9 Ekim 2024 - 6 Rebiü'l-Ahir 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kehf Suresi 58. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Verabbuke-lġafûru żû-rrahme(ti)(s) lev yu-âḣiżuhum bimâ kesebû le’accele lehumu-l’ażâb(e)(c) bel lehum mev’idun len yecidû min dûnihi mev-ilâ(n)

Ve Rabbin, suçları örter, rahmet sahibidir. Kazandıklarına karşılık onları helak ediverse çabucak azap ederdi; fakat onlara vaadedilmiş mukadder bir zaman var, o zaman geldi mi, ondan başka sığınacak hiçbir makam bulamazlar.

Senin Rabbin Rahmet sahibi (ve) Bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (bela ve musibetlerle hemen) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir (buluşma ve hesap sorma) zamanı elbet vardır, (o gün) O’nun (Allah’ın) dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

Ve Rabbin suçları örter, rahmet sahibidir. Kazandıkları günahlardan dolayı, onları yakalayıp hesaba çekecek olsaydı, hak ettikleri azabı, çarçabuk başlarına salıverirdi. Fakat onlar için tanınmış belli bir süre vardır ki, o vakit gelince, ondan kaçıp sığınacak bir yer de bulamayacaklardır.

Rabbin çok bağışlayıcıdır, sonsuz rahmet ve merhamet sahibidir. Eğer işledikleri günahlar, yaptıkları kötülükler, hakettikleri cezalar yüzünden onları hemen sorguya çekip cezalandıracak olsaydı, elbette cezalarını çabucak infaz ederdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır. Asla, azaptan kaçıp kurtulabilecekleri bir yer bulamayacaklar.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 13/6; 35/45.

Rabbin bağışlayıcı, rahmet sahibidir. Onları yaptıklarından dolayı hemen hesaba çekecek olsaydı onlara azabı çabuklaştırırdı. Hayır; onlar için vaadedilen bir vakit vardır ki ondan kaçacak bir yer bulamazlar.

Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bağışlayıcıdır. Eğer Allah, onları, yaptıkları günahlar yüzünden yakalayıverecek olsaydı, haklarında azabı hemen verirdi. Fakat onlar için vaad edilen bir azap vakti vardır ki, o geldiği zaman, Allah'ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.

Fakat Rabbim çok bağışlayan ve rahmet sahibidir. Eğer yaptıklarından dolayı onları yakalasaydı, hemen aceleden onlara azap verirdi. Fakat onlara vaadedilen bir zaman vardır; ondan bir kurtuluş da bulamayacaklardır.

Rabbin çok bağışlayıcı ve merhamet sahibidir. Eğer onları, yaptıklarından dolayı cezalandıracak olsaydı, onlara azabı hemen indiriverirdi. Fakat onlar için kaçıp kurtulamayacakları bir vakit belirlenmiştir.

Senin bağışlayıcı olan Tanrın, yarlığa sahibidir, yaptıkları yüzünden cezaların verecek, halbukiyse onun bir günü vardır, ondan başka hiç sığınak bulamazlar

Ama senin Rabbin, (her şeye rağmen) çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette azaplarını çarçabuk verirdi (imana gelirler diye onlara mühlet veriyor). Ama onlar için belirlenmiş bir gün vardır ki (o gün gelince) o (Allah'ın azabı)ndan kaçıp sığınacak bir yer bulamayacaklardır.

Senin rabbin gafûr ve rahîmdir. Ânları yapdıklarından dolayı tecziye itmek istese idi ’azâb günini ta’cîl ider idi. Fakat bunun içün mu’ayyen bir va’de vardır. Va’de geldiği zamân ’azâbdan kurtulamıyacaklardır.

Bununla beraber, Rabbin mağfiret ve merhamet sahibidir. Eğer onları, yaptıklarından dolayı hemen hesaba çekmek isteseydi, azaba uğratmakta acele ederdi. Ama onların bir vadesi vardır. Ondan kaçıp sığınacak yer bulamazlar.

Rabbin, çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir. Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette azaplarını çarçabuk verirdi. Hayır, onlar için belirlenmiş bir gün vardır ki (o gün gelince) hiçbir kurtuluş çaresi bulamazlar.

Senin rabbin hep bağışlayıcıdır ve merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) cezalandıracak olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan öte kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.

Senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.

Rabbin Bağışlayandır, Merhamet Sahibidir. Yaptıklarıyla hemen onları hesaba çekse onlar için azabı çabuklaştırmış olurdu. Ancak, onlara belirli bir süre verir de onun ötesine kaçamazlar.

Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bağışlayıcıdır, tevbe eden kullarına rahmeti boldur. Eğer Allah, işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı, onlara hemen azab ederdi. Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki, o geldiğinde Allah'ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.

Hem o mağrifeti çok rahmet sahibi rabbın onları kesibleriyle derhal muâhaze ediverecek olsa idi haklarında azâbı elbette ta'cil buyururdu, fakat onlar için bir mîy'âd vardır ki o gelince hiç bir çarei necat bulamazlar

Rabbin, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette cezalarını çarçabuk verirdi. Fakat onlar için vadedilen bir zaman (azap vakti) vardır ki, o (gün gelince, Allah’ın azabı) ndan kaçıp sığınacak bir yer bulamayacaklardır.

Bununla beraber, rahmet sahibi Rabb'in çok bağışlayıcıdır. Eğer O, yaptıkları yüzünden onları hemen hesaba çekseydi, kesinlikle onlara azabı hemen verirdi. Aksine onlar için belirlenmiş bir zaman vardır. Onlar, O'ndan başka sığınılacak bir yer asla bulamazlar.

(Bununla beraber) Rabbin rahmet saahibi çok yarlığayıcıdır. Eğer onları kazandıkları (günâhlar) yüzünden yakalayacak olsaydı elbette onların azabını çarçabuk verirdi. Hayır, onlar için va'd edilen bir zaman vardır ki onun karşısında hiç bir melce' bulamayacaklardır.

Bununla berâber, çok bağışlayıcı olan Rabbin, rahmet sâhibidir. Eğer onları (o kâfirleri) kazandıkları (günahlar) sebebiyle hemen hesâba çekecek olsaydı, onları elbette çok çabuk azâba uğratırdı. Fakat onlara va'd edilen bir zaman (kıyâmet günü) vardır ki, onun ötesinde kaçıp sığınacak bir yer aslâ bulamayacaklardır!

Yine de mutlak bağışlayıcı olan Rabbin sonsuz rahmetin de sahibidir. Eğer onları işledikleri (günâh ve kötülükler) yüzünden yakalayacak olsaydı, elbette onlar için azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, (eğer bu süre içinde de ıslah olmazlarsa,) onun ötesinde (ahirette) onun (Rabbinin) cezasından kaçıp sığnacak hiçbir yer bulamazlar.*

(*) Lafzen, “muhakkak, onlar için azabı çabuklaştırırdı”. Allah’ın günahkarlara, tevbe edip yollarını doğrultmaları için zaman verdiğini belirten bir ... Devamı..

Rabbin merhamet sahibi bağışlayıcıdır. Eğer Allah yaptıklarının karşılığında onları yakalasaydı, onlar için azap acele olarak verilirdi. Onlar için Allah’dan başka engelleyenin bulunmadığı vaat, mutlaka gerçekleşecektir.

Senin çalabın yargılaması, acıması olandır. Eğer onları kazandıkları günahlardan dolayı çarpacak olsaydı besbelli ki onların azabını çarçabuk verirdi. Ancak onlara sözü verilen bir gün vardır. O gün gelince Ondan başka sığınacak bulamayacaklardır.

Senin Rabbin yarlıgayan zattır, merhametlidir, şayet Rabbin onları kazançlarıyle muaheze etseydi, azaplarını tâcil ederdi. Hayır; onlar için bir vâde zamanı [⁴] vardır. Onlar Allah/tan başka asla bir sığınacak ve kurtulacak yer bulamayacaklardır.

[4] Kıyamet veya Bedir günü.

Bununla beraber Rabbin bağışlayıcıdır ve merhamet sahibidir. Eğer yaptıklarıyla onları (hemen) cezalandıracak olsaydı, elbette azabı onlara çabucak verirdi. Bilakis onlar için vaat edilmiş bir zaman vardır ve ondan kaçıp sığınacakları bir yer bulamazlar.

Senin çok bağışlayan Rabbin rahmet sahibidir. Eğer, kazanmakta olduklarından dolayı onları (azapla) yakalayıverseydi, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.

Ama onların bunca azgınlıklarına rağmen, Rabb’in çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Onun için, onları hemen helâk etmeyip, tövbe etmeleri için süre tanıyor. Şâyet işledikleri günahlar yüzünden onları anında cezalandırmak isteseydi, hak ettikleri azâbı çoktan vermiş olurdu. Fakat onlar için belirlenmiş bir süre vardır ki, gelip çattığı zaman ondan asla kaçıp kurtulamayacaklar. Bunu daha iyi anlamak için, insanlık tarihini şöyle bir gözden geçirmeniz ve devletlerin, medeniyetlerin yıkılış sebepleri üzerinde düşünmeniz gerekir:

Senin Gafûr rabbin Rahmet’in sahibidir. Onları kazandıkları sebebiyle yakalasaydı, Azab’ı onlara çabucak verirdi. Aksine, onlar için mev’id / vaad edilmiş bir süre vardır ki; O’ndan başka bir çare asla bulamayacaklardır.

Senin Rabb'in ise sevgi ve hoşgörünün öz kaynağıdır. Bu nedenle, eğer kendilerini sorgulamak isteseydi, zaten cezayı hemen bastırırdı. Daha zamanları var, var ama yine de Tanrının hesap sormasından kurtulamayacaklardır.

Hâlbuki Rabbin çok bağışlayıcı çok merhamet sahibidir. Ön yargılarını kaldırıp ayetlerimizi anlamaya çalışsalar, yaptıkları kötülüklerden pişman olsalar, inkârlarından vazgeçseler, Rabbin onları bağışlar. Görmüyorlar mı? Rabbin yaptıkları yüzünden onları hemen cezaya çarptıracak olsaydı, cezalarını hemen verirdi. Cezalandırmaya gücümüz mü yok? Hâlbuki bütün inkârlarına rağmen, bütün asiliklerine rağmen, Rabbin onlara fırsat verir. Düşünsünler, taşınsınlar, önyargılarını kaldırsınlar ister. Etraflarına onları uyaran birçok işaretler yerleştirir. Hayatlarının dönüm noktalarında onları uyaran olaylar gerçekleşir. Neden? Çünkü Rabbin hemen cezalandırma yolunu seçmez. İnsana fırsat verme yolunu seçer. İnsanı, yaptıklarından dolayı af yolunu seçer. O nedenle onlara ömür boyunca süre verir. Süre bitti mi? Artık olay bitmiş, ceza kesinleşmiştir. Ceza kesinleştikten sonra da dönüş yoktur!

Senin çok bağışlayan Rabbin merhamet sahibidir. Yaptıkları yüzünden onları (hemen) sorumlu tutacak olsaydı, onlara azabı çabucak verirdi. [*] Fakat kendilerine (tanınmış) belirli bir süre vardır ki O’ndan başka bir sığınak asla bulamayacaklardır.

Benzer mesajlar: Nahl 16:61; Fâtır 35:45.

Senin bağışı bol olan Rabbin, merhamet sahibidir. Şâyet onları yaptıklarından dolayı (hemen) hesaba çekecek olsaydı, onlara azabı derhâl verirdi. Ama onlara verilmiş belirli bir süre, vardır ki; (onun) zamanı gelince Allah’ın azabından asla (kaçıp) kurtulacak bir yer bulamazlar.

[Bununla birlikte,] yine de senin Rabbin sınırsız rahmet sahibi, gerçek bağışlayıcıdır. Yoksa, işledikleri [kötülükler] için onları hemen paylayacak olsaydı, kuşkusuz, hak ettikleri azabı çarçabuk başlarına salardı. ⁶⁴ Ama işte, onlar için, aşıp ötesine geçemeyecekleri bir süre belirlenmiştir; ⁶⁵

64 Lafzen, “muhakkak, onlar için azabı çabuklaştırırdı”. Allah’ın günahkarlara, tevbe edip yollarını doğrultmaları için zaman verdiğini belirten bir i... Devamı..

Bütün bunlara rağmen senin Rabbin yine de çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir. Eğer onları işledikleri günahlar dolayısıyla hemen cezalandıracak olsaydı onların azabını hızlandırır hemen cezalandırırdı. Fakat onların cezalandırılması için bir süre vardır. İşte o gün gelince Allah dışında bir sığınak asla bulamayacaklar. 15/49, 16/61, 20/82, 35/45, 39/53...60

Yine de mutlak bağışlayıcı olan Rabbin sonsuz rahmetin de sahibidir. Eğer işledikleri (günahlar) yüzünden onları cezalandıracak olsaydı, azabı başlarına hemen musallat ederdi: Bilakis işte onlar için de, asla onun ötesine geçip kurtulamayacakları bir süre belirlenmiştir.

(Bununla beraber) Rabbin çok bağışlayandır ve çok merhametli olandır, eğer onları kazandıkları günahlar yüzünden cezalandıracak olsaydı, elbette onları derhal azaba uğratırdı. Fakat onların bir va'desi vardır ki. (O süre dolduğunda) inecek azap karşısında sığınacak hiç bir melce bulamayacaklardır!

Merhamet sahibi, bağışlayan Rabbin eğer onları, yaptıklariyle hemen cezalandıracak olsaydı, onların azâbını çabuklaştırırdı. Fakat onlar için va’dedilen bir zaman vardır ki, ondan (kaçıp) sığınacak bir yer bulamayacaklardır.

Ve Rabbin, mağfireti pek ziyâdedir, rahmet sahibidir. Eğer onları kazandıkları sebebiyle muaheze edecek olsa elbette onlar için azabı tacil ederdi. Fakat onlar için vaadedilmiş bir zaman vardır. Onun ötesinde bir mahall-i necât bulamazlar.

Senin mağfireti bol Rabbin, merhametlidir. Eğer işledikleri suçları sebebiyle onları cezalandıracak olsaydı, azabı onlara hemen gönderirdi. Fakat onlar için belirlenmiş bir süre vardır ki o vâde geldiğinde Allah'ın cezasından kaçıp sığınacak hiçbir yer bulamazlar. [35, 45; 13, 6]

Ama çok bağışlayan, esirgeyen Rabbin eğer onları, yaptıklariyle hemen cezalandıracak olsaydı, onların azabını çabuklaştırırdı. Fakat onlar için va'dedilen bir zaman vardır ki, ondan (kaçıp) sığınacak bir yer bulamayacaklardır.

Ve rabbin rahmet sâhibi ve pek ziyâde bağışlayıcıdır. Eğer onları kazandıkları günâhla muâhaze itse idi onlara 'azâbı 'acele iderdi. Belki onların 'azâbı içün bir va'de vardır ki o zamân Allâh'dan başka melce' bulamazlar.

Senin Rabbinin bağışlaması çok, ikramı boldur. Eğer onları kazandıklarına karşılık yakalasaydı vereceği azabı öne alırdı. Ama onların tehdit edildikleri bir gün vardır. O gün gelince ondan başka sığınacak birini bulamayacaklardır.

Rabbin ise bağışlayıcı ve merhametlidir. Eğer onları yaptıkları dolayısıyla hemen sorgulasaydı, elbette onları çabucak cezalandırırdık. Fakat onlara bir süre tanınmıştır. Ondan başka bir sığınak asla bulamazlar.

Rabbin çok bağışlayıcı bir rahmet sahibidir. Eğer O kazandıkları günahlar yüzünden insanları cezalandırsaydı, azaplarını hemen gönderiverirdi. Fakat onlar için vaad edilmiş bir zaman vardır; vakit eriştiğinde, ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar.

O affedici, o rahmet sahibi Rabbin, onları, kazandıkları yüzünden hesaba çekseydi, kendileri için azabı mutlaka çabuklaştırırdı. Böyle olmamıştır, ama onlar için, hiçbir kaçıp kurtulma imkânı bulamayacakları bir hesap sorma zamanı öngörülmüştür.

daħı çalabuñ yarlıġayıcı raḥmet issi. eger dutsa-y-ıdı anları andan ötürü kim ķazandılar ivdüre y idi anlaruñ içün 'aźābı. belki anlaruñdur va'de yiri ya'nį bedr güni yā ķıyāmet güni. hergiz bulmayalar andan ayruķ śıġınacaķ yir.

Daḫı seni yaradan Allāh yazuḳlar baġışlayıcıdur, raḥmeti çoḳdur. Eger anla‐ruñ günāhlarına ḳalsa‐y‐dı, tizleddürürdi anlara ‘aẕābı. Bel ki anlara birva‘de olupdur ki andan ḳurtulacaḳ yir ṭapmazlar.

Rəbbin bağışlayandır, mərhəmətlidir. Əgər (Rəbbin) onları günahlarına görə cəzalandırmaq istəsəydi, onların əzabını sür’ətləndirərdi. Lakin onların (öz əzab) vaxtı vardır (O zaman) onlar (Allahın əzabından qaçıb canlarını qurtarmağa) əsla bir yer tapa bilməzlər!

Thy Lord is the Forgiver, Full of Mercy. If He took them to task (now) for what they earn, He would hasten on the doom for them; but their is an appointed term from which they will find no escape

But your Lord is Most forgiving, full of Mercy. If He were to call them (at once) to account for what they have earned, then surely He would have earned, then surely He would have hastened their punishment: but they have their appointed time, beyond which(2402) they will find no refuge.

2402 Min duni hi: should we take the pronoun to refer to "the appointed time", or to "your Lord," mentioned at the beginning of the verse? Most Commen... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.