Velekad âteynâ mûsâ-lkitâbe le’allehum yehtedûn(e)
Andolsun ki biz, doğru yolu bulsunlar diye Musa'ya kitap vermiştik.
Andolsun, Biz Musa’ya kitabı verdik, belki onlar (Yahudi topluluklar) hidayete erer diye (merhamet ettik).
Belki doğru yolu tutarlar diye, Musa'ya kitap vermiştik.
Andolsun biz, Mûsâ'ya, onlar doğru yolu görüp tercih etme imkânı bulur ümidiyle kutsal kitabı vermiştik.
Andolsun biz Musa'ya, bel ki onunla doğru yola ererler diye Kitab'ı vermiştik.
Andolsun, biz Musa'ya kitabı verdik, belki hidayete ererler diye.
Yemin olsun, Mûsa'ya Tevrat'ı verdik ki, kavmi hidayete ersinler.
Andolsun! Biz Musa’ya kitabı verdik. Ki (onun kavmi) doğru yolu bulsunlar.
Andolsun biz Mûsâ'ya, belki onlar yola gelirler diye kitabı verdik.
Biz Musa'ya kitap verdik, ola kim doğru yolu bulalar
(Daha sonra İsrailoğulları) doğru yolu bulsunlar diye Musa'ya kitabı (Tevrat'ı) verdik.
Biz Mûsâ’ya kitâb virdik ki ümmetini tarîk-i hidâyete sevk itsün.
And olsun ki Musa'ya, doğru yola girsinler diye Kitap verdik.
Andolsun, hidayete ersinler diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.
Gerçek şu ki, belki İsrâiloğulları yollarını düzeltirler diye Mûsâ’ya kitabı vermiştik.
Andolsun biz Musa'ya, belki onlar yola gelirler diye, Kitab'ı verdik.
Doğruyu bulurlar diye Musa'ya Kitabı vermiştik.
Andolsun biz Musa'ya belki onlar yola gelirler diye, o kitabı da verdik.
Şanım hakkı için berikiler doğru yolu tutabilsinler diye Musâya o kitabı da verdik
Kasem olsun ki, onlar (İsrâiloğulları) hidâyete ersinler diye Mûsâ’ya Kitâb’ı (Tevrât’ı) verdik.
Andolsun ki biz Musâya, (kavmi) belki hidâyete kavuşurlar diye, o kitabı (Tevrâtı) verdik.
And olsun ki Mûsâ'ya da Kitâb'ı verdik. Tâ ki onlar (o İsrâîloğulları), doğru yolu bulabilsinler.
Onlar (İsrailoğulları) doğru yolu bulsunlar diye muhakkak ki Musa’ya da kitabı (Tevrat’ı) vermiştik.
Musa’ya kitabı verdik ki, belki doğru yola girerler diye.
Ant olsun ki Biz Musa’ya o kitap’ı verdik, doğru yolu tutsunlar diye.
* Biz, Musa/ya İsrail oğullarının yol bulmaları için Kitap vermiştik.
Andolsun Biz Musa’ya doğru yolu bulsunlar/hidâyete ersinler diye kitabı/Tevrat’ı verdik.
Şüphesiz biz, belki onlar hidayete erer diye Musa'ya kitabı verdik.
Daha sonra, İsrail Oğulları doğru yolu öğrenip izlesinler diye Mûsâ’yaTevrat adındaki Kitabı verdik.
And olsun Kitab’ı Musa’ya verdik! Umulur ki hidayete erişirler.
Halbuki halkı kılavuz edinir umuduyla Musa'ya, Kitap da vermiştik...
Andolsun ki Musa’ya Kitabı doğru yolu bulsunlar diye vermiştik.
Yemin olsun ki biz Musa’ya, doğru yola ulaşsınlar diye Kitabı vermiştik.
Yemin olsun ki, Mûsa’ya kitabı, onlar hak yolu bulsunlar diye Biz verdik.
Oysa, belki doğru yolu tutarlar diye Musa’ya kitap vermiştik.
Andolsun ki biz İsrailoğullarına doğru yolu göstersin diye Musa’ya kitap vermiştik. 14/5, 61/5
Ama doğrusu Biz Musa’ya İlâhî mesajı, belki onlar doğru yolu bulurlar diye vermiştik.[²⁹²⁶]
(Firavunun helâkinden sonra) Andolsun ki biz Musa'ya -kavmi belki doğru yola gelir diye Kitab'ı verdik.
Ve belki doğru yola girerler diye Musa’ya kitap vermiştik.
Andolsun ki, Mûsa'ya kitap verdik, (kavmi) hidâyete erebilsinler diye.
Oysa doğru yolu tutmaları ümidiyle biz Mûsâ'ya kitabı verdik.
(Sonra Musa, İsrail oğullarını Mısır'dan çıkardı. İsrail oğulları) Doğru yolu bulsunlar diye biz, Musa'ya Kitabı (Tevrat'ı) verdik.
Kavmi hidâyet bulsun içün Mûsâ'ya kitâb (Tevrât) virdik.
Hâlbuki yola gelsinler diye Musa’ya Kitap da vermiştik.
Doğru yolu görsünler diye Musa'ya da kitabı vermiştik.
Doğru yolu bulsunlar diye Biz Musa'ya kitap da verdik.
Yemin olsun, Mûsa'ya o Kitap'ı vermiştik ki, hidayete erebilsinler.
daħı bayıķ virdük mūsā’ya tevrįti ola kim ya'nį ķavumı ŧoġru yol ŧutalar.
Taḥḳīḳ biz virdük Mūsāya kitābı. Ola kim anlar doġru yola uyalar.
Həqiqətən, Biz Musaya kitabı (Tövratı) verdik ki, bəlkə, (İsrail oğulları) doğru yola yönəlsinlər!
And we verily gave Moses the Scripture, that haply they might go aright.
And We gave Moses the Book, in order that they might receive guidance.(2905)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |