Kâle feżheb fe-inne leke fî-lhayâti en tekûle lâ misâs(e)(s) ve-inne leke mev’iden len tuḣlefeh(u)(s) venzur ilâ ilâhike-lleżî zalte ‘aleyhi ‘âkifâ(en)(s) lenuharrikannehu śümme lenensifennehu fî-lyemmi nesfâ(n)
Git hadi dedi Musa, hiç şüphe yok ki hayatta cezan, rastladığına yaklaşma, dokunma bana demendir ve sana bir de azap vaadedilmiştir ki değişmesine imkan yok; kulluğunda bulunup durduğun mabuduna bak da gör, onu biz yakacağız, sonra da kaldırıp denize atacağız.
(Hz. Musa Samiri’ye) Dedi ki: "Haydi çekip git, artık senin hayatta (hak ettiğin ceza:) ’Aman bana dokunulmasın!’ demen (şüphe ve endişe içinde kıvranıvermen ve insanlarla münasebetten engellenmen)dir. Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azap dolu) bir buluşma zamanı da vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin (altın buzağı heykeli) ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip deryaya savuracağız."
Musa Sâmirî'ye: “Öyle ise defol git. Senin dünya hayatında cezan, her rastladığın kimseye bana yaklaşma, bana dokunma! demendir. Ve şüphesiz senin için, kendisinden asla kaçınamayacağın azap dolu bir buluşma zamanı vardır. Şimdi bak, kendini herşeyinle adayarak tapındığın şu düzmece ilahına, onu nasıl yakacağız ve sonra toza toprağa çevirip, külünü de denize savuracağız.”
Mûsâ:
“Git! Artık hayatın boyunca sen, bana yaklaşmayın, benimle ilişki kurmayın diyerek, insan içinden kovulmuş ve terkedilmiş bir vaziyette, soyun kuruyarak tek başına yaşayacaksın. Ayrıca senin için kurtulamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun, başında bekleyip durduğun tanrına da bak. Yemin ederim biz onu ateşte eriteceğiz. Sonra da onu parçalayarak toz duman halinde denize savuracağız.” dedi.
(Musa) dedi ki: "Git! Senin hayat boyunca yapacağın "bana dokunulmasın" demek olacaktır. Senin için kendisinden kaçınamayacağın bir buluşma vakti de vardır. Şimdi kendisine tapındığın şu ilâhına bak! Andolsun biz onu yakacak sonra da darmadağın edip denize savuracağız.
Dedi ki: “Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: 'Bana dokunulmasın') deyip yerinmendir.' Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız.'
(Hz. Mûsa ona şöyle) dedi: “- Haydi çekil git. Çünkü senin için hayat boyunca; benimle temas yok” diye söylemen ve (yalnız başına vahşice yaşamaya mahkûm kalacaksın). Hem sana (Kıyamet günü) bir ceza var ki, asla ondan kurtarılamıyacaksın. Bir de ibadet edip durduğun ilâh'ına bak, elbette biz onu yakacağız, sonra da kül edib muhakkak onu denize savuracağız.
Musa: “Defol! Artık hayatın boyunca, sen “Bana dokunmayın,” diyeceksin. Ve senin için, onu geçemeyeceğin bir gün vardır. Ve başında beklediğin bu ilahına da bak! Andolsun, biz onu yakacağız, sonra onu denize savuracağız” dedi.
Mûsâ, “Defol!” dedi; “Artık hayatın boyunca sen; ‘bana dokunmayın!' diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun tanrına bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız. Sonra da onu parça parça edip denize savuracağız.”
Musa dedi: «Hemen yıkıl, git; dirliğinde cezan, bana «Dokunmayın» demekliğindir, senin için başkaca ceza dahi var, sen onu hiç savamazsın, kendisine tapındığın putunu bir gör, onu yakıp denizlere külünü savuracağız»
Musa: “Çekil git! Artık sen hayatın boyunca (hastalanıp) ‘bana dokunmayın, benden uzak durun!' diyeceksin, yalnız yaşamaya mahkûm olacaksın. Ayrıca senin asla kurtulamayacağın bir ceza günü var. Şimdi tapınıp durduğun tanrına bak! Biz onu yakacağız, sonra da ufalayıp denize savuracağız” dedi.
Mûsâ: "Def’ ol git bu dünyâdaki cezân şu olacakdır: Kime rast gelir isen ’Bana dokunma’ diyeceksin [1] Bütün hayâtında bu mücâzâtdan kurtulamıyacaksın. Senin o kadar harâretle tapdığın ma’bûda bir bak, biz ânı yakacağız ve küllerini denize atacağız." didi.
Musa: "Defol! Doğrusu artık hayatta, "Bana dokunmayın!" demenden başka yapacağın yoktur. Senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Durup üzerinde titrediğin tanrına bak, onu yakacağız, sonra denize dökeceğiz" dedi.
Mûsâ, “Çekil git! Artık sen hayatın boyunca (hastalanıp) “Bana dokunmak yok!” diyeceksin.[360] Senin için, asla kaçamayacağın bir ceza daha var. Hele şu ibadet edip durduğun ilâhına bak! Biz onu elbette yakacağız ve onu muhakkak denize savuracağız.
(Mûsâ) şöyle dedi: “Haydi git! Artık hayatın boyunca sana düşen ‘Bana dokunmak yok!’ demekten ibarettir. Ve bil ki asla kaçıp kurtulamayacağın bir hesap günü de seni beklemektedir. Şimdi şu tapıp durmakta olduğun tanrına bir bak; biz onu iyice yakacağız, sonra da küllerini denize savuracağız!”
Musa: Defol! dedi, artık hayatın boyunca sen: «Bana dokunmayın!» diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var. Tapmakta olduğun tanrına da bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız!
Dedi ki, "Defol! Hayatın boyunca yakına bile gelme. Sana söz verilen bir an var ki ondan kaçamıyacaksın. Tapmakta olduğun tanrına bak, biz onu yakıp denize savuracağız."
(Musa ona şöyle) dedi: "Haydi çekil git. Artık senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahşi gibi yapayalnız yaşamağa mahkum olacaksın). Hem senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Bir de ibadet edip durduğun ilâhına bak; elbette biz onu yakacağız, sonra da kül edip muhakkak onu denize savuracağız."
Haydi, dedi, defol, çünkü sana hayatta şöyle demek var, temas yok, hem sana bir vaîd var ki ona aslâ hulfedilmiyeceksin, o başını bekleyip durduğun ilâhına da bak, her halde biz onu yakacağız da yakacağız, sonra da kül edip onu muhakkak deryaya dökeceğiz
Mûsâ dedi ki: “Derhal çık git buradan! Hayatın boyunca (rastladığın herkese,) ‘Bana dokunmayın! (Benden uzak durun)’ diyeceksin! (Bu, işlediğin suçun dünyadaki cezasıdır.) Ayrıca senin için (âhirette) asla kurtulamayacağın bir azap vadedilmiştir. Şimdi, tapıp durduğun (şu sözde) ilâhına bir bak! Kesinlikle onu yakacağız, sonra da ufalayıp denize savuracağız!”
Mûsâ: “Çek git karşımdan! Artık sen, hayatın boyunca toplumdan dışlanacaksın. Ayrıca senin için, asla kurtulamayacağın bir buluşma günü var. Bir de kendini adadığın ilahına bak! Onu kesinlikle yakacağız. Sonra da savurup suya saçacağız.” dedi.
(Musa) dedi: «Haydi (defol) git. Çünkü senin hayaatın boyunca (nasıybin, benimle) temas etmeyin demendir. Sana, senin için şübhesiz asla vaz geçilemeyecek bir ceza günü dahi vardır. Üstüne düşüb tapdığın tanrına bak, biz onu (cayır cayır) yakacağız, sonra onu parça parça edib denize atacağız».
(Mûsâ:) “(Haydi) git! Artık muhakkak ki sana, (cezâ olarak) hayat boyunca, '(Aman, birbirimize) dokunmak yok!' diyecek olman vardır!(1) Ve elbette sana va'd edilen bir (cezâ) yer(i olan Cehennem) de var ki, ondan (o tehdidden) aslâ döndürülmeyeceksin! Şimdi, ona tapan bir kimse olup durduğun ilâhına bak; elbette (biz) onu cayır cayır yakacağız; sonra da onu kül edip muhakkak denize savuracağız” dedi.
Musa) dedi ki: ’Git! Senin hayat boyunca yapacağın ’bana dokunulmasın’ demek olacaktır. Ve senin için kendisinden kaçınamayacağın bir buluşma vakti de vardır. Şimdi kendisine tapındığın şu ilâhına (buzağı heykeline) bak! Muhakkak ki biz onu yakacak sonra da ufalayıp yemm’e (Nil nehrine) savuracağız.*
Musa Samiri’ye “Defol git, bundan sonra senin hayatta karşı çıkamayacağın ve bana dokunmayın demekten başka diyeceğin bir sözün yoktur. Şimdi içinden gelerek samimi bir şekilde ibadet ettiğin şu ilahına bak bakalım. O’nu nasıl ateşin içine atıp erittikten sonra, parça parça edip denizin içine atacağım” dedi.
Musa dedi: "Haydi yıkıl git! İşte yaşadığın sürece senin cezan bana dokunmayın demek olacaktır. Senin için öbür dünyada da ceza vardır. Ondan cayılmıyacaktır. Tanrını gör işte. O tanrı ki sen ona durmadan tapıyordun. Biz onu, ne olursa olsun ateşte eriteceğiz. Ondan sonra da ne olursa olsun denize savurdukça savuracağız.
Musa ona dedi: Çık git, hayatta kaldıkça ceza olarak «— Dokunma bana» diyesin [⁵]. Senin için âhirette bir vâde ve ceza vardır ki ondan asla kurtulamazsın, ibadetine devam edip durduğun mabuduna bak ki * biz onu yakacağız, sonra külünü denize savurup atacağız.
(Musa), “Git/defol! Artık hayatın sürekli ‘Bana dokunmayın’ demekten ibaret olacak. Ayrıca senin için asla kaçamayacağın bir ceza var. Hele şu tapınıp durduğun tanrına bak! Onu elbette yakacağız sonra da ufalayıp denize savuracağız” dedi.
Dedi ki: “Defol! Artık hayatın boyunca sana, “Bana dokunmayın!” demek düşer. Şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın bir de (azap dolu) bir buluşma zamanı vardır. O (ibadet amacıyla) başında bekleyip durduğun ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denize savuracağız.”
Bunun üzerine Mûsâ, “Öyleyse, derhal çık git buradan!” dedi, hayatın boyunca rastladığın herkese ‘Yanıma yaklaşma, bana dokunma!’ demen senin cezan olacaktır. Bu toplumdan tamamen dışlanacak, bir vahşî gibi yapayalnız yaşamaya mahkûm olacaksın. Bu, işlediğin suçun dünyadaki cezasıdır. Ayrıca sana, öte dünyada asla kurtulamayacağın bir azap vaadedilmiştir! Şimdi, ısrarla tapınıp durduğun şu sözde ilâhına bir bak; onu ateşte eriterek yakacak ve parçalarını denize savuracağız.”
(Musa) dedi ki:
“Hadi, git! Artık sana, Hayat’ta ‘Dokunma yok!’ demen yaraşır. Senin için asla aykırı davranmayacağın bir vaad zamanı ve yeri vardır. Senin, başında beklemeye ısrar ettiğin ilahına bak! Onu elbette yakarız; sonra kül olarak onu Büyük Deniz (Okyanus) Suları’nda savururuz”.
Musa: " Defol! Bundan böyle hayatta ' bana dokunmayın ' dan başka laf edemeyesin! Ama Tanrı ile buluşma saatini asla iptal edemeyeceksin. Başını bekleyip durduğun şu tanrı bozuntusuna bak! Şimdi hep birlikte onu cayır cayır yakıp, deryaya savuralım da gör. "
Musa dedi ki: "Defol git! Artık hayatın boyunca bana dokunmayın diyeceksin! Sana söz verilen bir ceza var ki, ondan asla kurtulamayacaksın! Şimdi taptığın tanrına bak! Biz onu yakacağız! Sonra onu ufalayıp denize savuracağız!"
(Musa) şöyle demişti: “Çık (git)! Artık hayatın boyunca sen sadece ‘Bana dokunmayın!’ [*] diyeceksin. Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir sözleşme (ceza) günü daha var. Tapmakta olduğun ilahına bir bak! Elbette onu (heykelini) yakacağız; sonra da elbette onu parçalayıp denize savuracağız!
(Mûsa da): “Derhal (buradan) git! Bundan böyle senin hayatta (hak ettiğin cezâ); ‘aman bana dokunmayın’¹ diyerek (toplumun dışına) atılmandır. (Ayrıca) senin için asla kurtulamayacağın bir cezâ günü de var. İbadet edip durduğun şu ilâhına bir bak! Biz onu kesinlikle yakacağız, sonra parça parça edip denizde atacağız.” dedi.
[Musa:] “Git artık” dedi (ona), “ama şunu bil ki, bundan böyle hayat boyunca ‘Bana dokunmayın!’ ⁸³ demekten ibaret olacaktır senin payına düşen! [Öte dünyada ise] hiç kuşkusuz, kaçıp kurtulamayacağın bir yazgı beklemektedir seni! ⁸⁴ Şimdi bak, kendini her şeyinle adayarak tapındığın şu düzmece tanrına: onu nasıl yakacağız ve sonra toza toprağa çevirip nasıl denize savuracağız!
Musa: – Defol git! Artık sen hayatın boyunca toplumdan dışlanacak ve yalnızlığa mahkûm olarak sapık inancınla baş başa kalacaksın. Bir de hiç kaçıp kurtulamayacağın bir azap seni bekliyor. Şimdi de ısrarla önünde saygıyla eğildiğin şu ilahına bir bak onu yakacağız sonra da küllerini denize savuracağız, dedi. 7/104...156, 19/51...53, 23/45...49, 25/35, 26/10...48, 28/30...35, 37/116...122
(Musa): “Defol, git!” dedi, “Ama iyi bil ki bundan böyle senin hayatın ‘(Ben) tecrit edildim’ demekten ibâret olacaktır.[²⁶²²] Bir şeyi daha unutma ki, seni (öte dünyada) asla atlatamayacağın bir buluşma daha beklemektedir. Şimdi, kendisine tapınmakta bunca ısrar ettiğin ilâhına dön de bir bak: onu cayır cayır yakacak, ardından da külünü suya savuracağız!”[²⁶²³]
Fakat Musa: "Haydi defol git. (Bil ki sen ancak bir cüzzamlı gibisin) Bundan sonra ömrün boyunca nasibin ancak "Sakın bana dokunmayın" demek olacaktır! (Elbette bulunla da kalmayacaksın) Ayrıca senin kaçıp kurtulamayacağın bir ceza günü de var. Gönülden benimseyip tapınıp durduğun ilahına (buzağıya) gelince; andolsun ki, onu ilkin yakacağız, sonra da paramparça edip denize atacağız" diyerek onu huzurundan kovdu. (Sonra da kavmini şöyle uyardı.)
(Mûsâ): ’’Çekil git karşımdan, Artık hayât boyunca sen: ’Bana dokunmayın!’ diyeceksin ve sana va’dedilen (bir cezâ var ki) asla ona zıtlaşamayacaksın (mutlaka o cezânı tam zamanında bulacaksın). Şimdi durup taptığın ilaha bak. Biz onu yakacağız, sonra onu ufalayıp denize savuracağız. " dedi.
(Hazreti Mûsa da) dedi ki: «Çık git. Çünkü artık sana hayatta (bulundukça mukadder olan) dokunma yok demektir. Ve muhakkak ki, senin için bir va'de mahalli de vardır ki, ondan asla ayrılmayacaksın. Ve kendisine tapınıp durduğun tanrına da bak. Biz onu elbette ki yakacağız, sonra da onu denizde parça parça edip savuracağız.»
“Defol! ” dedi Mûsâ, artık ömür boyunca sen: “Bana dokunmayın, benden uzak durun! ” diyeceksin, yalnız yaşamaya mahkûm olacaksın. Ayrıca senin asla kurtulamayacağın bir ceza günü var. Şimdi tapınıp durduğun tanrına bak! Biz onu yakacağız, sonra da ufalayıp denize savuracağız. ” {KM, Tesniye 9, 21}
(Musa): "Git, dedi. Artık hayat boyunca sen: 'Bana dokunmayın!' diyeceksin (toplumdan refüze edilip yalnız başına kalacaksın), sana va'dedilen bir ceza var ki ondan asla şaşırılmayacaksın (mutlaka o cezanı tam zamanında bulacaksın). Şimdi durup taptığın tanrına bak. Biz onu yakacağız, sonra onu ufalayıp denize savuracağız."
Mûsâ: "Haydi karşımdan def' ol. Sen müddet-i hayâtında "Bana dokunmayın" diyeceksin. Senin içün bir mev'id 'azâb vardır ki kat'iyyen halef itmez. 'İbâdet iylediğin ve tapdığın rabbine bak, biz onı nasıl yakacağız ve külünü de denize saçacağız" didi.
Musa:-Defol, artık senin için hayatta bana dokunmayın demekten başka bir şey yoktur? Bir de senin için hiç kaçamayacağın bir azap günü var. Sarılıp üzerine titrediğin ilahına bak, şimdi onu yakacağız sonra küllerini denize savuracağız, dedi.
Musa “Def ol!” dedi. “Artık hayatın boyunca 'Bana dokunmayın' deyip duracaksın. Ayrıca sana vaad edilen bir azap var ki, ondan asla kurtulamayacaksın. Şimdi tapmakta olduğun tanrına bak: Onu yakacağız, sonra da ufalayıp denize savuracağız.”
Mûsa dedi: "Defol, çünkü sen, hayatın boyunca "Bana dokunmayın!" diyeceksin! Ve senin için asla kurtulamayacağın bir hesap zamanı da var. O başını bekleyip durduğun tanrına bir bak! Onu kesinlikle yakacağız, sonra da un-ufak edip denize dökeceğiz."
eyitti mūsā “pes gitgil bayıķ senüñdür dirliķ içinde kim eyidesin yoķanmaķlıķ yoķdur. daħı bayıķ senüñdür bir va'de kim ħilāf eylemeyesin anı. daħı baķ Tañrı’na ol kim [167b] oldunıdı anuñ üzere muķım ya'nį ŧapmaķlıġına her eyne göyündürevüz anı andan śavuravuz anı deñiz içinde śavurmaķlıķ.”
Mūsā aña: Var git, didi. Vardur saña dirlikde lā‐misās dimek ıṣıtmaḳdan.Daḫı saña va‘de vardur āḫiretde, aña Tañrı Ta‘ālā ḫilāf eylemez. Daḫı baḳol senüñ Tañrıña ki dāyim ṭaparduñ, anı yandurur‐biz od‐ıla, andanṣoñra anı deñize bıraḳur‐biz.
(Musa) dedi: “Çıx get burdan. Həyatın boyu (cəza olaraq): “Bir kəs mənə toxunmasın (mən də bir kəsə toxunmayım)!” – deməli olacaqsan. (Heç kəs səni dindirməyəcək, süfrəsinə buraxmayacaq, səninlə alış-veriş etməyəcək. Heç kəslə ünsiyyət etməyib tamamailə təcrid olunmuş bir vəziyyətdə yaşayacaqsan. Dəhşət səni bürüyəcək). Hələ səni əsla qaçıb canını qurtara bilməyəcəyin daha bir və’də (qiyamət günü) gözləyir. İndi tapınıb durduğun tanrına (bütünə) bax. Biz onu yandıracaq, sonra da (külünü) dənizə atacağıq!
(Moses) said: Then go! And lo! in this life it is for thee to say: Touch me not! and lo! there is for thee a tryst thou canst not break. Now look upon thy god of which thou hast remained a votary. Verily we will burn it and will scatter its dust over the sea.
(Moses) said: "Get thee gone! but thy (punishment) in this life will be that thou wilt say,(2622) ´touch me not´; and moreover (for a future penalty) thou hast a promise that will not fail:(2623) Now look at thy god, of whom thou hast become a devoted worshipper: We will certainly (melt) it in a blazing fire and scatter it broadcast in the sea!"(2624)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |