Kul innemâ unżirukum bilvahy(i)(c) velâ yesme’u-ssummu-ddu’âe iżâ mâ yunżerûn(e)
De ki: Ben sizi vahiyle korkutup duruyorum ancak, fakat sağırlar, korkutuldukları zaman da kendilerini davet edenin sözünü duymazlar.
(Ey Nebim, müşriklere) De ki: "Ben sizi ancak (Allah’ın Bana) vahy(ettikleri) ile uyarıp-korkutuyorum. Ama sağır olanlar, korkutulup uyarıldıkları zaman da, bu çağrıya kulak vermemektedirler-işitmemektedirler."
Ey peygamber! De ki: “Ben yalnızca, vahye dayanarak sizi uyarıyorum!” Fakat sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman, kendilerini ikaz edenin sözünü duymazlar.
“Ben, sizi kesinlikle vahy ile uyarı-yorum” de. Hak ve hakikate, çevresindeki olup bitenlere karşı sağır kesilenler, uyarıl-maya devam edilirken de hakka daveti duymazlıktan gelirler.
De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıldıklarında çağrıyı duymazlar."
De ki: 'Ben sizi yalnızca vahy ile uyarıp-korkutuyorum. Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler.'
(Ey Rasûlüm, kâfirlere) de ki: “- Ben sizi ancak vahy ile (Kur'an'la) korkutuyorum.” Amma onlar ne kadar korkutulsalar (faydası yok, çünkü) sağırlar daveti işitmezler.
De ki: Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum. Fakat sağırlar, uyarıldıkları zaman çağrıyı işitmezler.
De ki: “Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum.” Fakat manen sağır olanlar, uyarıldıkları zaman, bu çağrıyı duymazlar.
Diyesin ki: «Ben ancak, sizleri vahiy ile kocundururum, koçun durma yapılınca, sağır duymaz çağırmayı»
De ki: “Ben sizi (kendi düşüncelerimle değil) ancak vahiy ile uyarıyorum.” Ama (ne var ki gerçeklere kulaklarını tıkayan) sağırlar ne kadar uyarılsalar da çağrıyı işitmezler.
Ânlara di ki: "Ben sana vahy olanı söylüyorum. Lâkin sağırlar idilen va’azları işitmezler."
De ki: "Ben ancak sizi vahy ile uyarıyorum" Uyarıldıkları zaman, sağırlar çağrıyı duymazlar.
De ki: “Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum.” Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler.
De ki: “Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.” Fakat (vicdanı) sağır olanlar, uyarılsalar da bu çağrıyı duymazlar.
De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum. Fakat, sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar.
"Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum," de. Ne var ki, sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmez.
De ki: "Ben sizi ancak vahiyle korkutup uyarıyorum," uyarıldıkları zaman sağırlar çağrıyı duymazlar.
De ki ben sizi ancak vahyile inzar ediyorum, amma ne kadar inzar edilseler sağırlar da'veti işitmezler
(Resûlüm, kâfirlere) de ki: “Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum. Fakat (manen) sağır olanlar, (azap ile) uyarıldıkları zaman, (ısrarla hakkı inkâr ettikleri için) bu çağrıyı duymazlar.”
De ki: “Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.” Ne var ki sağırlar uyarılsalar da çağrıyı duymazlar.
De ki: «Ben ancak vahy ile sizin başınıza gelecek tehlikeleri haber veriyorum». (Fakat) sağırlar inzâr (ve tehdîd) edilecekleri zaman duymazlar.
De ki: “Sizi ancak vahiy ile korkutuyorum. Fakat sağırlar, korkutulmakta oldukları zaman çağrıyı işitmez!”
(Resulüm!) De ki: ‘’Ben yalnızca, vahye dayanarak sizi uyarıyorum!” Fakat (hakka karşı adeta) sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman, kendilerini ikaz edenin sözünü duymazlar.
Deki “Ben sizi bu vahy ile uyarıyorum. Ancak sağır olanlar, uyarıldıkları zaman bu çağrıyı işitmezler.”
De ki: "Ben sizi ancak gönüle bildirilenle uyarıyorum. Sağırlar ise uyarıldıkları sırada çağrıyı işitmezler."
Onlara de ki ben sizi yalnız vahiyle korkutuyorum, sağırlar korkutuldukları vakitte dâveti işitmezler.
De ki: “Ben sizi yalnızca vahiy ile uyarıp korkutmaktayım. Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler.”
Ey Peygamber! Uyarılara devam ederek de ki: “Ey insanlar! Ben sizi kendi görüşlerimle, şahsi düşüncelerimle değil, ancak Allah katından gelen Kur’an gibi bir vahiyle uyarıyorum.” Ne var ki, gerçeklere kulak tıkayan sağırlar ne kadar uyarılsalar da, kendilerini felâketten kurtaracak bu çağrıyı işitmezler. Bununla birlikte:
De ki:
“Doğrusu ben sizi Vahiy ile uyarıyorum. Ne kadar uyarılsalar da Sağırlar Çağrı’yı işitmez”.
Resulüm! sen: " ben sizi sadece vahiy ile uyarabilirim " de. Ama sağırlar, kendilerine yapılan uyarıları duyamazlar ki.
De ki; "Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum!" Bil ki; ön yargılarıyla kulaklarını sağırlaştıranlar çağrımızı işitmezler.
De ki: “Ben sizi sadece vahiy ile uyarıyorum.” [*] Sağır(lar), uyarıldıkları zaman bu çağrıyı duymaz.
(Ey Muhammed! Kâfirlere): “Ben sizi sadece, vahiyle uyarıyorum.” de. (Ama) o sağırlar, ne kadar uyarılsalar da (hak yola) çağrıyı asla işitmeyecekler!¹
De ki: – Ben sizi sadece vahiy/Kuran ile uyarıyorum. Oysa uyarıldıkları zaman bu çağrıyı sadece duymak istemeyen sağırlar işitmez. 6/19, 13/40, 16/35, 50/45, 26/36, 7/179, 8/22, 10/42, 27/80, 46/26
(Ey Muhammed!) “Ben sizi sadece vahiyle uyarıyorum!” de. Ama, ne kadar uyarılsalar da (kalbi) sağır olanlar bu çağrıyı işitmeyecekler.
(Ey Muhammed) De ki: "Ben sadece sizi vahiy ile, (başınıza gelecek tehlikeleri haber vererek) uyarıyorum. Bu uyarıları ise ancak sağırlar (sizin gibi manevi işitme yeteneğini kaybetmiş gafiller) duymazlar!
De ki: "Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum. " Ama sağırlar uyarıldıkları zaman çağrıyı işitmezler.
De ki: «Ben sizi ancak vahy ile korkutuyorum. Sağır olanlar ise korkutuldukları zaman dâveti işitmezler.»
De ki: “Ben Sizi sadece vahiyle uyarıyorum. Fakat belli ki sağırlar ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duyamazlar. ”
De ki: "Ben ancak sizi vahiyle uyarıyorum. Ama sağır(lar) uyarıldıkları zaman çağırıyı işitmez(ler)."
Di ki: "Ben, sizi bana vahy olunan şeyle Allâh'ın 'azâbından korkudırım. Sağırlar da'veti işitmezler ve ondan dolayı inzâr olunmazlar.
De ki “Ben sizi sadece vahiyle uyarıyorum. Ama sağırlar uyarıldıkları sırada yapılan çağrıyı işitmezler.”
De ki:-Sizi ancak vahiy ile uyarıyorum. Uyarıldıkları zaman ancak sağırlar çağrıyı işitmez.
De ki: Ben sizi vahye dayanarak uyarıyorum. Fakat sağırlar, bir uyarıya muhatap olduklarında çağrıyı işitmiyorlar.
De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!
eyit “bayıķ ķorķıdurın sizi ķur’ān-ıla.” işitmezler śaġırlar ķıġırmaġı ol vaķt kim ķorķıdılsalar.
Eyit: Ben sizi ḳorḳutmazın illā Tañrı Ta‘ālānuñ vaḥyi bile. Daḫı ṣaġırlar āvāzı işitmezler, ḳaçan inẕār olsa özlerine.
(Ya Rəsulum!) De: “Mən sizi ancaq vəhy ilə qorxuduram”. Karlar qorxudulduğu zaman çağırışı eşitməzlər!
Say (O Muhammad, unto mankind): I warn you only by the Inspiration. But the deaf hear not the call when they are warned.
Say, "I do but warn you according to revelation": But the deaf will not hear the call, (even) when they are warned!(2706)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |