Velekad âteynâ ibrâhîme ruşdehu min kablu vekunnâ bihi ‘âlimîn(e)
Andolsun ki daha önce İbrahim'e onu doğru yola sevkedecek delilleri vermiştik ve onun, buna ehil olduğunu da biliyorduk.
Andolsun, bundan önce İbrahim’e de rüşdünü (nübüvvet yetkisini) vermiştik ve Biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde olduğunu) bilenlerdik.
Andolsun biz, Musa'dan çok önce İbrahim'e de, O'nu doğru yola sevkedecek, dürüstlük ve bilgi gücü vermiştik. Biz O'nun halini ve buna ehil olduğunu pek iyi biliyorduk.
Andolsun biz daha önce İbrahim'e doğru yolu bulma kabiliyeti vermiştik ve biz onu biliyorduk.
Andolsun, bundan önce İbrahim'e rüşdünü vermiştik ve biz onu (doğruyu seçme yeteneğinde olduğunu) bilenlerdik.
Azametim hakkı için, biz Mûsa'dan evvel de İbrahîm'e hidayetini vermiştik ve biz, buna (peygamberliğe) ehil olduğunu biliyorduk.
Andolsun! Biz önceden İbrahim’e, doğru yolu bulma kararlılığını verdik. Biz onun (ehil olduğunu) biliyorduk.
İbrahim'e önceden yetkinlik vermiş idik, biz onu bilenlerdeniz
Andolsun ki, biz daha önce İbrahim'e de doğru yolu bulma yeteneğini vermiştik. Zaten biz onu(n nebiliğe ehil olduğunu) daha baştan biliyorduk.
İbrâhîm’e evvelce irâe-i tarîk itmişidik. Biz ânın müstehak oldığını biliyor idik.
And olsun ki, daha önce İbrahim'e de akla uygun olanı göstermiştik. Biz onu biliyorduk.
Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
Biz daha önce İbrâhim’e doğru düşünme yeteneği vermiştik. Biz onu biliyorduk.
Andolsun biz İbrahim'e daha önce rüşdünü vermiştik. Biz onu iyi tanırdık.
Biz daha önce de İbrahim'e anlama ve kavrama yeteneğini bağışlamıştık. Biz onu çok iyi biliyorduk.
And olsun ki biz daha önce İbrahim'e de rüşdünü vermiştik (akla uygun olanı göstermiştik). Biz onu biliyorduk.
Şanım hakkı için bundan evvel de İbrahime rüşdünü vermiştik
Ve kasem olsun ki, biz İbrâhîm’e daha önce rüşdünü (peygamberlere has olan kemal hâlini) vermiştik. Ve (zaten) biz onu (n, peygamberliğe ehil olduğunu, ezelî ve ebedî olan ilmimiz ile) biliyorduk.
Andolsun ki biz daha evvel Ibrâhîme de rüşdünü verdik ve biz onu (n buna ehil olduğunu) bilenlerdik.
Ve and olsun ki, daha önce İbrâhîm'e de rüşdünü (doğruyu bulma kabiliyetini)vermiştik ve onu(n buna ehil olduğunu) bilenler idik.
Ve muhakkak ki, biz daha (küçük olup peygamber olmadan) önce de İbrahim’e, doğru yolu bulma yeteneğini vermiştik. Biz onun hâlini ve buna ehil olduğunu pekiyi biliyorduk. *
Biz İbrahim’i çok iyi bilen olduğumuz için, (ona elçiliğimizi vermeden) daha önce olgunluk (doğru düşünme yeteneğini) vermiştik.
Ant olsun ki Biz bundan önce İbrahim’in olgunluğunu sağlamıştık, Biz onu iyice tanıyorduk.
Şüphesiz bundan (erginlik çağına ermeden) önce İbrahim'e rüştünü (peygamberliği) vermiştik ve biz onu (buna liyakatli) bilenlerdik.
Doğrusu Biz, Mûsâ’dan çok daha önce, İbrahim’e üstün ahlâkî özellikler ve sağlam bir muhâkeme yeteneği vererek, ona da hak ettiği olgunluğu bahşetmiştik; çünkü onun buna lâyık olduğunu çok iyi biliyorduk.
And olsun önceden İbrahim’e rüşdünü verdik! Onu bilmekteydik.
Biz İbrahim’e daha genç yaşında olgunluk vermiştik. Tabiki olacakları biliyorduk:
Muhakkak ki daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik! Zaten onu biliyorduk!
VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz [Musa’dan] çok önce İbrahim’e (de) sağduyu vermiştik; ⁵⁹ ve o’na [yön veren saiki] biliyorduk,
Andolsun ki biz daha önce de İbrahim’e doğruyu bulma yeteneği vermiştik, Biz onun buna ehil olduğunu biliyorduk. 2/135, 3/95, 4/125, 6/74...83, 16/123, 22/78, 60/4
Andolsun ki Biz, daha önce İbrahim'e de rüşdünü (küçüklüğünden itibaren doğru yolu bulma yeteneğini) vermiştik ve biz onu (onun beşeriyetin hidayete nail olmasını dilediğini) bilenlerdik. (Nitekim)
Ve daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
Ve andolsun ki, İbrahim'e de bundan evvel rüşdünü vermiştik ve Biz O'na âlimler idik.
Andolsun biz, daha önceden İbrahim'e de doğru yolu bulma yeteneğini vermiştik. Zaten biz onu(n olgun insan olduğunu) biliyorduk.
Ve onlardan evvel İbrâhîm'e rüşd ve sedâd virdik, onun buna müstehak oldığını biz biliyorduk.
Daha önce de İbrahim’e olgunluk vermiştik. Biz ondaki olgunluğu biliriz.
Daha önce de İbrahim'e doğru yolu göstermiştik. Biz onu biliyorduk.
Daha önce Biz İbrahim'e de doğru yolu bulmasını sağlayacak bir sağduyu ve olgunluk vermiştik; çünkü onun buna lâyık olduğunu biliyorduk.
Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden, doğruyu bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz.
daħı bayıķ virdük ibrāhįm’e ŧoġru yolın ilerüden ya'nį resįde olmadın daħı olduķ anı biliciler.
Taḥḳīḳ biz virdük İbrāhīme hidāyeti, Mūsādan ve Hārūndan burun. Daḫıbiz anuñ ḥālini bilürdük.
Biz daha öncə İbrahimə də doğru yolu nəsib etmişdik (peyğəmbərlik ehsan buyurmuşduq). Biz onu (onun buna layiq olduğunu) bilirdik.
And We verily gave Abraham of old his proper course, and We were Aware of him,
We bestowed aforetime on Abraham his rectitude(2712) of conduct, and well were We acquainted with him.(2713)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |