Velekad eraynâhu âyâtinâ kullehâ fekeżżebe veebâ
Andolsun ki ona bütün delillerimizi gösterdik, yalanladı, çekindi.
Andolsun, Biz ona (Firavun’a ve etbaına) ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, (yine de) yalanladı ve ayak diretip (imana yanaşmadı).
Gerçek şu ki, biz Firavun'a bütün ayetlerimizi gösterdik. Onları yalan saydı ve kabule yanaşmadı.
Andolsun ki ona (Firavun'a) ayetlerimizin tümünü gösterdik de o yalanladı ve ayak diretti.
Andolsun, biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.
Yemin olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o, yine mucizelerimizi yalanladı ve hakkı kabulden çekindi.
Andolsun! Biz bütün ayetlerimizi (delillerimizi) ona gösterdik. O ise yalanladı ve imtina etti.
Andolsun biz, Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı, kabul etmemekte diretti.
Bütün belgelerimizi Firavuna gösterdik, yalanladı, kaçındı
Andolsun ki, biz ona (Firavuna) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.
56,57,58. And olsun ki Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik de yalan sayıp kabulden çekindi ve: "Ey Musa! Sihirbazlığınla bizi yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin? Şimdi biz de seninkinin benzeri bir sihri sana göstereceğiz. Bizimle senin aranda bir vakit tayinet ki sen de biz de düz bir yerde bulunalım da caymayalım" dedi.
Andolsun, biz ona (Firavun’a) bütün mucizelerimizi gösterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.
Andolsun ona bütün kanıtlarımızı gösterdik; fakat o yalan saydı ve kabule yanaşmadı.
Andolsun biz ona (Firavun'a) bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti.
Ona tüm işaret ve delillerimizi göstermemize rağmen yalanlayıp reddetti.
And olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o yine onları yalan sayıp kabulden çekindi.
Kasem olsun biz, ona âyetlerimizin hepsini gösterdik, öyle iken o yine yalan dedi dayattı
Kasem olsun ki, (Mûsâ’ya vermiş olduğumuz) bütün mu‘cizelerimizi Firavun’a gösterdik (fakat) o (peygamberlerimizi ve tebliğ ettiklerini) yalanladı ve (îmân etmemekte) direndi.
Andolsun ki biz ona âyetlerimizin hepsini gösterdik de, (Buna rağmen) o, yine tekzîb etdi, dayatdı.
Celâlim hakkı için, (biz) ona (Fir'avun'a, gösterilecek) mu'cizelerimizin hepsini gösterdik; fakat (o) yalanladı ve (hakkı kabûl etmemekte) diretti.
Ve muhakkak ki biz ona (Firavun’a) bütün (bu) ayetlerimizi (mesaj ve delillerimizi) gösterdik; fakat (bunlara sihir deyip) yalanladı ve (hakkı kabul etmemekte) diretti.
Biz Firavun’a ayetlerimizin hepsini gösterdik. Firavun yalanladı ve (inanmamakta) diretti.
Ant olsun ki biz ona belgelerimizin hepsini göstermişizdir. O bunları yine de yaln saymış, tanımamıştır.
* Biz, Firavun/a mucizelerimizin hepsini gösterdik, O yalan saydı, hiçbirini kabul etmedi,
Andolsun Biz ona/Firavun’a ayetlerimizin hepsini gösterdik de o bunları yalanladı ve çekindi.
Şüphesiz biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o yalanladı ve ayak diretti.
Böylece, Mûsâ’ya vermiş olduğumuz bütün mûcizelerimizi ve hakîkati ortaya koyan bütün delillerimizi Firavuna gösterdik fakat o bunları yalanladı, iman etmemekte direndi:
And olsun ki ona bütünüyle âyetlerimizi gösterdik; derken yalanladı, (inatla) direndi!
Aslında biz Fıravun'a bütün mucizelerimizi gösterdik ama o yalanlayıp inat etti ve:
Firavun’a ayetlerimiz okununca düşünüp öğüt alacağına yalanlayarak inkâr etti.
Yemin olsun ki ona (Firavun’a) bütün delillerimizi [*] göstermiştik; o ise yalanlamış ve yüz çevirmişti.
Yemin olsun, Biz o (Firavuna) mûcizelerimizin tümünü gösterdik; fakat o, (hepsini) yalanladı ve (inkârda) diretti.
GERÇEK ŞU Kİ, Biz Firavun’u mesajlarımızın hepsinden haberdar kıldık; ³⁸ ama o bunları yalan saydı ve kabule yanaşmadı. ³⁹
Andolsun ki biz Firavun’a bütün ayetlerimizi göstermiştik fakat o yalana sarıldı ve yüz çevirdi. 7/104...126, 10/72...90
DOĞRUSU Biz ona bütün ayetlerimizi gösterdik; fakat o yalanladı ve küstahça yüz çevirdi.
Andolsun ki biz, Firavun'a ayetlerimizin hepsini gösterdik. Buna rağmen o, ayetlerimizi yalanladı imana gelmedi (de)
Andolsun biz ona (Firavuna) tüm âyetlerimizi gösterdik, O yine de yalanladı ve kabule yanaşmadı.
Kasem olsun ki, Biz âyetlerimizin hepsini ona gösterdik. Böyle iken o tekzîp etti ve kaçındı.
Biz Firavun'a bütün âyetlerimizi, delillerimizi gösterdik, fakat o bunları yalan saydı ve gerçeği kabul etmemekte direndi. [54, 42]
Andolsun biz o(Fir'av)n'a ayetlerimizin hepsini gösterdik, yine de yalanladı ve dayattı.
Biz, Fir'avn'a Mûsâ vâsıtasıyla bütün mu'cizelerimizi gösterdik. Onları tekzîb idüb îmândan imtinâ' iyledi.[¹]
Firavun’a bütün belgelerimizi (ayetlerimizi) gösterdik ama o yalana sarıldı ve direndi.
Ona ayetlerimizin hepsini göstermiştik. Fakat o yalanladı ve kabul etmedi.
Biz Firavun'a bütün âyetlerimizi gösterdik; fakat o yalanladı ve inanmamakta diretti.
Yemin olsun, o Firavun'a ayetlerimizin tamamını gösterdik ama yalanlayıp inadını sürdürdü.
bayıķ gösterdük fir'avn’a nişānlarumuzı dükelcügin pes yalan duttı daħı boyun virmedi.
Taḥḳīḳ gösterdük Fir‘avna barça āyetlerümüzi. Pes yalanladı āyetleri, īmāngetürmedi, rāżī olmadı.
Biz, ayələrimizin (dəlillərimizin və mö’cüzələrimizin) hamısını ona (Fir’ona) göstərdik. Lakin (Fir’on) onları yalan sayıb (heç birini) qəbul etmədi.
And We verily did show him all Our tokens, but he denied them and refused.
And We showed Pharaoh all Our Signs, but he did reject and refuse.(2580)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |