14 Kasım 2024 - 12 Cemaziye'l-Evvel 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Bakara Suresi 3. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Elleżîne yu/minûne bilġaybi veyukîmûne-ssalâte vemimmâ razeknâhum yunfikûn(e)

Onlar, gaybe inanırlar, namaz kılarlar, rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını yoksullara harcarlar.

Onlar; (o müttakiler ki kesinlikle ve içtenlikle) gaybe (yani görmedikleri, ama varlıklarından asla şüphe de etmedikleri gerçeklere) iman edenlerdir, namazı dosdoğru (şuurlu ve huzurlu şekilde kılıp) ikame edenlerdir, ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir. (Helâl ve meşru kazançlarından, Allah rızası için, gerekli yerlere ve ihtiyaç giderici ölçüde verenlerdir. Farklı Din ve kavimden herkesin insanca yaşayacağı Adil bir Düzeni ve devlet disiplinli infak sistemini kurma gayreti güdenlerdir.)

[Not: Ğayb; olmayan ve aslı bulunmayan şey değildir, çünkü olmayana iman, akla muhaliftir. Oysa Ğayb; zahiren görünmeyen, ama mevcudiyeti ve etkileri;... Devamı..

Onlar ki, akıl ve duyularla değil ancak vahiyle, bilinen gerçeklerin varlığına inanırlar ve hayatlarını düzenleyen namazlarına dikkatli ve devamlıdırlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah rızasını kazanmak için başkalarına harcarlar.

Kur'an esaslarını benimseyerek korunanlar, gayb âlemine, fizik ve bilgi alanı ötesindeki varlıklara ve gerçeklere iman edenlerdir.
Namazları, erkanına, şartlarına, vaktine riâyet ederek âşikâre kılanlardır.
Kendilerine verdiğimiz rızık ve servetten, kesinlikle Allah yolunda, karşılık beklemeden, gönüllü harcayanlar, insanların ihtiyaçlarını görenlerdir.

“Salât-namaz” insanı Allah’ın yanan ateşinden uzaklaştıran ibadettir.”

Onlar ki, gaybe inanırlar, [2] namazı kılarlar ve bizim kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcarlar.

Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.

O kimseler (takvâ sahipleri) ki, onlar gaybe (Cenâb-ı Allah'a, meleklere, kıyamete, kaza ve kadere, görmeksizin) inanırlar; ve beş vakit namazı gereği üzre kılarlar, onlara verdiğimiz rızıklardan (ailelerine, yakınlarına, komşularına ve diğer hak sahiblerine) harcarlar, yedirirler.

Öyle muttakiler ki; gayba (görünmeyen Allah’a) inanırlar (veya tek başlarına kaldıklarında da inanırlar.) Düzgünce namaz(larını) kılarlar. Ve Bizim onlara verdiğimiz rızıktan nafaka verirler. (İnsan, özünü Allah’a yöneltip kişisel hayatını dua ve namazla, toplumsal hayatını zekât ve yardımla koruyunca muttaki olmuş olur.)

Onlar, gayba inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden Allah yolunda harcarlar.[9]

[9] İnfâk konusunda geniş açıklama için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, I, 179-188; III, 382-383.

Görünmeze inanırlar, namazların kılarlar, verdiğimiz azıklardan yedirirler

Onlar ki gayba inanırlar ve namazlarını ikame ederler. Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. 

Bkz. 8/3“Gayb” kelimesi; Kur’an’da insanın kavrayış alanının ötesinde bulunan, gözle görülemeyen, duyularla algılanamayan, insanın bilme imkânlarının ... Devamı..

3,4. Gâibe inananların, ’ibâdet idenlerin ve kendilerine ihsân itdiğimiz ni’metleri fukarâya tevzî’ idenlerin ve sana ve senden evvelki peygamberlere inzâl itdiğimiz vahiylere inananların ve hayât-ı müstakbele inananların kitâbıdır.

Onlar, gaybe inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarfederler.

Onlar gaybe[9] inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

Gayb, sözlükte görme duyusuyla algılanamayan şey demektir. Kelime (gayb), “duyuların kapsamına girmeyen gizli her şey” anlamında kullanılır. Bir şeyin... Devamı..

(Onlar) gayba iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiklerimizden hayra harcarlar;

Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.

Onlar ki duyularıyla algılayamadıkları gerçeklere de inanırlar,* namazı (salat) gözetirler,** kendilerine verdiğimiz rızıktan muhtaçlara verirler

* Öğrenme yöntemi Kuran'in 17:36 ayetinde deneysel ve rasyonel olarak belirlenir. 41:53 ayeti de objektif realiteye ek olarak subjektif deneyimden söz... Devamı..

Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.

onlar ki gaybe iyman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine merzuk kıldığımız şeylerden infak ederler

Onlar ki, (Kur’ân’da yazılı bulunan ve peygamberlerinin bildirdiği) gayba, (hiç şüphe etmeden, kalben) îmân ederler. Namazı dosdoğru kılarlar, onlara rızık olarak verdiklerimizden de (Allah rızası için) infak ederler.

Onlar; gayba¹ inanırlar, salâtı ikame ederler² ve verdiğimiz rızıktan infak³ ederler.

1-Ebedi hayata dair verilen bilgilere. Gizli, görünmeyen, bilinemeyen, algılanamayan, gelecekte olacak şeyler. 2-Şirkten arınmış bir bilinçle Allah\... Devamı..

(O takvaa saahibleri ki) onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızk olarak verdiğimizden de (Allah yolunda) harcarlar.

Onlar ki, gayba inanırlar, namazı hakkıyla edâ ederler(3) ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allah yolunda) sarf ederler.(4)

(3)“*يُصَلُّونَ [Namaz kılarlar] kelimesine bedel, ıtnablı (daha uzun olan) يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ*[Namazı hakkıyla edâ ederler]’in zikrinde ne hikmet ... Devamı..

Onlar (o muttakiler) ki, (vahiy ile bildirilen) gayba (duyu organlarıyla algılanmayana) da inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan (fakir, yoksul, işsiz ve toplumun muhtaç kesimine)de infak ederler. (*)

(*) Namazın sağlık yönünden sağladığı faydalarından bazıları şunlardır: 1- Namazda yapılan hareketler yavaş olduğundan kalbi yormaz ve günün muhtelif ... Devamı..

Allah’ın (azabından) korunan o kimseler ki, gaybe inanırlar, namazlarını kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden de ihtiyacı olanlara verirler.

O sakınanlar ki görünmeyene inanırları, namaza dururlar, kendilerine verdiğimiz azıktan başkalarını da geçindirirler.

3, 4. O müttekiler ki gaybe [⁵] inanırlar, namazı dosdoğru kılar, kendilerine verdiğimiz rızıktan harcederler [⁶], sana inzal olunan (kitaba da), senden evvel inzal olunan (kitaplara da) inanırlar, âhireti yakînen bilirler (ve inanırlar).

[5] Allah'ı bilmek, âhireti bilmek, ahkâm ve şerâyii bilmek gibi tefekkür ve istidlâl hakkında delil ikame olunan şeyler maksuttur.[6] Âyet-i Celîle'd... Devamı..

Onlar, duyularla algılanamayan gerçeğe [ğayb]⁴ inanırlar ve namazlarını gereği gibi kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan da (Allah yoluna harcamak için) ayırırlar [infâk].

4 Gayb: “Görünmeyen, gözden ırak olan, görülemeyen, bilinemeyen, algılanamayan” demektir. Bu anlamda “şehadet”in zıddıdır. Daha genel bir anlamda gayb... Devamı..

Onlar ki gaybe iman ederler, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler.

Onlar, Allah, cennet, cehennem, melek, kıyâmet, âhiret gibi duyu organlarıyla algılanamayan; ancak ilâhî vahiy sayesinde kavranabilecek gerçeklikler âlemi olan gayba inanırlar, hakîka­tin sadece gözle görülenlerden ibaret olmadığını bilir, mutlak Hâkim olan Ya­ratı­cıyı imanları sayesinde hissedebilir, kavrayabilirler. Ayrıca, Müslümanlığın vazgeçilmez şartı olan namazı gereken dikkat ve özeni göstererek, dosdoğru ve aksatmadan kılar, Yaratıcıyla aralarındaki gönül ve kulluk bağını —günde en az beş kere huzurunda durarak— sürekli canlı tutarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan, yani o güzel nîmetlerden bir kısmını toplum yararına fedâ­kârca paylaşarak, Allah için yoksullara harcarlar.

Onlar ki Gayb’a inanıyorlar; Namaz’ı kılıyorlar; Kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infâk ediyorlar / harcıyorlar.

Sağlamcılar, görülmeyene inanır, namazı kılar, verdiklerimizden bir kısmını infak eder,

Allah’a karşı gelmekten sakınanlar; beş duyularıyla ulaşamayacakları bilgisi sadece Allah’ın katında olan gaybe inanırlar. Allah her yarattığı varlıklara bir özellik vermiştir. Gören gözlerimizin, duyan kulaklarımızın, dokunan elimizin, tadan dilimizin, koklayan burnumuzun, çalışan aklımızın, düşünen beynimizin sınırları vardır. Bizim bilgilerimiz bize verilen özelliklerle sınırlandırılmıştır. Allah’ın bilgisi ise sınırsızdır. Bizler sınırlı özelliklerimizle sınırsız olan bilgiye ulaşamayız. Allah sınırsız bilgisinden bazı gerçekleri vahiy yoluyla bize bildirmektedir. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar vahiy yoluyla bildirilen bilgilere kesin olarak inanırlar. Onlar salat-ı ikame ederek Allah’ın gönderdiği bilgilerle kendilerini güçlendirirler. Bilinçlerini artırırlar. Her gün Allah’ın huzuruna durarak günlük hayatlarını gözden geçirirler. Fark ettikleri yanlışlardan bir daha yapmamak üzere tövbe ederek dönerler. Bilmedikleri yanlışlarından da tövbe ederek Allah’ın kendilerini korumasını isterler. Sahip oldukları varlıklardan Allah yolunda harcarlar. Bilirler ki sahip oldukları her şey zaten Allah’ındır. Onlar sadece geçici bir zaman için mülk edinmişlerdir. Geçici olarak mülk edindikleri şeyleri hayırlı ve güzel işlerde harcayarak insanlarla paylaşırlar. Böylece Allah adına yaptıkları bu eylemler hayat kitaplarına yazılır.

Onlar [gayb]a (bilinemeyenlere) inanır; namaz kılar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden [infak] ederler (verirler).

Onlar ğayba¹ inanır,² namazı dosdoğru ve devamlı kılar³ ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden⁴ Allah yolunda harcarlar.

1 Ğayb: Hakkında vahiy bilgisi olmadan, asla bilinemeyecek bilgilerdir. Ğaybı ancak Allah bilir, (Yûnus: 20, Hud: 123, Ra’d: 9, Sebe’: 3, Cin: 26-27) ... Devamı..

onlar ki, insan idrakini aşa[n olguların varlığı]na ³ inanırlar ve namazlarında dikkatli ve devamlıdırlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan ⁴ başkaları için harcarlar;

3 Ğayb (genellikle ve hatalı olarak “görünmeyen” şeklinde çevrilir), Kur’an’da insanın kavrayış alanının ötesinde bulunan, onu aşan hakikatin tüm safh... Devamı..

O korunmak isteyenler ki; gayba/Kuran’da bildirilenlere inanır, namazı kılar ve verdiğimiz rızıktan harcarlar. 4/103, 51/19, 81/24

Onlar ki; gayba iman ederler,[¹⁵] namazı istikamet üzre kılarlar,[¹⁶] kendilerine sürekli lutfettiğimiz şeylerden (ihtiyaç sahiplerine) harcarlar.[¹⁷]

[15] Gayba imanın üç muhtemel anlamı vardır: 1) Musa ümmeti gibi “ilâhî kudret delili” olan fiili bir ayet görmeden iman etmek. 2) Allah’ın zâtı ve âh... Devamı..

Ki onlar gayba inanırlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızktan (Allah yolunda) harcarlar.

Onlar ki gaybe iman ederler, namazı kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de (Allah rızası için) infak ederler.

O müttakîler ki, gaybe inanırlar, namazı da doğruca kılarlar ve kendilerini merzûk ettiğimiz şeylerden de infakta bulunurlar.

O müttakiler ki görünmeyen âleme inanırlar. Namazlarını tam dikkatle ifa ederler. Kendilerine ihsan ettiğimiz nimetlerden hayır yolunda harcarlar.

Gayb sözlükte: “Görünmeyen, gözden gizli kalan şey” demektir. Terim olarak “Duyulardan ve insanın ilminden gizli kalan” şeye denilmiştir. Bir şeyin ga... Devamı..

Onlar ki gaybde(gizlide, içtenlikle) inanıp namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah rızası için) harcarlar.

(ellezîne yu'minûne bi'l-ğeybi) iki anlama gelebilir: 1) Korunanlar gaybe inanırlar, 2) Korunanlar, kimsenin görmediği yerde, içtenlikle inanırlar, Ya... Devamı..

Onlar ki gayba (gözleriyle görmedikleri halde rasûlün haber virdiklerine) îmân ider ve namazlarını âdâb ve erkânıyla kılar ve kendilerine rızık iylediğimiz şeylerden (Allah) yolunda muhtâclara infâk iderler (virirler).

Allah’a içten[1] inanan,[2] namazı düzgün ve sürekli kılan [3] ve verdiğimiz rızıkları yerli yerince harcayanlar,

[*] "İçten" diye anlam verdiğimiz kelime (الغيب) El-ğayb'dır. Ondaki el (ال) takısı, muzafun ileyhten ıvazdır; بغيبهم /biğaybihim = gayblarıyla demekt... Devamı..

2,3. Hiç kuşkusuz bu kitap, kendilerini günahlardan korumaya çalışan, görmediği halde inanan, namazı kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcayanlar için yol göstericidir.

O takvâ sahipleri ki, gayba inanırlar,(3) namazlarını dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden(4) bağışta bulunurlar.

(3) Görünmeyen âlemlere dair Allah ve Resulü tarafından verilmiş olan haberlere de inanırlar; Allah’a ve bildirdiklerine de, görmedikleri halde, görmü... Devamı..

Ki onlar, gayba inananlar, namazı/duayı yerine getirenlerdir. Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, başkalarına pay çıkaranlardır.

anlar kim inanurlar görünmez nesneye ya'nį Tañrı’ya yā uçmaġa yā ķıyāmete yā ķur’ān’a daħı durudurlar namāzı ya'nį dāyim ķılurlar. dahı andan kim rūzį virdük anlara anlardur nafaķa virürler.

Onlar ki ġayba īmān idüp emre mutāva‘at iderler, namāzı dürüst ḳılarlar vekendilerini merzūḳ ḳıldıġımız şeyden infāk iderler.

O kəslərki, qeybə (Allaha, mələklərə, qiyamətə, qəza və qədərə) inanır, (lazımınca) namaz qılır və onlara verdiyimiz ruzidən (ailələrinə, qohum-qonşularına və digər haqq sahiblərinə) sərf edirlər.

Who believe in the unseen, and establish worship, and spend of that We have bestowed upon them;

Who believe in the Unseen, are steadfast in prayer, and spend out of what We have provided for them(27);

27 All bounties proceed from Allah. They may be physical gifts, e.g. food, clothing, houses, gardens, wealth, etc. or intangible gifts, e.g., influenc... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.