Kâle yebne umme lâ te/ḣuż bilihyetî velâ bira/sî(s) innî ḣaşîtu en tekûle ferrakte beyne benî isrâ-île velem terkub kavlî
Anam oğlu dedi, sakalımı, başımı bırak benim, gerçekten de, sözüme tam uymadın da İsrailoğullarının arasına ayrılık saldın diyeceğinden korktum.
(Hz. Harun) Dedi ki: "Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup-yolma. Ben senin: ’İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemseyip tutmadın’ demenden endişe edip korktuğum (için üzerlerine fazla varmadım)."
Harun: “Ey anamın oğlu!” dedi. “Saçımdan sakalımdan tutma benim; gerçek şu ki ben senin, “Bak İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün sözümü tutmadın demenden korktum.”
Hârûn:
“- Ey anamın oğlu, sakalımı ve saçımı tutma. Ben, senin, İsrâiloğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın, demenden hep içim titreyerek endişe ettim.” dedi.
(Harun) dedi ki: "Ey annemin oğlu! Sakalımdan ve başımdan tutma! Ben: "İsrailoğullarının arasında ayrılık çıkardın ve sözümü tutmadın" demenden korktum."
Dedi ki: 'Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup-yolma. Ben, senin: 'İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemsemedin' demenden endişe edip korktum.'
(Harûn şöyle) dedi: “- Ey anamın oğlu, sakalımı ve başımı (saçımı) yakalama. Ben, senin; “- İsrail oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın.” diyeceğinden korktum.
Harun: Ey anamın oğlu! Ne sakalımı tut ne de başımı. Ben senin, “İsrailoğullarının arasını ayırdın, bana verdiğin söze sahip çıkmadın” demenden ürktüm” dedi.
Hârûn, “Ey anamın oğlu!” dedi, “Saçımı sakalımı yolma! Emin ol ki ben senin; ‘İsrâiloğullarının arasına ayrılık düşürdün, sözümü tutmadın!' demenden korktum.”
Harun dedi: «Karındaşım ! Tutma benim sakalımdan, başımdan; İsrail oğullarının arasını açtın, sen sözümü dinlemedin, demenden çekindim»
(Harun:) “Ey anamın oğlu! Saçımı sakalımı çekme! Doğrusu ben senin: ‘İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın' diyeceğinden korktum” dedi.
Hârûn: "Ey vâlidemin oğlı! Benim başıma ve sakalıma dokunma. Ben: ’Niçün benimle Benî İsrâîl beynine tefrika sokdun! Niçün evâmirime itâ’at itmedin?’ dirsün diyu korkdum." cevâbını virdi.
Harun: "Ey Annemoğlu! Saçımdan sakalımdan tutma; doğrusu İsrailoğulları arasına ayrılık koydun, sözüme bakmadın demenden korktum" dedi.
Hârûn: “Ey anam oğlu! Saçımı sakalımı çekme. Şüphesiz ben, İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın demenden korktum” dedi.
O şöyle cevap verdi: “Ey anamın oğlu! Sakalımı saçımı çekme. Emin ol ki ben senin, ‘Sözüme riayet etmedin de İsrâiloğulları’nın arasına ayrılık soktun!’ diyeceğinden endişelenmiştim.”
(Harun:) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: «İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!» demenden korktum.
Dedi ki, "Anamın oğlu, sakalımı ve başımı çekme. 'İsrail oğullarını neden böldün, neden sözümü tutmadın?' diye bana çıkışacağından korktum."
Harun: "Ey anamın oğlu! Sakalımı ve başımı (saçımı) tutma. Ben senin 'İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın' diyeceğinden korktum." dedi.
Ey anamın oğlu dedi, sakalımı başımı tutma, emîn ol ki dediğime bakmadın da Benî İsraîl arasına tefrika düşürdün dersin diye korktum
(Hârûn) dedi ki: “Ey anamın oğlu! Sakalımı ve başımı çekiştirme. (Ben Sâmirî’nin yaptıklarına zorla engel olduğum takdirde, Sâmirî’nin dediklerine inananlar ile bana tâbi olanlar arasında savaş çıkmasından korktum.) Ben senin: (‘Ey Harun! Kavmimi ıslah edici olman gerekirken sen kalktın) İsrâiloğulları arasında tefrika çıkardın, (benim geri gelmemi ve onlar hakkındaki emrimi niçin beklemedin, neden) sözümü önemseyip tutmadın!’ demenden endişe edip korktum (fakat onları güzel bir üslûp ile hakka davet etmekten de geri durmadım).”
(Harun) dedi: «Ey anamın oğlu, sakalımı, başımı tutma. Hakikat, ben senin: — Isrâîl oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın, diyeceğinden korkdum».
(Hârûn:) “Ey anamın oğlu! Sakalımı, başımı tutma! Doğrusu ben (onlara şiddet gösterseydim): 'İsrâiloğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın!' diyeceğinden korktum!” dedi.
(Harun!) ’Ey anamın oğlu! Sakalımı, başımı tutma! Doğrusu ben, (onları engellemek için şiddet gösterseydim meydane gelebilecek olaydan dolayı) ’İsrâiloğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın! diyeceğinden korktum!’ dedi.
Harun Musa’ya “Ey anamın oğlu! Sakalımı ve başımı tutmayı bırak. Senin “Niçin İsrailoğulları arasında ayırım yaptın, sözümü niçin dinlemedin, demenden korktum” dedi.
harun dedi: "Ey anamın oğlu! Saçımdan sakalımdan tutma, bırak. Ben İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü dinlemedin demenden korktum."
Harun dedi: Ey anam oğlu! Hiddetle sakalımdan, saçımdan tutma. Bırakıp gitsem, onlar ile mukatele etsem bana İsrailoğulları arasında tefrika çıkardın, bu bapta söylediğim sözü gözetmedin, demenden korktum.
(Harun), “Ey anamın oğlu! Saçımı, sakalımı çekme! Muhakkak ki ben senin; ‘İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın’ demenden korktum” dedi.
Dedi ki: “Ey annemin oğlu! Sakalımı ve başımı tutup yolma. Ben senin, “İsrail oğulları arasında ayrılık çıkardın” demenden ve sözümü önemsememenden endişelenip korktum.”
Hârûn, “Ey anamın oğlu!” dedi, “Saçımı sakalımı çekme! İnan ki onları uyardım ama senin, “Sözümü dinlemeyip, İsrail Oğulları arasında ayrılık çıkardın!” demenden korktum. Bu yüzden onların üzerine gitmekten kaçındım.” Bunun üzerine, Mûsâ biraz sâkinleşip Sâmiri’ye döndü:
(Harun): -“Ey anamın oğlu! Sakalımdan tutma, başımdan da (tutma)! Gerçekten ben, ‘Sözümü gözetmedin, İsrail’in oğullarının arasında tefrika (ayrılık) çıkardın!’ dersin diye çekindim” dedi.
Harûn: " Canım karındaşım! Saçımı sakalımı asılıp durma benim! Ben senin, İsrailoğullarını bölüp parçaladın, sözlerimi hiç kale almadın demenden korktum hep. "
Bunun üzerine Harun kendini savundu: "Ey anamın oğlu! Saçımı başımı yolma! Ben senin İsrail oğulları arasında ayrılık çıkardın! Sözümü tutmadın diyeceğinden korktum! Bu nedenle idare yoluna gittim!" Harun tehlikeli sözleri söylüyordu. Asıl fitne, asıl ayrılık, Allah yolundan ayrılmaktı. İnsanlar buzağı heykeli yaparken zaten Allah’ın yolundan ayrılarak fitneye düşmüşlerdi. Onları bu ayrılıştan çekip almak, gerekirse sapanlarla mücadele etmek Harun’un göreviydi. Harun bana karşı çıkarlar, beni dinlemezler diye çekinmiş, aralarında tartışma çıkarsa fitneci olacağını zannetmişti.
(Harun) şöyle demişti: “Ey annemin oğlu! [*] Saçıma, sakalıma yapışma! Şüphesiz ki ben senin ‘İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!’ demenden korktum.” [*]
(Hârûn da): “Ey annemin oğlu! Sakalımı ve saçımı yolma.¹ Ben, senin: ‘dediğime bakmadın da İsrâil oğulları arasına ayrılık soktun’ demenden korktum.” dedi.
[Harun:] “Ey anamın oğlu!” dedi, “Saçımdan sakalımdan tutma! ⁷⁹ Gerçek şu ki, ben senin, ‘Bak işte, İsrailoğulları’nın arasına ayrılık soktun; sözüme ⁸⁰ riayet etmedin!’ demenden korktum”.
Harun ise: Ey anamın oğlu dedi. Saçımı sakalımı çekiştirip durma! Gerçek şu ki ben senin, “Sözümü dinlemedin de İsrailoğullarının arasına ayrılık soktun’’ demenden endişe ettim. 7/104...156, 19/51...53, 23/45...49, 25/35, 26/10...48, 28/30...35, 37/116...122
“Ey anamın oğlu!” dedi, “Sakalımı-saçımı çekiştirip durma! İnan ki senin bana ‘İsrâiloğulları arasına ayrılık tohumları saçtın, nasihatimi dinlemedin!” demenden korktum!’[²⁶¹⁷]
(Bunun üzerine Harun) "Ey anamın oğlu, saçımdan sakalımdan böyle tutma!.. Ben ancak, senin "Sözümü tutmadın da, İsrailoğulları arasına ayrılık soktun!" diyerek beni azarlamandan korktum" dedi. (Böylece kendini savunmuş oldu)
(Hârûn): Ey anam oğlu! Saçımdan sakalımdan tutma. Şüphesiz ben, İsrailoğullarının arasına ayrılık soktun, sözümü gözetlemedin demenden korktum" dedi.
Dedi ki: «Ey anamın oğlu! Ne sakalımı ve ne de başımı tutma. Ben muhakkak senin, 'İsrailoğullarının aralarını dağıttın ve benim sözümü gözetir olmadın' diyeceğinden korktum.»
“Ey anamın oğlu! ” dedi Harun, “lütfen sakalımdan, saçımdan beni çekiştirip durma. Ben, senin “İsrailoğullarının içine ayrılık soktun, sözümü dinlemedin! ” diyeceğinden endişe ettim. ”
(Harun, kardeşini yumuşatabilmek için): "Ey anamın oğlu, dedi, sakalımı, başımı tutma. Ben senin 'İsrail oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın' diyeceğinden korktum (da onun için idare yoluna gittim)."
Hârûn: "Ey Vâlidem oğlı! Beni sakalımdan ve saçımdan tutub çekme. 'Benî İsrâil'in arasını ayırdın ve bir sözüme ri'âyet itmedin' dirsin diye korkdum" cevâbını virdi.
Harun dedi ki “Anamın oğlu! Saçımdan sakalımdan tutma. Ben senin ‘İsrailoğullarını böldün; sözümü de dinlemedin’ demenden korktum.”
Harun ise:-Ey anamın oğlu dedi. Sakalımı ve başımı tutma! Ben senin, “İsrailoğulları'nın arasını açtın, sözümü tutmadın” demenden korktum.
Harun “Ey anamın oğlu, saçımı, sakalımı bırak,” dedi. “Ben senin 'Sözümü dinlemedin de İsrailoğullarının arasına ikilik soktun' demenden korktum.”
Hârun dedi: "Ey annemin oğlu! Sakalımı, başımı tutma! Ben senin şöyle diyeceğinden korkmuştum: "Beniisrail arasına ayrılık soktun, sözüme bağlı kalmadın!"
eyitti hārūn iy añam oġlı! dutma śaķalumı daħı başumı bayıķ ben ķorķdum kim eyidesin perekende eyledüñ benį isrāyil’i daħı śaķlamaduñ sözümi.”
Hārūn eyitdi: Yā anam oġlı, benüm saḳaluma yapışma, başuma daḫı ya‐pışma. Taḥḳīḳ ḳorḳdum ki eyidesin, ayırdı‐sen Benī İsrā’īl ortasını. Ḳavlü‐mi daḫı ṣaḳlamadı‐sen diyesin, didi.
(Harun) belə cavab verdi: “Ey anam oğlu! Saçımdan, saqqalımdan tutma. (Saqqalımı, başıma yolma). Doğrusu, sənin: “İsrail oğulları arasına ayrılıq saldın, sözümə baxmadın!” – deyəcəyindən qorxdum.
He said: O son of my mother! Clutch not my beard nor my head! I feared lest thou shouldst say: Thou hast caused division among the Children of Israel, and hast not waited for my word.
(Aaron) replied: "O son of my mother! Seize (me) not by my beard nor by (the hair of) my head!(2618) Truly I feared lest thou shouldst say, ´Thou has caused a division among the children of Israel, and thou didst not respect my word!´"(2619)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |