12 Eylül 2024 - 8 Rebiü'l-Evvel 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hac Suresi 78. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vecâhidû fi(A)llâhi hakka cihâdih(i)(c) huve-ctebâkum vemâ ce’ale ‘aleykum fî-ddîni min harac(in)(c) millete ebîkum ibrâhîm(e)(c) huve semmâkumu-lmuslimîne minkablu vefî hâżâ liyekûne-rrasûlu şehîden ‘aleykum vetekûnû şuhedâe ‘alâ-nnâs(i)(c) feakîmû-ssalâte veâtû-zzekâte va’tasimû bi(A)llâhi huve mevlâkum(s) feni’me-lmevlâ veni’me-nnasîr(u)

Ve Allah için hakkıyla savaşın. O seçti sizi ve dinde bir güçlük vermedi size; babanız İbrahim'in dini. O mabuttur daha önce ve bu Kur'an'da size Müslüman adını takan, Peygamber, size tanık olsun, siz de insanlara tanıklık edin diye. Artık namaz kılın, zekat verin ve sarılın Allah'a, odur dostunuz; ne de güzel dosttur, ne de güzel yardımcı.

Allah için O’nun uğrunda (ve O’nun rızasına uygun tarzda, Adil Düzen kurup zulmü ve kötülüğü kaldırmak amacıyla) hakkıyla cihad edin! Ki, O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi ki; Resul (Hz. Muhammed Aleyhisselam) sizin üzerinize şahit (örnek ve rehber) olsun, siz de insanlar üzerine şahitler (örnek ve öncü mü’minler) olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a (Kur’an’a) sıkıca sarılın ki, O sizin Mevlâ’nızdır, (sahibiniz ve sığınağınızdır.) O ne güzel (ve mükemmel bir) Mevlâ(dır) ve ne güzel (ve mükemmel bir) Yardımcı(dır. Zafere ve başarılı neticeye ulaştırıcıdır… Ah bir bilseniz!..)

Ve Allah'ın davası için, O'nun yolunda gösterilmesi gereken, en zorlu ve en üstün çabalara girişin. Mesajına muhatap ve taşıyıcı olarak, sizi seçen ve bu din konusunda üzerinize bir zorluk ve güçlük yüklemeyen O'dur. Sizin dininizi de, babanız İbrahim'in dini gibi, geniş kapsamlı yapıp güçlük yüklemedi. O Allah, bundan önceki kitaplarda da, bu Kur'ân'da da size müslümanlar adını verdi ki, peygamber size şahit ve örnek olsun, siz de insanlara, şahit ve güzel örnek olasınız. Öyleyse namazınıza devamlı ve duyarlı olun, arınmanız için verilmesi gereken zekatı verin ve Allah'a sımsıkı bağlanın. Sizin gerçek efendiniz O'dur. Ne güzel efendi ve ne güzel yardımcıdır O.

Allah'ın dini uğrunda, cihadın bütün icaplarını, sorumluluklarını yerine getirerek, samimiyetle, hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad edin. O sizi seçti. Dinde, şeriatta, medenî kurallar arasında size ağır gelecek hükümler koymadı. Atanız İbrâhim'in dini, sünneti de böyleydi. Daha önce de, bu Kur'ân'da da, bütün peygamberlerin ümmetlerine ve size İslâm'ı yaşayan müslümanlar adını verdi. Allah'ın, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlü Kur'ân'ı bilen, size tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önder, doğruları konuşan şahit olsun, siz de Kur'ân'ı bilen bütün insanlara tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önderler, doğruları konuşan şâhitler olasınız istedi. O halde, namazı âdâbına riayet ederek, aksatmadan kılın. Vicdanlarınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtı verin. Allah'ın kitabına, emirlerine sımsıkı sarılarak himayesine sığının. O sizin mevlânız, emrinde olduğunuz otorite ve koruyucunuzdur. O ne güzel mevlâ, ne güzel otorite ve koruyucu, ne güzel yardım edendir.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/128; 6/161.

Allah uğrunda gereği gibi cihad edin. O sizi seçti ve dinde sizin için bir güçlük kılmadı. Babanız İbrahim'in dininde (olduğu gibi). O, peygamberin sizin üzerinize şahit olması sizin de insanların üzerine şahit olmanız için sizi daha önce [5] de, bunda (Kur'an'da) da Müslümanlar olarak adlandırdı. Artık namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a dayanın. O sizin mevlanızdır (dostunuzdur). O ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır.

5.Yani daha önceki kitaplarda.

Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi 'müslümanlar' olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.

Allah uğrunda gerektiği gibi cihad ediniz. Allah dinini muzaffer kılmak için (ey Peygamber ümmeti) sizi seçti. Din işinde üzerinize bir güçlük de yüklemedi; babanız İbrahîm'in dininde olduğu gibi. Bundan evvelki kitablarda ve bu Kur'an'da size müslüman ismini Allah taktı, ki Peygamber, size karşı (tebliğ vazifesini yaptığına) şahid olsun, siz de bütün insanlara karşı (Peygamberler için) şahidler olasınız. Artık gereği üzre namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'ın dinine sarılın ki, mevlânız O'dur. O ne güzel mevlâdır (dosttur), ne güzel yardımcıdır!...

Ve Allah yolunda hakkıyla cihad edin. O sizi (bu iş için) seçti. Din konusunda size bir zorluk yaratmadı. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah daha önce (İbrahim zamanında) ve bu Kur’anda size Müslüman ismini verdi ki (İbrahim’in dinine uyma konusunda) Peygamber size örnek ve şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız. İşte bu şahitliğe göre; namaz kılın, zekât verin ve Allah’a sımsıkı sarılın. (O’na hiçbir şey eş koşmayın.) O, sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır O!

Allah yolunda, hakkını vererek cihad ediniz! Sizi O seçti. Din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; ceddiniz İbrâhim'in dininde de böyleydi. Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, Allah gerek daha önce gelmiş kitaplarda, gerekse Kur'ân'da, size Müslümanlar adını verdi. Öyleyse namazı kılınız, zekâtı veriniz ve Allah'a sımsıkı sarılınız! O, sizin dostunuzdur. Ne güzel dosttur; ne güzel yardımcıdır![349]

[349] Cihâd hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XIII, 163-165; III, 68-75; VIII, 272-274; XIII, 133-134.Hacc sûresinden çıkarılacak gene... Devamı..

Allah yolunda gereğince uğraş edin, sizi odur seçen, dinde hiçbir güçlük yaratmadı sizinçin, atanız İbrahim'in dinince gidin, bundan önce de, o sizlere «İslâm» dedi, Peygamber sizlere, sizler de insanlara tanıklık etmek için namaz kılın, zekât verin, sarılın Allaha, O'dur sizin mevlânız; O ne güzel mevlâdır, O ne güzel de yardımcı!

Allah yolunda üstün çaba sarfederek gereği gibi mücadele edin! O, (mesajının muhatabı ve tebliğcisi olarak) sizi seçti ve din konusunda da üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Atanız İbrahim'in dinine uyun! Allah sizi hem daha önce(ki kitaplarda) hem de bu (Kur'an')da Müslüman/kendini yürekten Allah'a teslim eden diye isimlendirdi. (Bunu) resul size model/örnek olsun, siz de diğer insanlara model/örnek olasınız diye (yaptı). Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı bağlanın. O sizin koruyucunuzdur. (Allah) ne güzel koruyucu ve ne güzel yardımcıdır!

Ayette, bütün ilahi dinlerin temelde bir olup, ortak adlarının İslam olduğu ifade edilmektedir. İslam, teslim olmak demektir. “Müslim” hakka teslimiye... Devamı..

Hâlisâne Allâh yolunda mücâhede idiniz. Allâh sizi intihâb itmiş, size dîninizde hiç bir güç şey emr itmemişdir. Babanız İbrâhîm’in dîninde de böyledir. Sizi "müslimîn" tesmiye iylemişdir. Bu tesmiye sizden evvelkilerin kitâblarında oldığı gibi bu kitâbda da vardır tâ ki peygamberiniz size tebliğ itdiğine dâir şehâdet itsün ve siz de bu babda sâir insânlara karşu şehâdet idesiniz. Namâz kılınız, zekât viriniz, Allâh’a tevekkül idiniz o sizin sâhibinizdir, hem de ne iyi ne muktedir sâhib ve nâsırdır.

Allah uğrunda gereği gibi cihat edin. O, sizi seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kuran'da, peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için size müslüman adını veren O'dur. Artık, namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!*

Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız.[380] Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!

Bu âyette, bütün ilâhî dinlerin temelde bir oldukları, ortak adlarının İslâm olduğu vurgulanmaktadır. Nitekim Kur’an’ın birçok yerinde Hz.İbrahim, müs... Devamı..

Allah yolunda, gerektiği gibi cihad edin. Sizi O seçti ve size din konusunda hiçbir güçlük yüklemedi; ceddiniz İbrâhim’in dininde olduğu gibi. O size hem daha önce hem de bu Kur’an’da “müslümanlar” adını verdi ki peygamber size şahitlik etsin, siz de insanlara şahitlik edesiniz. Haydi namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı bağlanın. Sizin mevlânız O’dur. O ne güzel mevlâdır ve ne iyi yardımcıdır.

Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size «müslümanlar» adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!

 İslâm’da insanın tabiatına aykırı düşen, fıtratını zorlayan hiçbir güçlük yoktur. İbadet ve yükümlülüklerde bir azimet (yani normal şartlardaki genel... Devamı..

Ve ALLAH uğrunda gereken çaba ve gayreti gösteriniz. O'dur sizi seçen. O, babanız İbrahim'in yolu olan bu dini, sizin için güç ve ağır kılmadı. Elçinin size tanık olması, sizin de halka tanık olmanız için, sizi, daha önce de şimdi de "müslümanlar = teslim olanlar" olarak adlandıran O'dur. Namazı gözetin, zekatı verin ve ALLAH'a sarılın; Mevlanız (Sahibiniz) O'dur. Ne güzel sahip ve ne güzel Yardımcıdır!

Tüm elçiler, "Sadece Allah'a kulluk ediniz," ortak mesajını bildirmişler ve Allah’a teslim olduklarını yani “müslüman” olduklarını ilan etmişlerdir. E... Devamı..

Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!

Ve Allah uğruna hak cihâdiyle mücahede eyleyin, sizi o seçti, üzerinize dinde bir harec de yükletmedi, haydin babanız İbrahimin milletine, bundan evvel ve bunda size müsliman ismini o - Allah - taktı, ki Peygamber size karşı şâhid olsun, siz de bütün insanlara karşı şâhidler olasınız, haydin namazı kılın zekâtı verin, ve Allaha sıkı tutunun ki mevlânız odur, artık ne güzel mevlâ, ne güzel nasîr

Ve Allah yolunda hakkıyla cihat edin. O, sizi seçti ve (peygamberinizin ceddi olması hasebiyle, manevi) babanız (hükmünde olan) İbrâhîm’in (ve bütün peygamberlerin ümmetlerine tebliğ etmiş oldukları İslâm) dini, hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi. Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, daha önce (ki ümmetlerden, İslâm dinine îmân edenlere) ve Kur’ân’da size müslüman adını veren O’dur. Öyle ise namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’ (ın göndermiş olduğu tek hak din olan İslâm’) a, (onun hükümlerine) sımsıkı tutunun! O (Allah) sizin mevlânızdır. İşte, O ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!

Allah yolunda gerektiği gibi cihad¹ edin. O sizi seçti. Dinde size bir zorluk yüklemedi. Bu atanız İbrahim'in milleti². O, daha önce de şimdi de sizi Müslümanlar olarak isimlendirdi. Resûl, size tanık olsun, siz de diğer insanlara. Öyleyse salâtı ikame³ edin, zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı bağlanın. O, sizin mevlanızdır⁴. Ne güzel Mevla ne güzel yardımcıdır.

1- Gayret gösterin, çaba harcayın; bütün gücünüzle çalışın. 2- Yolu, sünneti, inanç sistemi, yaşam biçimi. 3- “Salatı ikame etmek, Zekâtı vermek” ... Devamı..

Allah uğrunda (nasıl savaşmak lazımsa öylece) hakkıyle cihâd edin. Sizi O seçdi. Dîn (işlerin) de üzerinize hiçbir güçlük de yüklemedi, (tıbkı) babanız İbrâhîmin (tevhıyd) dîn (inde olduğu) gibi. Size daha evvel (gönderdiği kitablarda) da, bu (Kur'anda) da müslüman adını — peygamber sizin üzerinize şâhid olsun, siz de (bütün) insanların üzerine şâhidler olasınız diye — (Allah) vermişdir. Artık dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin, Allaha sarılın. O, sizin mevlânızdır. İşte ne güzel mevlâ O, ne güzel yardımcı O!

Allah uğrunda nasıl cihâd etmek gerekiyorsa, öyle cihâd edin! O sizi seçmiş ve dinde üzerinize hiçbir zorluk kılmamıştır. Babanız İbrâhîm'in dîninde de (böyleydi).
O (Allah), gerek daha önce(ki kitablarda), gerekse bunda (Kur'ân'da) sizi “Müslümanlar” diye isimlendirdi ki, peygamber(iniz) size şâhid olsun ve (siz de) bütün insanlara şâhidler olasınız! Öyle ise namazı dosdoğru kılın,(3) zekâtı verin(4) ve Allah'(ın dînin)e sımsıkı tutunun! O sizin Mevlâ'nızdır. İşte O ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!

(3)“Acabâ yirmi üç saatini şu kısacık hayât-ı dünyeviyeye sarf eden ve o uzun hayât-ı ebediyeye bir tek saatini sarf etmeyen, ne kadar zarar eder, ne ... Devamı..

Ve Allah uğrunda gerektiği şekilde üstün çaba (gayret) gösterin: O (mesajını hayata taşımak için) sizi seçti ve o, din konusunda sizi zora sokmadı. (Sizden tek istediği) atanız İbrahim’in inanç sistemine (tabi olmanız). O sizleri bundan önce de bundan (bu vahyin gelişinden) sonra da müslümanlar olarak adlandırdı ki, elçi sizin için (iyi bir model ve) tanık olsun, siz de insanlık için (iyi bir model ve) tanıklar olasınız. Şu hâlde, artık namazı kılın ve zekâtı (yoksul, işsiz ve toplumun muhtaç kesimine) verin; bir de Allah’a (onun emirlerine) sımsıkı bağlanın: O, sizin mevlânızdır. Ne güzel Mevlâ’dır O, ne güzel Yardımcıdır. *

(*) Ayrıca şu kesindir ki bugün Müslümanların paramparça olmalarının yegâne sebebi; Müslümanların yüce Allah’ın gönderdiği İslam dinini ve Müslümanlığ... Devamı..

Gerçekte Allah için ne kadar çalışabilirseniz, o kadar çalışın. O sizi kulluk etmeniz için seçti ve sizin uymanız gereken, koyduğu kurallarda (dinde) ve Atanız İbrahim’in doğru örnek mücadelesinde de size zorluk koymadı. Daha önceden size müslümanlar ismini koyan da Allah’dır. Müslüman olmanız konusunda elçi size şahit olsun ve sizde müslümanlar olarak, diğer insanlara şahitler olun. Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sım sıkı sarılın. Zira sizin sığınacağınız tek sığınak O dur. Allah, ne güzel sığınılacak makam ve ne güzel yardım edendir.

Allah uğrunda gerektiği gibi savaşın. Sizi seçkin kılan Odur. Din işinde size hiçbir güçlük göstermemiştir. Atanız İbrahim’in tuttuğu yolu tutun. Allah size "Müslüman" adını verdi, bundan önce de bu Kur’an’da da. Elçisi size tanık olsun, siz de başkalarına tanık olasınız dite. Öyleyse namaz kılın, zekat verin, Allah’a sımsıkı sarılın. O sizin koruyucunuzdur. Ne güzel koruyucudur, ne güzel yardımcıdır O.

Allah hakkında gereği gibi duruşun [⁶] O, sizi dini için ayırdı. Dinde size güçlük vermedi. Babanız İbrahim dinine uyun [⁷]. Size daha evvel gönderdiği Kitapta ve bu Kur/an/da Müslüman adını vermişti ki peygamber size şahit olsun, siz de nâs/a şahit olunuz [⁸]. Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı da verin. Allah/a sarılın [⁹]. O sizin mevlânızdır, ne güzel mevlâdır! Ne güzel medetkârdır!

[6] Ancak Allah için duruşun, bunu yalnız ibadet olmak üzere yapın. Yoksa şöhret, ganimet için yapmayın.[7] Veya o din İbrahim dinidir. Veya İbrahim d... Devamı..

Allah uğrunda gereği gibi cihat ediniz. O, sizi seçmiş, babanız İbrahim’in dini [millet] olarak (bu din) size herhangi bir güçlük /zorluk yüklememiştir. Elçinin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, sizi hem önce hem de bunda/Kur’an’da size “Müslümanlar” olarak adlandıran da O’dur. O hâlde namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz ve Allah’a sarılınız. O sizin Mevlâ’nızdır. O, ne güzel Mevlâ, ne güzel yardımcıdır!

Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O sizi seçmiş, babanız İbrahim'in de dini olan bu dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur'an'da, peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için size Müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekât verin ve Allah'a sarılın. O sizin mevlanızdır. Öyle ya, O pek de güzel bir mevla ve pek de güzel bir yardımcıdır!

Ve tam hakkını vererek, Allah yolundacihâd edin! O’nun size bahşettiği bilgi, beceri ve yetenekleri sonuna kadar kullanarak, Kur’an’ın belirlediği hayat programını egemen kılmak amacıyla, hem insanı yoldan çıkaran azgın ihtiraslara, hem de yeryüzünde fesat çıkaran zalimlere karşı mücadele edin! Unutmayın ki, O sizi insanlar arasından seçip bu yüce makâma yükseltti ve din konusunda size taşıyamayacağınız bir zorluk yüklemedi. Aksine, bütün Peygamberler gibi,atanız İbrahim’in de izlemiş olduğu o mükemmel inanç sistemini size bahşetti. Önceki kutsal metinlerde de, bu Kur’anda da size, yalnızca Allah’a boyun eğen, tüm varlığıyla O’nun hükümlerine teslim olan kimseler anlamına gelen “Müslümanlar” adını verdi ki, Son Elçi, siz müminlere karşı güzel bir örnek ve şâhit olsun ve sizler de tüm insanlığa karşı hakîkate şâhitlik eden örnek bir toplum ve âdil şâhitler olasınız. Öyleyse, bireysel planda ve bedeni kulluğunuzun göstergesi olarak namazı kılın; ekonomik ve sosyal alanda Allah’ın tek rab ve ilah oluş gerçeğine teslimiyetin göstergesi olarak da zekâtı verin vetüm benliğinizle Allah’a bağlanın! Çünkü sizin biricik dostunuz ve Efendiniz O’dur; O ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır!

Allah (yolun)’da O’nun cihadının hakkını vererek cihad edin! O sizi eleyerek seçti Size Din’de hiçbir sıkıntı yapmadı; Babanız İbrahim’in milleti olmak üzere! Rasûl size şahid olsun, siz de İnsanlar’a şahidler olasınız diye hem önceden ve hem de bu Kur’ân’da sizi “Müslümanlar” olarak O adlandırdı. Namaz’ı kılın, Zekât’ı verin! Allah’a tutunun! O sizin mevlânızdır O ne güzel Mevlâ’dır! Ne güzel Yardım Edici’dir!

Allah için, yürekten özveriyle mücadele edin. Allah, sizi tercih etmiş ve din konusunda size herhangi bir külfet getirmemiştir. Din, atanız İbrahim'in dinidir. Allah, Kuran’da olduğu gibi sizi daha önce de Müslüman olarak isimlendirmişti. Bundan böyle Resul sizin tanığınız olsun. Siz de tüm insanlara tanık olun. Namazınızı kılın, zekatınızı verin. Allah'a sarılın, çünkü sizin yegane dostunuz odur. Ne güzel dost, ne güzel yâr!

Allah yolunda bilgiyle bilinçle hakkını vererek mücadelenizi yapın! Allah sizi seçti! Yasalarını hayatınızda uygularken üzerinize fazladan hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in uyduğu barış, esenlik, huzur yolu olan İslam yolumuza uyun! Allah sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki; Allah’ın elçisi size şahit olsun siz de insanlara şahit olun! Artık salat-ı ve zekât-ı dosdoğru ikame ederek Allah’ın yolunda bilgiyle bilinçle hareket eden, hatalarına karşılık tövbeyle kendini düzelten, dünyevi veya manevi kirlerden arınarak temizlenen, Allah’ın verdiği varlıklardan ihtiyaç sahiplerinin hakkını ayıran, gönlünce gizli veya açık olarak yoksullara, yetimlere, fakirlere, yolda kalmışlara veren, Allah’a güvenen Müslümanlardan olun. Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, güzel yardımcıdır!

Allah uğrunda, hakkıyla [cihad] edin (fedakarlık yapın)! [*] O, sizi seçti; dinde üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; [*] babanız İbrahim’in milletinde (dininde de bu böyleydi). [*] Elçinin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur’an’da) size “Müslümanlar.” adını vermiştir. [*] Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah’a (O’nun vahyine) sımsıkı sarılın! [*] O, sizin [mevla]nızdır (efendinizdir). O ne güzel [mevla]dır (efendidir) ve O ne güzel yardımcıdır!

Allah uğrunda gerçek cihad (fedakârlık) Kur’an’ı anlatarak yapılandır Benzer mesajlar: En‘âm 6:51, 70; İbrâhîm 14:52; Enbiyâ 21:45; Furkân 25:52; Sebe... Devamı..

Allah için Onun istediği gibi¹ cihad edin.² O, (Peygamber göndermek için) sizi seçti ve atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi) dinde size güçlük de yüklemedi. O (Allah) Peygamberin sizin üzerinize şahit olması, sizin de insanlar üzerine şahitler olmanız için³ daha önce(ki kitaplarda) da bu (Kur’anda) da sizi “Müslüman’lar”⁴ olarak isimlendirdi. Artık namazı dosdoğru ve devamlı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. Sizin Mevla’nız Odur. O ise ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır.

1 Yani kendi meşrebinize göre uydurup adına da cihad dediğiniz uyduruk yöntemlerle değil!2 Cihâd: Kelime anlamı; çalışmak, uğraşmak, gayret etmek deme... Devamı..

Ve Allah’ın dâvâsı için, O’nun yolunda gösterilmesi gereken en zorlu, en üstün çabalara girişin; [mesajına muhatap ve taşıyıcı olarak] sizi seçen ve din konusunda üzerinize bir zorluk, bir güçlük yüklemeyen O’dur: ⁹² [ve size] atanız İbrahim’in inancını [izlemeyi öneren de O]. ⁹³ Elçi’nin sizin önünüzde ve sizin de tüm insanlığın önünde gerçeğe tanık olmanız için geçmiş çağlarda da, bu ilahî mesajda da, sizi “kendilerini yürekten Allaha teslim edenler” ⁹⁴ diye isimlendiren O’dur. Öyleyse, salâtta devamlı ve duyarlı olun, arınmak için verilmesi gerekeni verin ve sımsıkı Allah’a bağlanın. Sizin gerçek Efendiniz O’dur; ne üstün, ne yüce Efendi; ne üstün, ne yüce Yardımcı!

92 İslam dininde “zorluğun, güçlüğün” olmamasını birkaç yönde değerlendirmek gerekiyor: (1) İslam, Kur’ânî öğretinin anlaşılmasını zorlaştıracak yahut... Devamı..

Allah yolunda, ona layık olacak şekilde gayret gösterin. O, sizi seçkin kıldı, Dinde üzerinize bir zorluk yüklemedi. Öyleyse atanız İbrahim’in inanç sistemine uyun. Çünkü O, elçi size şahit, örnek ve model olsun siz de insanlığa şahit, örnek ve modeller olasınız diye önceki dönemlerde ve bu Kuran’da sizi sadece “Müslüman” diye isimlendirdi. Öyleyse namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı bağlanın. Zira sizin mevlanız Allah’tır. O, ne güzel Mevlâ ve O ne güzel yardımcıdır. 20/42, 2/143, 2/256, 16/123, 37/83...110, 43/26...30, 60/4...6, 33/21, 2/133, 11/14, 27/81, 28/53, 2/177, 4/103, 6/72, 2/254, 9/60, 57/7, 13/30, 14/12, 39/38, 64/13, 2/286, 8/40, 29/22

Ve Allah uğrunda üstün çaba sarf ederek gereği gibi mücadele edin: O (mesajını hayata taşımak için) sizi seçti; ve O din konusunda sizi zora koşmadı. (Sizden tek istediği) atanız İbrahimin inancına (tâbi olmanız). O sizleri bundan önce de bu vahyin (gelişinden) sonra da müslüman olarak isimlendirdi[²⁸⁸⁴] ki, elçi sizin için iyi bir rol model olsun, siz de insanlık için iyi bir rol model olunuz.[²⁸⁸⁵] Şu halde, artık namazı hakkını vererek kılın ve zekâtı içten gelerek verin; bir de Allah’a sımsıkı bağlanın: O’dur sizin tek efendiniz;[²⁸⁸⁶] O ne güzel koruyup kurtarıcı ve O ne güzel yardımcıdır!

[2884] Bu âyet açıkça müslüman ve islâm adlandırmasının son vahiy ve son peygamberle sınırlı olmadığını ifade eder. Tüm vahiyler islâm vahyi, o vahiyl... Devamı..

Allah uğrunda (nasıl savaşmak gerekirse öylece) hakkıyle cihad edin! (İslamiyet'i yayma hususunda örnek bir topluluk olun, bütün insanları hak yoluna davet edin. İslamiyet'i savunma ve koruma için gerektiğinde savaş meydanlarına atılın. Bu görev için) O, sizi seçti ve babanız İbrahim'in tevhid dininde olduğu gibi, din işlerinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Peygamber sizin üzerinize, siz de bütün insanlara şahit (örnek) olasınız diye, gerek önceki kitaplarda, gerekse Kur'an'da "Müslümanlar" adını size veren O'dur. O halde, namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a sanlın. (Ondan yardım dileyin, Ona güvenin ve Onunla güç bulun) O'dur sizin Mevlanız (dostunuz, yardımcınız) O, ne güzel bir Mevla, ne güzel yardımcıdır!..

Allâh uğrunda, O’na yaraşır biçimde cihâd edin. O, sizi seçti ve dinde size bir güçlük yüklemedi; babanız İbrahim’in dini(ne uyun). O (Allâh) bu (Kur’ân)dan önce(ki Kitaplarda) da, bu (Kur’ân)da da size "müslümanlar" adını verdi ki, Elçi size şâhid olsun, siz de insanlara şâhid olasınız. Haydi namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın; sâhibiniz O’dur. Ne güzel sâhip ve ne güzel yardımcıdır (O)!

Ve Allah yolunda bihakkın cihad ile mücâhedede bulununuz. O sizi intihab etti ve sizin üzerinize dinde hiçbir güçlük kılmadı. Babanız İbrahim'in milleti gibi. O bundan evvel size müslümanlar ismini vermişti ve bunda da. Tâ ki Resûl sizin üzerinize şahit olsun ve siz de nâs üzerine şahitler olasınız. Artık namazı ikame ediniz ve zekâtı veriniz ve Allah'a sığının. O sizin mevlânızdır. İşte ne güzel mevlâ, ve ne güzel yardımcı.

Allah yolunda gereği gibi cihad edin. Sizi insanlar içinde bu emanete ehil bulup seçen O'dur. Din konusunda, size hiçbir zorluk da yüklemedi. Haydin öyleyse babanız İbrâhim'in milletine ve yoluna! Bundan önce de, bu Kur'ân'da da, size Müslüman adını veren O'dur. Ta ki Resul size şahid olsun, siz de diğer insanlar nezdinde Hakkın şahitleri olasınız. Haydin namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı bağlanın. O sizin biricik mevlanız, efendinizdir. O, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır. [6, 161; 2, 128]

Cihad, düşmana karşı bütün gücünü harcamak demek olup üç kısımdır. Birincisi; açıkça kendisini belli etmiş düşman ile yapılan cihad. İkincisi; şeytan ... Devamı..

Allah uğrunda, O'na yaraşır biçimde cihad edin. O, sizi seçti ve dinde size bir güçlük yüklemedi; babanız İbrahim'in dini(ne uyun). O (Allah) bu (Kur'a)ndan önce(ki Kitaplarda) da, bu(Kur'a)nda da size "müslümanlar" adını verdi ki, Elçi size şahid olsun, siz de insanlara şahid olasınız. Haydi namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın; sahibiniz O'dur. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır (O)!

Yahut: Sizin dîninizi, babanız İbrâhîm'in dîni gibi kapsamlı yaptı, daraltmadı.

Ve Allâh'ın yolunda cihâd idin. O sizi beyne'n nâs ihtiyâr itdi ve emr-i dînde üzerinize müşkil kılmadı. O dîn, babanız İbrâhîm'in dînidir. Bundan evvel bu dînde sizi müslümân diye tesmiye iden O'dur. Rasûl üzerinize ve siz de nâs üzerine şâhid olmanız içün namâzı kılın ve zekâtı virin ve Allâh'a yapışın. O sizin mevlânız ve sâhibinizdir. Ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.

Allah yolunda hakkıyla mücadele (cihad)[1] edin. Size fırsat veren O’dur. Bu dinde size bir güçlük yüklememiştir. Babanız İbrahim’in şeriatına uyun. Allah size daha önce ‘Müslüman (tam teslim olan)’ adını verdi. Bu kitapta da o adı verdi ki elçimiz size örnek[2] olsun. Siz de insanlara örnek olasınız. Namazı tam kılın, zekâtı verin ve Allah’a sıkı sarılın. O sizin en yakınınızdır; ne iyi dost ve ne iyi yardımcıdır.

[1] Bakınız Bakara 2/218 ve ilgili dipnot [2] Ahzab 33/21

Allah yolunda, ona layık olacak şekilde gayret gösterin. O, sizi seçkin kıldı, Dinde üzerinize bir zorluk yüklemedi. Atanız İbrahim'in yoludur. Allah, bundan önce ve bunda (Kur'an'da) size "müslüman" ismini vermiştir. Peygamber size şahit olsun, sizde insanlığa şahit olun diye. Öyleyse namazı kılın. Zekatı verin, Allah'a sımsıkı bağlanın. Sizin mevlânız O'dur. O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır !..

Allah uğrunda, Ona lâyık bir cihadla cihad edin. Sizi O seçti ve dinde size bir güçlük de yüklemedi. Atanız İbrahim'in dini üzere olun. Bundan önce de, bu kitapta da sizi Müslümanlar olarak adlandıran Odur—tâ ki Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olun. Öyleyse namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a sarılın. Sizin dostunuz Odur. Ve O ne güzel dost, ne güzel yardım edicidir.

Allah uğrunda O'na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim'in milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap'ta da "Müslümanlar/Allah'a teslim olanlar" diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin ve Allah'a sarılın. O'dur sizin Mevlâ'nız. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel yardımcıdır O!

daħı ŧa'at eyleñ Tañrı içün ŧa'atmañ ḥaķķınca. ol üyürdi sizi daħı eylemedi sizüñ üzere din içinde ŧarlıķ. uyuñ atañuz milletine ibrāhįm’e. ol 'ad virdi size müsülmānlar diyü ilerüden daħı bunuñ içinde tā ola yalavaç ŧanuķ sizüñ üzere daħı olasız ŧanuķlar ādemįler üzere. pes ŧururuñ namāzı daħı virüñ zekātı. daħı yapışuñ Tañrı’ya oldur işüñüz başarıcı yarı virici. eyü iş başarıcıdur daħı eyü yardım viricidür!

Daḫı çalışuñ Tañrı Ta‘ālā yolında çalışmaġınuñ ḥaḳḳınca. Ol Allāh sizi iḫtiyāreyledi, daḫı sizüñ üstüñüze dīn‐i İslām içinde zaḥmet ve ṭarlıḳ ḳılmadı. Si‐züñ atañuz İbrāhīm dīnidür. Ol size ad ḳoşdı Müselmānlar diyü, buḲur’āndan burun evvel kitāblarda. Bunda beyān vardur, ḥattā ki peyġambersizüñ üstüñüze, siz daḫı ḫalḳ üstine ṭanuḳlar olasız. Pes durġuruñuznamāzı, daḫı virüñüz zekātı, daḫı Allāha ṣıġınuñuz her işlerde. Sizüñḫocañuz oldur. Ne yaḫşı ḫocadur ol, daḫı ne yaḫşı yardım idicidür.

(Ey mö’minlər!) Allah yolunda layiqincə cihad edin. O (Öz dini üçün) sizi seçdi və dində sizin üçün heç bir çətinlik yeri qoymadı – atanız İbrahimin dini (dinində olduğu) kimi. (Ey Muhəmməd ümməti!) Allah bundan (Qur’an nazil olmamışdan) əvvəl də, bunda (Qur’anda) da sizə müsəlman adını verdi ki, (qiyamət günü) Peyğəmbər (dinin təbliği, sizin ona iman gətirməyiniz, itaət etməyiniz barədə) sizə, siz də (əvvəlki peyğəmbərlərin Allahın hökmlərini öz ümmətlərinə çatdırdıqları halda) insanlara şahid olasınız. Elə isə (vaxtlı-vaxtında) namaz qılın, zəkat verin və Allaha sığının. (Allah) sizin ixtiyar sahibinizdir. O nə yaxşı ixtiyar sahibi, necə də gözəl imdada yetəndir!

And strive for Allah with the endeavour which is His right. He hath chosen you and hath not laid upon you in religion any hardship; the faith of your father Abraham (is yours). He hath named you Muslims of old time and in this (Scripture), that the messenger may be a witness against you, and that ye may be witnesses against mankind. So establish worship, pay the poor due, and hold fast to Allah. He is your Protecting Friend. A blessed Patron and a blessed Helper!

And strive in His cause as ye ought to strive, (with sincerity and under discipline).(2861) He has chosen you, and has imposed no difficulties on you(2862) in religion; it is the cult of your father Abraham. It is He Who has named you Muslims, both before(2863) and in this (Revelation); that the Messenger may be a witness for you, and ye be witnesses for mankind!(2864) So establish regular Prayer, give regular Charity, and hold fast to Allah. He is your Protector - the Best to protect and the Best to help!

2861 As far as the striving is concerned with Jihad in the narrow sense, see the limitations in n. 204 to 2:190 and n. 205 to 2:191. But the words are... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.