Ve-iżâ seeleke ‘ibâdî ‘annî fe-innî karîb(un)(s) ucîbu da’vete-ddâ’i iżâ de’ân(i)(s) felyestecîbû lî velyu/minû bî le’allehum yerşudûn(e)
Kullarım, sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben, muhakkak onlara pek yakınım. Beni çağıran, bana dua eden kişiye çağırdığı, dua ettiği anda icabet ederim. Artık onlar da benim çağırmama koşsunlar, bana inansınlar da doğru yolu bulsunlar.
(Ey Nebim!) Kullarım Sana Beni soracak olursa (onlara de ki:) muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana (hakkıyla) iman (itaat ve itimat) etsinler. Umulur ki (böylece) irşad (doğru yolu bulmuş) olacaklardır.
Eğer kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ki ben onlara çok yakınım. Dua edenin duasına, her zaman karşılık veririm. Öyleyse kullarım da benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki, doğru yolu bulabilsinler.
Kullarım sana beni sordukları zaman, benim kendilerine daima yakın olduğumu söyle. Bana dua ettiği vakit, dua edenin duasını kabul ederim, dileğini yerine getiririm. O halde kullarım da benim davetime uysunlar, bana imân etsinler. Umulur ki, doğru, huzurlu ve aydınlık yolu bulurlar.
Kullarım sana benden sorarlarsa (bilsinler ki) ben onlara yakınım. Bana dua ettiğinde dua edenin duasını kabul ederim. Şu halde benim çağrıma kulak versin ve bana iman etsinler. Olur ki doğru yola uyarlar.
Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.
(Ey Rasûlüm) kullarım sana benden sordularsa, muhakkak ki ben çok yakınımdır; bana dua edince, dua edenin duasını kabul ederim. O halde onlar da benim dâvetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola ulaşmış olsunlar.
Eğer kullarım, Beni senden sorarlarsa bilsinler ki; Ben yakınım. Bana dua ettiği zaman, her dua edene cevap veririm. Onlar da Benim emrime cevap versinler; Bana inansınlar ki, doğru yola, doğru kararlara varsınlar.
Ne zaman ki, kullarım senden beni sorarlar, ben yakınım onlara, cevap veririm beni çağırana, onlar da bana cevap verip manalar, ola ki yetişirler
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki) gerçekten ben (onlara) yakınım. Bana dua edince dua edenin duasına cevap veririm. O halde onlar da benim çağrıma olumlu karşılık versinler ve bana inansınlar/güvensinler ki doğru yolu bulsunlar.
Yâ Muhammed! Sana benden bahs itdikleri vakit ben yanlarında bulunacağım, benden istimdâd idenin du’âsını kabûl ideceğim. Lâkin doğru yolda yürümek içün beni dinlesünler, bana inansunlar.
Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar.
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.
Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin dileğine karşılık veririm. Şu halde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.
Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar.
Kullarım beni sana soracak olurlarsa bilsinler ki ben yakınım. Beni çağırdığı vakit çağıranın çağrısına karşılık veririm. Doğru yolu bulmaları için onlar da bana karşılık vermeli ve bana inanmalı.
Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
Ve şayed kullarım sana benden sual ettilerse muhakkak ki ben çok yakınımdır, bana dua edince duacının duasına icabet ederim o halde onlar da benim da'vetime koşsunlar ve bana hakkile iyman etsinler ki rüşd ile gidebilsinler
(Resûlüm,) kullarım sana, beni sorarlarsa, hiç şüphesiz ki ben (kullarımın her hâlini bilmek ve dualarını kabul etmek bakımından, onlara manen) çok yakınım. Bana dua ettiği vakit, dua edenin duasına icabet ederim. O hâlde (kullarım) davetime uyarak, bana îmân etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.
Kullarım, sana, Ben'i sorarlarsa bilsinler ki Ben, yakınım¹. Bana dua edenin, duasına karşılık veririm. O halde onlar da Benim çağrıma uysunlar ve Bana gerçek anlamda iman etsinler ki doğru yola kavuşmuş olsunlar.
Kullarım (Habîbim) sana beni sorunca (haber ver ki) işte ben muhakkak yakınımdır. Bana düâ edince ben o düâ edenin da'vetine icabet ederim. O halde onlar da benim da'vetime (itaatle) icabet ve bana İman (da devam) etsinler. Tâki (o sayede) doğru yola ulaşmış olalar.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Kullarım sana benden sorarsa, şübhe yok ki ben(onlara) pek yakınım.(3) Bana duâ ettiği zaman duâ edenin duâsına cevab veririm;(4) öyle ise(onlar da) benim (rızâm) için (da'vetime) icâbet etsinler ve bana îmân etsinler; tâ ki hak yolu bulsunlar.
Ve (Resulüm!) Eğer kullarım sana beni sorarlarsa (şunu bilsinler ki), şüphesiz ben (her zaman kullarıma ilim ve kudretimle çok) yakınım. (O hâlde, hiçbir aracıya başvurmadan, benimle kendisi arasına bir vasıta koymadan doğrudan bana yalvarıp benden istesinler!) Bana (samimiyetle) dua ettiği zaman dua edenin yakarışlarına karşılık veririm; öyleyse onlar da (samimiyetle) benim davetime icabet etsinler ve bana (güvenip) inansınlar ki doğru yola ulaşabilsinler. *
Kullarım beni senden sordukları zaman, ben onlara çok yakınım. Beni çağırdığı zaman çağıranın çağrısına (duasına) icabet ederim. O halde onlarda benim çağrıma icabet etsinler ve bana inansınlar ki, böylece olgunluğa ulaşmaları umulur.
Kullarım Beni senden sorunca, bilsinler ki gerçekten Ben onlara yakınım. Ben onların çağrısına gelirim. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma gelsinler. Bana inansınlar ki böylelikle doğru yola erişebilsinler.
Kullarım sana beni sordukları zaman onlara bildir ki ben onlara yakınım, dua edecek kimse, bana dua ettiği zaman duasını kabul ederim. Artık rüşte ermeleri için bana icabet etsinler, bana iman getirsinler [¹⁰].
Kullarım sana Ben’den sorarlarsa, Ben yakınım. Dua edenin, dua ettiğinde duasına karşılık veririm. Onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar ki, böylece bir çıkış yolu bulmuş olurlar [yerşudûn].
Kullarım sana beni sorduklarında, (bilsinler ki) ben şüphesiz yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip bana iman etsinler. Umulur ki kemale erişirler.
Ey Peygamber! Eğer kullarım sana Beni sorarlarsa, şunu hiç unutmasınlar ki,Ben insana şah damarından daha yakınım. O hâlde, hiçbir aracıya başvurmadan, doğrudan Bana yalvarıp Benden istesinler, çünkü Bana duâ edip yalvaranın yakarışına cevap veririm, onun duâsını işitir, uygun görürsem dileğini kabul ederim. Öyleyse, onlar da benim çağrıma uyup bana iman etsinler ki, böylelikle doğruluk ve olgunluğa ulaşabilsinler.
“Duâdan uzak durmamalı, kendinizi onun hayır ve bereketinden mahrum bırakmamalısınız. Çünkü duâ, kulun kendi hâlini Allah’a bildirmesi değil, acziyetini itiraf ederek alçakgönüllülükle O’nun huzurunda boyun eğmesi ve tüm benliğiyle O’nu duyumsaması, zikretmesidir. Ayrıca Allah, kullarına vereceği bazı nîmetlerini birtakım sebep ve şartlara bağlamıştır. Fakat bunu yaparken, gereksiz yükümlülükler icat ederek hayatı çekilmez hâle getirmekten de kaçınmalısınız:
Allah tarafından herhangi bir yasaklama getirilmediği hâlde, bazı Müslümanlar oruç gecelerinde cinsel ilişkinin yasak olduğuna inanıyor, bununla birlikte zaman zaman kendilerine hâkim olamayıp bu yasağı çiğniyorlardı. İşte bu yanlış anlayışı düzeltmek ve konuya açıklık getirmek üzere, şu ayet nazil oldu:
Benim kullarım beni sana sordukları zaman artık ben, yakınım. Bana dua ettiği zaman Dua Eden’in duasına icabet ederim / karşılık veririm. Benim karşılık vermemi istesinler, bana inansınlar! Umulur ki rüşde / doğruluğa erişirler.
Eğer kullarım sana, beni sorarsa, ben yakınım. Biri bana yürekten yalvarırsa, bu yalvarıya anında cevap veririm. Yeter ki bana karşılık versinler, yeter ki bana inansınlar. Herhalde olgunluğa ulaşmışlardır.
İnsanlar beni senden sorarlarsa onlara de ki; “Allah size çok yakındır. Allah ile aranıza birilerini koymanıza gerek yoktur. Sadece Allah’a dua edin! Dua ederken başkalarının arkasına sığınmanıza gerek yoktur. Rabbinizin huzurunda dua ederken, şunun yüzü suyu hürmetine, bunun yüzü suyu hürmetine diye Allah’a yaklaşmanıza gerek yoktur. Allah’a yakın olup, bütün yakınlığıyla dua eden kişinin hürmeti, Rabbinizin katında daha yücedir. Çünkü Rabbiniz bilir ki; inançla, samimiyetle Rabbine yönelen insan, derecesini yükseltmiş, Rabbinin katında büyük bir hürmeti hak etmiştir. Dua ederken başkalarının yüzü suyu hürmetine dua edenlerin kendilerine güvenleri yoktur. Samimiyetleri yoktur. Sizler dualarınıza samimiyet katar, sadece Allah’a güvenir, araya kimseyi sokmazsanız, Allah yaptığınız dualara karşılık verir. Doğru yolu bulmak, bu yolda yürümek için sadece Allah’a dua edin, aracılara ihtiyaç duymayın. Eğer Allah’ın davetine uyarsanız, ayetleriyle açıklanan gerçeklere iman ederseniz, hesap günü yüzünüzün akıyla çıkarsınız”
Kullarım sana, beni sorduğunda (de ki): “Ben (kendilerine) çok yakınım. [*] Bana dua ettiği zaman, dua edenin çağrısına cevap veririm. [*] (Kullarım) benim davetime uysunlar [*] ve bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler!”
Eğer kullarım sana Benden sorarlarsa; Ben (kendilerine) pek yakınım,¹ Bana dua ettiği zaman dua edenin duasını kabul ederim. O halde onlar dosdoğru yolu bulabilmeleri için Benim emirlerime uysunlar ve Bana gerçekten inansınlar.²
EĞER kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarlarsa -(bilsinler ki) Ben çok yakınım; dua edenin yakarışına her zaman karşılık veririm: Öyleyse onlar da Bana karşılık versinler ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler.
Kullarım sana beni sorarlarsa; şüphesiz ben çok yakınım. Bana dua edenin; dua ettiğinde, duasına karşılık veririm. O halde onlar da benim davetime icabet etsinler ve bana inanıp güvensinler ki doğru yolda olsunlar. 50/16, 3/193, 3/159
Kullarım sana Benden sorduklarında, iyi bilsinler ki Ben çok yakınım:[³⁶¹] Bana dua edenin çağrısına karşılık veririm. Öyleyse onlar da icabeti yalnız Benden beklesinler ve Bana tam güvensinler ki, hak yoluna yöneltilsinler.[³⁶²]
(Ey Muhammed) Kullarım sana benden (Rabbimiz bizim dualarımızı işiterek kabul eder mi? diye) sorduklarında (onlara bildir ki); kuşkusuz ben (kuluma) çok yakınım!. (onun her halinden haberdarım) Bana dua eden kulumun dileğini kabul ederim!.. (hangi müslüman, günah suçu olmadan Rabbine dua ederse, şu üç şeyden birini muhakkak ona verir, ya onun duasını hemen kabul eder, ya duasını ahirete bırakır kulu için azık yapar, ya da duası nisbetinde ona kötülüklerin gelmesini önler) O halde kullarım da benim davetime tabi olsunlar, bana iman etsinler de, hidayete ermeye hak kazanabilsinler.
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), ben onlara yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim de davetime uysunlar, bana iman etsinler.
Ve kullarım sana Ben'den sual ettikleri zaman şüphe yok ki, Ben pek yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dâvetine icabet ederim. Artık onlar da Benim için icabet etsinler. Ve Bana imân eylesinler. Tâ ki hakka isabet etmiş olalar.
Kullarım Ben'i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler.
Kullarım, sana benden sorar(lar)sa (söyle): Ben (onlara) yakınım. du'a eden, bana du'a ettiği zaman onun du'asına karşılık veririm. O halde onlar da bana karşılık versin(benim çağrıma uysun)lar, bana inansınlar ki, doğru yolu bulmuş olalar.
(Yâ Muhammed) Eğer kullarım sana benden sorarlar ise ben yakınım, bana du'â idenlerin du'âsını kabûl ve icâbet iylerim onlar da (da'vetime) icâbet itsünler ve bana îmân iylesünler ki rüşd ve hidâyete nâil olalar. [²]
Kullarım sana beni sorarlarsa, ben onlara yakınım. Beni yardıma çağıranın çağrısına cevap veririm. Onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana güvensinler ki olgunlaşabilsinler.
-Kullarım benden sana sorarlarsa; şüphesiz ben yakınım. Bana dua edenin, dua ettiği zaman, duasına karşılık veririm. O halde onlar da benim davetime icabet etsinler ve bana inansınlar ki doğru yolda olsunlar.
Kullarım senden Beni sorarlarsa, Ben çok yakınım. Bana dua ettiğinde, dua edenin duasına cevap veririm.(88) Onlar da Bana cevap versinler ve Bana iman etsinler ki, doğru yolu bulmuş olsunlar.
Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğru ve iyiyi bulabilsinler.
daħı ķaçan śora saña ķullarum, benden: bayıķ ben yaķınvan; uy virüriñ ķıġıranuñ ķıġırmaġına, ķaçan oķısa beni. pes uy virsünlez baña daħı įmān getürsünler baña, anuñ-içün kim ŧoġru yol bulalar.
Daḫı ḳaçan ṣorsalar saña yā Muḥammed, benüm ḳullarum benden. Pes menözlerine yaḳın‐men, ḳabūl eyler‐men du‘ā eyleyiciler du‘āsın. Ḳaçan bañadu‘ā eyleseler baña icābet eylesünler. Daḫı īmān getürsünler baña. Ola kimanlar hidāyet bulalar.
(Ya Rəsulum!) Bəndələrim Məni səndən soruşduqda söylə ki, Mən (onlara) yaxınam. Dua edib Məni çağıranın duasını qəbul edərəm. Gərək onlar da Mənim çağırışımı qəbul edib Mənə iman gətirsinlər. Bununla da, ola bilsin ki, doğru yola yetişsinlər.
And when My servant question thee concerning Me, then surely I am nigh. I answer the prayer of the suppliant when he crieth unto Me. So let them bear My call and let them trust in Me, in order that they may be led aright.
When My servants ask thee concerning Me, I am indeed close (to them): I listen to the prayer of every suppliant when he calleth on Me: Let them also, with a will, Listen to My call, and believe in Me: That they may walk in the right way(194).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |