15 Temmuz 2025 - 19 Muharrem 1447 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Enbiyâ Suresi 61. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kâlû fe/tû bihi ‘alâ a’yuni-nnâsi le’allehum yeşhedûn(e)

Öyleyse dediler, onu halkın gözü önüne getirin de söylediği söze tanıklıkta bulunsunlar.

(Hiddetlenip) Dediler ki: “Öyleyse, onu (İbrahim’i tutup) insanların gözü önüne (meydan yerine) getirin ki, ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahit olup görsünler.”

“O'nu insanların gözü önüne getirin, mahkemesi ve cezalandırılması halk önünde olsun da, belki ona şahit olunca, ondan ibret alırlar.”

“O halde onu halkın gözü önüne çıkarın. Olur ki, onu teşhis ederler.” dediler.

Dediler ki: "Öyleyse onu insanların gözlerinin önüne getirin. Olur ki onlar da şahit olurlar!"

Dediler ki: 'Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar.'

(Nemrud ve kavminin ileri gelenleri şöyle) dediler: “- Öyle ise, onu insanların gözleri önüne getirin, belki (yaptığı işe) şahidlik ederler.”

“İnsanların gözü önünde onu getirin ki, ona şahit olup ibret alsınlar” dediler.

“O halde, onu hemen insanların gözü önüne getirin, belki şâhitlik ederler” dediler.

«Getirin herkesin gözü önüne, ona tanık olalım» dediler

“Haydi, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsun” dediler.

Diğerleri de "Ânı herkesin huzûrına getürelim, göreceği ’azâba şâhid olsunlar" didiler.

60,61. Bazıları: "İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk" deyince, "O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin" dediler.

(Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.

60-61. Bazıları, “İbrâhim denen bir gencin bunları diline doladığını işitmiştik” deyince, “O halde, onu hemen insanların önüne getirin, belki birileri şahitlik eder” dediler.

O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.

"Onu kamunun huzuruna çıkarın ki tanık olsunlar," dediler.

"O halde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahidlik ederler" dediler.

Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler

(İçlerinden bir kısmı da,) “O hâlde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahitlik ederler” dediler.

“O halde onu insanların huzuruna getirin. Belki tanıklık eden çıkar” dediler.

Dediler: «O halde onu insanların gözleri önüne getirin. Olur ki onlar da (aleyhinde) şâhidlik ederler».

Dediler ki: “O halde onu halkın önüne getirin ki onlar şahitlik etsinler.”

“Öyle ise onu insanların gözü önüne getirin; belki (onun yaptığına) şâhidlik ederler” dediler.

Öyleyse dediler, onu halkın gözü önüne getirin de (söylediği söze) tanıklıkta bulunsunlar.

“İbrahim’i insanların karşısına getirin, belki İbrahim’in putları kırdığına dair şahitlik eden birisi bulunur.” dediler.

Dediler: "Getirin onu herkesin gözü önüne de onlar da tanıklık etsinler."

Nemrûdi/ler «— Onu nâs/ın gözü önüne getirin ki hakkında bildiklerine şehadet etsinler» dediler.

Bir kısmı da dedi ki: “Onu insanların gözü önüne getirin ki (cezaya) tanık olsunlar.”

Dediler ki: “Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.”

“Öyleyse, onu derhal yakalayıp insanlarla yüzleştirin ki, bu sözleri söylediğine şâhitlik etsinler!” dediler. Böylece, İbrahim’i tutup getirdiler ve:

-“Onu, tanıklık etmeleri için İnsanlar’ın göz-önüne getirin!” dediler.

Diğeri: " Getirin onu. Herkes görsün, belki tanıyanlar olur! "

Diğerleri: "O halde haydi onu insanların önüne getirin! Belki insanlar İbrahim aleyhine şahitlik eder!" dediler.

“Onu hemen insanların gözü önüne getirin! Belki şahitlik ederler.” demişlerdi.

(İçlerinden bir kısmı da) “Öyleyse, onu insanların gözünün önüne getirin de belki onun (bu putları kırdığını) bir gören bulunur.” dediler.

[Berikiler:] “Onu insanların karşısına çıkarın, [aleyhine] tanıklık etsinler!” dediler.

– Öyleyse onu halkın huzuruna çıkaralım belki birileri onun yaptığına şahitlik eder, dediler. 1/63

(Diğerleri) dediler ki: “Onu insanların önüne çıkarın; belki görgü şahitliği yapacak birileri çıkar!”

"O halde onu halkın huzuruna çıkaralım da, o zaman umulur ki, onun aleyhinde şahitlik edecek kimseler ortaya çıkar" dediler (ve herkesi toplayıp ona)

Dediler ki: Onu(İbrahimi) halkın gözünün önüne getirin belki (onun yaptığına) şahitlik ederler..

«Haydin dediler. O'nu nâsın gözleri önüne getiriniz; umulur ki onlar şehâdette bulunurlar.»

“Haydin, dediler, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsunlar. ”

Onu insanların gözü önüne getirin de (nasıl cezalandırılacağına) tanık olsunlar dediler.

"Onı (İbrâhîm'i) herkesin önüne getiriniz, bilenler şehâdet itsünler" didiler.

Diğerleri: “Getirin onu halkın önüne; belki bir gören olmuştur” diye karşılık verdi.

-Şahitlik etmeleri için onu halkın gözü önüne getirin, dediler.

“Öyleyse onu halkın önüne çıkarın da başına geleceklere herkes şahit olsun” dediler.

Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."

eyittiler “pes getürüñ anı ādemįler gözleri ķatında ola kim ŧanuķlıķ vireler.”

Eyitdiler: Getürüñüz anı ḫalḳuñ gözi ḳarşusına ola kim aña ṭanuḳ ola.

(Qalanları: ) “Bunların şahidlik edə bilmələri üçün onu (tapıb) camaatın gözü qabağına gətirin!” – dedilər.

They said: Then bring him (hither) before the people's eyes that they may testify.

They said, "Then bring him before the eyes of the people, that they may bear witness."


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.