Hattâ iżâ eḣażnâ mutrafîhim bil’ażâbi iżâ hum yec-erûn(e)
Sonunda nimet içinde yaşayanlarını azaba uğrattığımız zaman feryada ve yalvarmaya başlarlar.
Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini (yöneticilerini ve servet sahiplerini) azap ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basıp (özür dileyeceklerdir).
Sonunda her türlü konfor ve nimetler içinde yaşayanlarını azaba uğrattığımız zaman, birdenbire feryat ederek yardım dilerler.
Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya, cezaya maruz bıraktığımızda, bakarsın ki, onlar feryad-ü figan ederek yalvarırlar.
Nihayet onların refah içinde olanlarını azapla yakaladığımızda derhal feryat ederler.
Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.
Nihayet onların (zevke düşkün) elebaşlarını azab ile yakaladığımız zaman, çığlık kopararak yardım istiyeceklerdir.
Nihayet, onların azgınlarını azap içinde yakaladığımızda, onlar hemen çığlık atmaya başlarlar.
Sonunda şımarmış zenginlerini azapla yakaladığımız zaman feryat ederler.
Biz onların bölük içinde olanlarını azaba uğratırsak, o zaman çığrışırlar
Nihayet (onların) refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.
Nihâyet en müreffehlerine ’azâb itdiğimiz vakit feryâd ve istimdâd iderler.
Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler.
Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.
İçlerinden refah ve bolluk içinde olanları, sonunda cezalandırmaya başladığımızda bakarsın ki feryadı basarlar.
En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Varlıklılarını cezaya çarptığımızda, yakınmaya başlarlar.
Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır
Nihâyet (onların) refah ve bolluk içinde olanlarını azapla yakaladığımızda, onlar hemen feryat etmeye (bizden yardım istemeye) başlarlar.
Nihayet varlıklılarını azapla yakaladığımızda, hemen feryat etmeye başlarlar.
Nihayet refah içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız vakit onlar hemen feryâd ve istimdâd edeceklerdir.
Nihâyet onların ni'met içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar feryâd ederler.
Nihayet onların (refahtan) şımaran önde gelenlerini azap ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basarlar. *
Bunların önde gelenlerini azapla yakaladığımız zaman, hemen yüksek sesle bağırmaya başlarlar.
Bir gün gelip biz onların genlik içinde yaşıyanlarını azaba uğratınca onlar hemen çığlığı basacaklardır.
Nihayet biz, onların refahta bulunanlarını azaba giriftar edince onlar hemen feryat ve istimdada başlarlar.
Biz onların içinde zevk ve safaya dalmış olanlarını azapla yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.
Nihayet onların refahtan şımaran önde gelenlerini azap ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basarlar.
Nihâyet Biz, kendilerine bahşedilen nîmetlerle şımarıp azgınlaşan bu insanları son nefeslerinde çetin bir azapla yakalayınca; işte o zaman, hemen feryât edip yalvarmaya başlayacaklar. Fakat son pişmanlık fayda vermeyecek; onlara denilecek ki:
Sonunda onların refah (konfor) içindeki ileri gelenlerini Azab’la yakaladığımız zaman feryat ediyorlar.
Ara sıra varlıklı kesimin çıkarına dokunduk mu hemen yaygarayı basarlar. [1]
İnkâr edenler bolluk içinde yaşarken, onları cezalandırmak için kıskıvrak yakalarız. O zaman feryat ederler.
Sonunda şımarıklarını azaba uğrattığımızda bir de bakarsın ki feryat ediyorlar.
Sonunda onların en şımarıklarını azapla yakaladığımız zaman bir de bakarsın ki onlar hemen yalvarmaya başlarlar.¹
öyle ki, sonunda, onların arasından bolluk, genişlik içinde dalıp gitmiş olanları ³⁶ azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman yalvarıp yakarmaya başlayacaklar.
Nihayet onların varlık ile şımarmış zenginlerini azap ile yakaladığımızda hemen feryadı basarlar. 33/67, 34/34, 43/23
ta ki onların servet ve iktidarla şımarmış olanlarını azab ile çepeçevre kuşattığımız zamana dek; (ama), o zaman da onlar imdat çığlıkları atarlar.[²⁹³⁹]
En sonunda o refahla şımaranları yakaladığımız zaman feryada başlarlar;
Nihayet onların rütbelilerini(en yaramazlarını) azâb ile yakaladığımız zaman, hemen feryâda başlarlar.
Nihâyet Biz onların ileri gelenlerini azap ile yakaladığımız zaman onlar o an bağırıp yalvarmağa başlarlar.
En nihâyet onların refaha dalıp gitmiş olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımızda birden feryadı basarlar.
Nihayet varlıklılarını azab ile yakaladığımız zaman, hemen feryada başlarlar.
Vaktâ ki onların zengînlerini 'azâbla ahz ideriz, o zamân feryâd ve istimdâd iderler.
Onların şımarık olanlarını azaba alınca hemen çığlığı basarlar.
En sonunda onların zenginlerini ve liderlerini azapla yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.
Nihayet onların refah içinde yüzenlerini azapla yakalayıveririz; işte o zaman feryada başlarlar.
Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.
tā ķaçan kim duttuķ ni'met lülerini 'aźāb-ıla ķılıc-ıla anlar zārılıķ eyleyü çaġrışurlar.
Ḥattā ol vaḳt ki helāk itdük ni‘metlü baylarını ‘aẕāb‐ıla. Ol vaḳt anlar zārı‐lıḳ idüp çaġıralar.
Nəhayət, onların naz-ne’mət içində yaşayan başçılarını əzabla yaxaladığımız zaman (Bədr vuruşu günü) fəryad edib imdad diləyərlər.
Till when We grasp their luxurious ones with the punishment, behold! they supplicate.
Until, when We seize in Punishment those of them who received the good things of this world, behold, they will groan in supplication!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |