Elleżîne in mekkennâhum fî-l-ardi ekâmû-ssalâte veâtevû-zzekâte veemerû bilma’rûfi venehev ‘ani-lmunker(i)(k) veli(A)llâhi ‘âkibetu-l-umûr(i)
O kişilerdir onlar ki onları yeryüzünde yerleştirdik mi namaz kılarlar, zekat verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve bütün işlerin sonucu, Allah'a varır.
O (mü’minler) ki, eğer yeryüzünde kendilerini yerleştirip iktidar imkânı verirsek; namazı dosdoğru ikame eder (şuurla ve huzurla yerine getirir)ler, zekâtı verirler, iyiliği emreder (yürütür)ler, kötülüğü yasaklayıp önlerlerdi. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.
O mü'minler ki, kendilerini yeryüzünde egemen kılsak, namaz ibadetine ağırlık verip, toplumda namazı devamlı kılınması ve duyarlı olunması gereken bir ibadet haline getirirler, arınmak için verilmesi gereken zekatı verirler, yapılması iyi ve doğru olanı emreder, yanlış ve kötü olanı yasaklarlar. Ama olup biten herşeyin sonucu hakkkında hüküm vermek Allah'a kalmıştır.
Allah'ın dinine, peygamberine yardım edenler, ülkelerinde, yeryüzünde, kendilerini iktidar mevkiine getirdiğimizde onlar na-mazı erkanına, şartlarına, vaktine riayet ederek âşikâre kılanlar, vicdanlarını, servetlerini sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenler, Kur'ân'ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü'minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü, planları, programları, adaleti uygulayarak kamu düzenini sağlayanlar, iyiliği emredenler, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü'minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü akıllarını kullanıp yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliğini temin edenlerdir. Elde edilecek güzel sonuçlar, Allah için, Allah rızası içindir.
Onlar, kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar. İşlerin sonu Allah'ındır.
Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.
Onlar, o müminlerdir ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu (kıyamette) Allah'a dönecektir.
Öyle müminler ki, onlara yeryüzünde imkân verdiğimizde namazı doğruca kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten sakındırırlar. Bütün işlerin (hayırlı) sonucunun Allah’a ait olduğunu bilirler.
Eğer onlara yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar. İşlerin sonu Allah'a varır.
Onlara yeryüzünde, yurt verdiğimizde, namaz kılarlar, zekât verirler, türe ile buyururlar, kötülükten akkorlar, Allaha dayanır işlerin sonu
Onlar öyle kimselerdir ki, şayet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği yayarlar ve kötülükten sakındırırlar. Her işin sonu Allah'a varacaktır.
Diyârından çıkarılanlara bir mekân viririz. Namâz kılanlara, zekât virenlere, iyilik idüb fenâlığa mâni’ olanlara Allâh yardım ider. Her şeyin ’âkıbeti Allâh’a râci’dir.
Onları biz yeryüzüne yerleştirirsek namaz kılarlar, zekat verirler, uygun olanı emrederler, fenalığı yasak ederler. İşlerin sonucu Allah'a aittir.
Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.
Onlar öyle kimselerdir ki, kendilerine bir yerde egemenlik versek, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten alıkoymaya çalışırlar. İşlerin sonu Allah’a varır.
Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır.
Onlar ki kendilerini yeryüzüne yöneticiler kıldığımız zaman namazı gözetir, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülükten menederler. Son karar ALLAH'a aittir.
Onlar (o müminlerdir) ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalığı yasak ederler. Bütün işlerin sonu sırf Allah'a âittir.
Onlar ki şayed kendilerini Arzda makamı iktıdara getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, ma'ruf ile emir ve Münkerden nehiy ederler bütün umurun akıbeti de sırf Allaha aiddir
Onlar öyle kimselerdir ki, eğer kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar verirsek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar. Bütün işlerin sonu (takdir ve hüküm) Allah’a aittir.
Eğer yeryüzünde onları egemen kılarsak, salâtı ikame ederler, zekâtı verirler¹, iyiliği buyururlar, kötülükten sakındırırlar. Bütün işlerin sonucu Allah'a dönecektir.
Onlar, (o müminlerdir ki) eğer kendilerine yer (yüzün) de bir iktidar mevkii verirsek dosdoğru namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emr ederler, kötülükden vaz geçirmiye çalışırlar. (Bütün) umurun aakıbeti (nihayet) Allaha (râci') dir.
Onlar ki, kendilerine yeryüzünde imkân (iktidar) verdiğimiz takdirde (gafletedalmazlar ve) namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten men' ederler. (Bütün) işlerin sonu ise Allah'a âiddir.
Onlar (o haksız yere yurtlarından çıkarılmış olanlar) öyle kimselerdir ki; yeryüzünde kendilerine imkân (fırsat) verirsek, namazı (zayi etmeden) gereği gibi kılar, zekâtı (yoksul, fakir, işsiz ve toplumun muhtaç kesimine) verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar (kötülüğün oluşumuna, zulüm ve haksızlığın yapılmasına engel olmaya çalıştıkları gibi, şiddet ve baskı döneminde bile yerine getiremedikleri ibadet ve dini vecibelerini bu durumda yerine getirirler). Nihayetinde işlerin sonucunu belirlemek ise Allah’a aittir.
Yeryüzünde kendilerine mekân edindirdiğimiz kimseler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyilikleri emrederler ve kötülüklere de engel olurlar. Bütün işlerin sonucunu belirlemek Allah’a aittir.
Onlar o kimselerdir ki eğer Biz onlara yeryüzünde bir yurt verecek olursak onlar yalvarıya dururlar, zekat verirler, uygunu buyururlar, uygunsuzdan alıkoyarlar. Her işin sonu Allah’a varır.
O mü/minler ki kendilerine yeryüzünde bir yer versek namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. İyilikle emrederler. Kötülükten nehiy ederler. İşlerin sonu Tanrı/nındır.
Onlar öyle kimselerdir ki, şayet kendilerine yeryüzünde imkân sağlasak, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği iş edinip ve çevresine de telkin ederek [emerû], kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.
Onları yeryüzünde yerleştirip iktidar sahibi kılacak olursak; dosdoğru namazı kılan, zekâtı veren, uygun olanı emreden ve kötü olandan sakındıran kimselerdir. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.
Onlar ki, kendilerine yeryüzünde güç ve egemenlik bahşettiğimiz zaman,şımarıp azgınlaşmazlar; aksine, beş vakit namazı hayatın merkezine yerleştirerek, onu dikkatle ve özenle, mümkün mertebe toplu hâlde kılarlar; ekonomik ve toplumsal bir kulluk olarak zekâtı verirler; insanlığa faydalı olan Allah’ın emrettiği iyi ve güzel şeyleri emreder, O’nun nehyettiği kötü ve zararlı olan her şeyi yasaklarlar. Ve bütün bunları, yalnızca Allah için yaparlar; çünkü bilirler ki: Her işin sonu Allah’a varır.Nihâî hükmü verecek, son sözü söyleyecek olan O’dur.
Onlar ki Yeryüzü’nde onlara iktidar gücü verdiğimizde, Namaz’ı kıldılar; Zekât’ı verdiler; Ma’rûf’u (Örfe Uygun Olan’ı / Bilindik Olan’ı) iş edindiler; Münker’den (Bilinmedik Olan’dan) kaçındılar. İşler’in sonu Allah’a aittir.
İnsanlar, - eğer yeryüzünde güvence ve istikrar sağlarsak bu huzurla-, dua edip zekat / vergi verebilirler, milleti millet yapan değerleri önerip sakıncalı olanları yasak ederler. Her işin sonucunu ise sadece Allah belirler...
Müslimler öyle kimselerdir ki kendilerine yeryüzünde iktidar imkânı verirsek, Salât-ı ve Zekât-ı dosdoğru ikame eder, iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar. Bütün işlerin sonucu Allah’a aittir. İnsanların dünyada yaptıklarına karşılık kesin hüküm Allah tarafından verilecektir.
Onlar (muhacirler), kendilerine yeryüzünde güç versek (de) namazı kılar, zekâtı verir; iyiliği emreder (öğütler), kötülükten engeller (sakındırır)lar. İşlerin sonu yalnızca Allah’a (var)ır.
O (cihad eden mü’minleri) yeryüzünde iktidar sahibi kılarsak onlar, namazı dosdoğru ve devamlı kılarlar, zekâtı verirler, (insanlara) iyiliği emrederler, kötülükten sakındırırlar.¹ Zâten bütün işler, sonunda Allah’a aittir.
[O yardıma layık olanlar ki,] kendilerini yeryüzünde egemen kılsak [dahî] salâta devam ederler, arınmak için verilmesi gerekeni verirler, yapılması iyi ve doğru olanı emreder, yanlış ve kötü olanı yasaklarlar; ama yine de, olup biten her şeyin sonucu Allah’a kalmıştır.
Eğer onlara yeryüzünde güç ve imkân verirsek, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğe engel olurlar. Nihayetinde işlerin sonucunu belirlemek Allah’a aittir. 2/238, 6/92, 19/55, 20/132, 24/37
Bu kimseler ki, eğer onlara yeryüzünde iktidar versek namazı hakkını vererek eda ederler; arınmak için ödenmesi gereken bedeli öderler; iyi, doğru ve yararlı olanı emreder, kötü, yanlış ve zararlı olandan da sakındırırlar. En nihayet işlerin sonucunu belirlemek Allah’a aittir.[²⁸⁴⁹]
Onlar (yurtlarından göç edenler ve onlara yardım edenler öyle müminlerdir) ki, eğer biz onları yeryüzüne yerleştirirsek; (onlara fetih ihsan edip, iktidara getirirsek, dünya işleri ile meşguliyetleri onların ibadetine engel olmaz) onlar namazı kılarlar, zekatı verirler ve ma'rûf ile emrederler. (Bütün beşeriyetin hayrını, selametini arzu ederler, onlara doğru yolu gösterirler, onlara örnek olurlar) Kötülüklerden de menederler. (Herkesin fazilet, huzur ve selamet içinde yaşamasına gayret ederler) Bütün işler sonunda Allah'a döner. (Yaptıklarının sevabı Allah katındadır.)
Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde mekan ve imkanlar verdiğimizde namazı kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü men ederler. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.
Onlar ki, eğer onları yeryüzünde yerleştirirsek (bir makamı iktidara getirirsek) namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve ma'ruf ile emrederler ve münkerden nehyeylerler ve bütün işlerin akibeti ise Allah Teâlâ'ya aittir.
Onlar öyle mükemmel insanlardır ki şayet kendilerine dünyada hakimiyet nasib edersek namazlarını hakkıyla ifa eder, zekâtlarını verir, iyi ve meşrû olanı yayar, kötülüğü önlerler. Bütün işlerin âkıbeti elbette Allah'a aittir. [24, 55]
O(Allah'ın dinine yardım ede)nleri yer yüzünde iktidara getirdiğimiz takdirde (zorbaların yoluna sapmazlar, bil'akis) namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir (her şey sonunda O'na varacaktır).
Onlar (yerlerinden çıkarılanlar) bir zümredir ki eğer onları arzda temkîn ider isek (yerleşdirir isek) namâzlarını kılarlar, zekâtlarını virirler, eyi şeylerle emr ve fenâ şeylerden nehy iderler. Her emrin âkıbeti Allâh Te'âlâ'yadır.
Onlar öyle kimselerdir ki eğer bir yere yerleştirsek namazı tam kılar, zekatı verir, marufa (Kur’an ölçülerine) uygun olanı ister, münkere (Kur’an’a ve insan doğasına uymayan şeye) karşı durur. Her işin sonu Allah’a varır.
Eğer onlara yeryüzünde imkan ve güç verirsek, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar. İşlerin sonu Allah'a aittir.
O kimseler ki, kendilerini yeryüzünde iktidara getirdiğimizde namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emredip kötülükten sakındırırlar. Sonunda bütün işlerin dönüşü Allah'adır.
Onlar o kişilerdir ki eğer kendilerini yeryüzünde imkân ve güç sahibi yapsak namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler, iyiliğe özendirirler, kötülükten sakındırırlar. Tüm iş ve oluşlar Allah'a varır.
anlar kim eger yir virevüz anlara yirde dururalar namāzı daħı vireler zekātı daħı buyuralar eyüyi daħı yıġalar yavuzdan. daħı Tañrı’nuñdur işlerüñ śoñı.
Ol kimseler ki eger yirlendürsevüz kendüleri ve berkitsevüz yir yüzinde,durġururlar namāzı, daḫı virürler zekātı ve ḫalḳa buyururlar yaḫşı işleri,daḫı ḳaytarurlar ḫalḳı yaman işlerden. Daḫı Tañrı Ta‘ālānuñ ḥükminedür bar‐ça işlerüñ ṣoñı.
O kəslər ki, əgər onları yer üzündə yerləşdirsək (onlara bir yer versək), namaz qılar, zəkat verər, (insanlara) yaxşı işlər görməyi əmr edib, pis işlər görməyi qadağan edərlər. Bütün işlərin sonu (nəticəsi) Allaha aiddir. (Allah qiyamət günü əməllərinə müvafiq olaraq mö’minlərə mükafat, kafirlərə isə cəza verəcəkdir).
Those who, if We give them power in the land, establish worship and pay the poor due and enjoin kindness and forbid iniquity. And Allah's is the sequel of events.
(They are) those who, if We establish them in the land, establish regular prayer and give regular charity, enjoin the right and forbid wrong:(2819) with Allah rests the end (and decision) of (all) affairs.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |