19 Ocak 2025 - 19 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tâ-Hâ Suresi 40. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

İż temşî uḣtuke fetekûlu hel edullukum ‘alâ men yekfuluh(u)(s) feraca’nâke ilâ ummike key tekarra ‘aynuhâ velâ tahzen(e)(c) vekatelte nefsen fenecceynâke mine-lġammi vefetennâke futûnâ(en)(c) felebiśte sinîne fî ehli medyene śümme ci/te ‘alâ kaderin yâ mûsâ

Hani kız kardeşin gitmiş de onu yetiştirecek birisini bulayım mı size demişti, gözü aydın olsun, kederlenmesin diye tekrar anana kavuşturmuştuk seni ve birisini öldürmüştün de seni gamdan kurtarmıştık ve seni sınayıp durmuştuk ve yıllarca Medyen halkının içinde kalmıştın, sonra da mukadder olduğu gibi buraya geldin ey Musa.

"Hani kız kardeşin gezinip (suya salınan sandığı takip edip Firavun Sarayı’na giderek); ‘Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?’ demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirivermiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. (Ve yine istemeden) Sen bir insan öldürmüştün de, Biz seni (tutuklanmaktan ve) tasadan kurtarmış ve seni ’esaslı bir imtihandan geçirip-denemiştik.’ Ey Musa, (ayrıca gittiğin) Medyen halkı arasında da yıllarca (Benim inayet ve himayemle) kalmıştın, sonra bir kader üzerine (tekrar buraya) gelmiştin."

Hani kız kardeşin gitmiş de, “O'nun bakımını üstlenecek bir ev halkını size gösterebilir miyim?” dedi. Böylece annen üzülmesin, sevinsin diye seni ona döndürdük. Ve büyüyüp belli bir yaşa vardığın zaman, birini öldürmüştün. Fakat biz, bu yüzden içine gömüldüğün sıkıntıdan, seni kurtarmıştık ve seni sınayıp durmuştuk. Bu olaydan sonra, yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın ve sonunda benim takdirime uyarak, işte buraya geldin ey Musa!

“- Hani ablan bilgi ve becerisini kullanarak Firavun'un sarayına gidecek:
“- Ona bakacak birini size bulayım mı?” diyecekti. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun, mutlu olsun, kederlenmesin. Sen, bir de, adam öldürdün. Seni gamdan, endişeden kurtardık. Seni belâ ve musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple, yıllarca Medyen Halkı arasında yaşadın. Sonra takdire göre, peygamberlik makamına geldin, ey Mûsâ!”

bk. Kur’ân-ı Kerim, 28/12.

Hani kızkardeşin dolaşıp: "Ona bakacak birini size bildireyim mi?" diyordu. Böylece gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni annene döndürdük. Sen bir can öldürmüştün de seni tasadan kurtarmış ve çeşitli şekillerde imtihan etmiştik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldın sonra da bir takdir üzere (buraya) geldin, ey Musa!

'Hani kız kardeşin gezinip; 'Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?' demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.'

Hani kız kardeşin, (denize atılmandan sonra seni takip ederek Firavun'un sarayına) gidip (hiç bir meme kabul etmediğini işitince) diyordu ki: “Size, ona iyi bakacak birini buluvereyim mi” Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun da, kederlenmesin. Hem (sen çocukken) bir adam (kıptî bir kâfir) öldürdün de seni gamdan (kısasdan) kurtardık. Seni çeşitli belâlarla imtihan ettik. Bu sebeple yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da bir takdire göre (kırk yaşına vararak Firavun'a) geldin, ey Mûsa!

Hani kız kardeşin orda dolaşıp “Onu kendi ailesine katacak birini size haber vereyim mi?” diyordu. Böylece Biz seni annene geri çevirdik ki göz (yaşları) dinsin ve üzülmesin. Ve sen bir can aldın, Biz seni meraktan kurtardık. Seni çeşit çeşit imtihanlardan geçirdik. Medyen ahalisi içinde yıllarca kaldın. Sonra belli bir programla buraya geldin. Ey Musa!

Kız kardeşin gidip, “Ona bakacak birini size göstereyim mi?” diyordu. Böylece seni annene geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin. Sen, bir de adam öldürmüştün; o zaman da seni tasadan kurtarmış ve seni iyice denemiştik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra takdir ettiğimiz bir vakitte bize geldin, ey Mûsâ!

Medyenliler arasında yıllarca kaldın, ey Musa! Takdirimiz üzerine, sonra geldin buraya

“Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidip de onlara: “Ona bakabilecek birini size göstereyim mi?' demişti. Böylece seni yeniden annene kavuşturmuştuk ki onun yüzü gülsün ve (artık o) üzülmesin. Ve (büyüyüp belli bir yaşa vardığın zaman) birini (kazaen) öldürmüştün. Fakat biz seni (bu yüzden içine gömüldüğün) tasadan kurtarmış ve seni çeşitli imtihanlardan geçirmiştik. (Bu olaydan) sonra yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın ve sonunda, (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tur'a) geldin ey Musa.

Bkz. 28/15-16Asiye çocuğu evlat edinmesine edinir ama daha sonra çocuğun İbrani (İsrailoğullarından) olduğu anlaşılır. Firavun bir İbranî olduğu gerek... Devamı..

40,41. Bir gün hemşiren Fir’avn’a gelüb: "Bu çocuğa bir süd nine bulayım mı, ister misiniz?" didi. Biz vâliden mütesellî olsun ve artık mahzûn olmasun diyu seni vâlidene i’âde itdik [1]. Sonra sen bir kâfir öldürdün, biz seni felâketden kurtardık ve seni tecziye içün bir çok eziyetlere dûçâr itdik. Bir kaç seneler ehl-i Medyen ile berâber kaldın, sonra takdîrimiz mûcibince buraya geldin. Yâ Mûsâ! Seni nübüvvet ve risâlete intihâb iyledim."

[1] Ya’ni kız karındaşın ananı getürdi.

Kızkardeşin Firavun'un sarayına giderek: "Ona bakacak birini size göstereyim mi?" diyordu. Böylece, annen üzülmesin, sevinsin diye, seni ona iade etmiştik. Sen bir cana kıymıştın, seni üzüntüden kurtarmış ve seni birçok musibetlerle denemiştik. Bunun için, Medyen halkı arasında yıllarca kalmıştın. Sonra, ey Musa, peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa gelince dönüp geldin.

“Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve “size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?” diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük.[357] (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen’e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr’a) geldin ey Mûsâ!”

Tefsir bilginlerinin açıklamasına göre, Firavun ailesi küçük Mûsâ’yı bulup alınca, çocuk hiçbir kadından süt emmemeye başladı. Ona süt emzirecek bir k... Devamı..

Hani kız kardeşin onlara gidip de, ‘Ona bakabilecek birini size göstereyim mi?’ diyordu. Nihayet gözü gönlü şen olsun ve kederlenmesin diye seni annene kavuşturduk. Ve birisini öldürmüştün de seni tasadan kurtarmış, ardından da seni ciddi sınavlardan geçirmiştik. Bu sebeple yıllarca Medyen halkının arasında kaldın, sonra mukadder olduğu üzere buraya geldin, ey Mûsâ!

Hani, kız kardeşin gidip «Ona bakacak birini size bulayım mı?» diyordu. Böylece seni, gözü gönlü mutluluk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik. Ve sen, birini öldürdün de seni endişeden kurtardık. Seni iyiden iyiye denemeden geçirdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı arasında kaldın. Sonra takdire göre (bu makama) geldin ey Musa!  

 Âyetin son cümlesi tefsirlerde değişik şekillerde açıklanmış olup başlıcaları şunlardır: «Sonra kader uyarınca bu ülkeye veya peygamberlik mertebesin... Devamı..

"Hani kız kardeşin gidip, 'ona bakacak birini size göstereyim mi?' diyordu. Böylece, gözü aydınlansın ve üzülmesin diye seni annene geri döndürmüştük. Hatta sen bir kişiyi öldürmüştün de seni tasadan kurtarmış ve çeşitli testlerden geçirmiştik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldıktan sonra belli bir plan gereği şimdi geri gelmiş bulunuyorsun, Musa."

Hani kız kardeşin (Firavun'un sarayına) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni çeşitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra ey Musa! Belli bir çağa (peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa) geldin.

O vakıt hemşiren gidiyor da diyordu: «ona iyi bakacak birini buluvereyim mi size?» Bu suretle seni anana iade ettik ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın, hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, ve türlü mihnetlerle seni imtihan ettik bu sebeble senelerce Ehli Medyen içinde kaldın, sonra da bir kader üstüne geldin ya Musâ

40-41. Hani, (tahta bir sandık içerisinde Nil nehrine bırakılmandan sonra seni takip eden ve Firavun’un ailesi tarafından evlatlık edinildiğini öğrenen) kız kardeşin, (beslenmek üzere, hiçbir kadının sütünü emmediğini işitince, saraya giderek) onlara: “Size, ona iyi bakacak (emzirecek) birini göstereyim mi?” demişti. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın olsun da (senden ayrı kalmakla) üzülmesin. Ve sen, (kazayla Mısır’ın yerli halkından olan Kıptîlerden) birini öldürmüştün de seni (adam öldürme üzüntüsünden) kederinden (ve kısastan) kurtarmıştık. Ve seni daha birçok sıkıntıdan da kurtarmıştık. Sonra (hicret ederek) yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın ve sonunda takdirimiz mucibince (Tûr dağına) geldin. (Sonra sana keyfiyetsiz kelâmımız ile şöyle buyurduk: “Ey Mûsâ! Ben) *seni, (emir ve yasaklarımı tebliğ etmek üzere) kendim (ve kullarım arasında elçilik vazifesi yapman) için (peygamber olarak) seçip, (üstün meziyetlerle donatıp) yetiştirdim.”

Peygamberlik makamı, Allah Teâlâ’nın kuluna ihsanıdır/lütfudur, kulun, gayreti ile elde edileceği bir makam değildir. * “… seni, (emir ve yasaklarımı ... Devamı..

Hani kız kardeşin gidip, “Size, ona bakacak birisini bulmanızda yardımcı olayım mı?” demişti. Böylece gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni annene geri döndürdük. Ve birisini öldürmüştün de seni sıkıntıdan kurtarmıştık. Ve seni çeşitli sınavlarla sınav yaptık. Sonra yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra takdirimiz gereği şimdi buradasın ey Mûsâ!

Hani hemşiren gidib (şöyle) diyordu. «Ona bakacak bir kimse (te'min etmek üzere) size delâletde bulunayım mı»? Böylece seni tekrar annene verdik ki gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüşdün de biz seni o gamdan kurtarmışdık. Seni türlü türlü ibtilâlarla imtihaan etmişdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da (hakkındaki) takdire göre (buraya) geldin ey Musa.

“Hani kız kardeşin (Fir'avun'un sarayına) gidip: 'Ona bakacak bir kimse için size rehberlik edeyim mi?' diyordu. Böylece seni annene iâde ettik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin!

“Hani o zaman kız kardeşin (suya atıldıktan sonra seni takip ederek Firavun ailesine) gidiyor ve “Size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?” diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazaen) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, ardından da seni (her bakımdan tam kemale ermen için sıkı ve çeşitli) denemelerden geçirdik. (Bu sebeple) Medyen halkı içinde yıllarca kaldın ve nihayet ey Musa, gerekli kıvama ve senin için takdir buyurulan konuma geldin.*

(*) Hz. Mûsa’nın ablası, annesinin isteği ile yüzen tabutu takip etmiştir. “Ve onun ablasına: "Onu takip et." dedi. Böylece onlar farkında değilken, o... Devamı..

Kız kardeşin, suya bırakılan sandığı takip etmek için peşinden yürüyordu. “O çocuğa (süt verip) bakacak birisini size gösterebilir miyim?” Dedi. Ve böylece annenin gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni annene geri döndürdük. Sonra sen bir nefsi öldürmüştün de, seni onun üzüntüsünden kurtarmıştık ve birtakım sebeplerle denemiştik. Sonra sen Medyen halkı arasında uzun seneler kalmıştın ve sonra bizim planladığımız görevi yapacak hale geldin ya Musa!

Kız kardeşin de gidip şöyle demişti: buna bakacak birini sağlık vereyim mi size? Böylelikle seni anana geri vermiş olduk, gözü aydın olsun, kaygılanmasın diye. Birini de öldürmüştün de Biz seni o tasadan da kurtarmıştık. İşte Biz seni türlü sınamalarla sınamıştık. Bundan dolayı yıllarca medyenliler arasında kaldın. Sonra senin alın yazın buraya gelmekti, ey Musa.

40, 41. Hani kız kardeşin Firavun/un sarayına gidip demişti: Bu çocuğa süt verecek birini size sağlık vereyim mi? Bunun üzerine seni anana geri verdik ki gözü aydın olsun, sevinsin, mahzun olmasın, Sen bir kimseyi öldürmüştün. Biz seni gamdan kurtarmıştık. Seni mihnetten mihnete uğratmıştık. Medyen ahalisi arasında senelerce eğleştin. Sonra takdirimizle [³] buraya geldin. Musa! Seni kendim için risaletime ayırdım.

[3] Hicret, ahbaptan mufarekat, yayan yürümek, yolda azıksız kalmak gibi hallerle.

“Hani kız kardeşin gidiyordu ve ‘Ona bakacak birini size göstereyim mi?’ diyordu. Böylece seni annene geri verdik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin.⁸ Sen de (büyüdüğünde) bir adam öldürmüştün⁹. Seni o zaman da üzüntüden kurtarmıştık. Seni imtihandan imtihana sokmuştuk. Bunun üzerine sen Medyen halkının arasında yıllarca kalmıştın. Sonra sen belirlenen bir yaşa/peygamberlik verilecek bir yaşa geldin [ala kaderin] ey Musa!

8 Musa’ya sütanne ararlar. Bunu duyan kız kardeşi, annesinin adını verir. Musa annesinden başkasının memesini emmeyince annesi sütanne olarak saraya y... Devamı..

“Hani kız kardeşin giderek, “Onu üstlenecek birini size haber vereyim mi?” demişti de böylece, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın diye seni annene geri çevirmiştik. Sen (elinde olmaksızın) bir insan öldürmüştün de biz seni tasadan kurtarmış ve seni iyiden iyiye denemiştik. Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra da bir (sürü imtihanlardan elde ettiğin liyakatini gösteren) ölçü üzere gelmiş oldun ey Musa!”

Hani sen, Firavunun hanımı tarafından nehirde bulunduğunda, hiçbir kadının sütünü emmemiştin. Bu sırada, olup bitenleri uzaktan izleyen kız kardeşin onların yanına gelmiş ve “Bu çocuğu emzirecek ve onun bakımını üstlenecek birini size göstereyim mi?” demişti. Böylece, yüreği sevinçle dolsun ve artık üzüntü çekmesin diye, seni tekrar annene kavuşturmuştuk.
Hani gençliğinde, yanlışlıkla bir adam öldürmüştün; işte o zaman da seni kaygı ve tasalarından kurtarmış ve daha nice imtihânlardan geçirerek sabır, olgunluk, doğru ve yerinde karar verebilme gibi özelliklerle dereceni yükseltmiştik. Derken, yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın ve sonunda, ta ezelden belirlenmiş bir yazgıya göre buraya kadar geldin, ey Mûsâ!

“Hani, kız kardeşin yürüyordu; ‘Sizi, ona bakacak kimseye götüreyim mi?’ diyordu. Onun gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene geri döndürdük”.
Bir adam öldürdün; seni Üzüntü’den kurtardık. Seni denemek üzere sınadık. Medyen ahâlisi arasında yıllarca kaldın. Sonra bir kader üzere geldin, ey Musa!”.

Nitekim ablan, Fıravunlara usulca varıp: " size bebeğe bakacak birini bulayım mı ? " demiş, bu şekilde gözü arkada kalmasın üzülmesin diye seni tekrar annene bile kavuşturmuştuk. Bir defasında sen, bir adam öldürmüştün. Seni o dertten kurtarırken de denemiştik. Medyen halkı içinde yıllarca piştin. Sonunda kader seni buralara kadar getirdi be Musa…

"Seni uzaktan takip eden kız kardeşin onların yanına gelip, "Ona bakacak birini göstereyim mi?" dedi. Böylece seni annene geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin! Aradan yıllar geçmiş, sen büyümüş ve Mısır’da yükselmiştin! Hatırla! Mısır’da yaşarken bir adam öldürdüğünü zannetmiştin! Bundan dolayı büyük sıkıntılar çektin! Biz böyle yaparak seni tasadan sıkıntılardan kurtararak imtihan ettik! Medyen halkı arasında yıllarca kaldın! Sonra takdir ettiğimiz bir vakitte bize geldin! Ey Musa!"

Hani kız kardeşin (ablan, Firavun ailesine) gidip, “Ona bakacak birini size göstereyim mi?” demişti. Böylece, gözü aydın olsun ve (artık) üzülmesin diye seni annene geri vermiştik. [*] (Gençken) birini öldürmüştün; seni endişeden kurtarmıştık; böylece seni iyiden iyiye denemiştik. (Bu nedenle), Medyen halkı arasında senelerce kalmıştın. Ey Musa! Sonra da bir plana göre (bu makama) gelmiştin.

Bu ayetler Kasas 28:7-13. ayetlerle birlikte okunmalıdır.

(Devamla): “Ey Mûsa! Bir zamanlar kız kardeşin takip ederek seni (bulanlara): ‘Ona iyi bakacak birisini size buluvereyim mi?’ diyordu. (Biz de) derhal seni sevinsin ve üzülmesin diye annene kavuşturduk. (Bir de) sen bir insanı öldürünce,¹ (o zaman da) Biz seni sıkıntıdan kurtardık ve seni (bir kısım şeylerle) imtihan ettik. Medyen halkı arasında da yıllarca kaldın. Sonra da (Peygamberlik görevini yüklenecek) bir yaşa geldin.”

1 Bk. (Kasas: 15)

Kız kardeşin [Firavun ailesine] gidip de onlara: ‘Ona bakabilecek birini size göstereyim mi?’ ²³ dediği zaman [bunun böyle olmasını Biz takdir etmiştik]. Ve böylece seni yeniden annene kavuşturduk ki onun yüzü gülsün ve [artık] üzülmesin. ²⁴ Ve [büyüyüp belli bir yaşa vardığın zaman] ²⁵ birini öldürmüştün: Fakat Biz seni (bu yüzden içine gömüldüğün) tasadan kurtarmış ve seni çeşitli sınamalardan geçirmiştik. ²⁶ (Bu olaydan) sonra yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın; ²⁷ ve sonunda, [Benim] takdir(im)e uyarak işte [buraya] geldin ey Musa:

23 Daha ayrıntılı bir anlatım için bkz. 28:12.24 Hem burada, hem de 28:12-13’de îma edildiği üzere, Hz. Musa’ya kendi öz annesi mürebbiyelik, süt-anne... Devamı..

Hani kız kardeşin seni izleyerek gitmiş ve: – Onun bakıcılığını üstlenecek birini size göstereyim mi? demişti. Böylece, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni annene tekrar kavuşturmuştuk. Derken büyüyünce bir adam öldürmüştün. Biz seni bu sıkıntıdan da kurtarmıştık ve seni pek çok sınavdan geçirerek yetiştirmiştik. Ardından Medyenlilerin arasında senelerce yaşadın. Nihayet takdirim gereği işte buradasın ey Musa! 28/7...27

O zaman kız kardeşin de takip etmiş ve onlara “Size, ona bakabilecek birini göstermemi ister misiniz?” demişti. En sonunda seni annene kavuşturduk ki, onun da gözü aydın olsun ve üzülmesin… Derken (erişkin biri olunca) tuttun bir cana kıydın;[²⁵⁷³] fakat Biz seni bu tasadan da kurtarmıştık; yani[²⁵⁷⁴] seni bir sınavdan diğerine deneyip durmuştuk. Daha sonra yıllarca Medyenliler arasında yaşadın;[²⁵⁷⁵] en sonunda takdirimiz gereği (bu noktaya) geldin ey Musa!

[2573] Hz. Musa’nın nübüvvetle noktalanan sürecini başlatan ölümlü kaza için bkz: 28:15-21. [2574] Vav’ın ‘beyaniyye’ vurgusuyla. [2575] Sarayda... Devamı..

(Ey Musa, sen bu arada, hiçbir süt annenin memesini emmiyordun) Kız kardeşin saraya giderek "Size münâsip bir sütanne bulayım mı?" önerisinde bulunmuş, onlar da bunu kabul etmişti. Böylece gözün aydın olsun, üzülmeyesin diye seni anana da kavuşturmuştuk. Ey Musa hatırla ki. (Delikanlı olduğunda) sen bir cana kıymıştın. Seni o üzüntüden de biz kurtarmıştık. (Olgunlaşman için) Seni çeşitli sıkıntılara maruz bırakmış denemelerden geçirmiştik!.. sonra da Medyen halkı arasında yıllarca yerleşip kalmıştın, Ey Musa, şimdi de bir kader üzerine (Peygamberlik görevini yüklenesin diye) buraya geldin.

"Hani kız kardeşin (sepetle beraber) yürüyordu ve (Musa için) "size onun bakımını üstlenecek bir kimseyi göstereyim mi?" diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. Ve sen bir cana kıydın da biz seni o kederden kurtardık ve seni bir denemeden geçirdik, Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra takdir edilmiş bir zamanda (geri) geldin ey Mûsâ!"

«O vakit ki, hemşiren gidip de diyordu ki: «O'na bakacak bir kimse için size delâlet edeyim mi?» Artık seni validene döndürdük ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın. Ve sen bir şahsı öldürdün. Sonra seni o gamdan kurtardık ve seni fitneden fitneye uğratmıştık. Sonra Medyen ahalisi arasında senelerce eğleştik. Sonra da ey Mûsa! Mukadder olduğu üzere (bu muayyen zamana) geliverdik.»

Kız kardeşin, denizden seni alanların yanına varıp: “Ona iyi bakacak birini size buluvereyim mi? ” diyordu. Böylece seni annene kavuşturduk ki gözü aydın olsun, üzülmesin. Derken sen büyüdün, bir adam öldürdün de Biz seni o sıkıntıdan kurtardık. Seni, ey Musâ, türlü türlü imtihanlarla sınayıp yetiştirdik. Bu yüzden de yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da takdirimizle, buraya geldin! [28, 12]

Hz. Mûsâ, kasıtlı olmaksızın kazaen bir kıbtinin ölümüne sebeb olmuştu. [28,15-16]

Kızkardeşin ona bakacak birini size göstereyim mi? diyordu. Böylece seni annene geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman da seni tasadan kurtarmış ve seni iyice denemiştik. Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra belirlediğimiz bir vakitte bize geldin ey Musa!

(229) Verilen hiçbir memeyi tutmayan bebek Mûsâ'ya bir süt annesi gerekti. Mûsâ'nın sonucunu merak edip gizlice onu araştırmakta olan kızkardeşi, onun... Devamı..

"Şunı da derhâtır it ki: Kız kardaşın onların (Fir'avn 'âilesinin yanına gidüb: 'Ona bakub besleyecek birini size delâlet ideyim mi' didi. Ve gözi aydın olsun ve mahzûn olmasun içün seni vâlidene i'âde itdik ve bir nefs katl itdiğin zamân da gamdan kurtardık ve bir çok imtihânlara çekdik. [¹] Ve senelerce Medyen'de kaldın, sonra takdîrimiz mûcibince buraya geldin. Yâ Mûsâ!"

[1] Mûsâ 'aleyhisselâmı vâlidesi doğurdukdan sonra bir sandığa koyarak Nil nehrine atmış ve sular o sandığı Fir'avn'un bağçesine götürdiğinden Fir'avn... Devamı..

Kız kardeşin (arkadan) takip ediyordu. (Onlar seni alınca) şöyle demişti: “Buna bakacak birini size göstereyim mi?” Bu yolla seni anana geri vermiştik ki gözü aydın olsun, kaygılanmasın. (Sonra) birini öldürmüştün de seni o tasadan da kurtarmıştık. Seni çeşitli imtihanlardan geçirmiştik. Nihayet yıllarca Medyen halkı arasında kalmıştın. Sonra bir plan dâhilinde buraya geldin, ey Musa.

Kızkardeşin gitmiş ve:-O'na bakacak birini size göstereyim mi? demişti. Böylece seni, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye annene geri vermişti. Sen bir adam öldürmüştün de seni yine üzüntüden kurtarmıştık. Bu şekilde seni bir çok sınavdan geçirdik. Senelerce Medyen halkı arasında kalmıştın. Sonra da kader üzerine geldin ey Musa!

“O zaman kızkardeşin gidip de 'Ona bakacak birini size göstereyim mi?' demişti. Gözü aydın olsun ve üzülmesin diye annene seni böylece kavuşturduk. Birisini öldürdüğün zaman da seni o tasadan kurtarmış, sonra da türlü imtihanlarla sınamıştık. Derken yıllarca Medyen ahalisi arasında kaldın; sonra da, ey Musa, takdirimizle bugünlere geldin.(5)

(5) Bu âyetlerde anlatılan olaylar Kasas Sûresinin (28) başından itibaren daha ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.

"Hani, kızkardeşin gidiyor, şöyle diyordu: "Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?" Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!"

ol vaķt kim yürür-idi ķız ķarındaşuñ pes eydür-idi “iy yol gösterdeyin mi size ol kimse üzere kim ala gendüzine mūsā’yı?” pes döndürdük seni añaña degin tā yaķtulu ola gözi anuñ daķı ķayġurmaya. daħı depeledüñ bir gişiyi pes ķurtarduķ biz seni ķayġudan daħı mihnet içine bıraķduķ seni biribiri ardınca mihnet içine bıraķmaķlıķ. pes dölendüñ yıllar medyen ķavmı içinde ya'nį şu'ayb ķalında andan geldüñ ŧaķdırlanmış vaķtin ol ķırķ yaşdayıdı iy mūsā !

Ol vaḳtı ki gezerdi senüñ ḳız ḳarındaşuñ, işüñ iderdi. Size bildüreyin mi olkimseyi kim size anı bisleye vire? didi. Pes dönderdük seni anaña, ḥattā kisenüñle gözi aydın ola, ḳayurmaya daḫı. Bir nefs daḫı öldürdüñ‐idi, pes seniḳurtarduḳ ḳayġudan. Daḫı seni ṣınaduḳ ṣınamaḳ. Nice yıllar oturdı‐senMedyen ehlinde, andan ṣoñra geldi‐sen vaḥy olacaḳ vaḳtda yā Mūsā.

O zaman bacın (sənin ardınca guya yad bir adam kimi saraya) gedib (oradakılara) deyirdi: “Sizə ona baxa biləcək (süd verəcək) birisini göstərimmi?” (Onlar razılıq verdilər, anan saraya gəldi). Artıq (salamat qalmağına görə) gözü aydın olsun və kədərlənməsin deyə, səni anana qaytardıq. Sən (on iki yaşında ikən tayfadan olan bir yəhudi ilə mübahisə edən) bir nəfəri (bir qibtini) vurub öldürdün. Sonra Biz səni (Mədyənə qaçırtmaqla) o qəmdən qurtardıq. Biz səni bir çox sınaqlardan keçirtdik (cürbəcür bəlalara, möhnətlərə düçar edib hamısından salamat qurtardıq). İllərlə Mədyən əhli içində (Şüeybin yanında) qaldın. Sonra da müəyyən olunmuş vaxta (qırx yaşına) gəlib çatdın, Ya Musa!

When thy sister went and said: Shall I show you one who will nurse him? and We restored thee to thy mother that her eyes might be refreshed and might not sorrow. And thou didst kill a man and We delivered thee from great distress, and tried thee with a heavy trial. And thou didst tarry years among the folk of Midian. Then comest thou (hither) by (My) providence, O Moses,

"Behold! thy sister goeth forth and saith, ´shall I show you one who will nurse and rear the (child)?´(2561) So We brought thee back to thy mother, that her eye(2562) might be cooled and she should not grieve. Then thou didst slay(2563) a man, but We saved thee from trouble, and We tried thee in various ways. Then didst thou tarry a number of years with the people of Midian.(2564) Then didst thou come hither as ordained, O Moses!

2561 We may suppose that the anxious mother, after the child was floated on the water, sent the child's sister to follow the chest from the bank and s... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.