Velekad âteynâ mûsâ vehârûne-lfurkâne vediyâen veżikran lilmuttekîn(e)
Ve andolsun ki Musa'ya ve Harun'a, hakkı batıldan ayıran ve çekinenlere ışık ve öğüt olan kitabı verdik.
Andolsun, Biz Musa’ya ve Harun’a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, (Hakk ile Bâtıl’ı birbirinden ayıran) Furkan’ı (Tevrat’ın aslını) verdik.
Ve gerçek şu ki biz, Musa ile Harun'a Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için, doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı olarak kitabı verdik.
Biz Mûsâ'ya ve Hârûn'a hakkı bâtıldan, helâli haramdan, imanı küfürden ayıran bilgileri içeren şeriat, mûcizeler vermiş, düşmanlarına karşı zafer ihsan etmiş, Tevrat'ı lütfetmiştik. O, takvâ sahipleri için, Allah'a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü'minler için bir ışık ve bir öğüt idi.
Andolsun biz Musa ile Harun'a takva sahipleri için bir ışık ve bir öğüt olarak hakkı batıldan ayıran kitabı (furkanı) verdik.
Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.
Yemin olsun ki, biz Mûsa ile Hârûn'a, takva sahipleri için bir nasihat ve bir nur olarak, hak ile bâtılı ayıran Tevrat'ı vermiştik.
Andolsun! Biz Musa ve Harun’a, kendilerini koruyan muttakiler için mesaj ve ışık olan, her şeyi açıklayıcı bir kitap verdik.
Musa ile Harun'a —sakınçlara ışık olan, öğüt olan — ayırıcı kitap verdik!
Andolsun ki biz, Musa ve Harun'a, hakkı batıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar için doğruyu eğriden ayıran bir kitap (Tevrat'ı) verdik.
48, 49. Biz Mûsâ ve Hârûn’a hak ile bâtılı tefrîk itdiren ve cehâlete karşu ziyâ neşr iden ve Allâh te’âlânın henüz mestûr ’azâbından havf idenlere ve vakit ve sa’atin geleceğini titreyerek düşünenlere nasîhat viren bir kitâb i’tâ iyledik.
And olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran Kitap'ı sakınanlar için ışık ve öğüt olarak verdik.
48-49. Andolsun ki, Mûsâ ve Hârûn’a, günahtan sakınan, görmedikleri halde rablerinden korkan ve kıyametin kaygısını taşıyanlar için bir ayırma ölçütü, bir ışık, bir hatırlatıcı kaynak (kitap) verdik.
Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.
Musa'ya ve Harun'a Yasalar Kitabını, erdemliler için bir ışığı, bir mesajı verdik.
Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takva sahibleri için bir ışık ve öğüt olarak verdik.
Celâlim hakkı için biz Musâ ile Harûna fürkan ve bir zıya ve bir zikir vermiştik, müttekıler için
Kasem olsun ki, biz Mûsâ ile Hârûn’a, takva sahipleri için bir öğüt ve bir nur olarak, Furkân’ı (hak ile bâtılı ayıran Tevrât’ı) verdik.
Andolsun ki biz Musa ile Hâruunu bir zıyaa, takvaa saahibleri için de bir şeref olan fürkaanı verdik.
Celâlim hakkı için, Mûsâ ve Hârûn'a (hak ile bâtılı ayıran) Furkan'ı ve takvâ sâhibleri için bir ışık ve bir nasîhat olan (Tevrât)ı verdik.
Ve muhakkak ki, biz Musa ile Harun’a, (kötülüklerden) korunup sakınmakta olan kimseler için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, (manevi) ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı (hatırlatıcı olarak kitabı) verdik.
Muhakkak ki, Musa’ya ve Harun’a, Allah’dan sakınıp korunanlar için, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edici, geleceğe ışık tutan ve bir öğüt olan (Tevrat)’ı verdik.
Gerçekten Biz Musa ile Harun’a doğruyu iğriden ayırıcı olan Tevrat’ı verdik, sakınanlar için ışık olsun, öğüt olsun diye.
* Biz, Musa/ya ve Harun/a hak ile bâtılı ayırır, ziya verir, sakınanlara öğüt ve ibret verir bir Kitap vermiştik.
Andolsun Biz, Musa’ya ve Harun’a hak ve batılı ayırt eden ve sorumluluk bilincine sahip olanlar için bir ışık ve bir öğüt/bilgi olan Kitab’ı verdik.
Şüphesiz biz Musa ve Harun'a, takva sahipleri için bir ışık, bir hatırlatma ve hakla batılı ayıranı (Tevrat'ı) verdik.
Doğrusu Biz, vaktiyle Mûsâ ile Hârûn’a da, kötülüklerden titizlikle sakınan o takvâ sahipleri için gönülleri aydınlatan bir ışık kaynağı ve bir öğüt ve hikmet kitabı olarak Tevrat’ı, doğruyu eğriden ayırmaya yarayan o şaşmaz ölçüyü vermiştik.
Müttakîler / Sakınıp Korunanlar için bir zikir ve ziyâ (ışık) olmak üzere Furkan’ı Harun’a ve Musa’ya verdik.
Biz Musa ve Harûn'a kılı kırk yaran bir Kitap vermiştik. Hem de sağlamcılar için bir ışık ve unutulmaz bir anı olmak üzere.
Musa ile Harun’a Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğruyu yanlışı ayırt edici olarak kitabımızı gönderdik! Kitabımızla onların karanlıklarını aydınlattık! Onlara iyi insan olma yolunu gösterdik!
Yemin olsun ki biz Musa’ya ve Harun’a, [muttakî]ler (duyarlı olanlar) için [furkân]’ı (doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini), aydınlığı ve (gerçeği) hatırlatan (öğüdü) vermiştik.
Yemin olsun ki Mûsa ve Hârûn’a, Allah’tan sakınan (müttakiler) için hakkı bâtıldan ayıran, (hakka) ışık tutan ve (hakkı) hatırlatan (Tevrât’ı)¹ Biz verdik.
VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz Musa ile Harun’a, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ⁵⁷ ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı [olarak vahyimizi] bahşettik;
Andolsun ki biz Musa ve Harun’a hakkı batıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan ve sakınıp korunanlar için öğüt olan mesaj verdik. 2/257, 5/15- 16, 7/144- 145, 14/5, 57/7- 8- 9
DOĞRUSU Biz, Musa ve Harun’a, hakkı bâtıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan[²⁷²⁹] ve sorumluluk bilincine sahip olanlara (yabancılaştıkları özlerini) hatırlatan bir mesaj vermiştik;[²⁷³⁰]
Andolsun ki Biz; Musa ile Harun'a -takva sahiplerine bir nur ve öğüt olmak üzere- Furkan'ı (Tevrat'ın içinde yer alan hak ile batılı ayıran hükümleri) ihsan ettik. (Onun ümmetinde olup da bu hükümleri yerine getiren)
Ve biz, Mûsâ’ya ve Hârûn’a (hak ve bâtılı ayırdeden) Furkan’ı verdik. Ve O, korunanlar için bir ışık ve öğüt olsun diye.
Kasem olsun ki, Biz Mûsa'ya ve Harun'a Furkan ve bir ziya ve muttakîler için bir öğüt vermiştik.
Biz, Mûsâ ile Harun'a, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı (hakkı batıldan ayıran kitabı) verdik.
Andolsun biz, Musa'ya ve Harun'a hak ve batılı ayırdeden ve korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Kitabı verdik.
Biz Mûsâ ve Hârûn'a hak ile bâtıl arasını ayıran, zulmet-i küfri izâle iden, erbâb-ı ittikâya nasîhat viren kitâbı virdik.
Musa ve Harun'a Sakınanlar için aydınlık zikir (öğüt) ve furkanı verdik.
Biz Musa ile Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık ve öğüt olarak, hakkı bâtıldan ayırt eden Tevrat'ı vermiştik.
Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı verdik.
48-49. daħı bayıķ virdük mūsā’ya daħı hārūn’a tevrįt’i daħı aydınlıķ daħı ögüd śaķınıcılara anlar kim [172a] ķorķarlar çalabı’larından ġāyıb iken daħı anlar ķıyāmetden ķorķıcılardur.
Taḥḳīḳ biz virdük Mūsā ile Hārūna ḥaḳḳı bāṭıldan ayırıcı kitāb. Daḫıaydınlıḳ virdük, daḫı ögütler virdük andan ḳorḳanlara.
Biz Musa və Haruna Furqanı (haqqı batildən ayıran Tövratı doğru yolu göstərən) bir nur və müttəqilərdən ötrü öyüd-nəsihət olaraq vermişdik.
And We verily gave Moses and Aaron the Criterion (of right and wrong) and a light and a Reader far those who keep from evil
In the past We granted to Moses and Aaron the criterion (for judgment),(2709) and a Light and a Message for those who would do right,-
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |