görmüyor musun ki Allah bulutları birer tarafa sürer. Sonra da, onları bir yerde toplar, birbiri üzerine yığar. Artık onların arasından yağmur çıktığını, Allah/ın gökten dağlar gibi dolular indirdiğini [⁵] ve dilediğini ona çarpıp dilediğini de ondan koruduğunu, ondan çıkan şimşek çakmasının hemen gözleri çalıp kamaştırdığını görürsün.

[5] Veya dağlar gibi dolu parçalarından dolu indirdiğini.

(Yine) Allah’ın birtakım bulutları sürüklediğini/sevk ettiğini, sonra onları birbiri içine geçirdiğini ve sonra da onları üst üste yığdığını/yoğunlaştırdığını görmedin mi? Böylece onların bağrından yağmurun boşaldığını/çıktığını görürsün. O, gökten, dağ gibi bulutlardan dolu indirir de onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de uzak tutar. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır!

Görmez misiniz ki Allah bulutları sürer, sonra onları bir araya getirir, üst üste yığar ve böylece sen de onların arasından yağmur yağdığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar (gibi küme küme bulutlar) indirir, Artık onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de onu uzak tutar. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alır!

Ve yine görmüyor musun ki, Allah, havadan daha ağır olan bulutlarıemrindeki rüzgarlarla nasıl dilediği yere sürüklüyor, sonra onları birbirine kaynaştırıyor, derken birbiri üzerine yığıp istifliyor ve bir de bakıyorsun ki, bulutların bağrından yağmurlar boşanmakta?
Ve yine görmüyor musun ki Allah, gökteki dağ gibi yığılmış bulutlardanölçülü ve kontrollü olarak dolu indiriyor da, onunla dilediğini vururken, dilediğini ondan uzak tutuyor? Ve gökten dolu yağarken, ona eşlik eden gök gürlemesi ve şimşeklerle muhteşem bir manzara ortaya çıkıyor; öyle ki, bulutlar arasında çakan şimşeklerin parıltısı, neredeyse gözleri kör edecek!

Görmedin mi Allah, bir bulut sevk ediyor; sonra onun arasını birleştiriyor; sonra onu kümeler halinde yoğunlaştırıyor. Derken Yağmur’u onun arasından çıkıyor görürsün. Orada Gök’ten dağlardan bir kısım soğuk / kar / dolu indiriyor. Onu, dileyeceği kimselere isabet ettiriyor. Dileyeceği kimselerden de uzak tutuyor. Onun şimşeğinin parıltısı neredeyse Gözler’i alıverecek!

Bak Allah bulutları nasıl da sürüyor, onları nasıl da kaynaştırıyor, nasıl da üst üste yığıyor! Yağmurun bulutlar arasından nasıl çıktığını ve dağ gibi bulutlardan doluyu nasıl indirdiğini de görüp duruyorsun. Allah doluları, kiminin başına belâ ederken, kimilerini de göz kırparak es geçtiğini görüp duruyorsun.

Görmez misin? Allah bulutları sevk eder. Sonra onları kaynaştırıp üst üste yığar. Yağmurun bulutların arasından yağdığını görürsün. Gökyüzünde dağlar halinde görünen bulutlardan dolu indirir. Dolular Allah’ın istediği yerlere isabet eder. Allah’ın koruduğu yerlere dolular isabet etmez. Bulutlar arasından çakan şimşeklerin parıltısı neredeyse gözleri alacak.

Görmüyor musun ki Allah birtakım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getiriyor, sonra üst üste yığıyor. (Sonunda bulutların) arasından yağmurun çıktığını görüyorsun. (Allah) gökteki dağlar (gibi büyük bulutlar)dan dolu indirir de onu dilediğine (layık olana) isabet ettirir; dilediğinden de onu öteye çevirir (uzak tutar). (Bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır! [*]

Bu ayette yağmurun oluşumu esnasında bulutlardaki değişime dikkat çekilmektedir. Benzer mesajlar: A‘râf 7:57; Tâhâ 20:53; Furkân 25:48-49; Neml 27:63;... Devamı..

Baksana şu gerçeklere ki; Allah, bulutları (dilediği yere) sevk eder, sonra aralarını birleştirir, sonra da onları yoğunlaştırır da böylece, o bulutların içerisinden yağmurun çıktığını görürsün. (Sonra bir de) gökten içerisinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indirir, onu dilediğine isabet ettirir, dilediğini de ondan korur; şimşeğinin parıltısı ise neredeyse gözleri kamaştırıp kör edecek gibidir...¹

1 Allah, tıpkı bu yağmur gibi, küfür karanlıkları içerisinden rahmetiyle nice îmanlı kullar çıkarır, şimşek gibi nûru parlayan Peygamberler gönderir d... Devamı..

Görmüyor musun, bulutları sürükleyen, sonra onları birbiri üzerine yığan ve derken senin onların bağrından boşaldığını gördüğün yağmuru yağdıran Allah’tır. Ve gökten doluyla yüklü [bulut] dağları indiriveren ve onların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırır[ken] dilediği kimseyi doluya uğratan, dilediği kimseden de onu uzak tutan Allah’tır!

Ve yine Allah’ın bulutları sevk edip sonra da birleştirerek yoğunlaştırdığını ve üst üste yığarak kümeler haline getirdiğini görmüyor musun? Derken bir de bakıyorsun o bulutların arasından yağmur yağıyor. Ayrıca dağlar gibi bulutlardan dolu yağdırıyor ve dilediğini onunla cezalandırıyor, dilediğini de ondan koruyor. Bulutların şimşeğinden çıkan parıltı ise neredeyse gözleri görmez ediyor. 30/48...50, 35/27, 42/28, 72/16

(Yine) sen fark etmez misin ki bulutları sürükleyen, sonra onları birbiri üzerine istif edip kümeler haline getiren, derken senin onların bağrından boşaldığını gördüğün yağmuru yağdıran Allah’tır.[³⁰³⁶] Gökten dolu yüklenmiş (bulut) dağları indiren, peşinden -hak eden/istediği kimseye onu isabet ettirip-, hak etmeyen/istediğinden onu uzak tutan da Allah’tır.[³⁰³⁷] Neredeyse o (bulut)lardan çakan şimşeğin parıltısı gözleri almaktadır:

[3036] Bulutları O sevk ettiği gibi, yol haritası ve gök sofrası olan vahyi de O sevk eder. [3037] Fakat o ilâhî rehberliğe yönelenler nasibini alı... Devamı..

Görmez misin ki, Allah, bulutları sürer, sonra da onları bir araya getirip üst üste yığar ve sen, onların arasından yağmurun yağdığını görürsün. O, gökten -dağlar gibi yükselen bulutlardan- dolu indirir de, dilediğine isabet ettirir, dilediğinden uzak tutar. O'nun -bulutları bir birine çırparak meydana getirdiği -şimşeğin parıltısı nerdeyse gözleri alıverir.

Görmedin mi Allâh bulutları sürer, sonra onları birbirine geçirir, sonra onları birbiri üstüne yığar (sıkıştırır), arasından yağmur damlalarının çıktığını görürsün. Gökteki dağlar (gibi büyük bulut parçalarından bir dolu indirir de onunla dilediğini vurur, dilediğinden de çevirir. Şimşeğinin parıltısı neredeyse görmeyi yok eder.

Görmedin mi ki, muhakkak Allah Teâlâ, bir bulutu sevkediyor. Sonra arasını telif ediyor. Sonra onu teraküm ettiriyor. Artık görüyorsun ki, onun aralarından yağmur çıkıyor ve gökten, ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onu dilediği kimseye isabet ettiriyor ve onu dilediğinden bertaraf kılıyor. Az kalıyor ki, şimşeğinin parıltısı, gözleri gideriversin.

Baksana, Allah bulutları sevk ediyor, sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunların arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, -oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan- dolu indirir de onunla dilediğini vurur, dilediğini de ondan korur. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı nerdeyse gözleri alıverecek!

Görmedin mi Allah bulutları sürer, sonra onları birbirine geçirir, sonra onları birbiri üstüne yığar (sıkıştırır), arasından yağmurun çıktığını görürsün. Gökteki dağlar(gibi büyük bulut parçaların)dan bir dolu indirir de onunla dilediğini vurur, dilediğinden de onu öteye çevirir. Şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır.

Görmez misin ki Allâh Te'âlâ bulutları takım takım sevk ider, sonra onları birleşdirir, sonra birbiri üzerine yığar, bunların arasından yağmur çıkdığını görirsin, semâdaki dağlardan (dağ gibi bulutlardan) dolu indirüb onunla dilediğini musâb ider ve dilediğinden onları sarf iyler. Şimşek parlaması gözleri kamaşdırır.

Hiç görmedin mi Allah, bulutları sürüklüyor, sonra bir birine kaynaştırıyor; sonra yığın haline getiriyor. Sonra arasından yağmur çıktığını görürsün. Gökteki dağdan (dağ gibi buluttan) dolu indirip doluya tutulmasını tercih ettiği kimselerin tepesine yağdırıyor. Kimilerinden de onu uzak tutmayı tercih ediyor. Onun şimşeğinin parıltısı gözleri çıkaracak gibidir.

Görmüyor musun ki Allah, bulutları sürüyor, sonra bir araya getirip, üst üste yığıyor. İşte o zaman aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Gökten, içinde dolu bulunan dağlar gibi bulutlar indirir de, bu doluyu dilediğine isabet ettirir. Dilediğinden de uzak tutar. Şimşeğin parıltısı ise neredeyse gözleri kamaştırır.

Görmedin mi: Allah bulutları azar azar sevk eder;(11) sonra onları birleştirir ve üst üste yığar. Derken, onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Allah gökten öyle dağlar indirir ki, bazan onda dolu da bulunur; onu Allah dilediği kimsenin başına indirir, dilediğinden de uzak tutar.(12) Onun şimşeğinin(13) parıltısı ise gözü alacak gibidir.

(11) Rüzgârla, hava akımlarıyla, dağlar ve engebelerden oluşan cepheler ve basınç sistemleriyle onları yönlendirir ve dilediği yerde, dilediği şekilde... Devamı..

Görmedin mi, Allah, bulutları sürüyor, sonra onları kaynaştırıp iç içe sokuyor, sonra onları birbiri üstüne yığıyor. Nihayet, onların arasından yağmurun çıktığını görüyorsun. Gökten, ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onunla dilediğini çarpıyor, dilediğinden de onu yan geçiriyor. Onun şimşeğinin parıltısı, neredeyse gözleri alıp götürecek.

ay bilmedüñ mi bayıķ Tañrı sürer bulıdı andan dirşürür arasını ya'nį barların biribirinden dirşürür andan eyler anı biribiri üzere pes göresin yaġmurı çıķar arasından. daħı indürdi gökden ŧaġlardan kim andadur ŧoludan pes irürür anı kime diler-ise daħı döndürür anı kimden diler ise. yaķın olur ıldırımıuñ aydınlıġı kim ilede gözleri.

Görmez misin Tañrı Ta‘ālā nice sürer bulıtları? Andan ṣoñra birikdürürbiri biri‐y‐le, andan ṣoñra anı ḳat ḳat eyler. Pes görürsin yaġmurları, çıḳararasından. Daḫı Tañrı Ta‘ālā bulıtdan indürür ṭaġlar ṭoludan. Pes doḳandurur anı kime dilese ve giderür anı kimden dilese. Yaḳın olur ıldırımuñ aydın‐lıġı gözlerin nūrın gidermege.

Məgər görmürsənmi ki, Allah buludları qovar, sonra onları bir araya toplayar, sonra da üst-üstə yığıb topa halına salar. Və görürsən ki, (o buludların) arasından yağmur çıxar, sonra Allah göydən dağlar kimi (çox və böyük) dolu yağdırar, sonra da onunla istədiyini bəlaya düçar edər, istədiyindən də onu sovuşdurar. Buludların şimşəyinin parıltısı az qala gözləri kor edər.

Hast thou not seen how Allah wafteth the clouds, then gathereth them, then maketh them layers, and thou seest the rain come forth from between them; He sendeth down from the heaven mountains wherein is hail, and smiteth therewith whom He will, and averteth it from whom He will. The flashing of His lightning all but snatcheth away the sight.

Seest thou not that Allah makes the clouds move gently, then joins them together, then makes them into a heap? - then wilt thou see rain issue forth(3019) from their midst. And He sends down from the sky mountain masses (of clouds) wherein is hail: He strikes therewith whom He pleases and He turns it away from whom He pleases, the vivid flash of His lightning well-nigh blinds the sight.

3019 Artists, or lovers of nature, or observers of clouds will appreciate this description of cloud effects— thin clouds floating about in fantastic s... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.