Em hasibtum en tedḣulu-lcennete velemmâ ye/tikum meśelu-lleżîne ḣalev min kablikum(s) messet-humu-lbe/sâu ve-ddarrâu vezulzilû hattâ yekûle-rrasûlu velleżîne âmenû me’ahu metâ nasru(A)llâh(i)(k) elâ inne nasra(A)llâhi karîb(un)
Yoksa sizden öncekilerin örnek olan, ibret veren halleri, başınıza gelmeden cennete giriveririz mi sandınız? Onlar yoksulluklara uğradılar, zararlara düştüler, çetin sıkıntılara çattılar. Öylesine sürçtüler, öylesine kaydılar, sarsıldılar ki peygamber ve onunla beraber bulunan iman ehli bile, Allah yardımı ne vakit dediler. Bilin ki şüphe yok, Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, daha önce gelip geçen (kavimlerin durumu) başınıza gelmeden (onların İslam yolunda ve imtihan amacıyla çektiklerini siz de çekmeden; dünyada Adil Devlete erişeceğinizi, ahirette ise) cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öylesine belalar, yoksulluk ve hastalıklar dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte iman eden kimseler; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyecek (kadar çaresiz kalmışlar ama buna rağmen davalarından asla caymamışlardı. Sadakat ve samimiyetlerini böylece ispat ettikten sonra) İyi bilin ve bekleyin ki, artık Allah’ın yardımı yakında erişecektir.
Ey mü'minler! Yoksa siz, sizden önce gelip geçen mü'minler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve kımıldatmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda peygamber ve onunla birlikte inananlar: “Allah ne zaman yardım edecek?” diye feryad etmişlerdi. Gözünüzü açın, Allah'ın yardımı daima yakındır.
Yoksa siz, sizden önce geçip giden milletlerin başlarına gelen sıkıntılar, sizin başınıza gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Geçmiş ümmetlerin başına nice sıkıntılar, çaresizlikler, yokluklar geldi. Mallarına ve canlarına zararlar dokundu. Peygamber ve beraberindeki mü'minler sarsıldılar, moralleri bozuldu:
“Allah'ın va'dettiği yardım ne zaman gerçekleşecek?" demeye başlamışlardı. Bilesiniz ki, Allah'ın yardımını, va'dettiği zaferi gerçekleştirmesi yakındır.
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin başlarına gelenin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine darlık ve sıkıntı içerisine düştüler ki, peygamber ile yanındakiler "Allah'ın yardımı acaba ne zaman?" diyecek kadar sarsıldılar. Bilin ki, Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; 'Allah'ın yardımı ne zaman?' diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.
Yoksa siz ey müminler, kendinizden evvel geçenlerin halleri hiç başınıza gelmeden (hemen) cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle ezici sıkıntılar, kımıldatmaz zaruretler dokundu ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve maiyetinde iman edenler: “- Allah'ın yardımı ne zaman olacak?” diyesiye kadar... Bilin ki Allah'ın yardımı muhakkak yakındır.
Sizden öncekilerin (kaybetme ve kazanma) örneği size gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Fakirlik ve hastalık onları öyle yakaladı ki, öyle sarsıldılar ki, peygamberleri ve kendileri de, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” dediler. İyi bilin ki; Allah’ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler “Allah'ın yardımı ne zaman?” dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.
Sizden öncekilerin çektiklerini çekmeden, cennete mi gireceğiz sanırsız? Onlar kıtlık, hastalık çekerek sarsıldılar, Peygamberle birlikte inananlar dediler ki: «Allahın yardımı ne vakit?», «Allahın yardımı yakındır bilin»
(Ey inananlar!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve katlanılmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki inananlarla birlikte resul de: “Allah'ın (vaat ettiği) yardımı ne zaman (gelecek)?” diye feryat ediyordu. İyi bilin ki Allah'ın yardımı çok yakındır!
Sizden evvelkilerin çekdiği mezâhimi çekmeksizin cennete dâhil olur mısınız zan idiyorsunız? Sizden evvelkiler o kadar âlâma, felâkete uğradılar ki rasül ve ânınla berâber îmân idenler "Allâh’ın nusreti ne vakit yetişecek" diyu bağırdılar. Ânlara: "Allâh’ın nusreti karîbdir" dinildi.
Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.
Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.
(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler gibisi sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar zorluk ve sıkıntıya uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki elçi ve beraberindeki inananlar, "ALLAH'ın yardımı ne zaman," dediler. İyi bilin ki ALLAH'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler: "Allah'ın yardımı ne zaman?" derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz kendinizden evvel geçenlerin mesel olmuş halleri hiç başınıza gelmeksizin Cennete girivereceksiniz mi sandınız? onlara öyle ezici mihnetler, kılımdatmaz zaruretler dokundu ve öyle sarsıldılar ki hattâ Peygamber ve maiyetinde iyman edenler «ne zaman Allahın nusratı?» diyeceklerdi. Bak işte Allahın nursatı yakın
(Ey mü’minler!) Yoksa siz, sizden önce (gelip) geçen (ümmet) lerin, (imtihân gereği) başlarına gelenlerin, sizin başınıza da gelmeden, cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öyle dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihâyet peygamber ve beraberindeki mü’minler (başlarına gelen imtihânların şiddetinden dolayı acziyet içerisinde), “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek” demişlerdi. İyi bilin ki, şüphesiz, Allah’ın yardımı yakındır.
Sizden öncekilerin başına gelen sıkıntı ve zorluklar, sizin de başınıza gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız? Onlara dokunan sıkıntı ve zorluklarla öylesine sarsıldılar ki Resûl ve onunla birlikte olan müminler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” dediler. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır.
(Ey mü'minler) yoksa siz, sizden evvel geçenlerin haali başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk (lar), ve sıkıntı (lar) gelib çatdı ve (çeşidli belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamber (leri) maiyyetindeki mü'minlerle birlikde: «Allahın yardımı ne zaman?» diyordu. Gözünüzü açın: Allahın yardımı yakındır muhakkak.
(Ey mü'minler!) Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hâli (sizin de) başınıza gelmeksizin (kolayca) Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle fakirlikler ve hastalıklar dokundu ve öyle (belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamber ve berâberindeki îmân edenler: “Allah'ın yardımı ne zaman!” diyecek (hâle gelmiş)lerdi!(1) Dikkat edin, şübhe yok ki Allah'ın yardımı yakındır.
(Ey inanmış olanlar!) Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçen (mü’min)lerin durumu (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden (onlar gibi sıkıntılarla imtihan edilmeden) cennete girebileceğinizi mi sandınız? (Hak davaları uğruna) onlara öyle ezici sıkıntılar ve katlanılmaz darlıklar dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, inanmış olanlarla birlikte elçi de: “Allah’ın (vaadettiği) yardımı ne zaman (gelecek)?” diye (çaresizlik sebebiyle) yakarıyorlardı (ama buna rağmen hak davalarından asla caymamışlardı. Sadakat ve samimiyetlerini böylece ispat ediyorlardı. İşte o gün onlara şöyle denilmişti) İyi bilin ki, (size) Allah’ın yardımı çok yakındır. *
Sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden, cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Onlara sıkıntılar ve felaketler dokundu, öyle sarsıldılar ki, elçi ve o’nunla birlikte iman edenler “Allah’ın yardımı ne vakit gelecek.” diye umutsuzluğa düşmüşlerdi. Şunu bilin, Allah’ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, sizden öncekilerin çektiklerini çekmeden Cennet’e girebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar öyle yoksulluklar çektikler, öyle sıkıntılara katlandılar, öyle sarsıldılar ki sonunda Allah’ın elçisi onunla birlikte inananlar, dediler: « Allah’ın yardımı ne zaman erişecek?» Gözünüzü açın, gerçekten Allah’ın yardımı yakındır.
Yoksa sizden evvel geçenlerin çektikleri sıkıntıyı çekmeksizin Cennete gireceğiz mi sandınız? Onlar âfete, öyle mihnete uğradılar, belâların şiddetinden öyle sarsıldılar ki dayanamayarak Peygamber ve onunla beraber mü/min olanlar «Allah/ın yardımı ne zaman olacak?» derlerdi. Haberiniz olsun ki Allah/ın yardımı yakındır [¹¹].
Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başlarına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar öyle zorluk ve yoksulluğa maruz kalıp sarsıldılar ki, elçi ve beraberindeki inananlar “Allah’ın yardımı ne zaman (gelecek)!” diyorlardı. İyi bilin ki Allah’ın yardımı muhakkak yakındır.
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.
Yoksa siz ey iman edenler, sizden önceki ümmetlerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden, öyle kolayca cennete girebileceğinizi mi sanıyordunuz? Sizden önceki ümmetler öyle zorluklarla, öyle sıkıntılarla karşılaşmış, öylesine çetin imtihânlarla sarsılmışlardı ki, nihâyet o zamanki Peygamber ve onunla birlikte inananlar, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek hâle gelmişlerdi.
İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır!
Yoksa sizden önce gelip geçmiş olanların benzeri sizin başınıza da gelmemiş iken, Cennet’e gireceğinizi mi hesap ettiniz? Onlara Darlık (Kıtlık / Ekonomik Kriz) ve Bunalım öyle dokundu, öyle sarsıldılar ki, Rasûl ve onunla birlikte inanmış olanlar: -“Allah’ın yardımı ne zaman?” diyordu. Dikkat edin! Allah’ın yardımı, yakındır.
Ey ehlikitap!Yoksa siz, daha öncekilerin çektiklerini çekmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Ne zararlar, sıkıntılar ve sarsıntılar geçirdiler. Allah resulü, inananlarla sohbet hem sordu hem cevapladı: - Allah'ın yardımı ne zaman? - Allah'ın yardımı yakın artık!…
Yoksa siz sizden öncekilerin başına gelenler başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Resuller ve onunla beraber olan Müminler: "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa, sıkıntıya, zorluğa uğramışlar, sarsıldıkça sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah’ın yardımı pek yakındır. Onun için inancınızda azimli, kararlı ve mücadeleci olun! Hemen gevşeklik göstermeyin! En küçük zorlukta gevşeklik gösterirseniz çabanız boşa gider.
Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız! [*] Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve (öylesine) sarsılmışlardı ki sonunda (her) elçi ve beraberindeki müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” demişlerdi. [*] Dikkat edin! Allah’ın yardımı yakındır.
(Ey îman edenler!) Yoksa siz, sizden öncekilerin başlarına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeksizin, Cennete kolayca girivereceğinizi mi zannettiniz? Zîrâ onlar, kendilerine dokunan yoksulluk ve sıkıntılarla öyle sarsılmışlardı ki sonunda (başlarında bulunan) Peygamber ve beraberindeki Müslümanlar: “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek!” diyordu. Şunu iyi bilin ki şüphesiz Allah’ın yardımı, pek yakındır.¹
[Ama,] sizden önce gelip geçen [mümin]ler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz? ¹⁹⁹ Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve kımıldatmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki müminlerle birlikte Elçi de “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” diye feryad ediyordu. ²⁰⁰ Gözünüzü açın, Allah’ın yardımı [daima] yakındır!
Sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öylesine darlık ve zorluklar geldi, öyle sarsıldılar ki; hatta elçi ve onunla birlikte iman edenler “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye feryat ettiler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı yakındır. 3/142, 9/16
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sanmıştınız? Onların başına öyle şiddetli zorluklar, öyle boğucu darlıklar geldi ve öylesine sarsıldılar ki, mü’minlerle birlikte elçi de “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek!” diye feryat ediyordu.[⁴⁰⁷] Bakın, Allah’ın yardımı yakındır.[⁴⁰⁸]
Yoksa siz, -sizden önce gelip geçen peygamber ümmetlerinin çektiği sıkıntılara maruz kalmadan- cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onları nice yoksulluk ve sıkıntı kapladı; sarsıntıya uğradılar, hatta peygamberleri ve beraberindeki müminler "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek hale geldiler. (Ey Muhammed ümmeti, onlardan ibret alın, hak yolunda bütün güçlüklere göğüs gerin) Haberiniz olsun ki, (sizlere müjdemiz var) Allah in yardımı (uzak değil) yakındır!
Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Resul ve onunla beraber mü’minler, "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.
Yoksa cennete gireceğinizi mi zannettiniz, sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali sizlere gelmedikçe? Onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı ve sarsıntılara uğradılar. Hatta peygamberleri ve O'nunla beraber imân edenler, «Allah'ın nusreti ne zaman?» diyecek bir halde geldiler. Haberiniz olsun Allah'ın nusreti şüphe yok ki pek yakındır.
Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki müminler bile “Allah'ın vaad ettiği yardım ne zaman yetişecek? ” diyecek duruma geldiler. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, sizden önce geçenlerin durumu başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı dokunmuştu, öyle sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve onunla birlikte inananlar: "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyecek olmuşlardı. İyi bilin ki, Allah'ın yardımı yakındır.
(Ey Mü'minler) üstünüze, sizden evvel gelenlerin üzerine gelen şeylerin misli gelmedikce (mücerred îmân itmekle) cennete girer miyiz sanıyorsunuz? Onları şiddetli zarûret ve fakr, dürlü dürlü âlâm ve emrâz, havf ve hirâs, mezâhim ve müşkülât istilâ itdi. Ve sabırları ve senâları sarsıldı. Hattâ rasûl ile berâber mü'minler: Allâh'ın nusreti ne zamân gelecekdir? (bunı ne zamâna kadar bekleyeceğiz) didiler. Âgâh olun ki Allâh'ın nusreti yakındır.[¹]
Öncekilerin başlarına gelenlerin bir benzeri sizin başınıza da gelmeden, Cennet’e girebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Baskılar ve zorluklar onları öyle sarmış, öylesine sarsılmışlardı ki Allah’ın elçisi ve beraberindeki müminler “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek hale gelmişlerdi. Bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.[*]
Sizden önce gelenlerin durumu, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve onun yanındaki mü'minler bile:-Allah'ın yardımı ne zaman? diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle darlıklara ve zorluklara uğradılar ve öylesine sarsıldılar ki, peygamber ve onunla beraber iman edenler, “Allah'ın yardımı ne zaman?” diyecek hale geldiler. Haberiniz olsun, Allah'ın yardımı yakındır.
Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş olanların karşılaştıklarının benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara şiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattı; sarsıldılar. Öyle ki, resul ve onunla birlikte inananlar, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diye yakarıyordu. Haberiniz olsun ki, Allah'ın yardımı çok yakındır.
belki śanduñuz mı kim giresiz uçmaķa; daħı gelmedi size beñzeri anlaruñ kim geçdiler, sizden ilerü? yoķandı anlara ķatılıķ yoħsullıķ, daħı śayrıllıķ. daħı depredinildiler tā eydür-idi yalavaç daħı anlar kim įmān getürdiler anuñ-ile: “ķaçandur Tañrı arķa virmegi?” bayıķ Tañrı arķa virmegi yaķındır.
Siz ṣanur mısız ki uçmaġa giresiz size gelmezden burun meẟeli anlaruñkim sizden burun geçdiler. Yitişdi anlara ḳatılıḳlar ve zaḥmetler, daḫı zelze‐leye düşdiler. Ḥattā nebī eyitdi: Īmān getürenler bile nebīye ne vaḳt olurTañrı Ta‘ālā nuṣreti? Bilmiş oluñuz Tañrı Ta‘ālānuñ nuṣreti yaḳındur.
(Ey mö’minlər!) Sizdən əvvəlkilərin başına gələnlər sizin başınıza gəlməmiş behiştə daxil olacağınızımı güman edirsiniz? Onları (şiddətli) fəlakət və sıxıntı elə bürümüş, elə sarsılmışdılar ki, hətta Peyğəmbər və iman gətirənlər birlikdə: “Allahın köməyi nə vaxt gələcək?” – demişdilər.Bilin ki, Allahın köməyi (sizə) yaxındır!
Or think ye that ye will enter Paradise while yet there hath not come unto you the like of (that which came to) those who passed away before you? Affliction and adversity befell them, they were shaken as with earthquake, till the messenger (of Allah) and those who believed along with him said: When cometh Allah's help? Now surely Allah's help is nigh.
Or do ye think that ye shall enter the Garden (of bliss) without such (trials) as came to those who passed away before you? they encountered suffering and adversity, and were so shaken in spirit that even the Messenger and those of faith who were with him cried: "When (will come) the help of Allah." Ah! Verily, the help of Allah is (always) near!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |