Kâle rabbi innî vehene-l’azmu minnî veşte’ale-rra/su şeyben velem ekun bidu’â-ike rabbi şekiyyâ(n)
Demişti ki: Rabbim, kemiklerim bile incelip zayıfladı, saçımsakalım ağardı, parılparıl parlamada başım sanki ve sana ne dua etmişsem mahrum olmadım ben.
"Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve başım, yaşlılık aleviyle tutuştu (saçlarım ağarıverdi); ben Sana dua etmekle (İslam davasını güdüp dileklerimi iletmekle) hiç mutsuz olmadım (mahrum bırakılmadım)" demişti.
şöyle demişti: “Ey Rabbim! Doğrusu artık kemiklerim gevşedi, saçlarım ağardı, ama şimdiye kadar sana yönelttiğim hiçbir duamın, cevapsız bırakıldığını da asla görmedim.
“Rabbim, benim kemiklerim, zayıflayıp gevşedi. Saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana ettiğim dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.” dedi.
Demişti ki: "Rabbim! Doğrusu benim kemiklerim zayıfladı, başım iyice ağardı. Rabbim! Ben sana dua etmekle de hiç mahrum olmadım,
Demişti ki: 'Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım.'
Şöyle demişti: “-Ey Rabbim, doğrusu ben (o kimseyim ki), benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başımın saçı bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiç bir zaman mahrum olmadım.
Şöyle dedi: “Ey Rabbim! Benim kemiklerim zayıfladı, başım ihtiyarlık yangınıyla tutuşmuştur. Ve sana ettiğim duadan hiç bedbaht olmadım. (Duam daima kabul oldu.)
“Ey Rabbim,” dedi, “Vücudumda kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ey Rabbim, sana ettiğim dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.”
O dedi ki: «Süngüm düştü, saçım ağardı, sana dua ettiğimde boşa çıkmadım!»
“Ey Rabbim! Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim! (Şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.”
Didi ki: "Yâ rabbî dûçâr-ı za’f olan kemiklerim dermânsız kalıyor ve başım beyazlık şu’lesiyle yanıyor. Sana itdiğin du’âlardan hiç me’yûs olmadım"
Şöyle demişti: "Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla şimdiye kadar bedbaht olup bir şeyden mahrum kalmadım."
O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”
“Rabbim!” demişti, “Benim kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Ben sana ettiğim dualarda hiç eli boş dönmedim.
Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.
"Rabbim," dedi, "Vücudumdaki kemik gevşedi, başım ağarıp tutuştu. Sana yalvarışta, Rabbim, hiç bir vakit umut kesmedim."
Şöyle demişti: "Ey Rabbim! Şüphesiz (artık öyle bir durumdayım ki) benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başım(ın saçı) bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadım."
Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım
O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. (Şimdiye kadar) sana yaptığım dualarda (isteklerimde) hiç mahrum olmadım.
“Rabb'im! Gerçekten ben iyice güçten kesildim. Saçım başım ağardı. Ve Rabb'im, Sana ettiğim dualarım hiç karşılıksız kalmadı.
Demişdi ki: «Ey Rabbim, hakıykat ben... Benim kemiğim yıpradı. Başımın saçı tutuşdu. Ey Rabbim, ben Sana düâ etme (m neticesinde) bedbaht (ve mahrum) olmadım».
Şöyle demişti: “Rabbim! Gerçekten ben (o hâldeyim ki) kemik(lerim) benden gevşedi (zayıfladı); (ihtiyarlıktan) baş(ım), beyaz alev aldı (saçlarım ağardı); Rabbim! Sana duâ (etmek) ile hiçbir zaman mahrûm olmadım.”(2)
“Rabbim!’’demişti. Doğrusu, artık kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim, (şimdiye kadar) sana yönelttiğim duada cevapsız bırakıldığım hiç olmadı.” *
“Ey Rabbim! Yaşlılıktan dolayı kemiklerim gevşedi, saçlarıma tamamen ak düştü. Rabbim! Beni davetinle uyarmandan dolayı, sana karşı asla isyankâr (şaki) olmadım.”
Demişti: "Çalabım! Benim kemiklerim kavşadı, saçım sakalım ağardı. Allah’ım ben Sana ne vakit yalvardımsa benim boynumu büktürmedin.
“Rabbim!” dedi, “Şüphesiz benim kemiklerim gevşedi, (bedenimdeki şu) baş, yaşlılık aleviyle tutuştu (ağardı); ben sana dua etmekle (hiç bir zaman) azgın olmadım.”
“Ey Rabb’im!” diye yalvarmıştı, “Doğrusu, ihtiyarlıktan kemiklerim iyice gevşedi, saçlarıma aklar düştü. Sana duamda, Ya Rab! asla bedbaht olmadım! Ne zaman Sana el açıp yalvardıysam, hep dualarıma icabet ettin, bugüne kadar elimi hiç boş çevirmedin.”
-“Rabbim! Şüphesiz ben, benden Kemik zayıfladı. Saç-baş iyice ağardı. Rabbim! Sana ettiğim dualar sebebiyle sıkıntıya düşüp mutsuz olmadım”.
Zekeriyya: " Ya Rab! kemiklerim eridi. Saçlarım tutuştu yaşlılıktan, Ama hiçbir zaman sana yalvarmanın bir kötülüğünü görmedim.
Demişti ki: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi! Başım ihtiyarlık aleviyle tutuştu! Rabbim, sana dua ile hiç bahtsız olmadım!"
“Rabbim! Kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Rabbim, senden isteklerim konusunda (bu zamana kadar) hiç mahrum kalmadım.
“Ey Rabbim! Şüphesiz benim gücüm kuvvetim kalmadı, saçım başım ağardı ve ey Rabbim! Şimdiye kadar sana duâ edip de duâmın kabul edilmediği hiç olmadı.”¹ dedi.²
Rabbim, şüphesiz kemiklerim eridi/gücüm kuvvetim kesildi, saçım sakalım ağardı, Rabbim bu zamana kadar sana yaptığım dualarımda hiç eli boş dönmedim. 3/35...41, 19/2...15, 21/89-90
şöyle yalvarmıştı: “Rabbim! Benden (iş) geçti, kemiklerim eridi, başa ak düştü;[²⁴⁵⁶] ama (ey) Rabbim, sana dua edip de eli boş kaldığım hiç olmadı.[²⁴⁵⁷]
4,5. "Ey Rabbim, ben gerçekten çok yaşlandım, erkeklik gücüm de kalmadı, saçlarıma ak düştü!.. Karım da kısırdır ama, şimdiye kadar yapmış olduğum dua ve niyazımdan, beni hiç boş çevirmedin ya Rabbi!.. Benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi harekette bulunmayacaklarından endişe ediyorum, ne olur katından bana bir oğul bağışla da;
Rabbim, demişti, ben, bende kemik gevşedi; baş, ihtiyarlk aleviyle tutuştu. Rabbim, sana du’â ile hiçbir zaman şaki olmadım.
Demişti ki: «Yarabbi! Muhakkak benim kemiklerim zayıflaştı, başımın tüyü de tutuştu ve Rabbim! Sana ne dua ettim ise mahrum kalmadım.»
“Ya Rabbî, iyice yaşlandım, kemiklerim zayıfladı, eridi, başımdaki saçlarım ağardı, beyaz alevler gibi tutuştu. Ya Rabbî, Sana her ne için yalvardıysam, asla mahrum kalmadım. ”
Rabbim, demişti, ben, bende kemik gevşedi; baş, ihtiyarlk aleviyle tutuştu. Rabbim, sana du'a ile hiçbir zaman bahtsız olmadım (her du'a ettikçe kabul buyurdun, beni istediğimden mahrum etmedin).
"Yâ Rabbî! Kemiklerim incelüb za'îf oldı ve başımın kılları ağarub parladı. Bu müddet zarfında Yâ Rabbî! Senin 'ibâdetinde şakî olmadım."
“Rabbim (Sahibim)!” demişti, “Kemiklerim zayıfladı, saçlarım iyice ağardı. Sana yaptığım dua sayesinde bugüne kadar hiç bunalmadım.
Rabbim, dedi şüphesiz kemiklerim zayıfladı, baş yaşlılık ateşiyle tutuştu. Rabbim, sana ettiğim dualarda hiç bir şeyden mahrum olmadım.
“Rabbim,” demişti. “Artık benim kemiklerim yıprandı; başım ihtiyarlık aleviyle tutuştu. Sana dualarımda da, ey Rabbim, mahrum kaldığım hiç olmadı.
Şöyle demişti: "Rabbim, işte karşındayım. Kemik gevşedi bende. İhtiyarlıktan başım beyaz alevle tutuştu. Sana yakarma/senin için çağrı yapma konusunda ise Rabbim, hiç bedbaht/zorluk ve şiddet yanlısı olmadım."
eyitti “iy çalabum! bayıķ ben ża'if oldı süñük benden dutışdı baş aķ olmaķlıġı. daħı olmadum oķımaķlıġumıla iy çalabum, ümidsüz!”
Eyitdi: Beni yaradan Allāh, menüm süñüklerüm ża‘īf oldı, başımuñ ṣaçı daḫı aḳ oldı. Daḫı yā Rabb, ben seni du‘ā eylemekde hīç ġāfil olmadum, didi.
Belə demişdi: “Ey Rəbbim! Artıq sümüyüm sustalmış, başım ağappaq ağarmışdır. Ey Rəbbim! Sənə dua etməklə heç vaxt naümid olmamışam. (Nə dua etmişəmsə, qəbul olunmuşdur).
Saying: My Lord! Lo! the bones of me wax feeble and my head is shining with grey hair, and I have never been unblest in prayer to Thee, my Lord.
Praying: "O my Lord! infirm indeed are my bones, and the hair of my head doth glisten with grey: but never am I unblest, O my Lord, in my prayer(2458) to Thee!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |