22 Ocak 2025 - 22 Receb 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Meryem Suresi 39. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veenżirhum yevme-lhasrati iż kudiye-l-emru vehum fî ġafletin vehum lâ yu/minûn(e)

Onları hasret günüyle korkut; iş olup biter o zaman ve onlar, şimdi gaflettedir ve onlar, inanmazlar.

(Ey Nebim ve Onun varisleri! Tayin ve takdir edilen ve kesinlikle bildirilen) İşin kaza edilip (hüküm ve karar verilip) biteceği hasret gününe karşı onları korkutup uyar! (Mü’minlerin hasret ve heyecanla beklediği, münkirlerin nedamet ve zillete düşeceği günü hatırlat) Ki onlar (hâlâ) bir gaflet içindedirler ve (Hakkın hâkimiyetini ve hesaba çekilip, karşılığını göreceklerini) inkâr etmektedirler.

Bunun içindir ki, herşeyin hükme bağlanmış olacağı, o pişmanlıklar gününün gelip çatması konusunda onları uyar. Çünkü onlar, o güne karşı umursamazlık gösterip, o günün geleceğine hâlâ inanmıyorlar.

İnsanlar gaflet içinde yaşarlarken, ansızın ilâhî plan gerçekleşmeden, kıyamet kopmadan, herkesin, pişmanlıktan vah, eyvah diyeceği gün gelmeden önce, onlara sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyar, onlar gene de iman etmeyecekler.

Onları işin hükme bağlanacağı hasret günüyle uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler ve onlar hâlâ inanmıyorlar.

İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar.

(Ey Resûlüm, Mekke'li) kâfirleri, iş bitirildiği (hesap görüldüğü) zamanın dehşeti ile, pişmanlık günü ile korkut. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmiyorlar.

İş bittiğinde, hasret çekecekleri günü hatırlatarak onları uyar. Çünkü onlar gaflet içindedirler. Ve inanmıyorlar.

Sen onları pişmanlık günü hakkında uyar. Çünkü onlar gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken iş olup bitmiştir.

Pişmanlık günüyle koçundur sen onları, onlar habersiz iken, inansızlık ederken, iş olup bitecektir

(Ey Muhammed!) İman etmemekte ısrar eden ve gaflet içinde bulunan bu insanları hükmün verileceği o pişmanlık gününe karşı (şimdiden) uyar!

Emrin icrâ olunacağı o hesâb güninden ânları haberdâr it. Gaflete dalmışlar inanmıyorlar.

Hala gaflet içinde bulunanları ve hala inanmayanları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar.

Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar.

Sen onları pişmanlık günü hakkında uyar; o gün onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken iş olup bitecektir.

(Resûlüm!) Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.  

 Yani, herkesin hesabı görülmüş; bu hesap sonunda cennete gideceklerle cehennemi boylayacak olanlar birbirinden ayrılmıştır.

Yargının noktalanacağı Keder Günü hakkında onları uyar. Onlar hâlâ aymazlık içinde inanmıyorlar.

(Ey Muhammed!) İnsanların pişmanlık duyacağı ve işin bitmiş olacağı (kıyamet) günü ile onları uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler.

Onlar gaflet içinde iken, onlar iyman etmezlerken, o hasret gününün, o iş bitirildiği saatin dehşetini kendilerine haber ver,

(Habibim!) Hâlâ îmân etmeyerek, gaflet içerisinde bulunanları, pişmanlık duyacakları ve her işin bitirilmiş olacağı (hesap) gün (ü) ile uyar.

Gaflet¹ içinde olup, iman etmeyenleri, emrin yerine getirileceği pişmanlık günüyle uyar.

1- Aymazlık.

(Habîbim) sen onları bulacağı vakt ile, emr (-i ilâhî) nin yerini [bulacağı] hasret (ve nedamet) günü ile korkut. Onlar gaflet içindedirler, onlar haalâ îman etmiyorlar.

(Ey Resûlüm!) Onları pişmanlık günü ile korkut! O zaman (onlar için) iş bitirilmiştir! Hâlbuki onlar (dünyada bundan) gaflet içindedirler ve onlar (bu güne) îmân etmezler.

(Ey Resulüm!) Her şeyin hükme bağlanmış olacağı hasret (pişmanlık) gününe karşı onları (o zulüm ve kötülükleri yapanları) uyar! Onlar bir gaflet içindedirler ve onlar iman etmezler.

Onların, habersiz ve iman etmedikleri bir zamanda, kıyamet emri verilmiş olduğunda, artık pişmanlığın fayda vermediği o ziyan günü ile onları uyar.

Sen onları Allah’ın buyruğu yerine geleceği oyanıp yakılma günüyle uyar. Onlar yine de dalgı içindedirler. Onlar yine de inanmazlar.

Onları, hasret günü [¹] ile korkut, o gün ki onlar gaflet içinde iman etmezlerken iş olup biter. [²]

[1] Kötülük edenlere dünyada iyilik edemediklerine karşı dağ-ı derûn olacak kıyamet günüyle.[2] Hesap görülür, yerli yerine gider.

(Ey Peygamber!) İman etmeyip hâlâ gaflet içinde olanları, her işin hükmünün verileceği o pişmanlık [hasret] günüyle uyar.

İş hükme bağlanıp biteceği hasret gününe karşı onları uyar! Onlar bir gaflet içindedirler ve onlar iman etmezler.

O hâlde, Ey Müslüman! İman etmemekte ısrar eden ve bunun sonucu olarak, dünyanın geçici zevklerine kapılıp gaflet bataklığına dalan bu insanları, büyük mahkemenin kurulacağı ve en âdil hükmün verileceği o Pişmanlık Gününe karşı şimdiden uyar:

Onları Hasret günü ile uyar! Hani, onlar gaflet içindeyken ve onlar inanmazken, Emr / İş bitirildi / gerçekleştirildi.

Resulüm! insanları o pişmanlık gününe karşı uyar. Çünkü, ilahî felaket, onlar henüz imana gelmeden ansızın bastırabilir.

İnsanları pişmanlık duyacakları, üzüntüden kahrolacakları, hesap günüyle uyar. Çünkü bu gerçek insanların başına ansızın gelecektir. Dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlarken, gerçeklerimize karşı kör sağır dilsiz davranırlarken ölüm insanları yakalar. Ölüm insanları yakalayınca yapacak hiçbir şey yoktur. Onun için insanları yaşarken uyar ki belki düşünüp öğüt alırlar.

Hükmün kesinleştiği o pişmanlık günü hakkında onları uyar! Onlar gaflettedir ve (ahirete) inanmazlar.

(Ey Muhammed!) Hâlâ inanmayarak gaflet içerisinde bulunanları, (insanların) pişmanlık duyacağı ve her işin bitmiş olacağı (kıyamet) günü ile uyar.

bunun içindir ki, her şeyin hükme bağlanmış olacağı o onmaz pişmanlıklar Günü[’nün gelip çatması konusunda] onları uyar, çünkü onlar hâlâ umursamazlık gösteriyor ve [o Gün’ün geleceğine] inanmıyorlar.

– Öyleyse sen onları, hüküm kesinleştiğinde büyük pişmanlığın yaşanacağı o gün ile uyar! Zira onlar o günü umursamıyorlar dahası onlar ona inanmıyorlar. 14/44-45, 18/49, 21/47, 23/99...108, 42/44, 69/18, 75/10...19

O halde, her şeyin hükmünün kesinleştiği an olan o derin pişmanlık gününe karşı onları uyar, zira onlar gaflet içindedirler; dahası onlar (dirileceklerine) hâlâ inanmış değiller.

(Ey Muhammed) Sen onları pişmanlığın yarar sağlayamayacağı kıyamet günüyle uyar! (Ki, o gün herkesin hesabının görülüp cezasının verildiği gündür.) Onlar ise hâlâ gaflettedirler, (ahirette başlarına neler geleceğini düşünmemekte, Peygamberlerine uluhiyet atfettikleri için azaba uğrayacaklarına da) inanmamaktadırlar!

Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar.

Ve onları hasret günü ile, her emrin bitirilmiş olduğu vakit ile korkut. Onlar ise gaflettedirler ve onlar imân etmezler.

Sen o hasret ve pişmanlık gününü, o haklarında ilâhî hükmün yerini bulacağı günü anlatarak uyar onları! Ama onlar gaflet içindeler, hâlâ iman etmiyorlar onlar.

Onları şu hasret gününe karşı uyar ki, o zaman kendileri gaflet içinde inanmamakta ısrar ederlerken iş bitirilmiş olur (yaptıklarına pişman olup hasret çeker dururlar, ama iş işten geçmiştir artık).

Hasret ve nedâmetin fâide virmediği kıyâmet günüyle onları korkut. Onlar gafletde ve bu günün vuku'unı inkârda oldukları sırada haklarındaki hüküm icrâ olunur.

İş bitirildiğinde korumasız kalacakları güne karşı onları uyar. Onlar, olacakların farkında değillerdir. Onlar (söylenenlere) inanmıyorlar.

-Sen, onları hasret günü ile korkut. Onlar gaflet içinde iman etmezken iş bitirilmiş olur.

Onları, hükmün verileceği pişmanlık gününden sakındır.(4) Çünkü onlar hâlâ gaflet içindeler ve inanmıyorlar.

(4) Peygamberimizin bu âyeti açıklayan bir hadisinde haber verdiğine göre, kıyamet gününde ölüm bir koç şeklinde getirilir ve Cennet ile Cehennem aras... Devamı..

Sen onları, o hasret günü ile ilgili olarak uyar. Çünkü onlar gaflet içindeyken, iman da etmemişken iş bitirilmiş olacaktır.

daħı ķorķıt bunları yā muḥammed ḥasret güni-y-ile ya'nį ķıyāmet ol vaķt kim tamām oldı iş. bunlar ya'nį dünyede ġāfillik içinde daħı bunlar įmān getürmezler.

Daḫı ḳorḳut anları ḥasret güninden. Ol gün ki buyruḳ tamām ola, bir bölükcennete ve bir bölük cehenneme gire. Anlar ġaflet içinde‐dururlar, īmāndaḫı getürmezler.

(Ya Rəsulum!) Qəflətdə olanları və iman gətirməyənləri işin bitmiş olacağı (haqq-hesab çəkilib mö’minlərin Cənnətə, kafirlərin isə Cəhənnəmə girəcəyi) peşmançılıq günü (insanın pis əməllərinə görə peşman olacağı, lakin bu peşmançılığın heç bir fayda verməyəcəyi qiyamət günü) ilə qorxut!

And warn them of the Day of anguish when the case hath been decided. Now they are in a state of carelessness, and they believe not.

But warn them of the Day of Distress,(2491) when the matter will be determined: for (behold,) they are negligent and they do not believe!

2491 Hasrah: Sighs, sighing, regrets, distress.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.