İnne-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti veekâmû-ssalâte veâtevû-zzekâte lehum ecruhum ‘inde rabbihim velâ ḣavfun ‘aleyhim velâ hum yahzenûn(e)
İnananlara, iyi işler yapanlara, namaz kılanlara, zekat verenlere gelince: Onların ecirleri Rableri katındadır, onlara ne korku vardır, ne hüzün.
İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve (helâl kazanılan servet ve üretimlerinin) zekâtını verip (borçtan kurtulanlar var ya); şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
İman edenler, doğru ve yararlı işler yapanlar, namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar, karşılıksız yardım denilen zekatı verenler, işte onlar mükafatlarını Rablerinden alacaklardır ve onlara ne korku vardır ne de üzülürler.
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelme-ye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler, namazları erkanına, şartlarına, vaktine riâyet ederek âşikâre kılanlar, vicdanlarını, servetlerini, sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenlerin Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı mahzun da olmayacaklar.
Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı kılan, zekatı veren kimselerin karşılıkları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
İman edip iyi ameller işleyen, namazı kılan ve zekâtı veren kimselerin, Rableri katında muhakkak mükâfatları (ecirleri) vardır; ve onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.
İman edip iyi işler yapanlar, namaz kılıp zekât verenler ise, Rableri katında (ebedî âlemde) onlara ücretleri vardır. Üzerlerinde ne korku vardır ne de üzülürler.
İman edenlerin, iyi işler yapanların, namazlarını doğru kılanların, zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlar için ne korku vardır ne de üzülürler.
İnanarak yararlı iş görenlerin, namaz kılıp zekâtını verenlerin, Tanrıları katında sevapları bulunur, ne onlara korku var, ne de kaygıjamrlar
İman edip (halis niyet ve amaçlarla) doğru ve yararlı işler yapanların, namazlarını (huşu ve edeple) ikame edenlerin ve (sosyal bünyelerini ve servetlerini arındıran) zekâtı verenlerin Rableri katında mükâfatları vardır. Onlar artık gelecekten endişe duymayacaklar ve geçmişten dolayı da üzülmeyeceklerdir.
îmân idenler a’mâl-i sâlihada bulunanlar ’ibâdet idenler zekât virenler rablerinden mükâfâta nâil olacaklardır korkmayacaklar ve mahzûn olmayacaklardır.
İnanıp yararlı işler işleyenlerin, namaz kılıp, zekat verenlerin Rab'leri katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.
Şüphe yok ki iman edip dünya ve âhiret için yararlı şeyler yapanlar, namaz kılanlar ve zekât verenlerin rableri katında ecirleri vardır; onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir.
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.
İnanıp erdemli bir hayat sürerek namazı gözetenlerin ve zekatı verenlerin ödülleri Rab'leri katındadır. Onlar için korku yoktur ve onlar üzülmezler.
İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.
İman edib eyi işler yapan ve namaz kılıb zekât veren kimselerin Rabları ındinde ecirleri şüphesiz kendilerinindir ve onlara bir korku yoktur ve mahzun olacak değildir onlar
Şüphesiz îmân edip sâlih amel işleyenler, namazı (dosdoğru) kılanlar ve zekâtı verenler (var ya) onların ecirleri Rableri nezdindedir. Onlara (âhirette) korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
İman edip, sâlihâtı yapanların¹, salâtı ikame edenlerin ve zekâtı verenlerin² ödülleri kuşkusuz Rabb'lerinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Îman eden, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunan, namazı (nı) dosdoğru kılan, bir de zekâtı (nı) veren kimseler (in, evet), onların Rableri indinde mükâfatları vardır. Onlara hiç bir korku yokdur, onlar mahzun da olacak değillerdir.
Şübhesiz ki îmân edip sâlih ameller işleyenler,(2) namazı hakkıyla edâ edenler ve zekâtı verenler var ya, onların Rableri katında mükâfâtları vardır.(3) Hem onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
Şüphesiz ki iman edip iyi işler yapmış olanlar (erdemli olanlar) ile (bir arınma eylemi olan) namazı dosdoğru kılıp (insanı bencillik, cimrilik, mal hırsı gibi olumsuz duygulardan koruyan, sosyal yardımlaşma ve paylaşma duygusunu güçlendiren) zekâtı (fakir, yoksul, işsiz ve toplumun muhtaç kesimine) verenler (mali yükümlülüğünü yerine getirenler) var ya, onların (öteki dünyada) ecirleri (mükâfatları) Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
İman edip, Allah’ın emrettiği doğru şeyleri yapanlar, namazı kılanlar ve zekâtlarını verenler (var ya), onların karşılıkları Rableri katında olup, onlar asla korkmayacak ve üzülmeyeceklerdir.
O kimseler ki inanırlar, iyilik işlerler, namaz kılarlar, zekat verirler, onların çalapları katında karşılıkları vardır. Hem onlar için korku yoktur, onlar kaygılanacak da değildirler.
Ey iman edip iyi amel işleyenler, namazı dosdoğru kılanlar, zekât verenler yok mu, işte onların, Rableri indinde mükâfatları vardır, onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
İnananlara, iyi ve yararlı [sâlihât] işler yapanlara, namazı dosdoğru kılanlara ve zekâtı verenlere gelince; onların mükâfatları Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur, onlar hiç üzülmeyeceklerdir.
İman edenler, salih amellerde bulunanlar, namazı ikame edenler ve zekât verenler var ya, onlar için mükâfatları Rableri katındadır. Onlar için ne bir korku vardır, ne de üzülürler.
İman edip doğru ve yararlı işler yapan, namazını özenle kılan, zekâtını verenlere gelince, işte Rablerinin katında onlara nice ödüller vardır, o gün onlar ne korkuya kapılacak, ne de üzüntü çekecekler. O hâlde:
İman etmiş, Salih Ameller’i işlemiş, Namaz’ı kılmış, Zekât’ı vermiş kimselere gelince; onlara rabb’leri katında ücretleri / ödülleri vardır. Onlara korku da yoktur; onlar üzülür de değildir.
İnananlar, faydalı işler yapanlar, namaza devam edenler, zekat vergisini verenler, emeklerinin karşılığını bizzat Rab'lerinden alacaklardır. Onlar, korku ve keder yüzü görmeyeceklerdir...
Şüphesiz iman edip iyi güzel işler yapanlar. Salat-ı dosdoğru ikame ederek bilgilerini bilinçlerini artıranlar. Rabbinin huzurunda kendini özeleştiriye tabi tutup bir daha yapmamak üzere hatalarından dönenler. Tövbe edip af dileyenler. Zekât-ı ikame edip maddi manevi bütün yüklerden arınarak temizlenenler. Haram kılınan şeylerden uzak durup kendilerini temiz tutanlar. Allah’ın yasalarına uyarak yaşayanlar. Rabbinin katında büyük mükâfata sahiplerdir. Onlar hesap günü mahzun olmayacaklardır.
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, Rableri katında onlar için ödül(ler)i vardır. Onlara herhangi bir korku yoktur; onlar üzülmeyecek de. [*]
Şüphesiz (Allah’ın istediği gibi) îman edip (inandığı) iyi işleri yaşayan, namazı dosdoğru ve devamlı kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatı, Rableri katındadır. Onlar için bir korku olmadığı gibi onlar, mahzun da olmayacaklardır.
İmana ermiş olanlar, doğru ve yararlı işler yapanlar, namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar ve karşılıksız yardımda bulunanlar; işte onlar mükafatlarını Rablerinden alacaklardır ve onlara ne korku vardır, ne de üzülürler.
Şüphesiz iman edenler, iyi ve güzel işler yapanlar, namazı hakkıyla kılanlar ve zekâtı verenler; onların ödülleri Rabbleri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar, mahzun da olmayacaklardır. 4/173, 41/30...33
Buna mukabil, bir de iman edip güvenen,[⁵²⁷] ıslah edici iyi işler yapan, namazı istikametle kılan,[⁵²⁸] zekâtı gönlünden gelerek veren kimseler var;[⁵²⁹] işte onlar, ödüllerini Rablerinden alacaklar: ve onlar geleceğe dair kaygı, geçmişe dair hüzün duymayacaklar.[⁵³⁰]
İman edip, salih ameller işleyen; namaz kılan ve zekat verenlerin, Rableri katında mükafatları vardır. Onlara korku yoktur ve üzülecek de değillerdir.
Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.
O kimseler ki, imân ettiler ve iyi amellerde bulundular ve namazlarını doğruca kıldılar, zekâtlarını da verdiler. İşte onlar için Rableri nezdinde mükâfaatları vardır ve onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
İman eden, makbul ve güzel işler yapanların, namazı hakkıyla ifa eden, zekât verenlerin. . . İşte onların, Rab'leri nezdinde mükâfatları vardır. Onlar için hiçbir endişe yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir. [5, 100; 8, 37; 30, 39]
Onlar ki, inandılar, güzel işler yaptılar, namazı kıldılar, zekatı verdiler; işte onların ödüller, Rableri yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Îmân iden ve eyi işler işleyüb namâzlarını kılan ve zekâtını viren kimselerin ecir ve mükâfâtı rableri 'indinde olub onlar içün korku ve hüzün yokdur.
İnanıp güvenen, iyi işler yapan, namazı düzgün ve sürekli kılan ve zekâtı verenler, Sahipleri (Rableri) katında ödülü hak ederler. Onların üzerinde bir korku olmaz, üzüntü de çekmezler.
Şüphesiz, iman edenler, doğruları yapanlar, namazı hakkıyla kılanlar ve zekatı verenler için Rab'leri katında mükafatları vardır; onlara korku yoktur; onlar, mahzun da olmayacaklardır.
İman eden, güzel işler yapan, namazlarını dosdoğru kılan ve zekâtlarını veren kimselerin ise Rableri katında ödülleri vardır. Ne bir korku olur onlar için, ne de mahzun olurlar.
İman edip barışa/hayra yönelik değerler üreten, namazı/duayı yerine getiren, zekâtı verenler için Rableri katında kendilerine özgü ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardır onlar...
bayıķ anlar kim įmān getürdiler, daħı işlediler eyü işler; daħı dururdılar namāzı, daħı virdiler zekātı: anlaruñdur müzdi anlaruñ, çalabı’ları ķatında. daħı ķorķu yoķdur anlaruñ üzere, ne daħı anlar ķayuralar.
Taḥḳīḳ ol kişiler kim īmān getürdiler, daḫı eylük eylediler ve durġur‐dılar namāzı, daḫı virdiler zekātı. Anlaruñ ecrleri Tañrıları ḳatındadur,ḳorḳu yoḳdur anlar üstine, ḳayurmaḳ daḫı yoḳdur.
İman gətirən, xeyirli işlər görən, namaz qılan, zəkat verən şəxslərin Rəbbi yanında mükafatları vardır. Onların (axirətdə) heç bir qorxusu yoxdur və onlar qəm-qüssə görməzlər!
Lo! those who believe and do good works and establish worship and pay the poor due, their reward is with their Lord and there shall no fear come upon them neither shall they grieve.
Those who believe, and do deeds of righteousness, and establish regular prayers and regular charity, will have their reward with their Lord: on them shall be no fear, nor shall they grieve(327).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |