Veneriśuhu mâ yekûlu veye/tînâ ferdâ(n)
Söylediği şeylere biz mirasçı oluruz ve o bize yapayalnız gelir.
Onun söylemekte olduğuna (mal, makam ve imkânlarına) Biz mirasçı olacağız (önünde ve sonunda her şeyin gerçek sahibi Biziz); o Bize, ’yapayalnız tek başına’ gelecektir. (O zaman hesabını soracağız.)
Onun söylediği şeylere, yani mal ve evlada biz mirasçı olacağız, onlar bize kalacak, o yalnız başına bizim huzurumuza gelecektir.
O söylediği şeyleri elinden alacağız, ona biz vâris olacağız, bakî olan biziz. Bize tek başına gelecek.
Söylediklerine biz varis oluruz ve o bize tek başına gelir. [6]
Onun söylemekte olduğuna biz mirasçı olacağız; o bize, 'yapayalnız tek başına' gelecektir.
O söylediği (mal ve evlâd gibi) şeyleri de hep elinden alacağız ve o, tek başına bize gelecektir.
Onun dediği mal ve evladı ondan alacağız. O yalnız başına Bize gelecektir.
Onun dediğine biz vâris oluruz, kendisi de bize yapayalnız gelir.
Dediği: «Bize kalır, yapayalnız bize gelir»
O söylediği (mal ve evlat gibi) şeyleri hep elinden alacağız ve o bize tek başına (malsız ve evlatsız olarak) gelecek.
Tekmîl emvâli bize kalacak ve karşımıza münferid çıkacakdır.
Bahsettikleri şeyler Bize kalacaktır, kendisi Bize tek olarak gelecektir.
Onun (ahirette sahip olacağını) söylediği şeylere biz varis olacağız ve o bize tek başına gelecek.
Onun sözünü ettiği şeyler sonunda bize kalacak, kendisi de tek başına bize gelecek.
Onun dediğine biz vâris oluruz, (malı ve evlâdı bize kalır); kendisi de bize yapayalnız gelir.
Sözünü ettikleri bize kalacak ve bize yalnız gelecektir.
O söylediği (mal ve evlat gibi) şeyleri de hep elinden alacağız ve o, tek başına bize gelecektir.
Ve o söylediği şeyleri hep elinden alacağız da o bize tek başına gelecek
Onun söylemekte olduğuna (mal ve evlâtlarına) biz mirasçı olacağız. (Her şeyin gerçek sahibi biziz.) O bize, (hesap vermek üzere, manevi huzurumuza yapayalnız) tek başına gelecektir.
Onun söyler olduğuna biz mîrascı olacağız ve o, bize tek başına gelecekdir.
Ve o söylemekte olduğu şeylere (mal ve evlâda, biz) vâris olacağız ve (kendisi de)bize yalnız olarak gelecektir.
O (mal ve evlat hakkında) söylediği şeyleri hep elinden alacağız (yok edeceğiz) ve o bize tek başına (malsız ve evlatsız olarak) gelecektir.
Söylediklerini ona (malları ve evlatları) veririz ama (dünyada o’na verdiklerimizi bırakıp) bize yalnız başına gelir.
Bütün o hiç dilinden düşürmedikleri Bize kalacaktır, kendisi de Bize tek başına gelecektir.
O dediklerine Biz vâris oluruz. O bize tek başına gelir.
Onun söylemekte olduğuna (mal ve çocuklarına) biz mirasçı olacağız. O bize, tek başına gelecektir.
Ve sözünü ettiği o mal, mülk, evlat gibi imtihân amacıyla kendisine emânet ettiğimiz şeyler, gün gelecek elinden alınıp yine Bize kalacak ve Hesap Gününde o, her şeyini kaybetmiş olarak huzurumuza yapayalnız gelecek.
Ne diyorsa, ona vâris oluyoruz. Bize tek başına gelir.
Bir gün bütün söylemleri bize intikal edecek ve karşımıza tek başına gelecek...
Onların mal ve evlatlarına biz varis olacağız! Onlar dünyada ölüp gittikten sonra her şey dünya da kalacak. Onlar, dünyadan ahiret hayatına günahlarına karşılık azaptan başka hiçbir şey getiremeyecekler! Tek başına katımıza gelecekler! Katımıza hesap için geldiklerinde yanlarında malları, makamları, mevkileri, evlatları ve onları çılgınca alkışlayan kalabalıklar olmayacak!
O adamın sözünü ettiği (malı ve çocukları sonunda) Bize kalacak ve kendisi huzurumuza tek başına gelecektir.
ve onun (bu) söylediğini geri bırakacağız; ⁶⁸ çünkü o [Hesap Günü’nde] tek başına huzurumuza çıkacaktır. ⁶⁹
Onun dediği mal da evlat da bize kalacak ve bizim huzurumuza yapayalnız gelecek. 6/94, 18/48
ve onun (gururla) dile getirdiği (servet ve evlat) Bize kalacak;[²⁵³⁶] ve kendisi huzurumuza yalnız başına çıkacak.
(O kafir haddini aşıp -ahiret varsa- orada da elbette bana mal ve oğul verilecektir, dedi. Oysa öldüğünde) Mal ve evlatlarını elinden alacağız, huzurumuza o tek başına (yapayalnız) gelecektir.. (Ahirette kullara mal ve evlat çokluğu değil, iman ve sâlih ameller yarar sağlayacaktır.)
O dediklerine biz varis olacağız ve O bize tek başına gelecek.
Ve onun dediklerine Biz varis olacağız ve o Bize tek başına gelecektir.
O sözünü ettiği mal ve evlada Biz vâris olacağız, nesi var nesi yoksa Bize kalacak ve o, huzurumuza tek başına (ilk yarattığımız gibi mal ve mülkten, makam ve mevkiden hatta elbiseden bile soyunmuş olarak çırılçıplak) gelecektir.
O dediği(malı ve evladı)na biz varis olacağız (nesi varsa hepsi bize kalacak) ve o, bize tek başına gelecek (yanında ne malı, ne de evladı olmayacak).
Ve onun didiğini (mal ve evlâdını) diğerine mîrâs iyleriz. O, bize yalnız ve münferid olarak gelir.
Onun sözünü ettiği şeyler (malı ve evladı) bize kalacaktır. Kendisi de karşımıza tek başına gelecektir.
Onun dediği bize kalacak, o tek başına bize gelecektir.
O dediklerine biz vâris olacağız. Kendisi bir başına bize gelecek.
mįrāŝ alavuz andan anı kim eydür daħı gele ol bize yaluñuz.
Ol eyitgen māl ve oġul ḳız vereẟesi bizümdür ve bize yaluñuz gelür, cezāsınvirür‐biz.
Onun dediyi şeylər (mal-dövləti, övladı) Bizə qalacaq və hüzurumuza tək-tənha gələcəkdir. (Bütün malını və övladını əlindən alacağıq və o məhşərə ilk dəfə dünyaya gəldiyi kimi lüt-üryan, heç kimsiz və heç nəsiz gələcəkdir).
And We shall inherit from him that whereof he spake, and he will come unto Us, alone (without his wealth and children).
To Us shall return(2524) all that he talks of and he shall appear before Us bare and alone.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |