17 Mayıs 2025 - 19 Zi'l-ka'de 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mü’minûn Suresi 44. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Śumme erselnâ rusulenâ tetrâ kulle mâ câe ummeten rasûluhâ keżżebûh(u)(s) feetba’nâ ba’dahum ba’dan vece’alnâhum ehâdîś(e)(c) febu’den likavmin lâ yu/minûn(e)

Sonra birbiri ardınca peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamber geldi mi yalanladılar onu, biz de bir kısmını, bir kısmının peşine takıp birbiri ardınca helak ettik onları ve adları, sözleri kaldı ancak; artık uzaklık inanmayan topluluğa.

Sonra birbiri ardınca elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece Biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) birbirinin peşinden yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir hadise (efsane-hikâye) kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun. (Onlar kahredilsin!)

Sonra peygamberleri ardarda gönderdik, öyle ki her ümmete peygamber geldikçe, onu yalan sayarlardı ve bu yüzden biz de onları, birbiri peşinden yok edip, hepsini birer efsaneye çevirdik. Artık kahrolsun o inanmayan toplumlar.

Sonra biz peş peşe özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, Rasullerimizi gönderdik. Milletlerden her birine peygamberleri geldiği zaman, onlar peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yokluğa yuvarladık. Onların yok oluşlarını, ibretli hikâyelere dönüştürdük. İman etmeyecek kavimler rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!

bk. Kur’ân-ı Kerim, 16/36; 36/30.

Sonra elçilerimizi ardarda gönderdik. Her ne zaman bir millete peygamberleri geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları (helâkte) birbirlerinin izlerinden yürüttük ve onları efsaneler yaptık. İman etmeyen topluluk uzak olsun!

Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.

Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca helâk ettik ve onları dillere destan yaptık. Artık defolsun imana gelmiyecek bir kavim!...

Sonra Biz, her topluma elçilerimizi bir bir gönderdik. Kendilerine gönderilen peygamberleri onlara geldikçe, onu yalanladılar. Onları birbirine kattık (helak ettik.) Onları efsanelere çevirdik. Artık kahrolsun, inanmayan o toplumlar!

Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu hep yalanladılar. Onları birbiri peşinden yok edip, hepsini birer efsaneye çevirdik. İnanmayan millete lanet olsun!

Sonra da artardına peygamberler gönderdik, bir ümmete peygamberi gelince, onu yalanladılar, biz onları yok etmekte birbirine uydurduk, onları olaylar yaptık, ırak ola inanmayan ulusa

Sonra arka arkaya resullerimizi gönderdik. Hangi ümmete resul geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları (yaptıkları yüzünden) birbiri ardından helâk ettik ve onları birer (ibretlik) efsane yaptık. İnanmayanlar toplumu, Allah'ın rahmetinden uzak olsun!

Biri birini müte’âkib rasûller gönderdik her peygamber ümmetine geldiği vakit yalancı mu’âmelesi gördi, biz de ümmetleri biri birini müte’âkib mahv itdik, yalnız hikâyeleri kaldı. Mü’min olmayan kavim bizden uzak olsun.

Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan millet, rahmetden ırak olsun!

Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete kendi peygamberi geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helâk ettik ve onları birer ibretli hikâye yaptık. Artık inanmayan bir kavim, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!

Sonra birbiri ardından elçilerimizi gönderdik. Her bir ümmete kendi peygamberi geldikçe hep onu yalancılıkla suçladılar; biz de onları birbiri peşinden tarihe gömdük, onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. İnanmayanların cehenneme kadar yolu var!

Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından yok ettik ve onları ibret hikâyelerine dönüştürdük. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!

Sonra biz, elçilerimizi ardı ardına gönderdik. Her ne zaman bir elçi toplumuna gittiyse onu yalanladılar. Biz de onları bir biri peşinden sürüp tarihe gömdük. İnanmayan bir topluluk yok olmayı hakketmiştir.

Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldiği her defasında, onlar bu peygamberi yalanladılar; biz de onları birbiri ardından (yokluğa) yuvarladık ve onları efsâne yaptık. Artık iman etmeyen kavmin canı cehenneme!

Sonra ardı ardına Resullerimizi gönderdik, her ümmetle Resulü geldikçe onu tekzib ettiler, biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsâne yaptık, artık defolsun öyle bir kavim ki iymana gelmezler

Sonra (birçok kavme) peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Bu topluluklara her ne zaman peygamberlerimiz gelmişse, o peygamberleri hep yalanladılar. Biz de (yaptıkları yüzünden) onları birbiri ardınca helâk ettik ve onları (kendilerinden sonra gelen insanlar için) ibretlik kıssalar kıldık. (Hakka) îmân etmeyen bir kavim, rahmetten uzak olsun!

Sonra ardı ardına elçilerimizi gönderdik. Her ümmet, kendilerine gelen resûlleri yalanladı. Biz de onları ardı sıra devirdik. Ve onları halkın dilinde hadis¹ konusu yaptık. İnanmayan halk uzak olsun.

1- Öykü, haber.

Sonra peyderpey (diğer) peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamberi geldikçe onu tekzîb etdiler. Biz de onlardan kimini kiminin arkasına katdık (helak etdik) ve onları hikâyeler yapdık. Artık uzak olsun îmana gelmeyecek bir kavm!

Sonra ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamberi geldiyse, onu yalanladılar; bunun üzerine (biz de) onları birbiri ardına takarak (helâk edip)onları(n başlarına geleni) ibretli hikâyeler yaptık.(1) O hâlde îmân etmeyecek bir kavim, helâk olsun!

(1)“Neden insan, sergüzeşt-i hayâtında (hayâtı boyunca başından geçen) hâdisât-ı âlemden(âlemde cereyân eden hâdiselerden) tahattur ve tefekkür etmiyo... Devamı..

Sonra biz, elçilerimizi ardı ardına gönderdik. Her ne zaman (mesajımızın tebliğini yapmak üzere) bir elçi toplumuna gittiyse (azgın ve zalim olan o toplum) onu yalanladılar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İşte (böylece) helâk olup gitti o inanmayan (azgın ve zalim) topluluk.*

(*) Bu âyetlerde geçmişteki belirli peygamberlerin inanç mücadelesi hakkında bilgi verilmekten ziyade şu noktalara dikkat çekilmektedir: Yeryüzünde ne... Devamı..

Sonra o yerleşim yerlerine peşi peşine elçiler gönderdik. Bu topluluklara ne zaman elçilerimiz gelmişse, o elçileri hep yalanladılar. Bizde onların bazılarını bazılarının yerine getirdik ki, onları anlatılan bir efsane yaptık. Artık inanmayan topluluk uzak olsun.

Sonra birbiri ardından elçilerimizi gönderdik. Hangi topluluğa elçisi geldiyse o topluluk onu yalancı saydı. Biz de biribirinin ardından yok ettik. Öyle yaptık ki kendileri gitti de adları kaldı! İnanmıyanlar takımı ırak olsun.

Sonra peygamberlerimizi birbiri ardınca gönderdik. Her ne zaman bir ümmete peygamberleri gelse onu yalancı sayarlardı. Biz de onları birbirleri ardından helâk ettik. Onları kıssalar [¹] yaptık. Artık iman getirmeyen cemaat Allah/ın rahmetinden uzak olsun.

[1] İbret için kıssalarından başka bir şey kalmadı.

Sonra ardı ardına elçilerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete elçisi geldi, onu hemen yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından yok ettik ve hepsini (halkın dilinde) birer efsane/halk hikâyeleri [ehâdis] yaptık. İnanmayan bir kavim uzak olsun!

Sonra birbiri peşinden peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalancı saydılar. Onları birbiri peşinden yok edip hepsini birer destan kıldık. İnanmayan millet, rahmetten ırak olsun!

Ve daha sonraki çağlarda, birbiri ardınca elçilerimizi gönderdik; ne zaman bir topluma kendilerini kurtuluşa iletecek elçileri gelse, derhal onu yalanlıyorlardı. Böylece, Biz de hepsini arka arkaya helâk ettik ve onları, tarihin karanlıklarına gömülmüş birer efsaneye dönüştürdük!
Evet, rahmetimden uzak olsun, o imansız topluluk!
Ve aradan yıllar geçti; zamanla inkârcılık, yeniden ortaya çıktı. İşte, insanlık tarihinin bir başka ibret verici sayfası:

Sonra yine birbiri ardınca rasûller gönderdik. Her bir ümmete kendi rasûlü geldikçe onu yalanladılar. Onları birbirine tâbi’ kıldık; tarihi olaylar haline getirdik. İnanmaz bir kavim def’olup gitti.

Biz belli aralıklarla elçiler göndersek de her defasında gelen elçilere inanmadılar. Biz de sırayla onların işini bitirdik. Hatta onların tükenişlerini dillere düşürdük. İnançsız toplumların da canı cehenneme!...

Sonra arka arkaya Resullerimizi gönderdik! Her toplumun içinden birçok insan kendileri için görevlendirilen Resulleri yalanladı! Biz de Resullerimizi inkâr edenleri helak ettik! Onları ibretlik hikâye yaptık! İnanmayanlar rahmetimizden uzaktır!

Sonra elçilerimizi peyderpey göndermiştik. Her toplum, kendilerine gelen elçiyi yalanlamıştı. Biz de onları (helak ederek) birbiri ardına takmış ve onları sözlere (ibretlik anılara) dönüştürmüştük. İman etmeyen kavim (merhametten) uzak olsun!

Sonra, Peygamberlerimizi ardı ardına gönderdik (ama) her ümmet, kendisine gelen Peygamberini yalanladı. Biz de onları peş peşe helâk edip hepsini birer ibret kıssaları haline getirdik. (Sonunda) o inanmayan toplumlar da defolup gittiler.¹

1 Âyetin son bölümü; “Kahrolsun inanmayan toplumlar!” şeklinde de tercüme edilebilir.

Ve sonra birbiri ardından elçilerimizi gönderdik: [öyle ki,] bir ümmete kendi peygamberi gelmeye görsün, o’nu hemen yalanladılar; ve bu yüzden Biz de onları birbiri peşinden yok edip hepsini efsaneye çevirdik: uzak olsun, inanmayanlar toplumu!

Sonra da birbiri ardınca elçilerimizi gönderdik, ne zaman elçileri o topluma gelse onu yalanladılar biz de onları birbirlerinin peşi sıra helak ettik ve hepsini de efsanelere çevirdik. İnançsızlar toplumunun canı cehenneme! 6/34, 16/36, 35/24

Daha sonra, birbiri ardınca elçilerimizi gönderdik: her bir topluma kendi elçisi geldi, (ama) onu yalanladılar; bu yüzden biz de onların (akıbetini) birbirine benzettik; ve hepsini efsaneye çevirdik: artık, uzak olsun imansızlar güruhu!

O ümmetlere de birbiri ardınca, peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamber geldiğinde, onu yalanladılar; Biz de onları birbiri ardınca yok edip, hepsini birer efsane yaptık. (Peygamberlerini yalanlayan, onların Hakka davetini) İnkar eden bir topluluk, -ilahi rahmetten- yoksun kalsın!

Sonra arka arkaya Resullerimizi gönderdik. Her ümmete kendi Resulleri geldikçe, onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardından helâk ederek onları birer ibretli hikâye yaptık Artık inanmayan bir kavim, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!

Sonra birbirini müteakip peygamberlerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete peygamberi geldi ise, onu tekzîp ettiler. Artık Biz de onların bazılarını bazılarına (helâk suretiyle) tâbi kıldık ve onları birer acaip hadise kılmış olduk, artık imân etmezler olan bir kavim için uzaklık olsun.

Sonra resullerimizi peş peşe gönderdik. Hangi ümmete peygamberi geldiyse onlar onu yalancı saydılar. Biz de onları birbiri ardından imha ettik. Onlardan geriye bıraktığımız, sadece ibret verici hikâyeleri! İman etmeyen o halkın canı cehenneme! [16, 36; 36, 30]

Sonra biz, elçilerimizi ardı ardına gönderdik. Hangi ümmete elçisi geldiyse onlar onu yalanladılar, biz de onları birbiri ardınca devirdik ve hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan toplum uzak olsun.

Sonra rasûllerimizi birbirini müte'âkib gönderdik. Her bir ümmete rasûl geldikde onı tekzîb itdiler ve biz de onları helâkde birbirini ta'kîb itdirdik ve onları hikâye hâline koyduk. Îmân itmeyen kavim rahmet-i Hak'dan bu'd olsun.

Sonra elçilerimizi artarda gönderdik. Her toplum kendine gelen elçiyi yalancı saydı. Biz de o toplumlardan birini diğerinin arkasına kattık ve her birini birer hikâyeye dönüştürdük. İnanmayanlar topluluğu uzak olsunlar.

Daha sonra da birbiri arkasına elçiler gönderdik. Elçileri yalanladılar da biz de onları birbirine tabi kılarak yok edip, efsane haline getirdik. Yok olsun inanmayan toplum!

Onlardan sonra da yine peygamberlerimizi peş peşe gönderdik. Ne zaman bir ümmete peygamber geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbirinin peşi sıra helâk edip dillere destan yaptık. Yok olsun o inanmayanlar!

Sonra, resullerimizi art arda gönderdik. Hangi ümmete resulü geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman etmeyen bir topluluk!

andan viribidük yalavaçlarumuzı biribiri ardınca. ne ķadar kim geldi bir bölüge yalavacı yalan duttılar anı. pes śoyaġışdurduķ bir nicesini bir nicesine daħı eyledük anları sözler. pes ıraķ olmaķdur ķavmuñ kim įmān getürmezler!

Andan ṣoñra viribidük peyġamberler biri biri ardınca. Her ümmet peyġam‐berleri geldükde yalanladılar anı. Pes biri birine uydurduḳ ve anlarıḥikāyetler eyledük. Raḥmetden ıraḳ olsun bir ḳavm ki īmān getürmezler.

Sonra bir-birinin ardınca (ümmətlərə) peyğəmbərlər göndərdik. Hər ümmətə öz peyğəmbəri gəldikcə onu yalançı saydılar. Biz də onları bir-birinin ardınca məhv edib (izi-tozu qalmayan) əfsanələrə döndərdik. İman gətirməyən tayfa məhv (Allahın rəhmətindən uzaq) olsun!

Then We sent our messengers one after another. Whenever its messenger came unto a nation they denied him; so We caused them to follow one another (to disaster) and We made them bywords. A far removal for folk who believe not!

Then sent We our messengers in succession: every time there came to a people their messenger, they accused him of falsehood: so We made them follow each other (in punishment): We made them as a tale (that is told):(2902) So away with a people that will not believe!

2902 Their habitations and their organisation have been wiped out. What remains is merely a vague story of their existence, a tale that is told. Where... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.