Lâ yemlikûne-şşefâ’ate illâ meni-tteḣaże ‘inde-rrahmâni ‘ahdâ(n)
Rahmandan ahd almış olanlardan başkaları şefaat de edemez.
Rahman’ın katında ahit almışların (samimi ve seçkin kullarının) dışında (onlar asla) şefaate de malik olmayacaklardır.
Sınırsız rahmet sahibi Rahman olan Allah katında söz ve izin alandan başkasının şefaate gücü yetmez.
Rahmet sahibi Rahman olan Allah katında imanları ile, İslâm'daki sadakatleri ile, rızâyı ilâhîye mazhar olan amelleri ile taahhüt alanların, söz alanların dışında kimse şefaatten nasiplenemeyecek.
Rahman'ın katında bir ahid almış olanların dışındakiler şefaat hakkına sahip olamazlar.
Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.
Rahman'ın katında bir ahd (iman edip söz ve izin) almış olan kimseden başkaları şefaat etmeye sahip olamıyacaklardır.
İman edip Rahman olan Allah’tan bir söz alan hariç, hiç kimse o gün şefaate sahip olamaz.
O gün, Rahmân'ın katında bir söz almamış olandan başkası asla şefaatte bulunamayacaktır.
Hiç şefaat bulamazlar, Allah ile ahdi bulunan başka
Rahman'ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimseye şefaat edemeyecek.
85, 86, 87. Allâh’dan korkan âdemleri ikrâm ile huzûrumuzda cem’ ve mücrimleri cehenneme sevk ideceğimiz gün Rahmân ile ’ahid itmemiş olan hiç bir kimse şefa’at idemiyecekdir.
Rahman'ın katında bir ahd almış olandan başkası asla şefaatte bulunamıyacaktır.
Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.
(O gün) Rahmân’ın katında söz ve izin alandan başkasının şefaat hakkı olmayacaktır.
85, 86, 87. Takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan Allah'ın huzurunda topladığımız, günahkârları da susuz olarak cehenneme sürdüğümüz gün, Rahmân nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.
Rahman'ın yanında söz almış olanlardan başkası şefaat (aracılık) edemez.
(O gün) Rahmân (olan Allah)'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olamayacaklardır.
Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamıyacaklar
(O hesap günü) Rahmân’ (olan Allah) ın (manevi) huzurunda söz almış (şefaat hususunda kendisine izin verilmiş) olanlardan başkası, şefaat etme hakkına sahip olmayacaktır.
Rahmân'ın yanında bir “ahd” edinmiş olan kimse hariç, bir şefaate¹ sahip olamayacaklar.²
Çok esirgeyici (Allahın) nezdinde ahd edinmiş olanlardan başkaları şefaat (hakkına) mâlik olmayacaklardır.
(O gün,) Rahmân'ın katında söz (izin) almış olanlardan başkası şefâat (hakkın)a sâhib olmayacaktır.
(Dünyada iken) Rahmanın (sınırsız rahmet sahibi olan Allah’ın) katında ahit almışların (iman sözleşmesini yapıp buna sadık kalanların) dışında, (hiçbir) kimse şefaate (Rahman olan Allah’ın yardımını elde etme imkânına) malik olmayacaktıır.*
Ancak o gün yalnızca Rahman’dan ahit alanlar şefaate (yardıma) kavuşurlar.
esirgeyici’den söz almış olanlardan başkaları ise bağış diliyemiyeceklerdir.
Rahmanın katında ahit almışların dışında, (onlar) şefaate malik olamayacaklardır.
İşte O Gün, şefaat konusunda Rahmân’dan özel bir söz almış olanlar dışında, hiç kimse bir başkasının kurtuluşu için aracılık edemeyecektir.Şefaat eden de, ancak O’nun izin verdiği ve gerçekten bağışlanmayı hak eden kimselere şefaat edebilecektir.
İnkârcılığın bir başka şekli daha var ki:
Rahmân’ın katında ahid almış kimseden başkası Şefaat’e mâlik olmaz.
O gün onların, Allah'tan söz alanlar dışında şefaatçileri de olmayacak...
İnkâr edenlerin lehine hiç kimsenin söz hakkı yoktur. O gün onlara konuşma izni de verilmez. O gün ancak Rahmandan konuşma izni alanlar konuşabilir. Kimse kendiliğinden çıkıp onların lehine konuşamaz. Katımızdaki şefaat, onların zannettiği gibi suçluları kayırma, verdiğimiz cezayı döndürme değildir. Bizim katımızdaki şefaat insanların gerçeğine şahit olmaktır. Her şefaatçi mutlaka gerçeğe şahit olur. Şefaatçileri onların inkârına ve suçlarına şahit olacaklar. Böylece cezaları kesinleşecektir.
Rahman’ın yetki verdiği kimseler dışında hiç kimse bir başkasına şefâat,¹ edemez.
[bu Günde, hayattayken] O sınırsız rahmet Sahibi’yle bir bağ, bir bağlantı içine girmiş olmadıkça ⁷⁴ kimse şefaatten pay alamayacaktır.
O gün hiç kimse şefaat yetkisine sahip değildir ancak yapmış olduğu iman sözleşmesine sadık olanlara Rahman şefaat edecektir.
(İşte o gün) O Rahmet kaynağıyla yaptığı (iman) sözleşmesine sadık kalanlar dışında, hiç kimse için şefaat/kayırma söz konusu değildir.[²⁵⁴¹]
O gün Rahman'ın huzurunda (söz ve izin alandan başkalarının) şefaate güçleri yetmeyecektir.
Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat etmeye malik değillerdir.
Şefaate mâlik olamayacaklardır, ancak Rahmân'ın nezdinde bir ahd alan müstesna.
Rahman'ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecek.
Yalnız Rahman'ın huzurunda söz almış olanlardan başkaları şefa'at edemezler.
O günde ancak Allâh Te'âlâ 'indinde 'ahdi olan (şefâ'ate me'zûn bulunan) şefâ'at idebilir.
(Orada) Rahman’dan söz almış olanlar[1] dışında kimse şefaat hakkına sahip olamayacaktır[2].
Rahman'ın katında bir söz almış olandan başka hiç bir kimse şefaat edemez.
Rahmân'dan bir söz almış olanlar dışında hiç kimsenin o gün şefaat yetkisi olmaz.
Rahman katında söz almış olandan başkaları şefaat imkânı bulamazlar.
mālik olmayalar şafa'ata [163a] meger ol kim duttı Tañrı ķatında ķavl ķarar.
Anlar şefā‘ate mālik olmazlar, illā ol kişilere ki Tañrı Ta‘ālā ḳatındaşefā‘ate lāyıḳ ola.
Rəhmandan əhd almış kəslər istisna olmaqla, qalanları (kafirlər) şəfaət etməyə qadir olmazlar. (Yalnız iman gətirib yaxşı işlər görənlər qiyamət günü Rəhmanın izni ilə şəfaət etməyə layiqdirlər).
They will have no power of intercession, save him who hath made a covenant with his Lord
None shall have the power of intercession, but such a one as has received permission (or promise) from ((Allah)) Most Gracious.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |