Vemen ya’mel mine-ssâlihâti vehuve mu/minun felâ yeḣâfu zulmen velâ hedmâ(n)
Her kim mü'min olarak salih ameller işlerse, artık onun ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkması (gereksizdir.)
Fakat inanarak iyi işlerde bulunan ne günahının arttırılmasından korkar, ne sevabının eksiltilmesinden.
Her kim iman ederek, doğru dürüst işler işlerse, haksızlığa uğramaktan ve mükafatının eksilmesinden asla korkmaz.
Kim mü'min olarak gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarından ve İslâmî düzenden sorumlu olduğu kısmını hayata geçirir, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün kendisini ilgilendiren alanda bollaşmasını sağlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olur, cârî-kalıcı hayırlar-dan-sâlih amellerden imkânları dahilindekileri işlerse, haksızlıktan, zulümden, hakkının çiğnenmesinden korkmaz.
Kim de mü'min olarak salih ameller işlerse o ne zulümden, ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
Kim de bir mü'min olarak, salih olan amellerde bulunursa, artık o, ne zulümden korksun, ne hakkının eksik tutulmasından.
Her kim de mü'min olarak salih ameller işlerse, artık o, ne bir zulümden korkar, ne çiğnenmeden (hakkının zayi olmasından).
Kim de inanmış olarak iyi işler yaparsa, o ne zulümden korkar ne de hakkının çiğnenmesinden.
Her kim, mümin olarak iyi işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
İnanmış bulunup da, onat işler işleyen, ne zulümden korkar, ne eksilmekten
Kim de inanmış olarak faydalı eylemlerde bulunursa, böyle birinin, haksızlığa uğramaktan ya da (hak ettiğini) alamamaktan korkmasına hiçbir sebep yoktur.
İnanmış olarak, yararlı işler işleyen kimse, haksızlıktan ve hakkının yeneceğinden korkmaz.
Kim de inanmış olarak salih ameller işlerse, o, ne zulme uğramaktan korkar, ne yoksun bırakılmaktan.
Her kim, mümin olarak iyi olan işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
İnançlı olduğu halde erdemli davrananlar herhangi bir haksızlıktan ve güçlükten korkmayacaktır.
Her kim de mümin olarak salih amelleri işlerse, artık o, ne bir haksızlıktan ve ne de çiğnenmekden korkar.
Her kim de mü'min olarak salih amellerden işlerse o vakıt o, ne bir zulümden korkar, ne çiğnenmeden
İnanan biri olarak salihatı yapan kimse ise haksızlığa uğramaktan da hakkının yeneceğinden de korkmaz.
Kim, bir mü'min olarak, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunursa o, ne (seyyiâtının) artırılmasından, ne (hasenatının) ekşitilmesinden endîşe etmez.
“Kim mü'min olarak sâlih amellerden işlerse, ne zulüm edilmekten ne de hakkının yenmesinden korkar.”
Kimde inanmış olarak, doğru ve dürüst şeyler yapmışsa, haksızlığa uğrama ve yaptıkları doğru ve güzelliklerin karşılığını alamama korkuları yoktur.
Her kim mü/min olduğu halde iyi amel işlerse ne haksızlıktan, ne sevabının eksilmesinden korkmaz.
Kim de bir mümin olarak salih olan amellerde bulunursa, artık o ne zulümden korkar, ne de hakkının eksik tutulmasından.
Öte yandan, Allah’ın ayetlerine yürekten inanarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlar ise, ne suçsuz oldukları hâlde cezalandırılıp haksızlığa uğratılmaktan korkacaklar, ne de hak ettikleri mükâfâttan yoksun bırakılmaktan.
(Âhirete) kim de (inandığı) iyi işleri yaşayıp Müslüman olarak (gelirse) haksızlıktan ve hakkının yeneceğinden asla korkmaz.
Buna karşılık, inanıp da dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan kimseye gelince: böyle birinin, haksızlığa uğramaktan ya da [hak ettiği karşılıktan] yoksun bırakılmaktan korkmasına hiçbir sebep yoktur. 95
Fakat mümin olarak iyi ve güzel işler yapan ise ne haksızlığa uğramaktan korkacak ne de yaptığının karşılığını alamamaktan. 3/195, 4/124, 7/170, 16/97, 21/94, 40/40
Fakat, kim de mü’min olduğu halde erdemli davranırsa, artık o ne haksızlığa uğramaktan ne de (cehenneme) yem olmaktan korksun.[2636]*
Ve her kim mü'min olduğu halde sâlih amellerden işlerse artık o ne zulme uğramaktan ve ne de sevabının eksilmesinden korkmaz.
Mümin olarak güzel ve makbul işler işleyen ise, ne zulümden, ne de haklarının çiğnenmesinden korkar.
Kim inanarak iyi olan işlerden yaparsa artık o, ne zulümden, ne de hakkının çiğnenmesinden korkar.
Kim inanıp güvenerek iyi işler yaparsa, ne haksızlıktan ne de hakkının yenmesinden korkar.
Mümin olarak doğruları yapan ise zulümden ve hakkının yenmesinden korkmaz.
İnanmış olarak güzel işler yapan kimse ise, ne bir haksızlığa uğramaktan korkar, ne de ödülünü eksik almaktan.
Mümin olarak hayra ve barışa yönelik iyilikler yapan ise ne haksızlığa uğratılmaktan korkar ne de ezilip horlanmaktan.
daħı her kim işleye eyü işlerden ol ḥalde kim ol mü’min dür ķorķmaya žulm dan ya'nį yavuzlıķların arturmaķdan daħı eksmekden ya'nį ḥasanātından.
Mö’min olub yaxşı işlər görən kəs isə nə zülmə mə’ruz qalmaqdan, nə də (mükafatının) əskilməsindən qorxar!
And he who hath done some good works, being a believer, he feareth not injustice nor begrudging (of his wage).
But he who works deeds of righteousness, and has faith, will have no fear of harm nor of any curtailment(2637) (of what is his due).*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |