19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Mü’minûn Suresi 36. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Heyhâte heyhâte limâ tû’adûn(e)

Size vaadedilen şey, gerçekten ne de uzak, ne de uzak.

"Heyhat! Size va’ad edilen şey (ahiret ve cennet) ne kadar uzak bir ihtimal!" (Bu adam gerçekleşmesi imkânsız va’adlerle sizi kandırıvermektedir.)

Vaadolunduğunuz şeyler gerçekten de ne kadar uzak…

“Heyhât, bu size va'dedilen nihaî yargı, tehdit, ne kadar imkânsız, uzak bir ihtimal!”

Ne kadar uzak! Size vaad edilen şey ne kadar uzak!

'Heyhat, size va'dedilen şeye heyhat...'

O korkutulduğunuz şey (azab) ne uzak, ne uzak! (olur şey değil).

“Heyhat! Bu vaadedildiğiniz çok uzak bir şey!”

Oysa bu size söylenenler, gerçek olmaktan ne kadar uzak!

«Ne uzaktır, o söylenen ne uzak!»

“O tehdit edildiğiniz (öldükten sonra dirilmek) çok uzak, gerçekten çok uzak (olacak iş değil, size söylenen bu vaatler boş vaatlerdir)!”

"Heyhât bu va’adler bizden uzak olsun, uzak olsun"

"Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!"

“Hâlbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!”

Bu size söylenenler gerçek olmaktan çok çok uzak!

«Bu size vaâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!»

"Size söz verilen bu şey imkansızdır, imkansız!"

"Heyhât o size vaad edilen şey ne kadar uzak!"

Heyhât o va'dolunduğunuz şey ne kadar uzak

Heyhat! O size vadedilen şey (öldükten sonra diriltilmek, gerçeklikten) ne kadar da uzak!

Yazık, yazık! Uyarıldığınız şey, hiç olacak şey mi?

«Tehdîd olunageldiğiniz o şey ne kadar uzak, ne kadar uzak»!.

“Heyhât! O va'd edilmekte olduğunuz şey, ne kadar uzak!”

“Yazık, yazık! Ne ile korkutuluyorsunuz (ne vaat ediliyor)?”

Ne boş söz bu , ne boş!

«— Vaad olunduğunuz şey çok uzaktır! Çok uzak!».

“Hâlbuki size vaat edilen şey, ne kadar uzak! Ne kadar uzak! [heyhât]”

“Uzaktır size vaat edilen (öldükten sonra yeniden dirilmek; evet gerçek olmaktan) çok uzak!”

İmkânsız, bu size vaad edilen gerçekten imkânsız!

“Heyhat! Size vaad edilen şeye heyhat!”.

size yapılan bu tehditlerin hepsi palavra!

"Kendine Resulüm diyen kişinin söylediği gerçeklerden uzaktır!”

Size vadedilen çok uzaktır, çok uzak!

“Heyhat, korkutulduğunuz şey (gerçek olmaktan) ne kadar da uzak!”

Çok uzak, gerçekten çok uzak bu vaad edildiğiniz şey!

Heyhat ki heyhat, olacak iş değil size söylenen bu vaatler boş vaatler. 13/5, 36/78- 79

Uzak, hem de çok uzak tehdit edildiğiniz bu şey!

"Size vadettiği şey (öldükten sonra dirilme gerçekten) ne kadar uzak."

Hey hat!... Hey hat!... Ne ile vaad ediliyorsunuz... (olacak şey değil)

«Ne uzak, ne uzak o vaad-olunduğunuz şey.»

“Heyhat! Heyhat! Size vâd edilen şey ne kadar da uzak! ”

Heyhat, o size va'dedilen şey ne kadar uzak!

"Heyhât! Heyhât! Bu va'ad bir hayâldir."

Olmayacak şeyler vaad ediliyor size; hiç olmayacak şeyler!

Size vaat edilen uzak, hem de çok uzak.

“Heyhat, heyhat! Size vaad edilen ne kadar da uzak!

"Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak!"

ıraķ oldı ıraķ oldı ol kim va'da olınduñuz.”

Iraḳ oldı, ıraḳ oldı size va‘de olunan nesne.

Və’d olunduğunuz şey çox uzaqdır, çox uzaq! (Bu, qeyri-mümkündür!)

Begone, begone, with that which ye are promised!

"Far, very far is that which ye are promised!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.