Fe-in âmenû bimiśli mâ âmentum bihi fekadi-htedev(s) ve-in tevellev fe-innemâ hum fî şikâk(in)(s) feseyekfîkehumu(A)llâh(u)(c) vehuve-ssemî’u-l’alîm(u)
Sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse mutlaka doğru yolu buldular demektir. Fakat yüz çevirdiler mi onlar, ancak ayrılık, aykırılık içindedir. Onlara karşı koymak için sana, Allah yeter ve o, her şeyi duyandır, bilendir.
Şayet onlar (Yahudi ve Hristiyanlar) da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, (ancak o durumda) kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer (Hakk’tan ve Kur’an’dan) yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Onlara karşı Sana Allah yeterlidir. O, İşitendir, Bilendir.
Eğer o Hıristiyan ve Yahudiler de, sizin inandığınız gibi inanırlarsa şüphesiz doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse de derin bir çıkmaza saplanmış olurlar. Bu takdirde de Allah onlara karşı, sana yeter. Zira yalnız O'dur herşeyi işiten ve herşeyi bilen.
Eğer ehl-i kitap ve diğerleri de, sizin iman ettiğiniz esasların tamamına hakkıyla iman ederlerse, hak yola girmiş, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer imandan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı yönlendirirlerse onlar gerçekten hakka muhalefet ve düşmanlık içindedirler. Onların şerrine karşı Allah sana yeter. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse de, öyle anlaşmazlık içinde kalırlar. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O duyandır, bilendir.
Şayet onlar da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir.
Artık Yahûdi ve Hristiyanlar, sizin bu imanınız gibi iman ederlerse, muhakkak hidayet bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, size karşı ayrılık ve düşmanlık üzeredirler. Ey Habibim, sen onların düşmanlığından endişe etme, Allah sana kâfidir (Yakında onların şerrini senden def edecektir). Allah hakkıyle işiten ve bilendir.
Eğer sizin inandığınız gibi inanırlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer sırt çevirirlerse, onlar bölücülük ve düşmanlık içindedirler. Allah seni onlardan koruyacaktır. O çok iyi işiten ve çok iyi bilendir.
Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka ayrılık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir; bilendir.
Sizin gibi onlar da inansalardı, herhalde doğru yolu bulmuş olacaklardı; yüz dönerlerse ayrılığa düşerler, Allah yeter sana onlara karşı, o işitir, o bilir
Eğer onlar (Yahudiler ve Hıristiyanlar) sizin iman ettiğiniz gibi (Allah'ın kitapları ve elçileri arasında hiçbir fark gözetmeden ilahi mesajın tümüne) iman ederlerse işte o zaman doğru yolu bulmuş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse mutlaka onlar (bir çelişki ve) ayrılık içindedirler. (Ama sen üzülme!) Onlara karşı Allah sana yeter. O, (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla bilendir.
Eğer sizin dîninizi kabûl iderler ise tarîk-i hidâyetdedirler, eğer inhirâf iderler ise beyninizde nifâk hâsıl olur, lâkin Allâh sizinledir, o her şeyi işidir ve bilür.
Sizin inandığınız gibi inanmış olsalar, doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, şüphesiz onlar çıkmazdadırlar. Onlara karşı sana Allah yetecektir. O, işitir ve bilir.
Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa kesinlikle doğru yolu bulmuş olurlar; fakat eğer yüz çevirirlerse bilesin ki bir ayrılıkçılığın içindedirler. O takdirde artık onlara karşı Allah sana yeter; O, işitendir, bilendir.
Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.
Sizin inandığınız gibi inansalar doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, karşıt olmuş olurlar. Onlara karşı ALLAH sana yeter. O İşitendir, Bilendir.
Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse doğru yola girmiş, hidayeti bulmuş olurlar. Yok eğer yüz çevirirlerse onlar sadece ve sadece didişmenin içindedirler. Allah onlara karşı sana yeter. Ve O, işitendir, bilendir.
eğer böyle sizin iyman ettiğiniz gibi iyman ederlerse muhakkak doğru yolu buldular, yok yüz çevirirlerse onlar sırf bir şikak içindedirler, Allah da sana onların haklarından geliverecektir, ve o, o işiden, o bilendir
Eğer onlar (yahûdî ve hıristiyanlar) sizin îmân ettiğiniz gibi (İslâm dinine) îmân ederlerse gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar. Şâyet (İslâm dinine îmân etmekten) yüz çevirirlerse, onlar (size karşı) elbette ayrılık (düşmanlık) içindedirler. Onlara karşı Allah sana yeter. O, her şeyi hakkıyla işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, derin bir ayrılık ve çıkmaza düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
Artık, eğer onlar da sizin bu îman etdiğiniz gibi îman ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Şâyed yüz çevirirlerse onlar (size karşı) ancak muhaalefetdedirler. (Habîbim) o suretde onlara karşı Allah (sana) yeter (Allah seni sıyânet edecekdir). O, hakkıyle işiden hakkıyla bilendir.
İşte (onlar da) böyle sizin kendisine îmân ettiğiniz gibi îmân ederlerse, o takdirde gerçekten hidâyete ermiş olurlar.(2) Eğer yüz çevirirlerse, o takdirde onlar, sırf (size karşı bir düşmanlık ve) bir muhâlefet içindedirler. Artık onlara karşı Allah sana yeter! Çünki O, Semî'(herşeyi hakkıyla işiten)dir, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir.
(Ey mü’minler!) Eğer onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar) da sizin inandığınız gibi inanırlarsa şüphesiz (onlar da sizin gibi) doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse de derin bir çıkmaza (ayrılığa) saplanmış olurlar. (Resulüm!) Bu takdirde de (zatım olan) Allah onlara karşı, sana yeter. Zira yalnız O’ dur her şeyi (hakkıyla) işiten ve her şeyi (hakkıyla) bilen.
Eğer onlar, sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, doğru yola girmiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, o zaman onlar ayrılık içerisindedirler. Onlara karşı Allah sana yeter. Allah her şeyi işiten ve en iyi bilendir.
Eğer onlar sizin inandığınıza inanırlarsa gerçekten doğru yolu tutmuş olurlar. Yok eğer ondan yüz çevirecek olurlarsa işte artık sizden ayrılmış olurlar. Onun için Allah size yeter. İşitici, bilici olan Odur.
Artık onlar sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse mutlak hidayeti bulurlar. Eğer yüz çevirirlerse ancak onlar ayrı düşmüş olurlar [⁴]. Allah sana elverecektir [⁵]. O semi/dir, hakkiyle âlimdir.
Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar. Şayet yüz çevirirlerse, onlar ancak meşakkat/ayrılık [şikâk] içinde kalırlar. Onlara karşı Allah sana yeter. Çünkü O, Semî’dir, Alîm’dir.
Sizin iman ettiğiniz gibi iman etmiş olsalar, şüphesiz hidayeti bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, şüphesiz bir ayrılığa (düşmanlığa) düşmüş olurlar. Bu durumda onlara karşı sana Allah yeter. O, işitendir, iyi bilendir.
Ey müminler! Eğer Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğerleri bu çağrıya olumlu cevap verir ve sizin inandığınız gibi Allah’ın kitapları ve elçileri arasında hiçbir ayrım gözetmeden, ilâhî mesaja tümüyle inanırlarsa, işte o zaman doğru yolu bulmuş olurlar. Fakat yüz çevirirlerse, derin bir çıkmaza saplanmışlar ve sırf kıskançlık ve inatçılıkları yüzünden size karşı koyuyorlar demektir.
Ama sen üzülme; onlara karşı Allah sana yeter! Unutma ki O, her şeyi işitendir, bilendir.
Ey müminler! Âdem Peygamberin işlediği günah yüzünden, onun soyundan gelen tüm insanların günahkâr doğduğunu iddia eden, bu yüzden çocuklarını “kutsanmış” suya batırıp vaftiz ederek onları “temizlediklerini” öne süren Hıristiyanlar başta olmak üzere, “fıtrat dini”ni değiştirip yozlaştıran tüm insanlara seslenerek deyin ki:
Eğer O’na inandığınız gibi inandılarsa, gerçekten doğru yolu bulmuşlardır. Yok, yüz çevirdilerse, doğrusu onlar şikâk (bölünme) içindedirler. Allah onlara karşı sana yetecektir. O Bilen İşiten’dir.
Şayet onlar da, sizin gibi yürekten inanırlarsa doğru yaparlar. Ama burun kıvırırlarsa, işte o zaman sıkıntıya düşerler. Bu durumda her şeyi duyup bilen Allah, onlara karşı senden yana olacaktır...
Eğer onlar sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse elbette derin bir ayrılığa düşmüşlerdir. Rabbin onlara karşı seni koruyacaktır. Rabbin hakkıyla işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
Onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. [*] Dönerlerse, yalnızca anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. [*] O, duyandır, bilendir.
(Ey îman edenler!) Eğer onlar, sizin inandığınız gibi inanırlarsa (ancak o zaman) doğru yolu bulmuş olurlar.¹ Yok, eğer onlar, (bundan) yüz çevirirlerse, (o zaman haktan) çok uzak bir ayrılık içerisine düşerler. Onlara karşı sana sadece Allah yeter. Çünkü O, en iyi işiten ve eksiksiz bilendir.
Eğer [ötekiler de] sizin inandığınız gibi inanırlarsa şüphesiz doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse de derin bir çıkmaza saplanmış olurlar, ama Allah seni bundan korumaktadır. Zira yalnız O’dur her şeyi işiten, her şeyi bilen.
Eğer Yahudi ve Hıristiyanlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman etselerdi doğru yolu bulmuş olurlardı; yok eğer yüz çevirirlerse onlar ancak ayrılık içindedirler. Zira Allah onlara karşı sana yeter. Zira O, her şeyi hakkıyla işiten ve her şeyi bilendir. 2/213, 42/13
Eğer onlar sizin inandığınız gibi[²⁶⁹] inanırlarsa, işte asıl o zaman doğru yola girmiş olurlar. Yok eğer bundan kaçınırlarsa, o zaman ayrımcılık çıkarıp sapan onlar olmuş olur.[²⁷⁰] Onlara karşı, (tam zamanında) Allah sana yetecektir: zira O’dur (içinizden geçen dilekleri) işiten, (niyetlerinizi) ayrıntısıyla bilen.
Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar, (hak davetten) Yüz çevirdikleri takdirde ise; (Hak dine karşı) muhalefet edip dururlar. (Ey Muhammed) Onlara (onların şerlerine) karşı Allah sana yeter. (Allah seni koruyacaktır) Her şeyi hakkıyle işiten ve hakkıyle bilendir O!
Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse doğru yolu bulmuş olurlar; ama dönerlerse mutlaka ayrılığın içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O, işitendir, bilendir.
İmdi onlar sizin imân ettiğiniz gibi imân ederlerse muhakkak hidâyete ermiş olurlar. Ve eğer iraz ederlerse şüphe yok ki onlar şikak (münazaa ve mücadele) içinde kalmış olurlar. O halde Cenâb-ı Hak onlara karşı, sana kifâyet edecektir ve O semîdir, alîmdir.
Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, doğru yolu bulmuş olurlar. Yok yüz çevirirlerse, mutlaka size karşı bir ayrılık ve düşmanlık içindedirler. Bu takdirde ise onların hakkından gelmek için Allah sana yeter. O hakkıyla işitir ve bilir.
Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; ama dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşerler. Onlara karşı Allah sana yeter. O, işitendir, bilendir.
Eğer onlar (Yehûd ve Nasârâ) sizin îmân itdiğiniz gibi îmân itseler muhakkak hidâyete irerler. Eğer böyle îmândan i'râz ider ve yüz çevirirler ise bil ki onlar şekâvetdedirler. Ey mü'minler Allâh onların şerrini sizden def' idecekdir. Cenâb-ı Hak işidici ve bilicidir.
Onlar da sizin inandığınız gibi inansalar, yola gelmiş olurlar. Yüz çevirirlerse, tam bir parçalanma içine girerler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. Dinleyen ve bilen O’dur.
-Eğer Yahudi ve Hıristiyanlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse şüphesiz hidayete ererler; yok Eğer yüz çevirirlerse onlar ancak ayrılık içindedirler. Allah Onlara karşı sana yeter. O hakkıyla işiten ve bilendir.
Buna onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse, ayrılığa düşmüşlerdir. Onlara karşı sana Allah yeter. Çünkü O herşeyi işitir, herşeyi bilir.
Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, hiç kuşkusuz, iyiyi ve güzeli bulmuş olurlar; eğer sırt dönerlerse artık onlar parçalanmış olurlar. Onlara karşı sana Allah yeter. En iyi işiten, en güzel bilendir O.
pes eger įmān getürürler-ise, ancılayın kim įmān getürdüñüz aña; bayıķ ŧoġru yol duttılar. daħı eger yüz döndürürler-ise, degül anlar illā düşmānlıķ içinde. ŧap ola saña anlaruñ içün Tañrı daħı ol işidicidür, bilicidür.
Pes anlar eger īmān getürse siz īmān getürdü[gü]ñüz gibi, pes hidāyetbulalar. Daḫı eger yüz dönderseler, pes anlar degüldür illā azġunluḳ için‐de. Pes def‘ eyler senden anlaruñ şerrini Tañrı Ta‘ālā. Daḫı ol Tañrı işidicidür,bilicidür.
(Ey mö’minlər!) Əgər onlar da siz inandığınız kimi (Allaha) inanırlarsa, şübhəsiz ki, doğru yolu taparlar. Yox, əgər (imandan) üz döndərərlərsə, (sizə qarşı) ədavət bəsləmiş olarlar. (Ya Rəsulum! Belə olduqda sən onların düşmənçiliyindən qorxma!) Allah sənə (tezliklə sənin intiqamını) onlardan (almağa) kifayət edər. O, (hər şeyi) eşidəndir, biləndir.
And if they believe in the like of that which ye believe, then are they rightly guided. But if they turn away, then are they in schism, and Allah will suffice thee (for defence) against them. He is the Hearer, the Knower.
So if they believe as ye believe, they are indeed on the right path; but if they turn back, it is they who are in schism; but Allah will suffice thee as against them(136), and He is the All-Hearing, the All- Knowing.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |