Ricâlun lâ tulhîhim ticâratun velâ bey’un ‘an żikri(A)llâhi ve-ikâmi-ssalâti ve-îtâ-i-zzekâti(ﻻ) yeḣâfûne yevmen tetekallebu fîhi-lkulûbu vel-ebsâr(u)
Ne ticaretin, (ne siyasetin) ne de alışverişin kendilerini Allah’ı zikretmekten (Onun hükümlerini yerine getirmekten), namazını eda etmekten ve zekâtını vermekten asla alıkoymadığı (ve Rabbini hiçbir zaman unutmayan) öyle adamlar vardır ki; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılâba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkup (çekinerek hayatlarını sürdürmektedirler).
Öyle erler vardır ki onları ne ticaret, ne alımsatım, Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkar onlar.
öyle kimseler vardır ki, bunları ne ticaret, ne de kazanma hırsı, Allah'ı anmaktan, namaza devamlı ve duyarlı olmaktan ve zekat vermekten alıkoyabilir. Onlar, kalplerle gözlerin dehşetle ters döneceği günden korkarlar.
Toptan alım-satımların, ithalat ve ihracatın ve çarşılarda, pazarlardaki alışverişlerin, ticarî muamelelerin, kendilerini Allah'ı zikirden, Allah'ın övünç kaynağı kelâmını okumaktan, namazı erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılmaktan, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı vermekten alıkoyamayacağı yiğit, samimi dindar insanlar, Allah'ı tesbih ederler. Onlar akılların, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden endişe ederler.*
Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı adamlar (O'nu tesbih ederler). Onlar kalplerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.
Nice adamlar vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alış-veriş, Allah'ı anmaktan (O'na ibadet etmekten ve emirlerine bağlanmaktan), namazı gereği üzre kılmaktan ve zekât vermekten kendilerini alıkoymaz. Onlar, bir günden (kıyametten) korkarlar ki, o günde kalbler ve gözler korkudan halden hale döner kıvranır.
Ne bir ticaret ne de alışveriş, onları Allah’ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin döndürüldüğü bir günden korkarlar.
Ticaretin ve alış verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymadığı delikanlı mü'minler, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Onları tecim, alışveriş; Allahı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz, gönüllerin, gözlerin döneceği bir günden, onlar korkmaktadırlar
(Öyle kimseler vardır ki) onları ne ticaret ne de alışveriş Allah'ı zikretmekten (O'nunla beraber olduğu bilinciyle yaşamaktan), namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin donakalacağı bir günün dehşetinden sakınırlar.
Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.
36,37. Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.
Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Kişiler vardır. Onları, ALLAH'ı anmaktan, namazı gözetmekten ve zekatı vermekten ne bir iş ne de bir ticaret alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.
Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Nice erler ki ne ticaret ne beyi' kendilerini zikrullahtan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymaz, kalblerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar
Öyle kimseler vardır ki ne mal ne de alışveriş onları Allah'ın buyruklarına uymaktan, salatı ikame etmekten¹ ve zekâtı vermekten¹ alıkoyar. Onlar, kalplerin ve gözlerin altüst olacağı günden korkarlar.*
(Öyle) adamlar (vardır ki) onları ne bir ticâret, ne bir alış veriş Allâhı zikretmeliden, dosdoğru namaz kılmakdan, zekâtı vermekden alıkoymaz. Onlar kalblerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği gönden korkarlar.
(Onlar) ne bir ticâretin, ne de bir alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı erlerdir! (Onlar, dehşetten) kalblerin ve gözlerin kendisinde döneceği bir günden korkarlar.
Ticaretin ve alış verişin Allahı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alı koyamadığı adamlar var. Onlar kalplerin ve gözlerin yerinden fırladığı bir (kıyamet) günden korkarlar.
O adamlar ki ne ticaret, ne alım - satım Allah/ı anmadan, namazı dosdoğru kılmadan, zekâtı vermeden kendilerini alıkoymaz. Onlar dehşetinden kalplerle gözlerin döneceği günden [¹] korkarlar.*
Bu kimseleri ne ticaret, ne de alış-veriş Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten meşgul edip alıkoymaz; onlar kalplerin ve gözlerin (dehşetten) dönüp değişeceği günden korkarlar.
Ne geçimlerini kazanmak için yaptıkları bir ticaret, ne de alım satım gibi dünyevî kazanç getiren başka bir meşguliyet, onları Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz; çünkü onlar, gönüllerin ve gözlerin dehşetten allak bullak olacağı Günden korkarlar.
Kendilerini ticaretin de alışverişin de Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamadığı erkekler var ya (onlar,) yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği1 günden korkarlar.*
Öyle yiğitler var ki ne ticaret ne alışveriş onları Allah’ın zikrinden/Kuran’dan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoyamaz, Zira onlar gözlerin ve kalplerin korkudan ters yüz olacağı bir günden korkarlar. 22/41, 61/10, 62/9...11, 13/21, 17/57, 70/27
nice[3025] yiğitler vardır ki, onları ne ticaret ne bir (başka) kazanç kapısı Allah’ı anmaktan, namazı hakkını vererek eda etmekten[3026] ve arınmak için verilmesi gerekeni vermekten alıkoyabilir; onlar kalplerin ve gözlerin dehşetle döndüğü günden korkarlar.[3027]*
Birçok erler ki, onları ne bir ticaret ve ne de bir ticaret Allah Teâlânın zikrinden ve namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin muzdarip olacağı bir günden korkarlar.
36, 37. O nûra, Allah'ın yükseltilmesine ve içlerinde kutlu isminin zikredilmesine izin verdiği evlerde (mescidlerde) kavuşulur. Oralarda, sabah akşam O'nun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki, ne ticaretler, ne alım ve satımlar onları Allah'ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler. [39, 47; 73, 40; 18, 14, 42; 76, 10; 62, 9; 63, 9; 72, 18]*
Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymadığı erkekler. (Onlar), yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar.
(O ışıktan yararlananlar) Öyle adamlardır ki, onları ne ticaret, ne alış veriş onları Allah’ın zikrinden (Kur’ân’dan), namazı tam kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoyabilir. Onlar, kalplerin ve gözlerin döneceği bir günden korkarlar.
Ticaretin, alışverişin, kendilerini Allah'ın zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyamadığı adamlar... Onlar, gönüllerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.
O evlerde öyle adamlar vardır ki, ne bir ticaret, ne de bir alışveriş, onları Allah'ın zikrinden, dosdoğru namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin döneceği bir günden korkmaktadırlar.(10)*
Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah'ın zikrinden/Kur'an'ından, namazı/duayı yerine getirmekten, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar.
36-37. evler içinde ya'nį mescidler destūr virdi Tañrı kim binā olına yā ululaña daħı anı ıla anuñ içinde adı. namāz eyler aña irte daħı giceler erenler meşġūl eylemez anları bezirgeñlık ne daħı śatı eylemek Tañrı’yı aramaķdan daħı namāzı ŧururmaķdan ya'nį namāzdın daħı zekātı virmekden ķorķarlar bir günden kim döne anda göñüller daħı gözler.
O kəslər ki, nə ticarət, nə alış-veriş onları Allahı zikr etməkdən, namaz qılmaqdan və zəkat verməkdən yayındırmaz. Onlar qəlblərin və gözlərin haldan-hala düşəcəyi (dəhşətdən ürəklərin duymaqdan, gözlərin görməkdən qalacağı) bir gündən (qiyamət günüdən) qorxarlar.
Men whom neither merchandise nor sale beguileth from remembrance of Allah and constancy in prayer and paying to the poor their due; who fear a day when hearts and eyeballs will be overturned;
By men whom neither traffic nor merchandise can divert from the Remembrance(3007) of Allah, nor from regular Prayer, nor from the practice of regular Charity: Their (only) fear is for the Day when hearts and eyes will be transformed(3008) (in a world wholly new),-*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |