Vece’alnâ-bne meryeme ve ummehu âyeten ve âveynâhumâ ilâ rabvetin żâti karârin vema’în(in)
Ve Meryemoğlunu ve anasını kudretimize birer delil olarak yaratmış, onları düz, otlak ve sulak bir tepede barındırmıştık.
Biz, Meryem’in oğlunu (Hz. İsa’yı) ve annesini de bir ayet (babasız dünyaya gelen ibretlik mucize) kıldık ve ikisini barınmaya elverişli bulunan ve akan suyu olan bir tepede yerleştirdik.
Meryem'in oğlunu ve annesini de kudretimize bir alamet kıldık ve o ikisini, pınarlı düz bir tepe olan, Beyti Makdis civarında barındırdık veya pınarların bulunduğu güzel cennetlerdeki makamlarına eriştirdik.
Meryem oğlunu ve annesini de bir ayet kıldık ve onları oturmaya uygun ve çeşmeli bir tepeye yerleştirdik.
Biz, Meryem'in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akar suyu olan bir tepede yerleştirdik.
Meryem'in oğlu İsa'yı da annesiyle (kudretimize delâlet eden) bir alâmet kıldık; (çünkü onu babasız yarattık, annesine bir insan dokunmamıştı). İkisini düz ve suyu bulunan yüksek bir yerde barındırdık.
Meryemoğlu İsa’yı ve anasını bir mucize kıldık. Onları, kalmaya elverişli, çeşmeli bir tepeye sığındırdık.
Biz Meryem'in oğluyla anasını bir belge kıldık, biz onları yüksek, sulu bir yerde barındırdık da
Meryem’in oğlı ve kendisi ile insânlara mu’cize gösterdik, her ikisine ikâmetgâh olmak üzere yüksek, emîn ve suyı mebzûl bir mahal virdik.
Meryem oğlunu da, annesini de mucize kıldık. Her ikisini de, pınarı bulunan, oturmaya elverişli yüksek bir yere yerleştirdik.*
Meryem oğlu İsa’yı ve annesini büyük bir mucize kıldık ve her ikisini de oturmaya elverişli, akarsulu yüksek bir yere yerleştirdik.
Meryem oğlu ile annesini de bir mûcize yaptık; ikisini de kalmaya elverişli, kaynak suyu bulunan yüksekçe bir yere yerleştirdik.
Meryem oğlunu ve annesini de (kudretimize) bir alâmet kıldık; onları, yerleşmeye elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirdik.
Meryem oğlunu ve annesini bir işaret kıldık, ve onları yerleşmeye elverişli ve pınarı olan bir tepede barındırdık.
Meryemoğlunu ve annesini de (kudretimize) bir alâmet kıldık; onları, yerleşmeye elverişli, sulu bir tepeye yerleştirdik.
İbni Meryemi de anasiyle bir âyet kıldık ve ikisini bir oturaklı ve temiz sulu bir tepeye barındırdık
Biz, Meryem oğlunu ve annesini (kudretimize delâlet eden) bir mu‘cize kıldık ve ikisini barınmaya elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirdik.
Meryemin oğlunu da, anasını da (kudretimize) bir âyet (ibret) kıldık. Onları düz (ya'ni oturmıya yarar) ve akar suya mâlik bir tepede barındırdık.
Meryemoğlunu (Îsâ'yı) da, annesini de bir mu'cize kıldık ve onları barınmaya elverişli ve suyu akan bir tepeye yerleştirdik.
Ve (babasız olarak dünyaya getirdiğimiz) Meryem’in oğlu (İsa’yı) ve anasını (kudretimize) birer ayet (alamet) kılmış, (Yahudilerin İsa’yı öldürme girişiminden sonra da eceliyle vefat edene kadar zalimlerden korumak üzere) onları (gözlerden uzak) düz, otlak ve sulak bir tepede barındırmıştık.*
Meryem’in oğlunu ve annesini de bir ibret yaptık. Meryem ve oğlunu oturmaya elverişli ve su kaynağı olan bir tepeye yerleştirmiştik.
Biz Meryemoğlu’nu da, anasını da bir belge kıldık. Onları oturulabilir, düz, akarsuyu olan yüksek bir tepede barındırdık.
Biz Meryem oğlunu, anasını da kudretimize bir alâmet kılmıştık, onları barınacak düz, suyu akar bir tepede barındırmıştık.
Biz Meryem oğlunu ve annesini bir mucize [âyet] yaptık. Her ikisini de yerleşmeye uygun ve suyu bulunan görkemli bir tepeye yerleştirdik.
Biz, Meryem'in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akarsuyu olan bir tepede yerleştirdik.
Ve ayrıca, küçücük bir çocukken İsa’yı ve annesi Meryem’i de sınırsız kudret ve merhametimizi gözler önüne seren birer mûcize kıldık ve her ikisini de zâlimlerden korumak üzere, gözlerden uzak bir yerde, pınarların kaynadığı, oturmaya elverişli yemyeşil ve bir yaylada barındırdık.
İşte ey insan; gördüğün gibi, bütün Peygamberler hep aynı gerçeği dile getirmiş, aynı mesajı sunmuşlardı. Çünkü biz, hepsine aynı şekilde seslenmiştik:
Meryem’in oğlunu ve onun annesini de âyet yaptık. İkisini de su kaynağı ve yerleşim yeri (durak) bulunan yüksekçe bir yere (hüyük, gözetleme yolu, tepelik bir yere) doğru yerleştirerek barındırdık.
Meryemoğlu İsa ile anasını da simge yaptık. Her ikisini, akar suyu olan yüksekçe ve sakin bir yere yerleştirdik.
Meryem oğlu İsa’yı ve annesini kudretimizi anlamanız için delil kıldık! İkisini oturmaya elverişli akarsulu yüksek bir yere yerleştirdik!
Meryem oğlunu ve (onun) annesini [*] de bir ayet (mucize) kılmıştık. [*] Onları yerleşime elverişli, suyu bulunan bir tepeye yerleştirmiştik. [*]
Biz, Meryem’in oğlunu ve annesini tek bir mûcize¹ kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akarsuyu olan bir tepeye² yerleştirdik.
Ve [Musa’yı nasıl onurlandırdıysak] Meryem oğlunu ve anasını da [rahmetimiz için] bir sembol ²⁵ kıldık: Ve o’nların her ikisini de ebedî esenliğin, berrak çeşmelerin bulunduğu yüce bir makama eriştirdik. ²⁶
Meryem oğlu İsa’yı da, annesini de bir delil kıldık. O ikisini de yaşamaya elverişli su kaynakları bulunan yüksek bir yere yerleştirdik. 43/57...61
Yine (aynı amaçla) Meryem oğlunu ve annesini de birer âyet kıldık; ve o ikisini kalıcı bir güzelliğin görkemli makamına[²⁹²⁷] ve esenliğin bereketli kaynağına[²⁹²⁸] yerleştirdik.[²⁹²⁹]
Biz Meryemoğlu'nu ve anasını da, (kudretimize) bir alamet kıldık!.. Ve her ikisini de, akar sulu, oturmaya elverişli bir beldeye yerleştirdik!..
Meryem oğlu İsa’yı ve annesini bir mucize kıldık ve her ikisini de oturmaya elverişli, akarsulu yüksek bir yere yerleştirdik.
Ve Meryem'in oğlunu ve anasını bir harika kıldık ve ikisini bir oturaklı ve akar sulu yüksek bir mekanda barındırdık.
Meryem'in oğlunu ve annesini birer ibret vesilesi kıldık ve onları pınarları akan ve yerleşmeye elverişli yüksekçe bir yere yerleştirdik. [21, 91; 19, 22]
Meryem oğlunu ve annesini bir mu'cize kıldık ve onları oturmaya uygun, çeşmeli bir tepeye yerleştirdik.
Biz 'Îsâ'yı ve vâlidesini kudretimize delâlet ider bir âyet kıldık. Ve onları akarsuları olan mürtefi' ve düz bir yerde iskân iyledik.
Meryemoğlu’nu ve annesini birer belge yaptık. Oturmaya elverişli olan ve gözesi bulunan bir tümseğe yerleştirdik.
Meryem'in oğlunu da, annesini de bir belge kıldık. O; İkisini akar sulu, yüksek ve meskun bir yere yerleştirdik.
Meryem oğlu ile annesini de bir âyet yaptık ve kalınabilecek sulak bir tepede barındırdık.
Meryem'in oğluyla annesini birer ayet kıldık ve onları oturmaya uygun pınarlı bir tepeye yerleştirdik.
daħı ķılduķ meryem oġlın daħı anasın bir nişān. daħı yir virdük ol ikiye yüce yirdin yaña dölenecek yir issi daħı aķar śu issi.
Daḫı Meryem oġlı‐y‐la anası[nı] āyet eyledük. Daḫı yirlendürdük ikisini biryüce depe[ye] ki ṭuracaḳ yirdür, aḳar ṣuludur, çoḳ ni‘metlüdür.
Məryəm oğlunu (İsanı) və (bakirə) anasını (qüdrətimizdən yaranmış) bir mö’cüzə etdik. Onları abad (rahat) və axar sulu uca bir yerdə yerləşdirdik.
And We made the son of Mary and his mother a portent, and We gave them refuge on a height, a place of flocks and water springs.
And We made the son of Mary and his mother as a sign:(2906) We gave them both shelter on high ground, affording rest and security and furnished with springs.(2907)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |