Venecceynâhu velûtan ilâ-l-ardi-lletî bâraknâ fîhâ lil’âlemîn(e)
Onu da, Lut'u da kurtarıp alemlere kutlu ettiğimiz yere ulaştırdık.
(Sonunda İbrahim’i) Onu ve Lut’u kurtarıp içinde, âlemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye-Filistin’e) ulaştırdık.
Ve biz O'nu da, kardeşinin oğlu Lût'u da gelecek bütün çağlar için kutlu kıldığımız ülkeye ulaştırdık.
Onu da, Lût'u da, âlemler için, insanlar için kutsal kıldığımız topraklara ulaştırıp kurtardık.
Onu da Lut'u da içinde alemler için bereketler verdiğimiz yere (ulaştırıp) kurtardık.
Onu ve Lut'u kurtarıp içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık.
Böylece İbrâhîm'i ve (kardeşinin oğlu) Lût'u, (Nemrud ve kavminden) kurtardık ve onları, içinde alemlere bereketler verdiğimiz arza (Şam'a) ulaştırdık.
Onu ve Lut’u, insanlar için mübarek kıldığımız memlekete doğru kurtardık.
Biz, İbrâhim ve Lût'u kurtararak âlemler için kutsal kıldığımız topraklara ulaştırdık.
Hem onu kurtardık, hem de Lût'u, âlemler için kutsal kıldığımız bir yere eriştirdik
O'nu da (kardeşinin oğlu) Lût'u da gelecek bütün çağlar için bereketli kıldığımız bir beldeye ulaştırıp kurtardık.
İbrâhîm’i de Lût’ı da tahlîs itdik ve sükkânına berekât virdiğimiz bir diyâra gönderdik.
Onu da, Lut'u da, alemler için kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.[366]
Onu da Lût’u da kurtarıp herkes için bereketli kıldığımız yere ulaştırdık.
Biz, onu ve Lût'u kurtararak, içinde cümle âleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.
Onu ve Lut'u, tüm insanlar için kutsal kıldığımız topraklara ulaştırıp kurtardık.
Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
Ve onu Lût ile beraber kurtarıp içinde âlemîne bereketler verdiğimiz Arza çıkardık
Böylece İbrâhîm’i ve (kardeşinin oğlu) Lût’u, (Nemrut ve kavminden) kurtardık ve onları, içinde âlemlere bereketler verdiğimiz, yere, (Şam’a) ulaştırdık.
Onu ve Lût'u kurtarıp, âlemler için bereketli kıldığımız yurda ulaştırdık.
Onu da, Lutu da — içinde âlemler için bereketler verdiğimiz arza (ulaşdırıb) — kurtardık.
Onu ve (kardeşinin oğlu) Lût'u, içinde âlemler için (maddî-ma'nevî) bereketler kıldığımız yere (Şam'a ulaştırıp) kurtardık.
Ve biz (onu) İbrahim’i ve Lut’u kurtararak onları insanlar için verimli ve bereketli kıldığımız bir bölgeye yerleştirdik.
Biz İbrahim ve Lut’u, insanların yaşadığı her dönem için örnek olsun diye, yeryüzünde bereketli kıldığımız bir yere, kurtarıp yerleştirdik.
Onu da, Lut’u da bütün insanlar için kutlu kıldığımız bir yurda gönderip kurtardık.
Onu da Lut'u da âlemler için bereketli kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
Ardından da, hem İbrahim’i, hem de kardeşinin oğlu Lût’u kâfirlerin elinden kurtardık ve tüm insanlık için hayır, mutluluk ve bereket kaynağı kıldığımız Şam diyârına, yani bugünkü Sûriye, Filistin ve Ürdün civarındaki kutsal topraklara ilettik. Artık tebliğ mücâdelesi bu bölgelerde yürütülecekti.
Âlemler için mübarek kıldığımız Arz’a yerleştirerek Lût’u da, onu da kurtardık.
Biz İbrahim’i de Lût’u da kurtarıp tüm dünyanın gözde mekanı, kutsal topraklara yönlendirdik.
İbrahim ve Lut aileleriyle beraber ateşli bir mücadelenin içinden çıkarak uzak bir yere yerleştiler. Ulaştıkları yerler bilmedikleri bereketlerle yaratılan topraklardı. Artık onları sakin, huzurlu, dilediklerini yapabilecekleri bir hayat bekliyordu.
Onu ve Lut’u kurtararak, [*] insanlar için bereketli kıldığımız toprağa [*] (ulaştırmıştık).
Onu ve (yeğeni) Lût’u, âlemler için mübârek kıldığımız bir beldeye çıkararak, kurtardık.¹
ve o’nu da, [kardeşinin oğlu] Lût’u da, gelecek bütün çağlar için ⁶⁶ kutlu kıldığımız bir beldeye ulaştırarak kurtardık.
Biz onu ve Lut’u kurtardık ve onları, bütün toplumlar için mübarek kıldığımız topraklara ulaştırdık. 51/24...37
Dahası onu ve (yeğeni) Lût’u (oradan) kurtararak, bütün milletler için[²⁷⁴²] mübarek kıldığımız yurda ilettik.[²⁷⁴³]
İbrahim'i ve (ona inanan) Lut'u ise (onların zulmünden kurtarıp) alemler için mübarek kıldığımız beldeye ulaştırdık!
Onu ve Lût’u kurtarıp, âlemlere bereketli kıldığımız yere ulaştırdık.
Ve O'nu ve Lût'u kurtarıp bir yere kavuşturduk ki, o yerde âlemler için bereketler vardır.
Onu Lût ile beraber kurtarıp, bütün insanlar için kutlu ve feyizli kıldığımız diyara ulaştırdık.
Onu ve Lut'u kurtarıp, alemlere bereketli kıldığımız bir yere getirdik.
İbrâhîm ve Lût'ı kurtarub 'âlemler içün mübârek kıldığımız yere (arâzi-i mukaddeseye) gönderdik. [¹]
Hem İbrahim’i hem de Lût’u âlemler için bereketli[*] kıldığımız o yere getirip kurtardık. 1
Onu da Lût'u da alemler için mübarek kıldığımız yere ulaştırıp, kurtardık.
Onu ve Lût'u kurtararak bütün insanlar için mübarek kıldığımız bir diyara ulaştırdık.
Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde âlemlere bereketler sakladığımız toprağa ulaştırdık.
daħı ķurtarduķ anı daħı lūŧ peyġamberi ol yirdin yaña kim bereket eyledük anuñ içinde ya'nį şam ili 'ālemlere.
Ḳurtarduḳ İbrāhīmi, Lūṭı daḫı ol yire ki bereket virdük aña, ni‘metleri çoḳolmaḳ bile, ‘ālemlere ve maḫlūḳāta ki Şām iḳlīmidür.
Biz onu da (İbrahimi də), (qardaşı oğlu) Lutu da (Nəmrud tayfasının əlindən qurtarıb) aləmlər üçün mübarək etdiyimiz (torpağında bəşər övladına bərəkətlər verdiyimiz) yerə (Şama) qovuşdurduq.
And We rescued him and Lot (and brought them) to the land which We have blessed for (all) peoples.
But We delivered him and (his nephew) Lut (and directed them) to the land(2727) which We have blessed for the nations.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |