Yevme natvî-ssemâe ketayyi-ssicilli lilkutub(i)(c) kemâ bede/nâ evvele ḣalkin nu’îduh(u)(c) va’den ‘aleynâ(c) innâ kunnâ fâ’ilîn(e)
Biz o gün göğü, kitap sahifelerini dürüp büker gibi dürüp bükeceğiz; önce nasıl yaratmaya başladıysak tekrar yaratacağız, bu, vaadimizdir bizim ve gerçekten de yapacağız bunu, gücümüz yeter yapmaya.
Bizim, (tüm tabakalarıyla) göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz bunu yapıvereceğiz.
O gün gökleri, kitap sahifeleri dürer gibi dürüp bükeceğiz ve kâinâtı ilk kez nasıl yarattıysak, onu yeniden yine öyle tekrar yaratacağız. Gerçekleştirilmesini kendi üzerimize aldığımız bir sözdür bu. Şüphesiz biz herşeyi yapabilecek güçteyiz.
Divan kâtiplerinin yazılı evrakıtomar haline getirdikleri gibi göğü toplayıp düreceğimiz günü hatırından çıkarma. Yoktan var etmeye başladığımız ilk gündekine benzer şekilde onu yeniden yaratacağız. Bu, üzerimize aldığımız bir vaattir. Biz va'dettiğimizi yaparız.
O gün gökleri, kitapların sayfalarını dürer gibi düreriz. İlk yaratmaya başladığımız gibi onu iade ederiz. Bu bizim üzerimize bir vaaddir. Doğrusu biz (istediğimizi) yaparız.
Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu üzerimizde bir vaiddir. Elbette, biz yapıcılarız.
O gün ki, semayı, kitabların sahifesini dürer gibi düreceğiz. (Mahlukatı) ilk yaratışa başladığımız gibi, yine onu iade edeceğiz; üzerimize aldığımız bir vaaddır ki, muhakkak (öldükten sonra) dirilmeyi yapacağız.
O gün, kitap tomarlarını dürer gibi göğü düreriz. İlk sefer yarattığımız gibi, yeniden yaratırız. Bu, üzerimize aldığımız bir vaattir. Şüphesiz onu yerine getireceğiz.
Nice kitaplar tomar olup dürülürse, biz de o gün gökleri böylecene düreriz, va'dimiz gereğince, önce nice yarattıksa, diriltiriz öylecene; biz bunu yaparız!
O gün göğü kitabın sayfalarını dürer gibi düreceğiz. (Sonra) ilkin başlayıp yarattığımız gibi, yeniden yaratacağız ki, bu bizim için verilmiş bir sözdür. Biz (bunu) mutlaka yapacağız.
O gün biz semâvâtı sicil kitâbı gibi yuvarlayub tomar yaparız, kâinâtı yaratdığımız gibi i’âde ideceğiz bu bizim va’dimizin îcâbâtındandır, infâz ideceğiz.
Göğü, kitap dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu Biz yaparız.
Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız.
O dehşet günü gökleri yazılı kâğıt tomarlarını dürer gibi düreriz. Yaratmaya başlamadan önceki hale döndürürüz. Sözümüz sözdür; biz bunu mutlaka yaparız.
(Düşün o) günü ki, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz. Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hale getiririz. (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu. Biz, (vâdettiğimizi) yaparız.
O gün göğü dosyaları dürer gibi katlar ve yaratılışın ilk durumunu nasıl başlatmışsak ona çeviririz.
Göğü, kitab dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi, katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu biz bunları yaparız.
O gün ki Semâyı kitablar için defter dürer gibi düreceğiz evvel başladığımız gibi halkı iade edeceğiz, uhdemizde bir va'd, şübhe yok ki biz yaparız
O gün, göğü (kudretimiz ile) yazılı kâğıt tomarlarını dürer gibi düreriz. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, üzerimize aldığımız bir vaat olarak, onu yine yapacağız. Şüphesiz biz bunu yapacağız.
(Yâdet) o günü ki biz göğü, kitabların sahîfesini dürüb büker gibi, düreceğiz. ilk yaratışa nasıl başladıksa, üzerimizde (hak) bir va'd olarak, yine onu iade edeceğiz. Hakıykatde faailler biziz.
O gün ki, göğü, kitabların sayfasını dürer gibi düreriz. İlk yaratmaya başladığımız gibi üzerimizde bir va'd olarak onu iâde ederiz (tekrar yaratırız). Şübhesiz ki biz, (bunu)yapacak olanlarız.
“Bizim göğü (bütün gök cisimlerini), kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız (bütün gök cisimlerinin denge, düzen ve nizamını bozar ve onları bitişik hâle getireceğimiz) gün (kıyametin kopacağı gün), ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette biz yapıcılarız’’*
O kıyamet günü göğü, dürülmüş kitap sayfaları gibi düreceğiz ve tekrar ilk yarattığımız gibi o göğü yeniden inşa edeceğiz. Bunu yapmak bizim için vaattir ve biz bunu kesinlikle yapacağız.
O gün Biz gökyüzünü kitap tomarı büker gibi bükeceğiz. İlkin yaratmıya nasıl başladıksa öylece yeniden yaratacağız. Bu Bizim verdiğimiz bir sözdür. Çünkü bu işi yapacak olan Biziz.
O gün, biz gökleri, kitaplar tomar olup nasıl bükülürse öyle bükeceğiz. Önce nasıl yarattık ise vaadimiz iktizasiyle öylece tekrar yaratacağız. Onu mutlaka yapacağız.
Göğü, kitap dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu Biz yapıcılarız.
O gün kâinâtı, kitap sayfalarını dürüp katlar gibi düreceğiz; onu başlangıçta nasıl yoktan var ettiysek, aynen öyle, fakat farklı özelliklerde yeniden yaratacağız. Yerine getirmeyi taahhüt ettiğimiz bir sözdür bu; biz elbette sözümüzde duracak, bunu mutlaka yapacağız!” Nitekim, daha öncekilere de aynı sözü vermiştik:
Üzerimizde bir vaad olmak üzere ilk yaratmaya başladığımız gibi, Kitap için Yapraklar’ın dürüp bükülmesi gibi Göğü de dürüp bükeceğimiz gün onu yineleriz. Biz, yapmaktaydık.
O gün gökyüzünü kitap formasını dürer gibi düreceğiz. başlangıçta yaptığımız gibi her şeyi sil baştan kuracağız. Bu bir Tanrı sözüdür " ve biz bunu yapacağız ... "
Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşünün! Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, söz verdiğimiz gibi dünyanın da sonunu getireceğiz. Biz bunu muhakkak yapacağız.
O gün, yazılı kâğıt tomarlarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz. İlk yaratmaya başladığımız gibi üzerimize aldığımız bir vaat olarak onu tekrar yaratacağız. [*] Şüphesiz ki biz (vadettiğimizi) yaparız.
Biz, göğü kitabın sahifelerini dürer gibi düreceğimiz gün, onu ilk defa yarattığımız gibi üzerimize bir borç olarak, yeniden yaratarak (eski durumuna) getireceğiz. Bunu da ancak Biz yaparız.
O gün biz gökyüzünü kitap sayfalarını rulo yapar gibi düreceğiz. İlk yaratmayı nasıl başlattıysak aynısını bir daha yapacağız. Bu bizim gerçekleştirmeyi üstlendiğimiz bir vaattir, biz bunu kesinlikle yapacağız. 39/67, 81/1
O gün Biz gökleri, kitap sayfalarını rulo yapar gibi dürüp katlayacağız;[²⁷⁷⁶] mahlukat (evrenini) ilk defa nasıl yaratmışsak, onu öylece tekrar yaratacağız.[²⁷⁷⁷] Bu üstlendiğimiz bir sözdür: zira Biz, evet Biz her istediğimizi gerçekleştirmişizdir.
(Ey insanlar kuşkunuz olmasın ki) Kıyamet günü göğü; kitapların sahifelerini büker gibi düreceğiz. Sonra da, yaratmaya ilk başladığımız gibi (katımızdan takdir edilen hüküm gereği); onu yeniden var edeceğiz. Şüphe yok ki Biz (verdiğimiz her sözü) yerine getirenleriz!
O gün göğü yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratmaya başladığımız gibi onu iâde ederiz. Üzerimize olan bir sözdür; bunu mutlaka yapacağız.
(Düşününüz) O günü ki, kitaplar için sahifelerin dürülmesi gibi göğü düreceğiz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu iade edeceğiz. üzerimize bir va'addir ki, muhakkak yapıverecekleriz.
Gün gelir, gök sahifesini, tıpkı kâtibin yazdığı kâğıdı dürüp rulo yapması gibi düreriz. Biz ilkin yaratmaya nasıl başladıysak diriltmeyi de Biz gerçekleştiririz. Bu, üzerimize aldığımız bir vaaddir. Bunu gerçekleştirecek olan da Biz'iz. [39, 67]
O gün göğü yazı tomarlarını dürer gibi toplarız. İlk yaratmaya başladığımız gibi onu iade ederiz. Üzerimize sözdür; biz bunu mutlaka yapacağız.
Biz o günde gökleri kitâb tomarı gibi toplarız. Mahlûkâtı ibtidâ halk itdiğimiz gibi i'âde, incâzı üzerimize vâcib va'dimiz oldığından onı işleriz.
Bunu, göğü yazı tomarı dürer gibi düreceğimiz gün yapacağız. Yaratılışı da ilk başlattığımız hale çevireceğiz. Bu bizim sözümüzdür, onu mutlaka yapacağız.
Göğü kitap dürer gibi düreceğimiz gün, ilk defa yaratmaya başladığımız gibi yine onu tekrar ederiz. Söz veriyoruz, elbette bunu yapacağız.
O gün kitap sayfalarını dürer gibi semâyı düreriz. Sonra da, ilk yaratışa başladığımız gibi mahlûkatı tekrar yaratırız. (20) Bu Bizim sözümüzdür; mutlaka yerine getireceğiz.
Gün olur, göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız.
ol gün kim dürevüz gögi firişte dürdügi gibi nāmeyi. nite kim başladuķ ilk yaratmaġı girü döndürevüz anı va'de eylemekdür üzerümüze. bayıķ biz olduķ eyleyiciler.
Ol günde biz gökleri bükerüz kāġıdları büker gibi yazmaġ‐ıçun, nite kievvelde yaratduḳ, ḳaytarur‐biz. Ḥaḳ va‘dedür bizüm üstümüze. Taḥḳīḳ bizişleyici‐biz.
Göyü kitab səhifəsi kimi büküb qatlayacağımız günü (qiyamət gününü) yadınıza salın. (O gün insanları) ilk dəfə (yoxdan) yaratdığımız kimi qaytarıb (dirildib) əvvəlki halına salarıq. Biz yerinə yetirməli olduğumuz və’di mütləq yerinə yetirəcəyik. (Biz qiyamət günü sizi dirildib lüt-üryan, anadangəlmə vəziyyətdə məhşərə gətirməyi və’d etmişdik. Biz onu mütləq edəcəyik).
The Day when We shall roll up the heavens and a recorder rolleth up a written scroll. As We began the first creation, We shall repeat it. (It is) a promise (binding) upon Us. Lo! We are to perform it.
The Day that We roll up the heavens like a scroll rolled up for books (completed),- even as We produced the first creation, so shall We produce(2758) a new one: a promise We have undertaken: truly shall We fulfil it.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |