19 Ocak 2025 - 19 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Bakara Suresi 13. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iżâ kîle lehum âminû kemâ âmene-nnâsu kâlû enu/minu kemâ âmene-ssufehâ(u)(k) elâ innehum humu-ssufehâu velâkin lâ ya’lemûn(e)

Onlara, inanan insanlar gibi siz de inanın dendi mi, derler ki: Akılsızlar gibi biz de mi inanacağız? Bilin ki aklı az olanlar onlardır ama bilmezler.

Onlara; "Siz de diğer insanların iman ettiği gibi iman edin, (asırlar boyu milyarlarca Müslümanın ve binlerce ulemanın icma ve ittifakla yürüdükleri Hakk yola girin)" denildiği zaman; "Biz hiç, o bayağı ve aşağı kimseler gibi iman eder miyiz? (Biz bu dine ve davaya öyle sıradan ve aklı noksan basit insanlar gibi inanıp, onlar gibi hareket edemeyiz)" derler. Halbuki asıl ayarsız ve akılsız olanlar kendileridir, fakat (farkında değildirler, bunu) bilmezler.

Onlara “Müslümanların inandığı gibi inanın” denildiğinde “Şu beyinsizlerin inandığı gibi mi?” diye cevap verirler. Gerçekte onlardır dar görüşlü beyinsizler, ama bunu bilmezler.

Onlara,
“Siz de tanıdığınız insanların iman ettiği gibi iman edin, imanlarınızda samimi olun” denildiği zaman:
“O akılsızların iman ettikleri gibi mi iman edecekmişiz” derler.
Bak hele! Onlar, asıl onlar akılsızdırlar. Fakat nasıl bir akıbete uğrayacaklarını bilmiyorlar.

Bu kişilere: "İnsanların (gerçek mü'minlerin) iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Aşağılık kimselerin iman ettiği gibi mi iman edeceğiz?" diye söylerler. İyi bilin ki, aşağılık kimseler bizzat kendileridir ama bunu bilemiyorlar.

Ve (yine) onlara: 'İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin' denildiğinde: 'Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?' derler. Bilin ki, gerçekten asıl kendileri düşük-akıllılardırlar; ama bilmezler.

Onlara, insanların (Muhacirlerin= Mekke'den hicret eden sahabilerin ve Ensar'ın = Medine'li Ashab'ın) iman ettiği gibi, siz de iman edin, denildiği zaman (kendi aralarında): “-Biz, akılsız cahillerin iman ettiği gibi iman edermiyiz?” derler. Doğrusu akılsızlar, sefihler onlardır ve lâkin bilmezler.

Onlara “İnsanların inandığı gibi inanın” denildiğinde, “Bu aptallar gibi mi inanıyoruz? (Biz daha iyi inanıyoruz.)” derler. Kesin olarak bilinsin ki; onlar aptalların ta kendileridir. Fakat kendi durumlarını bilmiyorlar.

Onlara, “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin!” dendiğinde, “Biz hiç beyinsizlerin iman ettikleri gibi iman eder miyiz!” derler. Biliniz ki, beyinsizler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler.

«Başka insanlar gibi, sizler de inanınız» denilince onlara, «Biz de alıklar gibi inan mı getirelim?» demektedirler, iyi bil ki, alık onlar, şu var ki bilmiyorlar

Onlara: “(Mü'min) insanların inandıkları gibi siz de iman edin.” denildiğinde: “Biz de şu dar kafalıların inandığı gibi mi iman edelim?” derler. İyi bilin ki asıl dar kafalılar hiç şüphesiz (onların) kendileridir; fakat bunu bilmezler. 

Bkz. 26/111

Kendilerine herkes gibi îmân idiniz denildiği zamân biz abdallar gibi mi inanacağız dirler. Halbuki kendileri abdaldırlar ve lâkin bilmezler.

Onlara "Müslümanların inandığı gibi siz de inanın" denilince de, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?" derler; iyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler.

Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler.[11] İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.

Âyetin bu kısmı, “Onlara, insanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz, akılsızların iman ettiği gibi mi iman edelim? derler.” şe... Devamı..

Onlara “Diğer insanlar gibi siz de iman edin” denildiğinde, “Akılsızların inandıkları gibi biz de inanalım mı?” derler. Biline ki, asıl akılsızlar onlardır, fakat bilmezler.

Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit «Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler).

Kendilerine, "Şu halkın inandığı gibi inanın," denildiğinde, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız," derler. Gerçek beyinsizler onlardır; fakat bilmezler.

Onlara: "İnsanların (müslümanların) inandığı gibi inanın." denilince, "Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler.

Yine bunlara nâsın iyman ettiği gibi iyman edin denildiği zaman «ya biz o süfehanın iyman ettikleri gibi mi iyman ederiz?» derler, ha doğrusu süfeha kendileridir ve lâkin bilmezler

Onlara, (munâfıklara) “İnsanların (muhâcir ve ensarın) inandığı gibi siz de (kalple) îmân edin” denildiği zaman, “Biz hiç o akılsızların inandığı gibi inanır mıyız?” derler. İyi bilin ki asıl akılsızlar, ancak kendileridir, lâkin (bunu da) bilmezler.

Ne zaman onlara, “İnanan kimseler gibi inanın.” dense, “Biz, hiç aklı ermeyenler gibi inanır mıyız?” derler. İyi bilin ki asıl aklı ermeyenler onlardır; fakat bunun ayırdında değiller.

Onlara «insanların (müslümanların) inandığı gibi inanın» denilince «Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. Dikkat et ki (asıl) beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat bilmezler.

Onlara: “İnsanların (mü'minlerin) îmân ettiği gibi îmân edin!” denildiği zaman ise: “Biz, sefihlerin (beyinsizlerin) îmân ettiği gibi mi inanıyoruz?”(4) derler. Dikkat edin! Muhakkak ki sefih olanlar ancak onlardır, fakat bilmiyorlar.

(4)“Nifaklarının (iki yüzlülüklerinin) îcâbıyla bu sözlerinde de münâfıklık yapıyorlar. Zîrâ bu sözlerinin zâhirinden (dışından): ‘Biz dîvâneler değil... Devamı..

Onlara, insanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit bizler sefih olanların (akılsız ve beyinsizlerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz? derler. Bilin ki şüphesiz sefihler (akıl ve beyinlerini çalıştırmayanlar) kendileridir, fakat bunu bilmezler.

Onlara “İnsanların inandığı gibi iman edin” denildiği zaman “Aşağı basit seviyedeki beyinsiz insanların inandığı gibi mi inanacağız?” derler. Hâlbuki basit aşağılık beyinsiz olan kendileri olduğu halde, onlar bunu bilmiyorlar.

Onlara: « Herkes nasıl inandıysa siz de öyle inanın» denilince, onlar: « Alıklar nasıl inandılarsa biz de öyle mi inanalım?» derler. Gözünüzü açın, gerçekten alık olanlar kendileridir. Ancak onlar bunu bilmezler.

Onlara «nâs/ın iman ettikleri gibi siz de iman ediniz» denildiği zaman onlar «biz o avanaklar gibi iman mı edelim?» derler. Haberiniz olsun ki avanaklar yalnız kendileridir, fakat bunu bilmezler.

Onlara “İnsanların inandığı gibi siz de inanın” denildiğinde onlar, “Beyinsizlerin [sufehâ]⁹ inandığı gibi biz de mi inanalım?” derler. Hâlbuki asıl beyinsiz onlardır ama farkında bile değildirler.

9 Sufehâ: “Beyinsiz, dar kafalı, ahmak, kafası basmayan, budala, akılsız” gibi anlamlara gelir. Hakaret için kullanılır.

Onlara, “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denilince, “Beyinsizlerin iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. İyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler.

Yine onlara, “Gelin şu ikiyüzlülükten vazgeçin ve diğer mümin insanların inandığı gibi siz de hak dine yürekten iman edin! Bırakın artık şu kibir ve inâdı da, vahyin sesine kulak vererek Hakk’ın emrine teslim olun!” denildiği zaman, “Ne yani, şu akılsızların inandığı gibi mi inanalım? Sınırsız zevk ve eğlence içinde hayatı doyasıya yaşamak varken; doğruluk, erdemlilik, fedâkârlık gibi safsatalarla ne diye keyfimizi bozalım? Hem o dar kafalı, yobaz insanlarla aynı inancı paylaşmak bizim gibi üstün kişiliklere yakışır mı? derler.
İyi bilin ki, onlar gerçekten akılsızların ta kendileridir; ne var ki, bunun bilincinde değiller.

Onlara:
“İnsanlar’ın inandığı gibi inanın!” denildiği zaman:
“Sefihler’in / Kendini Bilmezler’in / Beyinsizler’in inandığı gibi mi inanırız?” dediler. Dikkat edin! Onlar, gerçekten Beyinsizler’dir; ama bilmezler.

Bu gibilere: “herkes gibi siz de inansanıza! “ dendiğinde ise: “ beyinsizler gibi mi inanalım yani ? “ diyorlar. Asıl beyinsiz kendileri, bildikleri yok.

Onlara: "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın!" denildiğinde: "Biz akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. İyi bilin ki asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.

Onlara “(Şu) insanların iman ettiği gibi siz de iman edin.” dendiği zaman “Biz hiç (o) beyinsizlerin iman ettiği gibi iman eder miyiz!” derler. Dikkat edin! Beyinsizler sadece kendileridir fakat (bunu bile) bilmezler.

Ve (yine) o (münâfıklara): “Siz de şu insanların îman ettiği gibi îman edin.” denilince; “Biz de şu budalaların¹ îman ettikleri gibi mi îman edelim?”² derler. Şunu iyi bilin ki, gerçekten asıl budalalar kendileridir. Fakat onlar bunu asla anlayamayacaklar.

1 Sefihlik: Budalalık, fikirsizlik, görüş ve düşüncede boş şeylere tabi olmak, akıl ile değil de zevk ile hareket etmek demektir. "Sefih" ise aklı vey... Devamı..

Onlara: “Diğer insanların inandığı gibi inanın!” denildiğinde, “(Şu) dar kafalıların inandığı gibi mi?” diye cevap verirler. Gerçekte onlardır dar kafalılar, ama bunu bilmezler!

Onlara “İman eden insanların inandığı gibi inanın!” denilince, “Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?” derler. Dikkat edin! Asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler. 7/65...68, 11/25...27

Kendilerine “Siz de insanların inandıkları gibi inanın!” denildiğinde, “Ya biz, ahmakların inandıkları gibi mi inanıyoruz?” dediler. Bakın![²⁹] Onlar var ya onlar, gerçekten de ahmaktırlar; lâkin bunu bile bilmiyorlar.

[29] Elâ tembih edatı, inkârcılar ve ikiyüzlüler için kullanıldığı bağlamlarda muhatabın uyuyan ve uyuşan bilincini ele verir. Bir önceki cümleyi böyl... Devamı..

Onlara:" (servetiniz ve bilginizle böbürlenmeyin, gelin) İnsanların (cahil de olsa gönülleri saf olan müslümanların) inandığı gibi iman edin" denildiğinde; "Biz o beyinsizlerin inandığı gibi inanır mıyız hiç" derler. Haberiniz olsun ki, asıl beyinsiz (ahmak) olan kendileridir, fakat (ne yazık ki) bunun bilincinde değildirler, (kalplerindeki kin ve hased onlara herşeyi ters gösterir)

Onlara, "İnsanların iman ettikleri gibi siz de iman edin" denildiğinde ise, "Biz de şu sefihler gibi mi iman edelim?" derler. İyi bilin ki, asıl onlar sefihlerin ta kendileridir, fakat bilmezler.

Ve onlara: «Siz de nâsın imân ettiği gibi imân edin,» denilince derler ki: «Biz o sefihlerin imân ettiği gibi imân eder miyiz?» Muhakkak biliniz ki sefih olan ancak kendileridir. Fakat bilmezler.

Ne zaman onlara: “Şu güzel insanların iman ettiği gibi siz de iman edin. ” denilse “Yani o beyinsizlerin inandıkları gibi mi inanalım? ” derler. Asıl beyinsizler kendileridir de farkında değiller.

Onlara: "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" dense, "O beyinsizlerin inandığı gibi inanır mıyız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsizler kendileridir; fakat bilmezler.

Ve onlara nâsın (mü'minlerin) îmân itdikleri gibi siz de îmân idin denildiğinde bir takım sefîhlerin ('akılsız câhillerin) îmân iyledikleri gibi îmân mı idelim? dirler muhakkak biliniz ki asıl sefîh olanlar onlardır. Ve lâkin bunı bilmezler.

Onlara: ‘Allah’a, diğer insanların güvendiği gibi güvenin.” denince: “O akılsızların güvendiği gibi mi güveneceğiz?” derler. Dikkat edin, asıl akılsızlar onlardır ama bilmezler.

-Siz de insanların inandığı gibi inanın! denilince:-Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım? derler. Dikkat edin! Asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler.

Onlara “Siz de herkesin inandığı gibi inanın” dendiğinde, “O beyinsizler gibi mi inanalım?” derler. Oysa beyinsizlerin tâ kendisi onlardır; lâkin bunu da bilmezler.

Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar.

daħı ķaçan eyidildi anlara įmān getürüñ nite kim įmān getürdi ādemįler” eyittiler: “ay įmān mı getürelüm nite kim įmān getürdi. beynisüzler bayıķ anlar beynisüzlerdür velākin bilmezler.

Īmān itdikleri gibi biz daḫı īmān itdik dinildikce onlar kendilerini herkesden ziyāde[...] i‘tiḳād itmeleri‐y‐le biz daḫı ‘aḳılsız cāhiller gibi īmān mı idelim? didiler. Kendi sefāhet ve aḥlāḳsızlıḳlarını bilmezler.

Onlara: ”Başqaları (mühacir və ənsar) iman gətirdikləri kimi siz də iman gətirin!” –deyildiyi zaman (öz aralarında): “Biz də səfehlər (ağılsızlar) kimi iman gətirək?” -deyə cavab verirlər. (Ey mö’minlər!) Agah olun ki, səfeh onların özləridir, lakin (bunu) bilmirlər.

And when it is said unto them: Believe as the people believe, they say: Shall we believe as the foolish believe? Are not they indeed the foolish? But they know not.

When it is said to them: "Believe as the others believe:" They say: "Shall we believe as the fools believe?" Nay, of a surety they are the fools, but they do not know(36).

36 This is another phase of the hypocrite and the cynic. "Faith," he says, "is good enough to fools." But his cynicism may be the greatest folly in th... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.