Vece’alnâ fî-l-ardi ravâsiye en temîde bihim vece’alnâ fîhâ ficâcen subulen le’allehum yehtedûn(e)
İnsanlarla beraber çalkalanmasın diye yeryüzünde metin dağlar yarattık ve yollarını bulsunlar, maksatlarına ersinler diye de orada geniş yollar açtık.
Yeryüzünde onları sarsmasın (süratle dönen Dünya’nın dengesi bozulmasın) diye, sabit dağlar yarattık ve doğruluk (ve kolaylıkla hedeflerine) gidebilsinler diye (karada, denizde ve havada) geniş yollar açtık.
Dünya hareketiyle, okyanuslar dalgalarıyla insanları sarsmasın diye, yeryüzünde sapasağlam dağlar yerleştirdik. Doğru hareket etsinler, şaşırmadan varacakları yere varsınlar diye, o yeryüzünde yollar ve geçitler meydana getirdik.
Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar yerleştirdik. İstedikleri yerlere gide-bilsinler diye orada dağlar arasında geniş açık geçitler, yollar açtık.
Yeryüzü onları sarsmasın diye üzerinde sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye orada geniş yollar açtık.
Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık ve doğru gidebilsinler diye geniş yollar açtık.
Yeryüzünde, insanları çalkalamamak için sabit dağlar yarattık; dağlar arasında pek çok yollar yaptık ki, doğru gidebilsinler.
Yer onları sarsmasın diye demirlenmiş gemiler gibi dağlar yarattık. Ve onlar arasında çok geniş yollar açtık. Ki doğruca, gitmek istedikleri yere varsınlar.
İnsanları sarsmaması için yerin üstüne sabit dağlar yerleştirdik. Dağlar arasında geçitler ve yollar açtık ki yollarını bulabilsinler.
«Onlarla deprenmesin» diyerek yeryüzünde ulu dağlar yarattık, geniş yollar da açtık, olur ki onlar doğru yolu tutarlar
Arz üzerinde toprakları tahkîm içün dağlar yaratdık ve yol açmak içün aralarında geçidler bırakdık.
Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yerleştirdik; rahat gidebilsinler diye aralarında geniş yollar varettik.
Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler, yollar meydana getirdik.
Yeryüzüne onları sarsmasın diye sağlam dağlar yerleştirdik; kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler, yollar açtık.
Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.
Onları sarsmasın diye yeryüzüne dağları yerleştirdik. Yolu bulmaları için onda geniş geçitler açtık.
Yeryüzünde, insanlar sarsılmasın diye sabit dağlar yarattık, rahat gidebilsinler diye dağların aralarında geniş yollar var ettik.
Arzda da onları çalkalar diye baskılar oturttuk, hem onda bol bol açıklıklar yaptık ki doğru gidebilsinler
Onları sarsmasın, diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler, diye ondan geçitler, yollar meydana getirdik.
Ve Biz, onları sarsmasın diye yeryüzüne ağır baskılar yerleştirdik. Orada yol bulmaları için geçitler yaptık.
Yer (yüzün) de, onları (insanları) çalkalar diye, sabit sabit dağlar yaratdık. Aralarında da bol bol yollar açdık. Tâki (maksadlarına) ersinler.
Onları sarsar diye yeryüzünde (buna mâni' olacak) sâbit dağlar yaptık ve orada genişce yollar açtık. Tâ ki doğru gidebilsinler!
Ve onlarla düzensiz (dengesiz) hareket eder (dengesiz hareket etmesin ve yerkabuğunun genel dengesi sağlansın) diye yerkürede (hem kıtasal çarpışmanın, hem de volkanizmanın sonucunda meydana gelen ve kökleri yerin derinliklerine kadar inen) ağır baskılar (dağlar) oluşturduk ve şaşırmadan seyahat edip, hedeflerine varabilmeleri için orada (yerkürede) alametler, yollar açtık.*
Yeryüzünde dağları insanlara referans olsun diye var ettik ve yeryüzünde (arz’da) yollar meydana getirdik ki, gidecekleri yollarını belirlesinler.
Yerin insanlarla birlikte sarsılmaması için yeryüzünde dağları yaptık. Aralarında da yol işi gören geçitler açtık, insanlar yönelebilsinler diye.
Yerin insanlarla sarsılmaması için yeryüzünde sabit dağlar yaptık, yeryüzünde geniş yollar vücude getirdik ki gidecekleri yeri bulabilsinler.
Biz, sarsıntıların etkisini kırması için yere sağlam dağlar yerleştirdik¹⁰ ve yollarını bulabilsinler diye orada geçitler, yollar meydana getirdik.
İnsanlar sarsılmasın diye yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdik ve aralarında geniş yollar (vadiler) var ettik. Umulur ki (ibret alarak) hidayete ererler.
Ve yine görmüyorlar mı ki yerküre, herhangi bir nedenle dengesi bozularak insanları sarsmasın diye oraya sapasağlam dağlar yerleştirdik vekolayca yollarını bulabilmeleri için orada vadiler, geçitler ve geniş yollar meydana getirdik.
Onları çalkalar / sarsar diye Yeryüzü’nde ağır baskılar yaptık. Doğru yol bulmaları için orada yol geçitleri yaptık.
İnsanları sallama ihtimaline karşı yerküreyi dağlarla sağlamlaştırdığımızı göremediler mi? Ya yol alabilmeleri için dağlar arasında açtığımız gediklere ne demeli?
Sarsılmasınlar diye yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdik! Yollarını bulabilsinler diye alanlar ve geçitler meydana getirdik!
Onları sarsmasıyla ilgili yerin içinde ağır baskılar yarattık. [*] Yol bulsunlar diye orada geniş yollar yarattık. [*]
Ve sarsılırlar diye yeryüzüne ağırlıklar koyduk, kolayca yollarını bulabilsinler diye orada vadiler ve geçitler meydana getirdik. 16/15, 31/10, 78/7
Ve yeryüzünde kendilerini sarsar diye sağlam ve sarsılmaz dağlar var ettik;[²⁷¹³] ve onların aralarında, yollarını bulabilsinler diye vadiler açtık.[²⁷¹⁴]
Yer, onları çalkalamasın diye, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdik (yer tabakası su üzerinde yayılmış, adeta bir gemi gibi çalkalanıp dururken, o yeryüzünde suya karşılık oturaklı dağlar yerleştirdik) Gidecekleri yeri bulsunlar diye, dağların arasında ovalar yollar (nirengi noktalan) açtık!
Onları sarsmasın diye yere dağlar yerleştirdik ve onda geçitler, yollar var ettik umulur ki doğru yolu bulurlar.
Ve yeryüzünde onları çalkalar diye sabit dağları yarattık ve onlara geniş yollar açtık, tâ ki maksatlarına erebilsinler.
Yerin insanları sarsmaması için oraya dağlar yerleştirdik. Maksatlarına ermeleri için orada geniş yollar, geçitler yaptık.
Yer, onları sarsar diye, onun üstünde yüksek dağlar yarattık. Ve istedikleri yere gidebilmeleri için orada geniş yollar açtık.
Yerde sebât ve istikrâr içün dağlar ve herkesin mesâlihi içün caddeler ve yollar hâsıl itdik.
Onları çok sarsmasın diye yerin içinde sabitleyen (oturaklı) dağlar oluşturduk. Hedefledikleri yere ulaşsınlar diye de derin vadiler, yollar oluşturduk.
Sarsılmasınlar diye yeryüzünde sabit dağlar, yollarını bulabilsinler diye orada geniş yollar yaptık.
Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir takım dağlar diktik. Ve orada geniş geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler.
daħı eyledük yirde ŧaġlar kim depretmeye anları daħı eyledük ol ŧaġlar dapa yirde iki ŧaġ arasındaġı yollar [171a] ola kim anlar ŧoġru yol dutalar.
Daḫı yirde ulu ṭaġlar yaratduḳ, ḥattā ki egilüp sizi bıraḳmaya. Daḫı andagiñ yollar yaratduḳ. Ola kim anlar maḳṣūdlarına yol bulalar.
Yer onları silkələməsin (atıb-tutmasın) deyə, orada möhkəm (durmuş) dağlar yaratdıq; onlar (istədikləri yerə) rahat gedib çata bilsinlər deyə, orada geniş yollar əmələ gətirdik.
And We have placed in the earth firm hills lest it quake with them, and We have placed therein ravines as roads that haply they may find their way.
And We have set on the earth mountains standing firm,(2692) lest it should shake with them, and We have made therein broad highways (between mountains) for them to pass through: that they may receive Guidance.(2693)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |