24 Ocak 2025 - 24 Receb 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Enbiyâ Suresi 48. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velekad âteynâ mûsâ vehârûne-lfurkâne vediyâen veżikran lilmuttekîn(e)

Ve andolsun ki Musa'ya ve Harun'a, hakkı batıldan ayıran ve çekinenlere ışık ve öğüt olan kitabı verdik.

Andolsun, Biz Musa’ya ve Harun’a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, (Hakk ile Bâtıl’ı birbirinden ayıran) Furkan’ı (Tevrat’ın aslını) verdik.

Ve gerçek şu ki biz, Musa ile Harun'a Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için, doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı olarak kitabı verdik.

Biz Mûsâ'ya ve Hârûn'a hakkı bâtıldan, helâli haramdan, imanı küfürden ayıran bilgileri içeren şeriat, mûcizeler vermiş, düşmanlarına karşı zafer ihsan etmiş, Tevrat'ı lütfetmiştik. O, takvâ sahipleri için, Allah'a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü'minler için bir ışık ve bir öğüt idi.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/53; 3/4; 25/1.

Andolsun biz Musa ile Harun'a takva sahipleri için bir ışık ve bir öğüt olarak hakkı batıldan ayıran kitabı (furkanı) verdik.

Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.

Yemin olsun ki, biz Mûsa ile Hârûn'a, takva sahipleri için bir nasihat ve bir nur olarak, hak ile bâtılı ayıran Tevrat'ı vermiştik.

Andolsun! Biz Musa ve Harun’a, kendilerini koruyan muttakiler için mesaj ve ışık olan, her şeyi açıklayıcı bir kitap verdik.

Andolsun, Mûsâ ve Hârûn'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takvâ sahipleri için ışık ve hatırlatıcı bilgi kaynağı olarak verdik.[326]

[326] Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn’a verilen kitabın özellikleri hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XII, 462-465.

Musa ile Harun'a —sakınçlara ışık olan, öğüt olan — ayırıcı kitap verdik!

Andolsun ki biz, Musa ve Harun'a, hakkı batıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar için doğruyu eğriden ayıran bir kitap (Tevrat'ı) verdik.

Bkz. 2/53, 3/4, 25/1Kur’an için de kullanılan “Furkan” sıfatı “hakkı batıldan, imanı küfürden, helalı haramdan, doğruyu eğriden, hayrı şerden ayıran ... Devamı..

48, 49. Biz Mûsâ ve Hârûn’a hak ile bâtılı tefrîk itdiren ve cehâlete karşu ziyâ neşr iden ve Allâh te’âlânın henüz mestûr ’azâbından havf idenlere ve vakit ve sa’atin geleceğini titreyerek düşünenlere nasîhat viren bir kitâb i’tâ iyledik.

And olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran Kitap'ı sakınanlar için ışık ve öğüt olarak verdik.

Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı[364] (Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik.

Furkân, hak ile batılı birbirinden ayıran demektir.

48-49. Andolsun ki, Mûsâ ve Hârûn’a, günahtan sakınan, görmedikleri halde rablerinden korkan ve kıyametin kaygısını taşıyanlar için bir ayırma ölçütü, bir ışık, bir hatırlatıcı kaynak (kitap) verdik.

Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.  

 Âyetteki «Furkan» kelimesinin, terim olarak anlamı, hakkı bâtıldan, yani iyi ve doğru olanı, kötü ve yanlış olandan ayıran, bunun için ölçüler getire... Devamı..

Musa'ya ve Harun'a Yasalar Kitabını, erdemliler için bir ışığı, bir mesajı verdik.

Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takva sahibleri için bir ışık ve öğüt olarak verdik.

Celâlim hakkı için biz Musâ ile Harûna fürkan ve bir zıya ve bir zikir vermiştik, müttekıler için

Kasem olsun ki, biz Mûsâ ile Hârûn’a, takva sahipleri için bir öğüt ve bir nur olarak, Furkân’ı (hak ile bâtılı ayıran Tevrât’ı) verdik.

Ant olsun ki, Mûsâ ve Hârûn'a takva sahipleri için bir ışık olan, bir öğüt olan Furkan'ı¹ verdik.

1- Hakk ile Batıl\ı, iman ile küfrü, güzel ile çirkini, iyi ile kötüyü birbirinden ayırma ölçüsü.

Andolsun ki biz Musa ile Hâruunu bir zıyaa, takvaa saahibleri için de bir şeref olan fürkaanı verdik.

Celâlim hakkı için, Mûsâ ve Hârûn'a (hak ile bâtılı ayıran) Furkan'ı ve takvâ sâhibleri için bir ışık ve bir nasîhat olan (Tevrât)ı verdik.

Ve muhakkak ki, biz Musa ile Harun’a, (kötülüklerden) korunup sakınmakta olan kimseler için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, (manevi) ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı (hatırlatıcı olarak kitabı) verdik.

Muhakkak ki, Musa’ya ve Harun’a, Allah’dan sakınıp korunanlar için, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edici, geleceğe ışık tutan ve bir öğüt olan (Tevrat)’ı verdik.

Gerçekten Biz Musa ile Harun’a doğruyu iğriden ayırıcı olan Tevrat’ı verdik, sakınanlar için ışık olsun, öğüt olsun diye.

* Biz, Musa/ya ve Harun/a hak ile bâtılı ayırır, ziya verir, sakınanlara öğüt ve ibret verir bir Kitap vermiştik.

Andolsun Biz, Musa’ya ve Harun’a hak ve batılı ayırt eden ve sorumluluk bilincine sahip olanlar için bir ışık ve bir öğüt/bilgi olan Kitab’ı verdik.

Şüphesiz biz Musa ve Harun'a, takva sahipleri için bir ışık, bir hatırlatma ve hakla batılı ayıranı (Tevrat'ı) verdik.

Doğrusu Biz, vaktiyle Mûsâ ile Hârûn’a da, kötülüklerden titizlikle sakınan o takvâ sahipleri için gönülleri aydınlatan bir ışık kaynağı ve bir öğüt ve hikmet kitabı olarak Tevrat’ı, doğruyu eğriden ayırmaya yarayan o şaşmaz ölçüyü vermiştik.

Müttakîler / Sakınıp Korunanlar için bir zikir ve ziyâ (ışık) olmak üzere Furkan’ı Harun’a ve Musa’ya verdik.

Biz Musa ve Harûn'a kılı kırk yaran bir Kitap vermiştik. Hem de sağlamcılar için bir ışık ve unutulmaz bir anı olmak üzere.

Musa ile Harun’a Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğruyu yanlışı ayırt edici olarak kitabımızı gönderdik! Kitabımızla onların karanlıklarını aydınlattık! Onlara iyi insan olma yolunu gösterdik!

Yemin olsun ki biz Musa’ya ve Harun’a, [muttakî]ler (duyarlı olanlar) için [furkân]’ı (doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini), aydınlığı ve (gerçeği) hatırlatan (öğüdü) vermiştik.

Yemin olsun ki Mûsa ve Hârûn’a, Allah’tan sakınan (müttakiler) için hakkı bâtıldan ayıran, (hakka) ışık tutan ve (hakkı) hatırlatan (Tevrât’ı)¹ Biz verdik.

1 Bu özellikleri taşıyan Tevrât, Hz. Mûsa (a.s)’a Allah tarafından Sina Dağında verilen Tevrât’tır. Yoksa Yahûdîlerin Tevrât olduğunu varsaydıkları ki... Devamı..

VE GERÇEK ŞU Kİ, Biz Musa ile Harun’a, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ⁵⁷ ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı [olarak vahyimizi] bahşettik;

57 Bkz. 2:53 hk. 38. not. Önceki peygamberlere “doğruyu eğriden yahut hakkı bâtıldan ayırd etmeye yarayan bir ölçü (furkân)” olarak verilen vahye iliş... Devamı..

Andolsun ki biz Musa ve Harun’a hakkı batıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan ve sakınıp korunanlar için öğüt olan mesaj verdik. 2/257, 5/15- 16, 7/144- 145, 14/5, 57/7- 8- 9

DOĞRUSU Biz, Musa ve Harun’a, hakkı bâtıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan[²⁷²⁹] ve sorumluluk bilincine sahip olanlara (yabancılaştıkları özlerini) hatırlatan bir mesaj vermiştik;[²⁷³⁰]

[2729] Dıyâ’ herhangi bir tahdit içermeyen nûrdan farklı olarak, tıpkı güneş gibi sadece kaynağından gelen ışık için kullanılır. Vahyin dıyâ’ olarak n... Devamı..

Andolsun ki Biz; Musa ile Harun'a -takva sahiplerine bir nur ve öğüt olmak üzere- Furkan'ı (Tevrat'ın içinde yer alan hak ile batılı ayıran hükümleri) ihsan ettik. (Onun ümmetinde olup da bu hükümleri yerine getiren)

Ve biz, Mûsâ’ya ve Hârûn’a (hak ve bâtılı ayırdeden) Furkan’ı verdik. Ve O, korunanlar için bir ışık ve öğüt olsun diye.

Kasem olsun ki, Biz Mûsa'ya ve Harun'a Furkan ve bir ziya ve muttakîler için bir öğüt vermiştik.

Biz, Mûsâ ile Harun'a, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı (hakkı batıldan ayıran kitabı) verdik.

Furkan: hakkı batıldan, doğruyu eğriden, hayrı şerden ayıran, buna dair ölçüler getiren şey demektir. Kur’ân’ın bu sıfatı, ikinci bir özel ismi olara... Devamı..

Andolsun biz, Musa'ya ve Harun'a hak ve batılı ayırdeden ve korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Kitabı verdik.

Biz Mûsâ ve Hârûn'a hak ile bâtıl arasını ayıran, zulmet-i küfri izâle iden, erbâb-ı ittikâya nasîhat viren kitâbı virdik.

Musa ile Harun’a o Furkânı[*], çekinerek korunanlar için bir ışık ve doğru bilgi kaynağı olsun diye verdik.

[*] Hak(doğru) ile batılı(yanlışı) ayıran Kitabı.

Musa ve Harun'a Sakınanlar için aydınlık zikir (öğüt) ve furkanı verdik.

Biz Musa ile Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık ve öğüt olarak, hakkı bâtıldan ayırt eden Tevrat'ı vermiştik.

Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı verdik.

48-49. daħı bayıķ virdük mūsā’ya daħı hārūn’a tevrįt’i daħı aydınlıķ daħı ögüd śaķınıcılara anlar kim [172a] ķorķarlar çalabı’larından ġāyıb iken daħı anlar ķıyāmetden ķorķıcılardur.

Taḥḳīḳ biz virdük Mūsā ile Hārūna ḥaḳḳı bāṭıldan ayırıcı kitāb. Daḫıaydınlıḳ virdük, daḫı ögütler virdük andan ḳorḳanlara.

Biz Musa və Haruna Furqanı (haqqı batildən ayıran Tövratı doğru yolu göstərən) bir nur və müttəqilərdən ötrü öyüd-nəsihət olaraq vermişdik.

And We verily gave Moses and Aaron the Criterion (of right and wrong) and a light and a Reader far those who keep from evil

In the past We granted to Moses and Aaron the criterion (for judgment),(2709) and a Light and a Message for those who would do right,-

2709 Cf. 2:53 and n. 68, where the meaning of Furqan is discussed. Here three things are mentioned as given to Moses and Aaron: (1) The Criterion for ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.