Ḣâlidîne fîhâ(s) lâ yuḣaffefu ‘anhumu-l’ażâbu velâ hum yunzarûn(e)
Onda (lanette ve cehennemde) süresiz kalacak (kimselerdir) ; onlardan azap hafifletilmeyecek ve onlara (şefkat ve merhamet de) gözetilmeyecek (ve kendilerine yüz verilmeyecektir).
Ebedi olarak lanette kalırlar. Ne azapları hafifletilir, ne yüzlerine bakılır.
Onlar ebediyen lanet içinde kalırlar. Onlardan azap da hafifletilmez, yüzlerine de bakılmaz.
Onlar ebediyyen lânet içinde, cehennemde kalırlar. Onların cezaları hafifletilmez. Özür dilemelerine, tevbe etmelerine fırsat verilmez, onlara merhamet nazarıyla bakılmaz, göz açtırılmaz.
Onlar (lanette) sürekli kalıcıdırlar. [32] Üzerlerinden azap hafifletilmez ve kendilerine bakılmaz da.*
Onda (lanette) süresiz kalacaklardır, azapları hafifletilmez ve gözetilmezler.
Onlar, o lânet ve ateş içinde devamlı olarak kalanlardır. Onlardan ne azâb hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.
Onlar o lanette (Cehennemde) ebedî kalacaklardır. Onlardan ne azap hafifletilir ne de gözetilirler.
161,162. Küfredip de kâfir olarak ölenler var ya Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir. Çok uzun süreli olarak o laneti taşırlar; azapları hafifletilmez ve kendilerine mühlet de verilmez.
Orada onlar sonsuz kalırlar, azapları yeğnilmez, bakılmazlar da
Onlar orada kalıcıdırlar ve ne azapları hafifletilecek ne de yüzlerine bakılacak.
Lanette temellidirler, onlardan azab hafifletilmez ve onların azabı geciktirilmez.
Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.*
Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.
O durumda sürekli kalırlar. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez.
Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azabları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.
ebediyen onun altında kalırlar, ne azabları hafifletilir ne de kendilerine göz açtırılır
Onlar, sürekli lanet içinde kalacaklardır. Onlardan bu azap ne hafifletilecek ne de onların yüzüne bakılacak.
Onun (o lâ'netin, yahud cehennemin) içinde ebedî kalıcıdırlar onlar. Onlardan âzab da hafifletilmez. Kendilerinin yüzlerine de bakılmaz.
Orada (Cehennemde) ebedî olarak kalıcıdırlar! Onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara (özür dilemeleri üzere) mühlet verilir!
(Azapta) Devamlı kalıcıdırlar. Asla onlardan azap hafifletilmez ve onlara bakılmaz da.
Onlar orada [¹¹] dâim kalırlar, onların üzerinden azap hafiflemez, yüzlerine de bakılmaz [¹²].*
Onda temelli kalıcılardır, onlardan azap hafifletilmez ve (özür dilesinler diye) kendilerine mühlet de verilmez.
Sonsuza dek o lânetin içinde kalacaklar; ne azapları hafifletilecek, ne de yüzlerine bakılacak!
O hâlde, ey insanlar! Şu evrensel çağrıya kulak verin:
Onlar, bu (ceza) içerisinde sürekli olarak kalacaklardır. Onların bu azapları hafifletilmediği gibi, yüzlerine de bakılmayacaktır.
Onlar bu halde kalacaklar; [ve] ne azapları hafifletilecek, ne de soluk almalarına imkan verilecek.
Onlar o lanette kalıcıdırlar. Onlardan azap hafifletilmez ve onların yüzlerine de bakılmaz. 35/37, 40/49
Onlar o lânetin içinde kalıcıdırlar: Onların ne azabı hafifletilecek, ne de kendilerine göz açtırılacaktır.[317]*
Orada ebedî bir halde kalacaklardır. Onlardan azab hafifletilmez ve kendilerine asla nazar olunmaz.
Onlar bu lânet içinde ebedî olarak kalırlar. Onların azapları hafifletilmeyeceği gibi, Kendilerine yeni bir mühlet de verilmez.
Ebedi la'net içinde kalırlar. Ne kendilerinden azab hafifletilir, ne de onlara fırsat verilir.
Onlar sürekli dışlanmış olarak kalacaklardır. Ne azapları hafifletilecek ne de göz açtırılacaktır.
Onlar lanette temellidirler. Onlardan azap hafifletilmez ve onların yüzlerine bakılmaz.
Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar; ne azapları hafifletilir, ne yüzlerine bakan olur.
Sürekli o lanetin içindedirler. Ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.
ebed ķalıcılarken anuñ içinde. yiynindilmeye anlardan 'aźāb; ne daħı anlar baķmalar yā mühlet virineler
Onlar həmişəlik lə’nət içərisində qalarlar. (Qiyamətdə) onların əzabı əskilməz və üzlərinə də baxılmaz (üzrləri qəbul olunmaz).
They ever dwell therein. The doom will not be lightened for them, neither will they be reprieved.
They will abide therein(164): Their penalty will not be lightened, nor will respite be their (lot).*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |