Velleżîne hum li-emânâtihim ve’ahdihim râ’ûn(e)
Ve öyle kişilerdir onlar ki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.
(Ve yine kurtuluşa erecek mü’minler şunlardır ki;) Onlar (borç, rehin ve oy verme gibi) emanetlerine ve verdikleri sözlere (ve sözleşme senetlerine) riayet (ve sadakat) üzerindedirler.
Ve onlar ki, emanetlerini ve verdikleri sözü yerine getirirler.
Mü'minler, kamu görevlerini, sorumluluklarını yerine getirenler, toplumda güven ortamı sağlayanlar, emanete, ahitlerine, taahhütlerine, sözlerine riayet edenlerdir.
(Yine) onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler.
(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir.
Onlar ki, emanetlerine ve verdikleri söze riayet ederler.
Ve o müminler ki, emanetlerine ve verdikleri sözlerine riayet ederler.
Müminler emanetleri korur ve verdikleri sözleri yerine getirirler.
Şol inanlılar ki, emanetlerin, ahitlerin korurlar
Onlar, emanetlerine ve sözleşmelerine sadakat gösterirler.
Kendilerine mevdû’ emânetlere hıyânet itmeyub ta’ahhüdâtını îfâ idenler bahtiyâr olacaklardır.
Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.
Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler.
Yine o müminler emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler;
Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler;
Onlar ki kendilerine emanet edilen şeylere dikkat ederler. Verdikleri sözleri de yerine getirirler.
Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,
Ve onlar ki emanetlerine ve ahidlerine riayetkârdırlar
Onlar (mü’minler), emânetleri (en güzel şekilde korur), verdikleri sözleri de mutlaka yerine getirirler.
Onlar, kendilerine verilen emanetler için sözlerine bağlı kalan kimselerdir.
(Öyle mü'minler) ki onlar emânetlerine ve ahidlerine riaayetkârdırlar.
Yine o kimseler ki, onlar emânetlerine ve sözlerine riâyet edenlerdir.
Ve onlar (o erkek ve kadınlar) ki, (kendilerine tevdi edilen) her türlü emanete ve verdikleri sözlere (ve sözleşme senetlerine) riayet ederler.
İnananlar, emanetleri ve ahitlerini yerine getirmeyi özenle gözetirler.
O inananlar ki kendilerine inanılan nesneleri, antları sıkı tutarlar,
8, 9. O mü/minler ki emanetlerine, ahilerine riayetkârdırlar, namazlarını da muhafaza ederler [³].
(Hakeza) Onlar, emanetlerine ve ahitlerine riayet edenlerdir.
Ve o müminler ki, kendilerine gerek Allah’ın, gerekse insanların verdiği emânetleri en güzel şekilde korur, verdikleri sözü de mutlaka yerine getirirler.
Emanetlerine ve ahidlerine riayet edenler!
emanetlerine ve sözlerine sadık olanlar,
Emanet edilenlere sahip çıkar, emanetlerine hıyanet etmez, verdikleri sözlere harfiyen uyarlar.
ve onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler,
Onlar ki, emanetlerine ve verdikleri ahitlerine riayet ederler. 2/177, 3/75, 4/58, 8/27
yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler;
Emanetlerine ve verdikleri söze sadakat gösterirler.
Ve onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler,
Ve o mü'minler ki, onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir.
Ve o(mü'min)ler emanetlerine ve ahidlerine özen gösterirler.
(Felâh bulan mü'minler) Şunlardır ki emânetlerine ve va'adlerine mürâ'ât iderler.
Onlar emanetler ve üstlendikleri görevler konusunda titiz davranan kimselerdir.
Müminler, emanetlerine ve sözleşmelerine uyanlardır.
O mü'minler, emanet ve ahidlerine riayet ederler.
O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır.
daħı anlar kim anlar emānetlerine daħı 'ahdlarını śaķlayıcılardur.
Daḫı anlar kim emānetlerini ve ‘ahdlerini ri‘āyet iderler.
O mö’minlər ki, əmanətlərini və əhdlərini qoruyub saxlayarlar (onlara tapşırılmış əmanətə xəyanət etməz, verdikləri sözü yerinə yetirərlər);
And who are shepherds of thee pledge and their covenant,
Those who faithfully observe their trusts and their covenants;(2869)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |