8 Aralık 2023 - 25 Cemaziye'l-Evvel 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kehf Suresi 96. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Âtûnî zubera-lhadîd(i)(s) hattâ iżâ sâvâ beyne-ssadefeyni kâle-nfuḣû(s) hattâ iżâ ce’alehu nâran kâle âtûnî ufriġ ‘aleyhi kit(n)

Siz bana demir parçaları getirin. Dağların iki tarafı birbirine müsavi olunca üfleyin dedi. Onu ateş haline sokunca da getirin de dedi, üstüne erimiş bakır dökeyim.

Hazer ve Karadeniz arasındaki Kafkas dağlarının geçit yerinde yapılan ve hâlâ artıkları mevcut olan settir ki Araplar buna "Bab-ül-Hazer" ve "Bab-üt-T... Devamı..

(Haydi) “Bana demir kütleleri getirin” (dedi). Nihayet iki dağın arası eşit düzeye gelince, “Körükleyin” dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra) dedi ki: (Şimdi) “Bana (bulup) getirin de, üzerine eritilmiş bakır dökeyim.”

Bana demir külçeleri getirin” dedi. Zülkarneyn iki dağın arasını, demir kütleleriyle doldurup, dağlarla aynı seviyeye getirince, “Körükleyin” dedi. Tüm demirler ateş kesilince, “Bana erimiş bakır getirin de, üzerine dökeyim” dedi.

“Bana demir kütükleri getirin.” Demir kütükler, iki dağın zirvesiyle aynı seviyeye geldiği vakit:
“Körükleyin” dedi. Demiri kor haline getirince:
“Getirin bana, üzerine bir miktar bakır eriyiği dökeyim.” dedi.

Bana demir kütleleri getirin." İki dağ yakasının arası denkleşince: "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirdiğinde de: "Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" dedi.

'Bana demir kütleleri getirin', iki dağın arası eşit düzeye gelince, 'Körükleyin' dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: 'Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim.'

Bana demir pikleri getirin, (dağların) tam iki ucu denkleştiği vakit körükleyin” dedi. Nihayet demiri bir ateş hâline koyduğu vakit: “-Getirin bana, üzerine erimiş bakır dökeyim.” dedi.

Bana demir parçalarını getirin” dedi. Nihayet iki dağın arasını düzeltince “körükleyin” dedi. Nihayet o demirleri kızdırınca: “Getirin, üzerine bakır dökeyim” dedi.

“Bana demir kütleleri getirin!” Kütleler iki dağın arasını doldurunca, “Körükleyin!” dedi. Demirler akkor haline gelince, “Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim” dedi.

Demir parçaları getirin bana, iki dağın arayeri dolunca, körükleyin demir ateş olunca, yine getiriniz üstüne erimiş bakır dökeyim

“Bana (yeterince) demir (kütleleri) getirin”. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Sonunda demir akkor halini alınca da: “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.

95, 96. Zü’l-Karneyn "Rabbimin bana virdiği kudret benim içün kâfîdir ben ücret istemem, yalnız bana yardım idiniz, ben sizin beyninize bir sed çekeyim. İki sed arasını doldıracak kadar demir parçaları getüriniz. Demir ateş gibi kırmızı oluncaya kadar ateşi üfleyiniz ve üzerine dökmek üzere eridilmiş bakır getüriniz." didi.

95,96. "Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin" dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: "Körükleyin" dedi. Demirler akkor haline gelince; "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.

“Bana (yeterince) demir madeni[336] getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.

Kur’an’da “zübera’l-hadîd” şeklinde geçen ibare “demir parçaları”, “demir kütleleri” diye çevirilmiş ise de biz “demir madeni” diye çevirmeyi tercih e... Devamı..

Bana, demir kütleleri getirin.” Nihayet (vadiyi demirle doldurup) iki dağın arasını aynı seviyeye getirince, “Ateşi körükleyin!” dedi. Artık onu kor haline getirdiği vakit, “Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim” dedi.

«Bana, demir kütleleri getirin.» Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): «Üfleyin (körükleyin)!» dedi. Artık onu kor haline sokunca: «Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim» dedi.

"Bana demir kütleleri getirin." Her iki barikatın arasını doldurunca, "Üfleyin!," dedi. Onu bir ateş haline sokunca da, "Getirin, üstüne erimiş bakır dökeyim," dedi.

"Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki ucunu denkleştirdiği vakit: "Ateş yakıp körükleyin" dedi. Demiri bir ateş koru haline getirince. "Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" dedi.

Bana demir kütleleri getirin, tam iki ucu denkleştirdiği vakit körükleyin dedi, tam onu bir ateş haline koyduğu vakit getirin bana dedi: üzerine erimiş bakır dökeyim

(Zu’l-Karneyn sözlerine devam ederek,) “Şimdi bana, (bulabildiğiniz kadar) demir kütleleri getirin” dedi. Nihâyet, iki dağın yamaçları arasındaki boşluğu (tamamen bu demir kütleleri ile) doldurup, dağlarla eşit seviyeye getirince, (demirlerin bir ateş koru hâline gelmesi için devasa ateşler yakıldı ve dev körükler hazırlandı. Zu’l-Karneyn belli bir süre sonra,) “Körükleyin!” diye emretti, demir iyice kor hâline gelince, “Bana erimiş bakır getirin, üzerine dökeyim!” dedi.

“Bana demir parçaları getirin. İki dağın arası eşit seviyeye gelinceye kadar körükleyin.” dedi. Onu bir ateş haline getirince, “Bana erimiş bakır getirin, onun üzerine dökeceğim.” dedi.

«Bana demir kütleleri getirin». (O karşılıklı iki dağın) iki yanı tam denkleşdiği vakit «üfleyin» dedi. Nihayet onu (demiri) bir ateş haaline koyduğu zaman da «Getirin bana, dedi, üstüne erimiş bakır dökeyim».

“Bana demir kütleleri getirin!” (dedi). İki dağ arası (bunlarla dolup) aynı seviyeye geldiği zaman: “Körükleyin!” dedi. Nihâyet onu (o demir kütlelerini) kor hâline getirince: “Getirin bana, üzerine erimiş bakır dökeyim!” dedi.

“Siz şimdi bana demir parçaları getirin” dedi. Demir parçaları ile iki settin arasını doldurdu ve “(Ateş yakıp) Demirler nar gibi oluncaya kadar körükleyin. Şimdi bana eritilmiş bakırı getirin de, bakır eriyiğini demir korunun üzerine dökeyim” dedi.

Haydi, bana demir parçaları getirin." İki dağın iki yamacı bir kesime gelince de "Ateşi körükleyin" dedi. Sonunda demir ateş kesilince de dedi: "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim."

«— Bana demir parçaları getirin». Nihayet onlar getirdiler, iki dağın yanları arasındaki duvar dağ boyunca oldu. Ameleye ateş koyup körükleyin dedi. Onlar da körüklediler. Demir ateş kesilince «— Bana erimiş bakır getirin de [¹³] üzerine dökeyim» dedi [¹⁴].

[13] Kızmış demir üzerine veya duvar üzerine.[14] Artık demir ve bakır birbirine karıştı, yekpare oldu. Bakır duvar delikleri nin arasını doldurmuştu.... Devamı..

“Bana demir kütlelerini getiriniz” dedi. “Tâ ki bunlar iki dağın arasını düzleyince/doldurunca “körükleyin!” dedi. “Tâ ki onlar da ateş kütlesi hâline gelince, “Getiriniz üzerine ergimiş bakır dökeyim”³⁴ dedi.

34 Demir, “Semboller Sözlüğü”nde yer altı kaynaklarını, para ve silahı temsil eder. Bakır ise endüstrinin yani sanayinin sembolüdür. Şu hâlde insan gü... Devamı..

“Bana demir külçeleri getirin.” İki dağın arası (demir külçeleriyle) eşit düzeye gelince, “Körükleyin” dedi. Onu ateş haline getirince de dedi ki: “Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim.”

“Şimdi bana, bulabildiğiniz kadar demir kütleleri getirin!”
Ve böylece Zülkarneyn, bu demir kütlelerini üst üste yığarak, geçidi düzgün bir şekilde kapadı; nihâyet, iki dağın yamaçları arasındaki boşluğu tamamen doldurtup dağlarla eşit seviyeye getirince, dev körükler hazırlandı, ateşler yakıldı ve Zülkarneyn, “Körükleyin!” diye emretti; demir iyice kor hâline gelince, “Bana erimiş bakır getirin, üzerine döküp onu tunç hâline getireyim!” dedi.

“Bana Demir’in kütlelerini getirin!”.
Sonunda İki Yamaç’ı aynı düzeye getirdiği zaman: -“Körükleyin!” dedi.
Nihayet onu ateşlediği zaman: -“Bana, üzerine dökeceğim bakır getirin!” dedi.

" bana demir madeni getirin " dedi. Demir madeni iki tepe arasını doldurunca: " ateş yakıp körükleyin " dedi. Ateş akkor hale gelince de: " katran getirin üzerine boca edeyim " dedi.

"Bana yeterince demir madeni getirin!" dedi. İki dağın birleştiği yerdeki geçide demirleri yerleştirdiler. Demirleri eritmek için ateşler yakıldı. Zülkaneyn körükçülere emrini verdi. “Haydi! Körükleyin ki ateşler yükselsin! Demirler erisin!” Demiri eritip kor haline getirdiler. İki dağın arasındaki geçit eriyen demirlerle kapanmaya başlayınca; “Bana erimiş bakır getirin! Demir eriyiğinin üzerine boşaltayım!" dedi. Böylece demir ve bakır karışımından sağlam bir set yaptılar.

Bana demir kütleleri getirin!” Sonunda dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince “Üfleyin (körükleyin)!” demişti. Onu kor hâline sokunca da “Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim.” demişti.

(Zü’l-Karneyn): “Bana demir kütleleri getirin” dedi. İki dağın arasını doldurunca, “(ateş yakıp) körükleyin.” dedi. Onu kor haline getirince de: “Bana bir miktar erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim.” dedi.

Bana demir külçeleri getirin!” Derken, demir (külçelerini) yığıp, iki yar arasındaki boşluğa doldurunca (onlara) “[Bir ocak kurun ve] körükleyin!” ⁹⁷ dedi. Nihayet, [demir iyice] kor haline gelince, “Bana ergimiş bakır getirin bunun üzerine dökeyim” dedi.

97 Lafzen, “Üfürün”.

– Bunun için bana demir kütleleri getirin. Nihayet iki dağın arası dolup düzleşince onlara: – Ateşi körükleyin, dedi. Sonunda demir eriyip akkor haline gelince: – Bana erimiş bakır getirin onun üzerine dökeyim, dedi. 57/25

(şimdi) bana demir plakalar getirin!” Nihayet iki dik yamaç arasındaki (boşluk) doldurulup düz hale gelince onlara “Körükleyin!” dedi. Sonunda demir akkor halini alınca, “Onun üzerine dökmek için bana ergimiş bakır getirin!” dedi.

Bana demir kitleleri getirin, -onların yüksekliği- iki dağın arasında eşit bir seviyeye geldiğinde, ateş yakıp körükleyin, demir kızıp kor haline gelince de, bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim " dedi. (Zülkarneyn'in emrini yerine getirdiler ve o şeddi yaptılar)

Bana demir kütleleri getirin dedi ve (Zu’lKarneyn) iki dağın arasını (demir kütleleriyle) aynı seviyeye getirince: "ateşi körükleyin !" dedi. Nihâyet o(demir kütleleri)ni bir ateş haline sokunca "Getirin bana, üzerine erimiş katran dökeyim, " dedi.

«Bana demir parçaları getirin, iki dağın arası bir seviyeye gelince körükleyin,» dedi. «Onu ateş haline koyduğu zaman da getirin bana,» dedi, «Üzerine erimiş bakır dökeyim.»

“Demir kütleleri getirin bana! ” Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: “Körükleyin! ” dedi. Tam onu bir ateş haline getirince, “Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim. ” dedi.

Bana demir kütleleri getirin. (Zu'l-Karneyn) iki dağın arasını (demir kütleleriyle doldurtup dağlarla) aynı seviyeye getirince: "Üfleyin!" dedi. Nihayet o(demir kütleleri)ni bir ateş haline sokunca "Getirin bana, üzerine erimiş katran dökeyim," dedi.

"Bana demir paçaları getiriniz" didi. (O demir parçaları yığılarak) iki dağın arası müsâvî oldukda: "Onı üfleyin" didi. O demir parçları ateş gibi olunca: "Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" didi.

Bana demir parçaları getirin." İki yakası eşitlenince "Ateşi körükleyin" dedi. Demiri ateşe çevirince "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.

Bunlar iki dağın arasını doldurunca: -Körükleyin, dedi. Sonunda onu ateş haline getirdi. -Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim, dedi.

“Bana demir kütleleri getirin.” İki dağın arasını demir kütleleriyle düzleyince, “Şimdi körükleyin” dedi. Onu ateş haline getirince de “Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim” dedi.

"Bana demir kütleleri getirin!" İki ucu tam denkleştirince, "Körükleyin!" dedi. Onu ateş haline koyunca da "Getirin bana, üzerine erimiş bakır/katran dökeyim!" diye seslendi.

“getürüñ baña demür paralarını!” tā ķaçan berāber eyledi iki ŧaġ yanlaruñuñ eyitti “ürüñ!” tā ķaçan eyledi anı od eyitti “getürüñ baña dökeyin anuñ üzere erimiş baķır.”

Getürüñüz baña demür kesiklerin, ḥattā ki berāber eyledi iki ṭaġ arasını. Eyitdi: Üfürüñüz, ḥattā ki ol demür od oldı. Eyitdi: Baña erimiş baḳır getü‐rüñüz, anuñ üstine dökeyin, didi.

Mənə dəmir parçaları gətirin!” (Onlar gətirdilər). O (Zülqərneyn) iki dağın arasını (dəmir parçaları ilə doldurub) bərabərləşdirən kimi: “(Körükləri) üfürün!” – dedi. (Onlar körükləri üfürdülər). (Zülqərneyn dəmiri) od halına salınca: “Mənə ərimiş mis gətirin, onun üstünə tökün!” dedi. (Dəmir və mis bir-birinə qarışdı, ərimiş mis divarın dəliklərini doldurdu və beləliklə, möhkəm bir sədd əmələ gəldi).

Give me pieces of iron till, when he had levelled up (the gap) between the cliffs, he said: Blow! till, when he had made it a fire, he said: Bring me molten copper to pour thereon.

"Bring me blocks of iron."(2441) At length, when he had filled up the space between the two steep mountain-sides, He said, "Blow (with your bellows)" Then, when he had made(2442) it (red) as fire, he said: "Bring me, that I may pour over it, molten lead."

2441 I understand the defences erected to have been a strong barrier of iron, with iron Gates. The jambs of the Gates were constructed with blocks or ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.