8 Aralık 2023 - 25 Cemaziye'l-Evvel 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kehf Suresi 85. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Feetbe’a sebebâ(n)

O, batıya doğru bir yol tutmuştu.

 O da, (bu hikmetli ve etkili sebeplere uyarak, her konuda uygun) bir yol tuttu. (Bir sebebe, plan ve projeye tâbi olup gitti.)

Ve bu sayede, O da yaptığı her işte, doğru ve meşru araçlara başvurdu.

O da, bu sayede doğru sebep ve vesilelere, meşrû araçlara başvurarak bir hedefe yöneldi.

O da bir yol tuttu.

O da, bir yol tuttu.

O da (batıya ulaşmak için) bir yol tuttu.

O da bir sebep ve aracın ardına (bir yola) düştü.

O da bir yol tutup gitti.

O da, uydu bu yola

84-85. Doğrusu biz, onu yeryüzünde büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona herşey için bir sebep verdik. O da (Batı'ya gitmek için) bir yol tuttu.

Zülkarneyn ’in büyük güç ve imkân sahibi kılınması kıssada “sebep” kelimesiyle ifade edilmiştir Müfessirler bu kelimeyi genellikle “amaca ulaştıran il... Devamı..

O da garba doğrı yolunı ta’kîb iyledi.

O da (Batı’ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.

O da bir yol tutup gitti.

O da bir yol tutup gitti.

Nitekim, o bir yol izledi

Derken o da bu yollardan birini tutup gitti.

Derken bir sebebi ta'kıb etti

(Böylece) o da (kendisine bahşettiğimiz imkânlar ile batıya doğru) bir yol tuttu.

Böylece bir sebebe tabi oldu.

O da (batıya doğru) bir yol tutdu.

Böylece (o da) bir sebeb (batıya doğru, bir yol) ta'kib etti.

Sonra O’da uyguladı.

Bunun üzerine o da bir yol tuttu.

84, 86. Biz, yeryüzünde ona seferi kolaylaştırmak suretiyle kudret verdik, kendisine her şeyi teshir etmek esbabını da verdik. O, bir yol tuttu [¹]. Nihayet güneşin battığı yere vardı. Onu, kara çamurlu [²] bir pınara batar buldu [³] pınarın yanında kâfir bir kavim buldu. Biz «— Zülkarneyn! Bunlar İslâm/a gelmezlerse bunları ya azaba çarparsın [⁴], yahut onlara hüsn-ü muamelede bulunursun [⁵]» dedik.

[1] Eshab-ı seferi hazırlamaya başladı.[2] Sıcak, balçığı kokar.[3] Uzaktan böyle hayâl etti, gûya güneş böyle bir pınara batıyordu.[4] Öldürürsün.[5]... Devamı..

O da bir yol tuttu.

O da bir yol tutmuş oldu.

Böylece Zülkarneyn, batıya doğru bir yol tuttu.

Derken, bir yol tuttu.

Zülkarneyn yollara düştü.

O da inancı doğrultusunda bir yol tuttu.

O da (batıya doğru) bir yol tutup gitmişti.

O, bir sebebe sarıldı.

Ve bu sayede o da [yaptığı her işde] doğru ve meşru araçlara başvurdu. ⁸³

83 Lafzen, “[doğru/meşru] araçlara tâbi oldu”: yani, doğru/meşru bir amaca ulaşmak için dahî gayrimeşru araçlara başvurmadı.

O da sahip olduğu imkânlarla yola koyuldu. 18/89

o da kendisini (amacına) ulaştıracak bir araca[²⁴³²] başvurdu.

[2432] Sebeben’deki belirsizlik, metne ya “her tür” olarak niceliğe ilişkin, ya da “pek bilinmeyen, görenleri şaşkına çeviren” şeklinde niteliğe ilişk... Devamı..

Bunun üzerine de o da, bir yolu takip etti.

O da (yapacağı işlerin) sebeblerine tabi oldu

Artık o, bir yol takibe başladı.

84, 85. Biz ona dünyada geniş imkânlar verdik ve onun ihtiyaç duyduğu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya doğru bir yol tuttu.

O da (kendisini batı ülkelerine ulaştıracak) bir yol tuttu.

Bir yola tâbi' oldı.

Derken bir yolu tutup gitti.

O da bir yol tuttu.

O da bir sebebi izledi.

O da bir sebebi izledi.

pes udı maķśūda irüriciye.

Tābi‘ oldı sebebleri bile.

O, (məğribə çatmaq üçün) yola çıxdı. (Tövbə qapısı məğribdə olduğuna görə səfərini oradan başladı).

And he followed a road

One (such) way he followed,


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.