16 Ocak 2025 - 16 Receb 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Enbiyâ Suresi 51. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velekad âteynâ ibrâhîme ruşdehu min kablu vekunnâ bihi ‘âlimîn(e)

Andolsun ki daha önce İbrahim'e onu doğru yola sevkedecek delilleri vermiştik ve onun, buna ehil olduğunu da biliyorduk.

Andolsun, bundan önce İbrahim’e de rüşdünü (nübüvvet yetkisini) vermiştik ve Biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde olduğunu) bilenlerdik.

Andolsun biz, Musa'dan çok önce İbrahim'e de, O'nu doğru yola sevkedecek, dürüstlük ve bilgi gücü vermiştik. Biz O'nun halini ve buna ehil olduğunu pek iyi biliyorduk.

Biz, peygamber olarak görevlendirilmeden önce İbrâhim'e, doğruluk olgunluk, akıl yürütme, tahlil kabiliyeti ve ufuk aydınlığı nasip etmiştik. Biz onun olgunluğu ve üstün hasletlere sahip olmayı hak ettiğini biliyorduk.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/124-141; 6/83; 11/51-60; 16/120-123.

Andolsun biz daha önce İbrahim'e doğru yolu bulma kabiliyeti vermiştik ve biz onu biliyorduk.

Andolsun, bundan önce İbrahim'e rüşdünü vermiştik ve biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde olduğunu) bilenlerdik.

Azametim hakkı için, biz Mûsa'dan evvel de İbrahîm'e hidayetini vermiştik ve biz, buna (peygamberliğe) ehil olduğunu biliyorduk.

Andolsun! Biz önceden İbrahim’e, doğru yolu bulma kararlılığını verdik. Biz onun (ehil olduğunu) biliyorduk.

Andolsun ki, daha önce İbrâhim'e de doğru düşünme yeteneği vermiştik. Biz onu biliyorduk.[327]

[327] Rüşd/sağduyu hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XII, 467-468.

İbrahim'e önceden yetkinlik vermiş idik, biz onu bilenlerdeniz

Andolsun ki, biz daha önce İbrahim'e de doğru yolu bulma yeteneğini vermiştik. Zaten biz onu(n nebiliğe ehil olduğunu) daha baştan biliyorduk. 

Bkz. 6/75Ayette, “yetenek, yeterlilik” anlamındaki “rüşd” terimi; Hz. İbrahim’in nebi olmadan önce hidayet ve doğruluk yolunda Allah’ın kudretini, eşs... Devamı..

İbrâhîm’e evvelce irâe-i tarîk itmişidik. Biz ânın müstehak oldığını biliyor idik.

And olsun ki, daha önce İbrahim'e de akla uygun olanı göstermiştik. Biz onu biliyorduk.

Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.

Biz daha önce İbrâhim’e doğru düşünme yeteneği vermiştik. Biz onu biliyorduk.

Andolsun biz İbrahim'e daha önce rüşdünü vermiştik. Biz onu iyi tanırdık.  

 Tefsirlerde, âyetteki «rüşd» kelimesinin peygamberlik anlamına, yahut Hz. İbrahim’in risâletten önce de sahip olduğu hidayet ve doğruluk manasına gel... Devamı..

Biz daha önce de İbrahim'e anlama ve kavrama yeteneğini bağışlamıştık. Biz onu çok iyi biliyorduk.

İbrahim, Tanrı'yı keşfetmek için çok mu zekiydi, yoksa Tanrı onun kurtuluşu hakkettiğini bildiğinden ona akıl ve anlayış mı verdi? Dünya, aramızdan te... Devamı..

And olsun ki biz daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik (akla uygun olanı göstermiştik). Biz onu biliyorduk.

Şanım hakkı için bundan evvel de İbrahime rüşdünü vermiştik

Ve kasem olsun ki, biz İbrâhîm’e daha önce rüşdünü (peygamberlere has olan kemal hâlini) vermiştik. Ve (zaten) biz onu (n, peygamberliğe ehil olduğunu, ezelî ve ebedî olan ilmimiz ile) biliyorduk.

Ant olsun İbrahim'e rüşdünü¹ vermiştik. Biz, onu tanıyorduk.

1- Doğru düşünme yetisi, isabetli davranma olgunluğu.

Andolsun ki biz daha evvel Ibrâhîme de rüşdünü verdik ve biz onu (n buna ehil olduğunu) bilenlerdik.

Ve and olsun ki, daha önce İbrâhîm'e de rüşdünü (doğruyu bulma kabiliyetini)vermiştik ve onu(n buna ehil olduğunu) bilenler idik.

Ve muhakkak ki, biz daha (küçük olup peygamber olmadan) önce de İbrahim’e, doğru yolu bulma yeteneğini vermiştik. Biz onun hâlini ve buna ehil olduğunu pekiyi biliyorduk. *

(*) Hz. İbrahim’e peygamber olmadan önce doğru yolu bulma yeteneğinin verildiğine dair aşağıdaki tefsir metinlerine bkz: Yani ayette, “yetenek, yeterl... Devamı..

Biz İbrahim’i çok iyi bilen olduğumuz için, (ona elçiliğimizi vermeden) daha önce olgunluk (doğru düşünme yeteneğini) vermiştik.

Ant olsun ki Biz bundan önce İbrahim’in olgunluğunu sağlamıştık, Biz onu iyice tanıyorduk.

* Biz İbrahim/e bundan evvel [³] hayır ve salâh yolunu vermiştik, onun buna ehil olduğunu biliyorduk.

[3] Nübüvvetten evvel veya Musa ile Harun'dan evvel.

Andolsun Biz daha önce İbrahim’e doğru yolu bulma yeteneği [ruşd] vermiştik. Biz zaten onu biliyorduk.¹⁷

17 Hz. İbrâhim’in kıssası için Bkz. Sâffât, 37/83-113

Şüphesiz bundan (erginlik çağına ermeden) önce İbrahim'e rüştünü (peygamberliği) vermiştik ve biz onu (buna liyakatli) bilenlerdik.

Doğrusu Biz, Mûsâ’dan çok daha önce, İbrahim’e üstün ahlâkî özellikler ve sağlam bir muhâkeme yeteneği vererek, ona da hak ettiği olgunluğu bahşetmiştik; çünkü onun buna lâyık olduğunu çok iyi biliyorduk.

And olsun önceden İbrahim’e rüşdünü verdik! Onu bilmekteydik.

Biz İbrahim’e daha genç yaşında olgunluk vermiştik. Tabiki olacakları biliyorduk:

Muhakkak ki daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik! Zaten onu biliyorduk!

Yemin olsun ki İbrahim’e olgunluğunu daha önce vermiştik. [*] Biz onu iyi tanırdık.

Bu ayet En‘âm 6:74-77’deki mesajın doğru anlaşılması için son derece önemlidir.

Yemin olsun ki, (Peygamber olmadan)¹ önce de İbrahim’e îman olgunluğu vermiştik ve Biz zâten onun buna (ehil olduğunu da) biliyorduk.

1 Celâleyn.

VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz [Musa’dan] çok önce İbrahim’e (de) sağduyu vermiştik; ⁵⁹ ve o’na [yön veren saiki] biliyorduk,

59 Rüşd (bu anlam örgüsü içinde “sağduyu”) isminin sonunda yer alan “onun” (hû) iyelik zamiri, Hz. İbrahim’in Allah’ın kudretini, eşsiz ve benzersiz o... Devamı..

Andolsun ki biz daha önce de İbrahim’e doğruyu bulma yeteneği vermiştik, Biz onun buna ehil olduğunu biliyorduk. 2/135, 3/95, 4/125, 6/74...83, 16/123, 22/78, 60/4

DOĞRUSU Biz, (Musa’dan) çok daha önce İbrahim’e de doğru işleyen bir muhakeme vermiştik; (İbrahim’in) bununla (doğru yolu bulacağını) daha baştan biliyorduk.[²⁷³⁴]

[2734] Doğru işleyen muhakeme, onun sanata bakıp sanatkârı, esere bakıp müessiri, fiile bakıp faili bulmasını sağladı (Bkz: 6:74-79).

Andolsun ki Biz, daha önce İbrahim'e de rüşdünü (küçüklüğünden itibaren doğru yolu bulma yeteneğini) vermiştik ve biz onu (onun beşeriyetin hidayete nail olmasını dilediğini) bilenlerdik. (Nitekim)

Ve daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.

Ve andolsun ki, İbrahim'e de bundan evvel rüşdünü vermiştik ve Biz O'na âlimler idik.

Biz Mûsâ'dan önce de İbrâhim'e hidâyet ve akl-ı selim verdik. Biz onun halini pek iyi biliyorduk. [6, 83; 2, 124-141; 11, 51-60; 16, 120-123]

Hz. İbrahim’e verilen rüşd, ya nübüvvetten önceki hidâyet ve güzel hal yahut nübüvvet olabilir.

Andolsun biz, daha önceden İbrahim'e de doğru yolu bulma yeteneğini vermiştik. Zaten biz onu(n olgun insan olduğunu) biliyorduk.

Ve onlardan evvel İbrâhîm'e rüşd ve sedâd virdik, onun buna müstehak oldığını biz biliyorduk.

Daha önce de İbrahim’e olgunluk vermiştik. Biz ondaki olgunluğu biliriz.

Daha önce de İbrahim'e doğru yolu göstermiştik. Biz onu biliyorduk.

Daha önce Biz İbrahim'e de doğru yolu bulmasını sağlayacak bir sağduyu ve olgunluk vermiştik; çünkü onun buna lâyık olduğunu biliyorduk.

Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden, doğruyu bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz.

daħı bayıķ virdük ibrāhįm’e ŧoġru yolın ilerüden ya'nį resįde olmadın daħı olduķ anı biliciler.

Taḥḳīḳ biz virdük İbrāhīme hidāyeti, Mūsādan ve Hārūndan burun. Daḫıbiz anuñ ḥālini bilürdük.

Biz daha öncə İbrahimə də doğru yolu nəsib etmişdik (peyğəmbərlik ehsan buyurmuşduq). Biz onu (onun buna layiq olduğunu) bilirdik.

And We verily gave Abraham of old his proper course, and We were Aware of him,

We bestowed aforetime on Abraham his rectitude(2712) of conduct, and well were We acquainted with him.(2713)

2712 Rushd: right conduct, corresponding in action to the quality expressed in the epithet Hanif (sound or true in Faith) applied to Abraham in 2:135 ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.