Venada’u-lmevâzîne-lkista liyevmi-lkiyâmeti felâ tuzlemu nefsun şey-â(en)(s) ve-in kâne miśkâle habbetin min ḣardelin eteynâ bihâ(k) vekefâ binâ hâsibîn(e)
Kıyamet günü, adalet terazilerini kuracağız, hiçbir kimse hiçbir şeyde haksızlığa uğramıyacak, hatta hardal tanesi ağırlığında bir işin bile karşılığını vereceğiz, bizim hesap görüşümüz yeter.
Biz ise, kıyamet gününe ait (çok hassas ve sağlam duyarlı) adalet terazileri ortaya koyacağız da, artık hiçbir nefis hiçbir şeyle (ve hiçbir şekilde) haksızlığa uğratılmayacaktır. (Küçücük) Bir hardal tanesi bile olsa onu (teraziye) getirip (tartacağız). Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.
Ve kıyamet günü öyle doğru, öyle hassas teraziler kurarız ki, kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmaz, bir hardal tanesi kadar bile olsa, herşeyi tartıya sokarız. Hesap görücü olarak, kimse bizden ileriye geçemez.
Biz, Kıyamet gününün gerçekleşmesi dolayısıyla herkesin amellerine, haklarına, mükâfatlarına ve cezalarına göre ebedî hayattaki mevkilerini belirleyecek adâlet terazileri kurarız. Artık kimseye hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Yapılan iş, bir hardal tanesi kadar da olsa, onu adâlet terazisine getiririz. Hesap görenler olarak biz herkese yeteriz.
Kıyamet günü için adalet terazilerini koyarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez. Bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa onu getiririz. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz.
Biz, kıyamet günü için, (insanların amel defterlerini tartmak üzere) adalet terazileri koyacağız. Artık hiç kimse, en ufak bir zulme uğramıyacaktır. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir tartıya koyarız. Hesap görenler olarak da, (şanı yüce olan) biz kâfiyiz.
Kıyamet günü için Biz, çok adil teraziler koyarız. Kimseye hiçbir haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığı kadar dahi olsa, onu getiririz. Hesap görücü olarak Biz yeteriz.
Biz, kıyamet günü için adâlet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Yapılan iş, bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa onu getiririz. Hesap gören olarak biz yeteriz.
Adalet terazisin kıyamet gününde kuracağız biz, kimseye zulm olunmaz, bir hardal tanesi ağırlığında olsa dahi sayarız, hesapça biz yeteriz
Kıyâmet güninde ’adâlet mîzânını te’sîs ideceğiz. Hiç bir kimse ’amelinden hardal dânesi kadar bile haksızlığa dûçâr olmıyacakdır, ’adâlet tecellî idecekdir.
Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz.
Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız; artık kimseye hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Yapılan, bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu getirir ortaya koyarız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.
Diriliş günü için adalet terazileri kurarız. Kimseye hiç bir haksızlık edilmez. Hardal tanesi kadar bir ağırlığı bile hesaba katacağız. Biz, hesapçı olarak yeteriz.
Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.
Biz ise Kıyamet günü için mizanlara adâleti koruz da hiç bir nefis, zerrece zulm edilmez, bir hardel tanesi ağırlığınca da olsa onu getirir koruz, hisabcı da biz yeteriz
Biz, hesap günü (amellerin tartılması) için adalet terazileri kurarız. Artık hiç kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (mizana) getiririz. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
Kıyamet Günü hak edileni eksiksiz belirleyen tartıları kurarız. Hiç kimse, hiçbir biçimde haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar da olsa her şeyi hesaba katarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz.
Biz kıyamet gününe mahsus adalet terazileri koyacağız. Artık hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacakdır. (O şey) bir hardal dânesi kadar bile olsa onu getiririz (mîzâna koyarız). Hesabcılar olarak da biz yeteriz.
Kıyâmet günü (amellerin tartılması için) adâlet terâzilerini kurarız; artık kimse bir şeyle haksızlığa uğratılmaz. Hardal dânesi ağırlığında (bir amel) bile olsa, onu getiririz. Hesab görücüler olarak da biz yeteriz.
Kıyamet (diriliş) günü için (hak ve) adalet terazileri kurarız. Artık hiçbir nefse zulüm (haksızlık) edilmez. Eğer (yapılmış olanlar) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getiririz (ortaya koyarız). Ve hesap görenler olarak, biz yeteriz!
Kıyamet günü adalet terazilerini kurarız sonra hiçbir nefse haksızlık yapılmaz, Eğer en küçük hardal tanesi kadar bir şey de olsa, onu getiririz ve. Biz hesap görücüler olarak yeteriz.
Biz kalkış günü için öyle doğruluk terazisi koyacağız ki hiç kimse hiç bir türlü haksızlığa uğramıyacaktır. Bir iş hardal tanesi ağırlığında bile olsa getirip onu da tartacağız. Bizim hesap görmemiz yeter.
Biz kıyamet günü için adalet terazileri kurarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz.
Hesap Gününde, adâlet terazilerini kuracağız ve hiç kimseye en ufak bir haksızlık yapılmayacak. Öyle ki, yapılan her iyilik veya kötülük incir çekirdeği kadar küçük bile olsa, onu dahî hesaba katacağız.
Hesap görmek için, Biz elbette yeteriz. İşte bunun için, kitap ve elçi göndererek insanlığı her devirde uyarmışızdır:
Kıyâmet günü için “Tam Ayarlı” Teraziler koyarız; hiçbir kimse haksızlığa uğratılmaz. Bir hardal tanesi ağırlığı bile olsa onu getirdik. Hesap görücüler olarak biz yeteriz.
Resulüm! kıyamet gününde biz, en hassas tartı cihazlarını ortaya koyarız. Kimseye zerrece haksızlık yapılmaz. Yapılan amel, hardal tanesi kadar da olsa onu teraziye koyarız. Hesap görmede bizim üstümüze yoktur...
Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki; hiç kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyecek! Yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Her ne olursa olsun insanları hesaba çekmeye gücümüz yeter.
Biz ise kıyamet gününde adaletin ta kendisi olan (hassas) teraziler kurarız da hiç bir insan, hiç bir şekilde haksızlığa uğratılmaz. (Hatta dünyada yaptıkları şeyler) bir hardal tanesi kadar bile olsa onu o (teraziye mutlaka) koyarız. (Zira) hesabı Bizden daha iyi gören yoktur ki!
Ve Kıyamet Günü (öyle) doğru, (öyle hassas) teraziler kurarız ki, kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmaz; bir hardal tanesi kadar bile olsa, [iyi ya da kötü] her şeyi tartıya sokarız; hesap görücü olarak kimse Bizden ileri geçemez!
Ve biz kıyamet günü hassas adalet terazileri kurarız. Hiç kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmaz. Hatta hardal tanesi ağırlığınca bir şey olsa onu da değerlendiririz. Zira hesap görücü olarak biz yeteriz. 2/272- 281, 3/185, 4/40, 7/8- 9, 18/49
Ve Biz, Kıyamet Günü dosdoğru tartan teraziler kurarız da, hiçbir kişi en küçük bir haksızlığa uğratılmaz; hatta hardal tanesi ağırlığında bir şey olsa, onu dahi gündeme getiririz:[²⁷²⁷] Biz, hesap görücü olarak yeter de artarız bile…[²⁷²⁸]
Biz, kıyamet günü adalet terazilerini kurarız. Hiç kimse herhangi bir surette haksızlığa uğratılmaz. (Yapılan amel hayır ve şer) Hardal tanesi kadar olsa da ortaya koyarız. Hesap görenler olarak da Biz yeteriz! (Cenab-ı Hak bütün kullarının hesabını bir anda görür ve mükafat veya cezaya uğratır.)
Kıyâmet günü için kriterli hassas terazileri kurarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez. (İnsanın yaptığı iş), bir hardal dânesi ağırlığınca da olsa onu getiririz. Hesab gören olarak biz yeteriz.
Ve Biz Kıyamet gününde adâlet terazilerini koruz da artık hiçbir nefis bir şey ile zulmedilmez. Velev ki (bir amel) bir hardal tanesi ağırlığınca olsun, onu da getiririz. Muhasipler olmak üzere Biz kifâyet ederiz.
Biz kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki, hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa, yapılan iyi veya kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak Biz fazlasıyla yeteriz. [18, 49; 4, 40; 31, 16]
Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez (insanın yaptığı iş), bir hardal danesi ağırlığınca da olsa onu getiririz. Hesab gören olarak biz yeteriz.
Yevm-i kıyâmetde biz 'adâlet terâzîlerini kurarız. O günde bir kimse bir şeyle zulüm olunmaz. Bir hardal dânesi kadar olsa bile onı meydâna çıkarırız. Hesâba biz kafiyiz. (Başka muhâsebe ihtiyâcımız yokdur.)
(Mezardan) kalkış günü tam doğru teraziler kurarız; kimse bir haksızlığa uğratılmaz. Bir hardal danesi ağırlığında bile olsa terazilere koyarız. Biz hesap görmeye yeteriz.
Kıyamet günü adalet terazileri kurarız. Hiç kimse bir haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi ağırlığınca bile olsa onu getiririz. Hesap gören olarak biz yeteriz.
Kıyamet gününde Biz adalet terazilerini kurarız. Hiç kimseye en küçük bir haksızlık edilmez. Hardal tanesi kadar birşey bile olsa, onu ortaya koyarız. Hesap görücü olarak Biz kâfiyiz.
Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zerre kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz!
daħı ķoyavuz terāzūları ŧoġru ķıyāmet güni içün pes žulm olınmaya kimse nesene. eger olur-ise dāne ķadar isbetenden getürevüz anı. daħı ŧap olduķ biz ḥisāb eyleyiciler.
Daḫı ḳoyavuz terāzūları ‘adl ile ḳıyāmet güni‐çün. Hīç āḫire hergiz ẓulmolunmaya ve eger ‘amel ḫayrdan ve şerden ḫardal dāne‐ since olsa, anı ge‐türüp ḥāżır eyler‐biz. Daḫı biz ne yaḫşı ḥisāb idiciler‐biz.
Biz qiyamət günü üçün ədalət tərəzisi qurarıq. Heç kəsə əsla haqsızlıq edilməz. Bir xardal dənəsi ağırlığında olsa belə onu (hər hansı bir əməli tərəziyə) gətirərik. Haqq-hesab çəkməyə Biz kifayətik.
And We set a just balance for the Day of Resurrection so that no soul is wronged in aught. Though it be of the weight of a grain of mustard seed, We bring it. And We suffice for reckoners.
We shall set up scales of justice for the Day of Judgment, so that not a soul will be dealt with unjustly in the least, and if there be (no more than) the weight of a mustard seed,(2707) We will bring it (to account): and enough are We to take account.(2708)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |