İnne-lleżîne keferû sevâun ‘aleyhim eenżertehum em lem tunżirhum lâ yu/minûn(e)
Kafir olanlara gelince: İster korkut onları, ister korkutma, birdir; inanmazlar.
Şüphesiz, (Allah’ın varlığını ve Kur’an’ın haklılığını bile bile, ama işlerine gelmediği için) inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için aynıdır; (onlar asla) iman etmeyeceklerdir. (Çünkü yaratılış ve imtihan şuuru ile kulluk sorumluluğu taşımayan kimselerdir.)
Unutma ki Allah'tan gelen gerçekleri, örtbas edenleri uyarıp uyarmaman farketmez. Onlar inanmazlar.
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip, senin peygamberliğini, Kur'ân'ı, Allah'a imanın gerektirdiği esasları inkârda ısrar edenleri, kâfirleri, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyarmanla uyarmaman fark etmiyor. İman etmeyecekler.
Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar.
Muhakkak ki küfre varanlar, (yani iman nurunu şirk karanlığı ve inad yüzünden örtenleri) azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler.
Bu gerçekleri inkâr eden küfrün elebaşlarına gelince, onları uyarsan da uyarmasan da birdir. Onlar inanmayacaklardır.
İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da, onlar için aynıdır; iman etmezler.
Kâfir olanları ister kocundur, ister kocundurma, şüphesiz inanmazlar
İnkârcılara gelince; onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, (inanmamaya kararlı oldukları için) onlar iman etmezler.
Kâfirlere ihtârda bulunmak beyhûdedir. Çünki inanmayacaklardır.
Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler.
Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler.
İnkar edenlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; onlar inanmazlar.
Şu muhakkak ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar.
Amma o küfre saplananlar, ha inzar etmişin bunları ha etmemişin onlarca müsavidir, iymana gelmezler
(Resûlüm!) Şüphesiz ki, kâfirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir. (Zira hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf etmedikleri ve ısrarla hakkı inkâr ettikleri için) onlar (asla) îmân etmezler.
Şu bir gerçektir ki: Gerçeği yalanlayan nankörleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.
Şu muhakkak ki küfr edenleri inzâr etsen de onlarca bir, kendilerini inzâr etmesen de inanmazlar.
Şübhesiz ki inkâr edenler yok mu, onları korkutsan da korkutmasan da kendileri için birdir; îmân etmezler.(1)
(Resulüm!) Şüphesiz o (kendi özgür iradeleriyle) inkâr etmiş olanları (Ebu Cehil ve Ebu Lehep gibileri) uyarsan da uyarmasan da (kibirleri, inatları ve azgınlıkları sebebiyle) onlar için birdir, artık onlar (o hakikati inkâra şartlanmış olanlar) inanmazlar. *
Hakkı ve gerçek doğruları kabul etmeyenlere gelince! Sen onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için fark etmez, Rablerinden gelen gerçeklere asla inanmazlar.
İşte o kimseler ki Allah’ı tanımazlar, sen onları uyarsan da bir, uyarmasan da. İnanmazlar ki!
Şurası muhakkak ki kâfir olanları Tanrı azabıyle korkutsan da, korkutmasan da onlar için birdir, onlar inanmazlar.
Şu bir gerçek ki, inkâra şartlanmış olanları uyarsan da uyarmasan da fark etmez, onlar inanmazlar.
Şüphesiz küfre sapanları uyarsan da uyarmasan da birdir; iman etmezler.
Allah’tan gelen bu mesajı örtbas ederek, hakîkati bile bile inkâr edenlere gelince, sen onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. Çünkü kibir, ihtirâs, bencillik, inatçılık gibi psikolojik saplantılar, kendileriyle hakîkat arasında aşılmaz bir engel olmuştur.
İnkâr etmiş olanlara gelince; onları uyardın mı, yoksa uyarmadın mı, onlara göre eşit düzeydedir; inanmazlar.
Sevgili Resulüm! Sen, gerçekleri göz ardı edenleri, uyarsan da birdir, uyarmasan da, inanmazlar:
Allah’tan gelen gerçekleri inkâr ederek doğru yoldan sapanlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar. Onlar hayata ön yargılarıyla bakar. Onlara verdiğimiz akıl, görme, işitme, düşünme sınırlarında bocalar, verdiğimiz özelliklerin sınırlarında edindikleri bilgilere inanırlar. Bu inançları onların saplantılarından ibarettir. Çünkü sınırlı bilgileriyle öğrendikleri bilgiler hiçbir şeyin gerçeği değildir. Gerçek bilgi Allah’ın katındadır.
Şüphesiz ki kâfir olanları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, iman etmezler. [*]
(Ey Muhammed!) Uyarmanın da uyarmamanın da kendileri için bir farkı olmayan o kâfirler, (sana) asla îman etmeyecekler.¹
UNUTMA Kİ hakikati inkara şartlanmış olanlar ⁶ için kendilerini uyarıp uyarmaman fark etmez: onlar inanmazlar.
Gerçeği örtbas eden kâfirlere gelince; onları uyarsan da uyarmasan da fark etmez, onlar artık inanmazlar. 6/111, 10/96-97, 36/10
ŞU bir gerçek ki, küfre şartlanmış o kimseleri uyarsan da uyarmasan da onlar açısından denktir: iman etmiyorlar.[²¹]
(Ayetlerimizi ve ahireti) İnkar edenlere gelince; onları uyarsan da, uyarmasan da fark etmez, (ne kadar uğraşsan yine de) iman etmezler!
İnkâr edenlere gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir; iman etmezler.
Muhakkak o kimseler ki kâfir olmuşlardır, onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için müsavîdir, onlar imâna gelmezler.
İnkâra saplananları ise ister uyar ister uyarma onlar için birdir, imana gelmezler. [10, 96]
İnkar edenlere gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir; inanmazlar.
(Hakkı inkâr ile) kâfir olanların ('azâb ve 'ikâb ile) korkutsan da korkutmasan da birdir ve müsâvîdir. Îmân itmezler.
Kâfirleri (âyetleri görmezlikten gelenleri) [*] uyarsan da uyarmasan da fark etmez; onlar inanıp güvenmezler.
Kafirlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
İnkâr etmiş olanlara gelince, sen onları uyarsan da onlar için birdir, uyarmasan da; onlar inanmazlar.
Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.
bayıķ anlar kim kāfir oldılar berāberdür anlaruñ üzere ķorķıttuñ mı kim anları [2a] yā ķorķıtmaduñ mı anları inanmazlar
Taḥḳīḳ ol kimseler ki nūr‐ı īmānı, ẓulmet‐i şirk‐ile ‘inād yüzinden setr eyledi‐ler, [küfr] idenleri bir ‘aẕāb‐ı elīm ile iżāfe eylemişsin eylememişsin berāberdir. Onlar īmān itmezler.
(Ya Rəsulum!) Həqiqətən, kafirləri əzabla qorxutsan da, qorxutmasan da, onlar üçün birdir, iman gətirməzlər.
As for the disbelievers, whether thou warn them or thou warn them not it is all one for them; they believe not.
As to those who reject Faith(30), it is the same to them whether thou warn them or do not warn them; they will not believe.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |