Ferace’a mûsâ ilâ kavmihi ġadbâne esifâ(en)(c) kâle yâ kavmi elem ya’idkum rabbukum va’den hasenâ(en)(c) efetâle ‘aleykumu-l’ahdu em eradtum en yehille ‘aleykum ġadabun min rabbikum feaḣleftum mev’idî
Musa, öfkeli bir halde hayıflanarak kavmine döndü de ey kavmim dedi, Rabbiniz size güzel bir farzda vaitte bulunmadı mı, çok mu uzun sürdü sizden ayrılışım, yoksa Rabbinizin gazabının vacip olmasını mı dilediniz size de bana verdiğiniz sözden caydınız?
Bunun üzerine (Hz.) Musa oldukça kızgın ve üzgün olarak kavmine döndü ve dedi ki: "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir va’adde bulunmadı mı? Üzerinize (va’ad edilen) ahdinizin zamanı mı uzadı? (Niye sabırsız davrandınız!) Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz (iman ve itaat) sözünüzden caydınız?"
Bunun üzerine Musa, öfke ve üzüntüyle, kavminin yanına döndü ve onlara: “Ey kavmim!” diye çıkıştı. “Rabbiniz size güzel bir söz vermemiş miydi? Peki bu sözün gerçekleşmesi, size çok mu uzak göründü? Yoksa Rabbinizden size, gazab erişmesini istedinizde mi, bana verdiğiniz sözde durmadınız?”
Mûsâ, hemen, öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü.
“Ey kavmim, Rabbiniz size doğru, hak vaatte bulunmamış mıydı? Size bu süre uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazap inmesinin vacip hale gelmesini istediniz de mi, bana olan va'dinizden döndünüz?” dedi.
Bunun üzerine Musa öfkeli ve tasalı olarak kavmine döndü. "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Aradan geçen zaman size uzun mu geldi yoksa Rabbiniz katından üzerinize bir gazap inmesini mi istediniz ki bana olan sözünüzden döndünüz?" dedi.
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: 'Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?'
Hemen Mûsa, öfkeli ve kederli olarak kavmine döndü. (Onlara şöyle) dedi: “- Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Üzerinize zaman mı uzadı, yoksa Rabbinizden size gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden (Allah'a iman sözünüzden) caydınız.”
Bunun üzerine Musa, kızgın ve üzüntülü olarak kavmine döndü: “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel şeyler vaadetmedi mi? Araya uzun bir zaman mı girdi, yoksa Rabbinizden bir gazabın başınıza düşmesini mi istediniz. Ki bana verdiğiniz sözde durmadınız” dedi.
Mûsâ, toplumuna kızgın ve üzgün olarak döndü. “Ey ulusum! Rabbiniz size güzel vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizin öfkesine mi uğramak istediniz de, bana verdiğiniz sözden caydınız?” dedi.[318]
Musa döndü ulusuna, hem öfkeli, hem de üzüntülü olarak, dedi ki: «Tanrınız size iyi söz vermedi mi? Ahdin arası uzamış mıdır? Başınıza Allahtan belâ gelmesini mi istiyerek va'dini tutmadınız?»
Bunun üzerine Musa kavminin yanına öfkeli ve üzgün olarak döndü. Onlara dedi ki: “Ey kavmim! Rabbiniz size (Tevhid inancından sapmadığınız müddetçe size her türli nimeti bahşedeceğine dair) güzel bir vaatte bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz ki bana verdiğiniz sözden caydınız?”
Mûsâ gazabnâk ve me’yûs bir halde kavminin nezdine ’avdet iyledi ve didi ki: "Allâh size güzel bir va’adde bulunmadı mı yoksa va’din müddeti size uzun mı geldi yâhud üzerinize rabbinizin gazabını celb itmek mi istediniz ânın içün mi va’adlerinizde halef itdiniz?"
Musa, milletine kızgın ve üzgün olarak döndü. "Ey milletim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?" dedi.
Bunun üzerine Mûsâ, öfke dolu ve üzgün bir hâlde halkına döndü. “Ey kavmim! Rabbiniz, size güzel bir vaadde bulunmadı mı? (Ayrılışımdan sonra) çok zaman mı geçti, yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?” dedi.
Bunun üzerine Mûsâ öfkeli halde ve hayıflanarak kavmine döndü. Şöyle dedi: “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Peki size bu süre çok mu uzun geldi, yoksa rabbinizin gazabına uğramak istediniz de onun için mi bana verdiğiniz sözden döndünüz!”
Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü. Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz?
Musa, kızgın ve hayal kırıklığına uğramış olarak halkına döndü ve, "Halkım, Rabbiniz size güzel bir söz vermemiş miydi? Bekleyemediniz mi? Yoksa, Rabbinizin gazabına uğramak için mi benimle yaptığınız sözleşmeyi bozdunuz," dedi.
Hemen Musa öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü (onlara şöyle) dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden caydınız?"
Derhal Musâ kavmine gadabnâk esefnâk olarak döndü, ey kavmım dedi: rabbınız size güzel bir va'd va'detmedi mi? Zaman mı uzadı? Yoksa üzerinize rabbınızdan bir gadab inmesini arzu ettinizde mi bana olan va'dinize hulfettiniz
Bunun üzerine Mûsâ, kızgın ve üzüntülü olarak kavmine döndü. “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel şeyler vadetmedi mi? (Allah’ın bu vaadinin gerçekleşme) süre (si) size uzun mu geldi (de siz bu gaflete/günaha düştünüz), yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz ki, (îmânda sebat edeceğinize dair) bana verdiğiniz sözde durmadınız!” dedi.
Bunun üzerine Mûsâ, halkına öfkeli ve üzüntülü bir şekilde geri döndü: “Ey halkım, Rabb'iniz size iyi bir söz vermedi mi? Şimdi bu süre size uzun mu geldi? Yoksa Rabb'inizin gazabının üzerinize inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden döndünüz?” dedi.
Derhal Musa öfkeli ve tasalı olarak kavmine döndü: «Ey kavmim, dedi, Rabbiniz size güzel bir va'd ile söz vermedi mi? Yoksa (ayrılışımın üzerinden) sizce çok zaman mı (geçib) uzadı? Yahud Rabbinizden size bir gazab vâcib olmasını mı istediniz de bana olan vadinizden caydınız»?
Bunun üzerine Mûsâ kızgın ve üzgün olarak kavmine geri döndü dedi ki: “Ey kavmim! Rabbiniz size (Tevrât'ı vermek için) güzel bir va'd ile va'dde bulunmamış mıydı? Yoksa (sizden ayrıldığım) müddet size uzun mu geldi? Yâhut Rabbinizden üzerinize bir gazabın vâcib olmasını mı istediniz ki (îmanda sebât edeceğinize dâir) bana verdiğiniz sözden döndünüz?”
(Bunun üzerine) Musa kavminin yanına öfkeli ve üzgün olarak döndü. Onlara dedi ki: “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa (kötülük yapmak suretiyle) Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın (azabın) inmesini mi istediniz ki bana verdiğiniz sözden caydınız?”*
Musa öfkeli, kızgın ve üzüntülü bir şekilde kavmine döndü ve dedi ki “Rabbiniz size en güzel vaatlerde bulunmadı mı? Yapılan ahitleşme üzerinden çok uzun bir zaman mı geçti? Yoksa Rabbinizden bir öfkenin üzerinize gelmesini istiyorsunuz da, bu sebeple benimle yaptığınız antlaşmaya muhalefet ettiniz?”
Bunun üzerine Musa ulusunun yanına öfkeli, üzüntülü olarak döndü. Dedi: "Ey ulusum! Çalabınız size güzel bir söz vermedi mi? Yoksa ayrılığım size verdiğim sözden çok mu uzadı? Yoksa çalabınızın öfkesine çarpılmak istediniz de bana verdiğiniz sözden onun için mi caydınız?"
Artık Musa kavimine dargın ve yaptıklarına kederli olarak döndü. Ey kavmim! Rabbiniz size Tevrat/ı vermek hususunda güzel, kat/î ve doğru bir vaatta bulunmadı mı? Müfarekatım, vaat eylediğim müddetten size uzun mu göründü? Yoksa Rabbiniz tarafından kendinize hışım gelmesini istediniz de bana olan vaadinizden mi caydınız? dedi.
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Size (verilen) süre pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?”
Bunun üzerine Mûsâ, son derece öfkeli ve üzgün bir hâlde halkına döndü ve “Ey halkım!” dedi, “Rabb’iniz, tevhid inancından sapmadığınız sürece, size her türlü nîmetlerini bahşedeceğine dâir güzel bir vaatte bulunmamış mıydı? Bu sözün gerçekleşme ihtimali size çok mu uzak geldi, yoksa Rabb’inizin gazâbına mı uğramak istediniz ki, bana verdiğiniz sözden böyle dönüverdiniz?”
Musa üzgün ve kızgın olarak kavmine döndü:
“Ey kavmim! Size rabbiniz güzel bir vaatte bulunmadı mı? Ahd size çok uzun mu geldi? Yoksa rabbinizden bir gazabın başınıza gelmesini mi istediniz de benim vaadime aykırı davrandınız?” dedi.
Musa üzgün ve öfkeli olarak hemen halkın başına döndü. Musa: " Sevgili milletim! Allah sizlere güzel güzel vaatlerde bulunmadı mı ? Size bu vaatler yapılalı daha ne kadar oldu ki. Yoksa siz Allah'tan belâ mı istiyorsunuz? Bu yüzden mi sözümü tutmadınız ?
Musa kızgın ve üzgün olarak kavmine dönerek dedi ki: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir söz vermemiş miydi? Yoksa sizden ayrılış sürem mi uzun geldi? Yoksa Rabbinizden bir gazabın üzerinize inmesini mi istediniz? Onun için mi verdiğiniz sözlerden döndünüz?"
(Bunun üzerine) Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine dönmüş [*] ve onlara şöyle demişti: “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmamış mıydı? Size zaman mı çok uzun geldi; yoksa Rabbinizin gazabının size gelmesini mi istediniz ve bana verdiğiniz sözden döndünüz?”
Bunun üzerine Mûsa, öfkeli ve üzüntülü olarak toplumuna döndü. (Onlara): “Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? (Yoksa) size (verilen) süre pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden size bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?” dedi.
Bunun üzerine Musa öfke ve üzüntüyle dolu olarak kavminin yanına döndü [Ve onlara:] “Ey kavmim!” diye çıkıştı, “Rabbiniz size güzel bir söz vermemiş miydi? Peki, bu söz[ün gerçekleşmesi] size çok mu uzak göründü? ⁷¹ Yoksa, Rabbinizin gazabına uğramanıza mı karar verildi ⁷² ki bana verdiğiniz sözden böyle döndünüz?”
Bunun üzerine Musa son derece kızgın ve üzgün bir şekilde kavmine döndü: Ey kavmim Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmamış mıydı? Yoksa bu vaadin süresi çok uzun geldi de ondan ümit mi kestiniz veya Rabbinizin gazabına uğramak mı istiyordunuz da bana verdiğiniz ahit/sözden döndünüz? Dedi. 2/51...54, 7/142...156, 20/83...85
Bunun üzerine Musa hüzünle karışık bir kızgınlıkla toplumuna döndü; “Ey kavmim!” dedi, “Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Yoksa (bu sözün) vâdesi size çok uzun (ve bedeli çok ağır) mı geldi?[²⁶¹⁰] Veya, Rabbinizin gazabını üzerinize çekmeye can mı atıyorsunuz? İşte, sonuçta bana verdiğiniz sözden dönmüş oldunuz!”
Bunun üzerine, Musa derhal öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü ve "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel va'adlerde bulunmadı mı? (Verdiği va'adleri yerine getirmedi mi, sizi en büyük düşmanınızdan kurtarmadı mı? Rabbinizin ihsan buyurduğu bu en büyük nimeti nasıl unutursunuz, yoksa) Uzun bir zaman mı geçti aradan veya Rabbinizin gazabına uğramak istediniz de mi, bana verdiğiniz sözden caydınız!" diyerek onları azarladı.
Bunun üzerine Mûsâ, öfke dolu ve üzgün bir hâlde halkına döndü. "Ey kavmim! Rabbiniz, size güzel bir vaadde bulunmadı mı? (Ayrılışımdan sonra) çok zaman mı geçti, yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?" dedi.
Artık Mûsa, kavminin yanına gazaplı bir halde mahzun olarak avdet etti. Dedi ki: «Ey kavmim! Size Rabbiniz güzel bir vaad ile vaadetmiş değil mi idi? Yoksa üzerinize zaman mı uzadı? Yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazap hulûlunu mu arzu ettiniz ki, bana olan vaadinize muhalefette bulundunuz?»
Mûsâ derhal son derece kızgın ve üzgün olarak halkına döndü: “Ey milletim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Verilen sözün üzerinden çok uzun süre mi geçti, yoksa Rabbinizin gazabının tepenize inmesini mi istiyorsunuz ki bana olan vâdinizden caydınız? ”
Bunun üzerine Musa, çok kızgın ve üzüntülü bir halde kavmine döndü: "Ey Kavmim, dedi, Rabbiniz size güzel bir va'idde bulunmamış mıydı? Süre mi size uzun geldi (zamanla verdiğiniz sözü unuttunuz mu)? Yoksa Rabbinizden bir gazabın üstünüze inmesini mi istediniz ki, bana verdiğiniz sözden caydınız (beni izlemediniz)?"
Mûsâ kavmine gadablı ve müteessif olarak 'avdet itdi. Ve didi: "Ey Kavmim! Size rabbiniz eyi bir va'ad itmedi mi? Yoksa bu 'ahid ve mî'âd size uzadı mı (çok vakit mi geçdi) Yoksa rabbinizden size gadab gelmesini mi murâd itdiniz? Bana olan va'dinize halef iylediniz"
Musa hemen halkına döndü. Öfkeli ve üzüntülüydü. Dedi ki “Ey halkım! Rabbiniz size güzel bir söz vermedi mi? O sözün üzerinden çok mu zaman geçti? Yoksa Rabbinizin gazabını (öfkesini) hak etmek mi istediniz de bana verdiğiniz sözden de caydınız?”
-Musa kavmine kızgın ve üzgün olarak döndü.-Ey Kavmim, dedi, Rabbimiz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Aradan çok uzun bir zaman mı geçti yoksa; Rabbinizin gazabına uğramayı istediniz de bana verdiğiniz sözden döndünüz?
Musa kızgın ve üzgün şekilde kavmine döndü. “Ey kavmim,” dedi. “Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Bu ahdin üzerinden çok mu zaman geçti, yahut Rabbinizin gazabına müstehak olmak mı istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?”
Bunun üzerine Mûsa, öfkeli ve ümidi kırık bir halde kavmine döndü. Dedi: "Ey toplumum! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Süre mi size uzun geldi yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze ters davrandınız?"
pes döndi mūsā ķavmındın yaña ķaķımış ķayġulu eyitti mūsā “iy ķavmum! ay va'de eylemedi mi size çalabuñuz eyü va'de ya'nį ŧoġru? uzandı mı üzerüñüze zamān yā diledüñüz kimine üzerüñüze ķaķımaķlıķ çalabuñuzdan pes ħilāf eyledüñüz va'de mi?”
Pes ḳayıtdı Mūsā ḳavmine ḫışm idüp ḳayġu‐y‐la. Mūsā ḳavmine: İyḳavmüm, didi. Size va‘de eylemedi mi Tañrı Ta‘ālā yaḫşı va‘de eylemek?Uzandı mı zamān sizüñ üstüñüze, yā diledüñüz mi düşe üstüñüzeḳorḳmaḳ Tañrı Ta‘ālādan? Benüm va‘deme ḫilāf [mı] eyledi‐siz?
Musa qəzəbli, kədərli halda camaatının yanına qayıdıb dedi: “Ey ümmətim! Məgər Rəbbiniz (Tövratı nazil etmək, keçmiş günahlarınızı bağışlamaq, göydən qüdrət halvası və bildirçin endirmək haqqında) sizə gözəl bir və’d verməmişdimi? Yoxsa (mənim sizdən ayrılmağımdan) uzun bir müddət keçdi? (Nə tez hər şeyi unudub nankor oldunuz?) Yaxud Rəbbinizdən sizə bir qəzəb gəlməsini istəyib mənə verdiyiniz və’də xilaf çıxdınız?”
Then Moses went back unto his folk, angry and sad He said: O my people! Hath not your Lord promised you a fair promise? Did the time appointed then appear too long for you, or did ye wish that wrath from your Lord should come upon you, that ye broke tryst with me?
So Moses returned to his people in a state of indignation and sorrow. He said: "O my people! did not your Lord make a handsome(2606) promise to you? Did then the promise seem to you long (in coming)? Or did ye desire that Wrath should descend from your Lord on you, and so ye broke your promise to me?"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |