Kâle hâżâ firâku beynî vebeynik(e)(c) seunebbi-uke bite/vîli mâ lem testati’ ‘aleyhi sabrâ(n)
O zat, işte dedi, seninle benim aramda artık ayrılık bu. Sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereyim sana.
(Bunun üzerine Hz. Hızır:) "İşte bu (son itirazın) artık ikimizin arasının açılmasının ve ayrılmamızın (sebebidir). Ama şimdi sana, (o itiraz ve isyan ettiğin ve) sabretmeye tahammül edemediğin şeylerin te’vilini (iç yüzünü, kader ve gayb hikmetini) haber vereyim" buyurmuşlardı.
O zat: “İşte” dedi. “Seninle benim aramda, artık ayrılık bu… Şimdi sana, dayanamadığın şeylerin içyüzünü haber vereceğim:
Hızır:
“Bu, benimle senin aranda yolumuzun ayrılma sebebidir. Senin sabredemediğin şeylerin iç yüzünü sana haber vereceğim.” dedi.
Dedi ki: "İşte bu benimle senin aranda ayrılma (vakti)dir. Haklarında sabır gösteremediğin şeylerin yorumlarını sana bildireceğim.
Dedi ki: 'İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.
Hızır şöyle dedi: “-İşte bu itiraz, seninle benim aramın ayrılmasına sebep olmuştur. Sana, o sabredemeğin şeylerin iç yüzünü haber vereyim:
Abd: “İşte bu, ikimizin arasındaki ayrılış(ın işaret ve sebebi)tır. Ben, sabredemediğin şeylerin yorumunu sana söyleyeceğim” dedi.
O kul şöyle dedi: “İşte bu, artık ayrılmamızın sebebidir. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim.”
Cevap verip dedi ona: «Ayrılık göründü ikimize de, sabredemediğin şeyin iç yüzünü bildireyim
(Bunun üzerine kul:) “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatayım” dedi.
O didi ki: "Burada ayrılacağız şimdi sana ma’nâsını sabırsızlıkla beklediğin şeyleri îzâh ideceğim.
O şöyle söyledi: "İşte bu, seninle benim ayrılmamızı gerektiriyor; dayanamadığın işlerin yorumunu sana anlatacağım"
Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.”[334]
O cevap verdi: “İşte bu, beraberliğimizin sona ermesidir. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim” dedi.
(Hızır) şöyle dedi: «İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim.»
Dedi ki: "İşte bu, benim seninle olan beraberliğimin sonudur. Dayanamadığın şeylerin açıklamasını ise sana bildireceğim."
Hızır dedi ki: "İşte bu, seninle benim aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."
İşte dedi: bu, seninle benim aramın ayrılması. Sana o sabredemediğin şeylerin te'vilini haber vereyim.
(Hızır) şöyle dedi: “İşte bu (soruyu sorman), beraberliğimizin sona ermesidir (yollarımızın ayrılma vaktidir. Şimdi) sana sabretmeye dayanamadığın şeylerin (o üç olayın) iç yüzünü haber vereceğim:
“İşte bu yollarımızın ayrılma vaktidir. Sabırlı olmaya güç yetiremediğin şeylerin içyüzünü sana açıklayacağım.” dedi.
«İşte, dedi, bu benimle senin ayrılışımızdır. Sana üzerinde asla sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim»:
(Hızır) şöyle dedi: “İşte bu (soruyu sorman) benimle senin aramızın ayrılmasıdır.(Şimdi) kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin içyüzünü sana haber vereceğim.”
(Bunun üzerine o bilge kul:) “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatayım” dedi.
O kul “İşte bu soru, seninle beni ayıran sorudur. Sabretmeye tahammül edemediğin olayların yorumunu sana haber vereceğim” dedi.
O kimse dedi: "İşte artık benim için senden ayrılmak var. Şimdi sana katlanmaya gücün yetmeyen bu işlerin içi yüzünü bildireyim.
O, işte benim ile senin aranda ayrılık baş gösterdi. Zahirde fena görmekle dayanamadığın şeylerin içyüzünü haber vereyim dedi.
“İşte bu, seninle benim aramın ayrılmasıdır!²¹ Şimdi sabredemediğin şeylerin yorumunu/içyüzünü [te’vil] sana haber vereceğim/açıklayacağım” dedi.
Dedi ki: “İşte bu benimle senin aranı ayırıcı nedendir. Şimdi sana hakkında sabretmeye güç yetiremediğin işlerin yorumunu anlatacağım.”
Bunun üzerine Hızır, “İşte bu, yollarımızın ayrılmasına sebep olan son itirazın oldu!” dedi, “Şimdi sana, dayanamayıp itiraz ettiğin olayların iç yüzünü anlatacağım:
Dedi ki:
“Bu benim ve senin aramızın ayrılışıdır. Şimdi sana bir türlü sabredemediğin şeylerin te’vîlini / yorumunu bildireceğim”.
Adam: " Artık yeter! ayrılma zamanımız geldi. Bak şimdi, sabredemediğin şeylerin içyüzünü sana bir bir anlatayım: "
Adam: "İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin iç yüzünü anlatacağım!"
(Bunun üzerine melek): “İşte bu (durum) benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin açıklamasını bildireceğim.” demişti.
O da: “İşte bu, benimle senin aramızın ayrılma (zamanı)dır. (Ama ben) sana, (sırrına) sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim.” dedi.
[Bilge:] “İşte böylece seninle yol ayrımına gelmiş olduk.” dedi, “Şimdi sana, sabır göstermediğin [bütün o olayların] iç yüzünü açıklayacağım:
Bilge kişi: – Artık seninle benim ayrılma vaktimiz geldi ama katlanamayıp müdahale ettiğin olayların iç yüzünü sana açıklayacağım, dedi.
O (kişi) “İşte böylece seninle yol ayrımına gelmiş bulunuyoruz” dedi; “şimdi sana, hakkında bir türlü sabır gösteremediğin olayların arkasında yatan gerçeği[²⁴¹⁹] bir bir açıklayacağım:
Bu kez Hızır: "İşte bu (soruyu sorman) benimle senin aramızın ayrılmasına sebep oldu. (Ayrılmadan evvel) Şimdi sana sabredemeyerek soru sorduğum o işlerin içyüzünü haber vereyim.
Adam, "İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir" dedi. "Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım. "
Dedi ki: «İşte bu, benimle senin aramızın ayrılışıdır. Üzerine sabra muktedir olamadığın şeylerin izahını sana haber vereceğim.»
Hızır: “İşte” dedi, “seninle ayrılmamızın vakti gelmiş bulunuyor. Şimdi sana hakkında sabırsızlık gösterdiğin o meselelerin içyüzlerini tek tek bildireceğim:
İşte, dedi bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana sabredemeğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim.
Hızır: "İşte bu suâlin seninle benim aramda sebeb-i müfârakatdır. Benimle oldığın zamân sabra kâdir olamadığın şeylerin ma'nâsını sana haber vireyim."
Dedi ki "İşte bu, benimle seni ayırır. Ama ben, dayanamadığın şeylerin içyüzünü sana bildireceğim.
-bu aramızdaki ayrılık noktasıdır. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin Gerçek yüzünü haber vereceğim.
Hızır “İşte bu seninle ayrılışımızdır,” dedi. “Şimdi sana, benim beraberliğimde tahammül edemediğin şeylerin yorumunu bildireceğim.
Dedi ki: "İşte bu, seninle benim aramın ayrılmasıdır. Şimdi sana tahammül edemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."
eyitti “uşbu ayrılmaķdur aramda daħı arañda. ħaber viremi saña tefsįrini anuñ kim gücüñ yitmedi anuñ üzere ķatlanmaġa.”
Ḥıżr eyitdi: Bu ayrılmaḳdur benümle senüñ arañda. Ḫaber vireyin sañate‘vīlini ol nesnenüñ ki sen aña ṣabr eylemek bilmedi‐sen.
(Xızır) dedi: “Bu artıq mənimlə sənin aranda ayrılıq vaxtıdır. (Zahirən naməqbul olduğunu gördüyün üçün) dözə bilmədiyin şeylərin yozumunu (batinini, iç üzünü) sənə xəbər verəcəyəm!
He said: This is the parting between thee and me! I will announce unto thee the interpretation of that thou couldst not bear with patience.
He answered: "This is the parting between me and thee: now will I tell thee the interpretation of (those things) over which thou wast unable to hold patience.(2421)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |