Vemâ erselnâ min kablike min rasûlin velâ nebiyyin illâ iżâ temennâ elkâ-şşeytânu fî umniyyetihi feyenseḣu(A)llâhu mâ yulkî-şşeytânu śümme yuhkimu(A)llâhu âyâtih(i)(k) va(A)llâhu ‘alîmun hakîm(un)
Ve senden önce, şeriat sahibi veya başkasının şeriatine uymuş hiçbir peygamber göndermedik ki o, bir şey dilediği zaman Şeytan, onun dileğine bir fitne katmaya uğraşmasın. Fakat Allah, Şeytan'ın katmak istediği şeyi bozar, sonra da ayetlerini sağlamlaştırır ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Biz Senden önce hiçbir resul ve hiçbir nebi göndermiş olmayalım ki, o (Allah’tan) bir temennide bulunduğu zaman, şeytan (hemen) onun dileğine (ümit ve temennisine bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış (ve kafalarını karıştırmaya çalışmış) olmasın. Ama Allah, şeytanın ilka ve iğvasını (ayartma ve saptırma çabalarını) giderir, sonra Allah Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Hüküm ve Hikmet sahibidir.
Biz senden önce, hiçbir Rasül ve Nebi göndermedik ki, o bir dilek ve arzuda bulunduğu zaman veya birşey okumak istediği zaman şeytan onun dileğine bir kuşku veya sapma unsuru bırakmış olmasın. Ama Allah şeytanın katmak istediği şeyi iptal eder ve kendi ayetlerini, peygamberinin kalbinde ve zihninde sağlam olarak yerleştirir. Allah yaptığını yerli yerince yapandır ve sınırsız bilgi sahibidir.
Bizim, senden önce, gönderdiğimiz istisnasız bütün Rasüller ve nebiler tebliğlerine müsbet sonuç alma ümidi içindelerken, şeytan, şeytanî güçler, insanların gönüllerinde şüphe uyandırarak peygamberlerin gerçekleştirmek istediği amaçlarına, ülkülerine gölge düşürmüşlerdir. Allah şeytanın, şeytanî güçlerin karıştırdığı vesveseyi çabucak giderir. Sonra da, âyetlerini muhkem kılar, güçlendirir, sağlamlaştırır. Allah her şeyi bilir. Hikmet sahibi ve hükümrandır.
Biz senden önce hiçbir elçi veya peygamber (resul veya nebi) göndermedik ki o (bir şey) arzuladığında şeytan onun arzuladığına bir (fitne) karıştırmış olmasın. Allah şeytanın karıştırdığını giderir; sonra Allah kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hakimdir.
Biz senden önce hiç bir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Ey Rasûlüm), biz senden evvel hiç bir Rasûl ve hiç bir Peygamber göndermedik ki, o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna şübheler karıştırmasın. (Ancak Allah peygamberleri vahy sureti ile korur). Bunun üzerine Allah, şeytanın bıraktığı şüphe ve fitneyi giderir. Sonra da Allah, ayetlerini tesbit eder, kuvvetleştirir Allah, Alîm'dir= her şeyi bilir, Hakîm'dir= hikmet sahibidir.
Senden önce hiçbir elçi ve peygamber göndermedik. İlla ki bir şey arzuladığında şeytan onun arzusu içine bir şey katmış olmasın. Fakat Allah, şeytanın kattıklarını kaldırır, sonra (o peygamber ve elçinin diliyle söylediği) ayetlerini sağlamlaştırır. Çünkü Allah, sonsuz ilim ve hikmet sahibidir.(*)
Biz, senden önce hiçbir rasûl ve nebi göndermedik ki o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de beşeri arzular katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini sağlam olarak yerleştirir. Allah, bilendir; hikmet sahibidir.
Senden önce, göndermiş olduğumuz bir peygamber, bir elçi bir şey arzu kılarsa, şeytan karıştırırdı onun arzuladığın, hemen Allah silerdi şeytanın koyduğunu, sonra Allah pekleştirir kendi belgelerin; Allah bilicidir, Allah bilgedir
Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, onun dileğine karşı şeytan (insanların kalbine) bir şüphe düşürmüş olmasın. Ama Allah, şeytanın düşürdüğü şüpheleri derhal giderir, sonra da mesajlarını kendi içlerinde açık ve anlaşılır kılar ve birbirleriyle açıklar. Çünkü (yalnızca) Allah'tır her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet kaydeden.
Biz senden evvel hiç bir rasûl göndermedik ki kırâet esnâsında şeytân ânı şaşırtmağa çalışmış olmasun lâkin Allâh şeytânın yapdığını ibtâl ve kendi âyâtını tahkîm ider. ’Âlim ve hakîmdir.
Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, birşeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Fakat Allah, şeytanın attığını derhal iptal eder, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.[377]
Senden önce hiçbir resul ve nebî göndermedik ki, o bir temennide bulunduğunda şeytan ille de onun arzularına bir şeyler katmaya kalkışmasın. Fakat Allah şeytanın katmaya çalıştığını iptal eder. Sonra Allah kendi âyetlerini (onun kalbine) sağlam olarak yerleştirir. Allah hakkıyla bilmekte, hikmetle yönetmektedir.
(Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Senden önce, arzularına şeytanın karışmadığı hiç bir elçi ve hiç bir peygamberi göndermedik. ALLAH şeytanın attığı şeyleri ortadan kaldırır ve sonra ALLAH ayetlerini sağlamlaştırır. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
(Ey Muhammed!) Biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna şüpheler karıştırmasın. Bunun üzerine Allah şeytanın karıştırdığı şüpheyi giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder (güçlendirir). Allah Alîm'dir (herşeyi bilir), Hakîmdir (Hikmet sahibidir)
Hem biz senden evvel ne bir Resul ve ne bir Nebiy göndermedik ki bir temenni kurduğu vakıt Şeytan onun ümniyyesine bir ilka yapmış olmasın, bunun üzerine Allah Şeytanın ilka ettiğini derhal nesheder de sonra Allah, âyetlerini muhkemler ve Allah, alîmdir, hakîmdir
(Habibim) biz senden önce, hiçbir resûl ve nebi göndermiş olmayalım ki, o (peygamber, kendisine vahyedileni insanlara) okuduğu zaman onun bu okumasına/bildirmiş olduklarına karşı, şeytan, (dinleyenlerin kalbine) bir şüphe/vesvese atmış olmasın. Allah, (müminleri manen muhafaza etmek suretiyle) şeytanın hilesini boşa çıkarır. Sonra Allah, (peygamberleri vasıtasıyla buyurmuş olduğu) âyetlerini (hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde müminlerin kalbinde manen) sağlamlaştırır. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir
Senden önce gönderdiğimiz her resul ve nebi, bir şey dilediği¹ zaman, şeytan² onun bu dileğine bir şeyler katmak istedi.³ Fakat Allah, şeytanın kattığı şeyleri yok eder. Sonra Allah, kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Ve Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir.
Biz, senden evvel hiçbir resul, hiç bir nebî göndermedik ki o, (bir şey) arzu etdiği zaman şeytan onun dileği hakkında ille (bir fitne meydana) atmış olmasın. Nihayet Allah, şeytanın ilkaa edeceği (o fitneyi) giderir, ibtaal eder. Yine Allah âyetlerini sabit (ve mahfuz) kılar. Allah (her şey'i) hakkıyle bilendir, tam hüküm ve hikmet saahibidir.
(Ey Resûlüm!) Senden önce, hiçbir resûl ve hiçbir nebî göndermedik ki, o bir temennîde bulunduğu (âyetlerimizi okuduğu) zaman (sustuğu bir anda), şeytan(dinleyenleri yanıltmak isteyerek) onun temennîsine bir şey atmış olmasın! Allah, şeytanın attığını derhâl giderir (de peygamberine onu bildirir); sonra Allah âyetlerini sağlamlaştırır. Çünki Allah, Alîm (herşeyi bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
Ve biz senden önce hiçbir elçi ve peygamber göndermiş olmayalım ki, o bir şey dilediği zaman onun dileğine karşı şeytan (insanların aklına) bir kuşku veya sapma katmış olmasın. Ama Allah, şeytanın (doğru yolu bulmak isteyenin aklına) katmak istediği şeyleri (kuşkuları) derhal giderir, sonra da (onun zihninde) kendi ayetlerini sağlamlaştırıp pekiştirir. Allah, (her şeyi hakkıyla) bilendir, (doğru) hüküm verendir.*
Senden önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve haberci yoktur ki, onlar bir şey arzu ettiklerinde, şeytan onların içlerine kuruntular atmasın. Allah şeytanın attığı kuruntuları yok eder, sonra da hüküm olarak kendi ayetlerini onların kalbine yerleştirir. Allah her şeyi en iyi bilen ve her şeyin hükmünü verendir.
Biz senden önce bir peygamber, bir elçi göndermiş olalım, o da bir dilekte bulunmuş olsunda Şeytan onun dileği üzerine kuşku salmış olmasın olmaz. Allah ise Şeytan’ın saldığı kuşkuyu giderir. Sonra da belgelerini berkitir. Allah bilicidir, doğruyu bildiricidir.
Senden evvel şeriat sahibi hiçbir resûl, onun şeriatına tâbi hiçbir nebi göndermedik ki o zat kendisine vahiy olunanı kıraat ettiği zaman insan veya cin şeytanı onun kıraatinde iman etmemek hususunda kalplere bir takım evham ilka etmesin. Allah her kimin hidayetini irade edince onun kalbinden bu vehmi izale eder. Kendi âyetlerini hakkı kalbinde sapasağlam kılar. [³] Allah hakkıyle âlimdir, hakimdir.
(Ey Peygamber!) Senden önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir temennide bulunduğu zaman, şeytan onun isteğine bir vesvese katmamış olsun. Fakat Allah şeytanın attığı (vesveseyi) derhâl yok eder ve sonra da ayetlerini sapasağlam yerleştirir [yuhkim]. Zira Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.
Biz senden önce hiç bir resul ve nebi göndermedik ki, o (dinini egemen kılmayı) temenni ettiği zaman, şeytan, onun bu arzusuna (engel olmak için küfre sapanlara) telkinde bulunmamış olsun. Ama Allah, şeytanın telkin ettiği şeyleri giderir, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırıp pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hikmet sahibidir.
Ey Peygamber! Biz senden önce —ister Allah’ın elçisi olarakRasül, ister Allah’ın habercisi olarak Nebi olsun— hiçbir Peygamber göndermedik ki, kendi şefkat, rahmet ve merhametiyle ümmeti adına bir hayır istediği, böylece onların teslimiyet ve kurtuluşlarını arzu ettiği zaman, şeytan onun arzuları arasına yaldızlı, fakat İslâm’a aykırı düşünceler karıştırarak, onu ve etrafındaki müminleri yanlış yönlendirmeye çalışmış olmasın fakat Allah, her defasında şeytanın katmak istediği şeyleri derhal yok ederek Peygamberlerin ve onların getirdiklerine gönülden bağlanan halis kulların zihinlerini arındırır, sonra da ayetlerini onun ve böyle salih kulların kalbine iyice yerleştirerek sağlamlaştırırdı. Bu, Son Peygamber için de geçerlidir. Düşünün, Allah’ın özel koruması altındaki masum Peygamberler bile kendi arzularıyla yola çıktıkları takdirde şeytanın aldatıcı vesveselerine maruz kalıyor ve ancak Allah’ın yardımı sayesinde sapmaktan kurtulabiliyor. O hâlde, siz de dininizi Allah’ın ayetlerinden öğrenmelisiniz. Çünkü Allah, her şeyi bilendir, sonsuz hikmetiyle her şeyi yerli yerince ve en uygun biçimde yapan bir hakîmdir. Şeytanın bu tür vesveselerine neden fırsat verildiğine gelince:
Senden önce ne kadar nebiyy ve ne kadar rasûl gönderdiysek, ancak bir şey arzuladığı zaman Şeytan onun arzusuna burnunu sokup karıştırdı. Şeytan’ın karıştıracağı şeyi Allah yürürlükten kaldırır. Sonra Allah, âyetlerini uygulamaya koyar. Allah hakîm alîmdir.
Resulüm! şeytan, senden önce gönderdiğimiz her elçi ya da habercinin düşlerine musallat olmuş, Allah da hep, şeytanın çaktıklarını sökmüştür. Allah bu kez de sözlerini sağlama alacaktır. Çünkü Allah, bilgi ile her şeye egemendir.
Senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermedik ki; o bir şey temenni ettiğinde şeytan onun temennisine bir şeyler katmaya çalışmasın. Fakat Allah şeytanın katmaya çalıştıklarını siler. Sonra Allah inananlar için ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hakîmdir!
Biz senden önce hiçbir elçi veya peygamber göndermedik ki o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine mutlaka (bir şeyler) katmaya kalkışmasın. [*] Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. [*]Sonra Allah kendi ayetlerini sağlam olarak yerleştirir. [*] Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
Bizim senden önce gönderdiğimiz tüm Rasûl ve Nebi’ler¹ (getirdikleri âyetleri) okudukları zaman, şeytan onların okuduklarına² da hep (saptırıcı şeyler) bulaştırmaya çalıştı. Ama Allah, şeytanın bulaştırmaya çalıştıklarını giderir ve kendi âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm (ve hikmet) sahibidir.
Bununla birlikte, senden önce her ne zaman bir elçi ya da haberci göndersek ve bu (elçi ya da haberci) ne zaman [uyarılarına olumlu tepkiler almayı] umut etse ⁶⁵, Şeytan mutlaka o’nun güttüğü nihaî amaca gölge düşürmeye kalkışmıştır; ⁶⁶ ama Allah Şeytan’ın düşürmeye çalıştığı gölgeyi giderir ve mesajlarını kendi içlerinde açık ve anlaşılır kılar ve birbirleriyle açıklar; ⁶⁷ çünkü Allah doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen, mutlak ve sınırsız bilgi Sahibidir.
Senden önce hiç bir elçi ve nebi göndermedik ki, bir şeyi temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmış olmasın. Ama Allah, şeytanın karıştırdığını giderir ve Allah, ayetlerini sağlamlaştırır.
Hem senden önce kimi rasul ve nebi olarak göndermişsek,[²⁸⁶⁰] (sonuç almayı) umdukları her seferinde, şeytan mutlaka onun idealindeki amaca ilişkin beklentisine gölge düşürmeye çabalamıştır.[²⁸⁶¹] Fakat Allah, şeytanın çabasını boşa çıkarır; dahası Allah, âyetlerini kendi içinde açık ve birbirlerini açıklayıcı kılar: zira (yalnızca) Allah’tır her şeyi bilen,[²⁸⁶²] her hükmünde tam isabet kaydeden.
(Ey Muhammed) Senden önce gönderdiğimiz hiçbir Resül ve hiçbir Nebi yoktur ki o, bir şeyi dilediği zaman şeytan, onun temennisine bir fitne karıştırmış olmasın. Ancak Allah, şeytanın karıştırdığını (o fitneyi) giderir, sonra da Allah kendi ayetlerini güçlendirir. Allah herşeyi hakkıyle bilendir; hüküm ve hikmet sahibidir.
Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ve de nebî bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair illa bir vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ve senden evvel bir resûl, illâ bir nebi göndermedik ki, illâ bir temennide bulunduğu zaman onun temennisine şeytan bir şey atıvermiştir. Fakat Allah şeytanın attığını defeder, sonra Allah, âyetlerini muhkem kı- lar ve Allah alîmdir, hakîmdir.
Senden önce hiç bir resul veya nebî göndermedik ki, halkının hidâyetini umarak gayret gösterdiğinde, Şeytan onun temennisi hakkında bir vesvese vermek, ümidini kırmak istemesin. Ama Allah, şeytanın attığı o vesveseyi giderir, sonra da âyetlerini sapasağlam, muhkem kılar. Zira Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Senden önce hiçbir resul ve nebi göndermemiştik ki o, temenni ettiği zaman, şeytan onun temennisine (bir düşünce) atmış olmasın. Fakat Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Allah, 'alim(bilen)dir, hakim (sağlamlaştıran)dır.
Senden evvel bir rasûl veyâ bir nebî göndermedik ki bir şey temennî itse şeytân onun sözine ilkââtda bulundı. Allâh Te'âlâ şeytânın ilkâ itdiğini ibtâl idüb sonra âyâtını tahkîm ve tesbît ider. Allâh bilici, ve muktezâ-yı hikmeti icrâ idicidir.
Senden önce de elçi veya nebi olarak gönderdiğimiz kimselerden hangisi bir şey tasarlasa Şeytan onun tasarladığı şeye mutlaka bir pislik bulaştırmıştır. Arkasından Allah, şeytanın bulaştırdığını gidermiş sonra da âyetlerini (zihinlerde) iyice pekiştirmiştir.[*] Allah bilir, doğru karar verir.
Senden önce hiç bir peygamber göndermedik ki, bir şeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmış olmasın. Ama Allah, şeytanın karıştırdığını giderir ve Allah, ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir, hakimdir.
Senden önce de Biz hiçbir resul veya nebî(15) göndermedik ki, onlardan biri birşey dilediğinde, şeytan onun dileğine bir vesvese karıştırmış olmasın.(16) Fakat Allah şeytanın attığı vesveseyi giderir ve âyetlerini sapasağlam yerleştirir. Zira Allah herşeyi bilen, her işi hikmetle yapandır.
Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o bir şey tasarladığında/okuduğunda, şeytan onun düşünce ve dileği içine bir şey atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini muhkemleştirir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
daħı viribimedük senden ilerü yalavaç [179a] ne daħı peyġamber lįkin ķaçan kim oķıdı bıraķdı şeyŧān oķımaķlıġı içinde pes bāŧıl eyledi Tañrı anı kim bıraġur-ıdı şeyŧānandan muḥkem eyleye Tañrı āyetlerini. daħı Tañrı bilicidür dürüst işlü dürüst sözlü.
Daḫı biz göndermedük senden burun bir peyġamberi, ne daḫı bir nebīyi, illāḳaçan yüregine fikr düşse yā tilāvetine, şeyṭān anuñ yüregine düşü‐rür, dilinden düşürür. Pes Tañrı Ta‘ālā giderür şeyṭān düşürdügi nesneyi. An‐dan ṣoñra muḥkem eyler Tañrı Ta‘ālā āyetlerini. Daḫı Tañrı Ta‘ālā ġāyet bi‐licidür.
(Ya Rəsulum!) Biz səndən əvvəl də (şəriət sahibi olan) elə bir rəsul, (şəriət sahibi olmayıb onun ardınca gedən) elə bir nəbi (peyğəmbər) göndərmədik ki, o, (hər hansı bir şeyi) arzu etdikdə Şeytan onun arzusuna (diləyinə vəsvəsə yolu ilə) bir xələl qatmasın! (Yaxud o, ayələrimizi oxumaq istədiyi zaman Şeytan onu çaşdırıb oxuduğu ayə barəsində pis bir fikir təlqin etməsin!) Lakin Allah Şeytanın vəsvəsini batil (yox) edər. Sonra isə Allah Öz ayələrini möhkəmlədər. Allah (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!
Never sent We a messenger or a Prophet before thee but when He recited (the message) Satan proposed (opposition) in respect of that which he recited thereof. But Allah abolisheth that which Satan proposeth. Then Allah establisheth His revelations. Allah is Knower, Wise;
Never did We send a messenger or a prophet before thee, but, when he framed a desire, Satan threw some (vanity)(2831) into his desire: but Allah will cancel anything (vain) that Satan throws in, and Allah will confirm (and establish) His Signs: for Allah is full of Knowledge and Wisdom:(2832)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |