Key nusebbihake keśîrâ(n)
Bunları yap da şanını çok tenzih edelim.
"Böylece Seni (birlikte) çokça tesbih edelim." (Dinini tebliğ edip şanını yüceltelim.)
Böylece, senin yüceler yücesi adını insanlar katında daha yükseklere çıkaralım,
“Böylece seni bol bol tesbih edelim.”
Böylece seni çok tesbih edelim.
'Böylece seni çok tesbih edelim.'
Ki seni çok tesbih edelim.
Ki Sana çokça tesbih edelim.
33,34. “Böylece seni gereği gibi noksan sıfatlardan uzak tutalım ve gereği gibi analım.”
Tâ ki, sana çok tespih edelim
Böylece Senin yüceler yücesi adını (insanların katında) daha yükseklere çıkarmak için çalışalım.
30-35. "O da birâderim Hârûn olsun, ânınla beni takviye it, ânı da benim işime teşrîk iyle. Tâ ki sana du’â idelim ve sana dâimâ hamd iyleyelim. Sen bizi görüyorsun" didi.
25,26,27,28,29,30,31,32,33,34,35. Musa: "Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin" dedi.
“Seni çok tespih edelim diye”,
Ta ki seni bol bol tesbih edelim.
Böylece seni bol bol tesbih edelim.
"Ki seni çokça yüceltelim."
Ki seni çok tesbih edelim.
Ki seni çok tesbih edelim
Ki seni çokça tesbih edelim.
«Tâki Seni çok tesbîh edelim».
31,32,33,34. “Onunla gücümü takviye et ve onu vazîfeme ortak yap ki, seni çok tesbîh edelim ve seni çok zikredelim!”
“Ki Sen’i gerçekten çok tesbih (ve tenzih) edebilelim,
“Ki senin eksiksiz olduğunu sık sık.”
Böylelikle Seni sık sık ululıyalım,
25, 33. Musa dedi ki: Yâ Rab! Meşakkate tahammül için göğsümü aç, Firavun/a karşı işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz ki, sözümü anlasınlar. Bana ailemden birini, kardeşim Harun/u vezir yap da onunla arkamı kavi kıl. Onu İşimde bana ortak yap. Şunun için ki seni çok tespih edelim,
“Tâ ki Sen’i çok tesbih edelim”
“Böylece seni çok tesbih edelim.”
Ki, senin yüceliğini tüm dünyaya ilan edelim.
“Öyle ki seni çokça tesbih edelim!”.
33,34. seni daha çok yüceltip // daha çok analım.
"Birlikte senin yasalarına uyarak güçlenelim! Birlikte kuvvet bulalım! Birbirimize destek olalım! Kardeşim Harun Firavunluk kültürüyle yetişmedi! O Firavunluk kültüründen uzak! Daha yalın, sana daha yakın bir kültürle yetişti! Benim bocaladığım yerlerde destek olur."
Bu sayede seni çok [tesbih] edelim (yüceltelim).
33,34. “Böylece Seni daha çok tesbih edelim. Ve Senin adını daha çok analım.”
ki, [birlikte] Senin yüceler yücesi adını (insanların katında) daha yükseklere çıkaralım,
– Böylece seni daha çok yüceltelim. 10/88-89
ki, zaten yüce olan adını çok daha yüceltelim;
"Ki, Seni daha çok tesbih edelim,"
Ki seni çok tesbih edelim,
«Tâ ki, seni çokça tesbih edelim.»
Ta ki Seni daha çok tesbih ve tenzih edelim.
Ki seni çok tesbih edelim,
"Tâ ki seni çok çok tenzîh ve tesbîh idelim"
Böyle yap ki sana çok ibadet edelim.
ki seni çokça tesbih edebilelim.
“Tâ ki Seni çokça tesbih edelim.
"Ta ki seni çokça tespih edelim!"
33-34. “tā namāz ķılavuz saña çoķ daħı añavuz çoķ.”
Ḥattā ki saña çoḳ tesbīḥ idevüz.
Səni çox təqdis edib şə’ninə təriflər deyək.
That we may glorify Thee much.
"That we may celebrate(2555) Thy praise without stint,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |